Hazine garantisi mali disiplini tehlikeye sokar mı?
Büyük altyapı projelerini yapan şirketlerin kredilerine Hazine garantisi getirilmesinin 'mali disipline etkisi' tartışılıyor...
İSTANBUL - Cumartesi günü Resmi Gazete'de yayınlanan yönetmeliğe göre, asgari yatırım tutarı 1 milyar liranın üzerinde olan yap-işlet-devret projeleri ile sağlık ve eğitim bakanlığı tarafından yürütülen 500 milyon doların üzerindeki proje borçlarına Hazine garantisi geldi. Garantiler 3 milyar lira ile sınırlandırıldı.
Hazine garantisinin mali disiplini tehlikeye sokup sokmayacağı tartışılıyor. WSJ Türkiye'den Kerim Karakaya'nın derlediği habere göre son değişiklikler mali disiplininin bozulabileceği yönünde endişe yaratmış durumda.
Hazine garantisi verilmesi, son yıllarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük önem verdiği projelerin hayata geçirilmesi yönünde atılmış bir adım olarak görülüyor. Üçüncü Havalimanı, Üçüncü Köprü, Kanal İstanbul, İzmir-İstanbul otoyolu ve köprü geçişi gibi dev projelerin bir bölümü halen yapım aşamasındayken bir bölümüne henüz başlanmadı.
Akbank'ın bir araştırmasına göre mevcut projeler için 53 milyar dolar finansmana ihtiyaç duyuluyor. 2023'e kadar hayata geçirilmesi planlanan projeler için ise 300 milyar dolar finansman ihtiyacı olacağı tahmin ediliyor.
Ayrıca, özel sektörün yaptığı ve belli süre ile kamuya kiraladığı 500 milyon lira üzerindeki şehir hastaneleri projeleri de son değişikliklerden faydalanabilecek.
Hazine garantisi ile sağlanan krediler 2,5 milyar lira düzeyinde
Hazine Müsteşarlığı verilerine göre 2013 itibariyle Hazine garantisi ile sağlanan kredilerin büyüklüğü 2,5 milyar lira düzeyinde bulunuyor. Bu krediyi alanların hepsi kamuya ait kuruluşlardan oluşuyor. 1995-1999 yılları arasında Yap-İşlet-Devret projelerine yaklaşık 8 milyar dolarlık garanti vermişti. 2001 krizi sonrasında Hazine garantilerine her yıl belli bir sınır getiriliyor. 2014 için bu rakam 3 milyar dolar olarak belirlenmişti.
Hazine Eski Müsteşar Yardımcısı Hakan Özyıldız'a göre 2001 öncesi dönemde dahi bu kapsamda bir garantinin olmadığını, borçların ödenmesinin taahhüt edilmesi ile özel sektörün borcunun artık kamu borcu olduğunu belirterek ekledi: "Tarihimizde ilk kez böyle bir uygulama geliyor. İlk kez özel sektörün borçları üstleniliyor. Bu 2001 öncesindeki görev zararlarından daha büyük bir sorundur. Uygulama Türkiye'de mali disiplinin bittiği anlamına gelir. Ayrıca bundan sonra kamunun üstlendiği bu yükümlülükleri bütçede izleyemeyeceğiz.".
"Piyasa orta ve uzun vadeli etkisi negatif olacaktır"
New York Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ümit Akçay, dev projelerin tamamlanmasına yönelik atılan bu adımı şöyle değerlendirdi: "Bu uygulamanın geçmiştekilerden en büyük farkı Hazine'nin doğrudan devreye girerek borçların tamamını üstlenebilecek olması. Dolayısıyla bu yönetmelikle birlikte her fırsatta dev projelerin tamamlanmaları için ne gerekiyorsa yapacağını söyleyen Erdoğan dediğini yapmış oluyor.".
Son değişiklikler mali disiplininin bozulabileceği yönünde endişe yarattı. "2001 sonrası dönemin olmazsa olmazları arasında yer alan Hazine garantilerinin sınırlı kullanılması uygulamasından geri adım atılıyor olması olumsuz bir durum" diyen HSBC Yatırım Stratejisti Fatih Keresteci, "Konunun hukuki ve yönetimsel sakıncaları bir yana Türkiye ekonomisinin en güçlü yönlerinden olan mali disiplini zedeleyecek olmasından ötürü orta ve uzun vadeli piyasa etkisinin negatif olacağı kanaatindeyiz." dedi.
Mali disiplin, AK Parti hükümetlerinin ekonomi alanındaki en büyük başarısı olarak görülüyor. 2002 yılında yüzde 74 olan borç stoğu/milli gelir oranı yüzde 40'ın altına, kamu borç yükü ise yüzde 66'dan yüzde 20 düzeylerine indirilmişti. Büçe açığı ise yüzde 12'lerden yüzde 1 düzeylerine kadar getirildi.