Gübre Takip Sistemi’nde merdivenaltı direnci
Türkiye Gübre Takip Sistemi'ne geçti. Bu sistemle hem güvenliğin sağlanması hem de maksimum verimlilik elde edilmesi hedefleniyor. Ancak kayıtdışı ve merdivenaltı üretim yapanların sisteme direnç gösterdiği belirtiliyor.
Türk tarımında verimlilik sistemini kökten değiştirecek reform olarak nitelendirilen, Gübre Takip Sistemi’nde nitratlı gübrelere ilişkin uygulama 1 Ocak 2018 tarihi itibarıyla başladı. Sistem, 1 Temmuz 2018’den sonra diğer gübreler için de geçerli olacak. Ancak DÜNYA’ya bilgi veren kaynaklara göre, gübre üreticilerinin önemli bir kısmı sisteme adapte olmakla birlikte, kayıt dışı üretim yapanlar halen direnç gösteriyor.
Piyasaya arz edilen gübrelere ve ambalajlara DNA barkodu eklenmesi esasına dayanan Gübre Takip Sistemi ile tamamen Türkiye’de yerli ve milli kaynaklarla üretilen nanoteknolojik bir yöntem kullanılarak gübreninbir tanesinin bile nerede üretildiğinin tespit edilmesine imkan sağlanıyor. Türkiye genelinde toprak analizi yapılarak, toprağın ihtiyacı olan etken maddenin verilmesi suretiyle verimliliği artırma yönüyle de ön plana çıkan sisteme, piyasa büyük ölçüde uyum sağladı. Ancak kaynaklar, sistemin gerek gübre üreticileri gerekse kullanıcı ve bayiler tarafından benimsenmesine rağmen, özellikle kayıt dışı üretim yapan ve hiçbir şekilde sisteme dahil olmayan gübre üreticileri tarafından dirençle karşılandığını bildirdi.
Türkiye’nin gübre üretim röntgeni çekilecek
Kaynaklar, GTS’nin tüm yönleriyle hayata geçirilmesiyle birlikte, en az verimlilik artışı kadar sektördeki kayıt dışının da önleneceğini kayıt dışı üretim yaparak piyasaya süren firmaların ise bu durumdan rahatsız olduklarını dile getirdiler. Kaynaklar, Türkiye’de 1400 civarında gübreüretim lisansı bulunan firma olmasına rağmen, GTS kapsamında bugüne kadar yapılan çalışmalarda bunlardan 300 tanesine ulaşılamadığını kaydettiler. Bu konuda Avrupa ile Türkiye’yi karşılaştırılırken, sadece Antalya’da bulunan 700 firmanın, Avrupa’nın tamamından bile daha yüksek sayıda olduğu dile getiriliyor.
Türkiye genelinde tescilli ürün sayısı da hayli fazla. Bunların 25 bini geçtiği belirtilirken, bazı firmaların üretimi yapıp ürünü piyasa sürdükten sonra ortadan kayboldukları iddia ediliyor.
Denetime tabi olmadan üretilen bu ürünlerin ise çoğu zaman gübreolarak bile nitelendirilemeyeceğinin altını çizen kaynaklar, “Kayıt dışı üretim yapanlar, hem çiftçilerin hem de gerçek anlamda kayıtlı üretim yapan, vergisini ödeyen dürüst gübre üreticisini istismar ediyor” diye konuştular.
Tabela firmaları ortada yok
Kaynaklar, standart dışı ürünlerin sadece tabelası olan, ama fiilen ortada bulunmayan firmalar tarafından piyasaya sürüldüğünü dile getirerek, “Çiftçi GTS sistemi ile toprağa ihtiyacı kadar gübre vereceği gibi, verimlilik artışıyla birlikte yıllık toplam 800 milyon lira gibi bir para çiftçinin cebinde kalacak. Üstelik, sistem içindeki firmaların kazancı da bu tarz yerlere gitmeyecek” diye konuştular.
Kayıt dışının bilinen boyutu 2 milyar lira
Öte yandan yapılan hesaplamalara göre, gübre sektöründe kayıt dışı üretimin bilinen boyutu 2 milyar lirayı aşıyor. Kaynaklara göre, sadece üretimini veya ithalat miktarını beyan etmeden KDV alacağı için Gelir İdaresi’ne başvuran firmaların talep ettikleri KDV miktarına göre, piyasaya sürdükleri kayıtsız ürünün tutarı bile 1 milyar lirayı aşıyor.
Gübre Takip Sistemi’ni değerlendiren Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eşref Fakıbaba, kayıtlı üretim yapan gübre sektörünün önümüzdeki döneme yönelik daha emin adımlarla ve güvenle ilerleyeceğinin altını çizerken, gübrenin kullanımıyla ilgili bir çok fayda ve kolaylık sağlayacağını aktardı. Sistemin kayıp ve kaçakları kesin olarak tespit etme özelliği sayesinde, sektörde kayıp kaçakların minimuma indirileceğini kaydeden Fakıbaba, sahteciliğin de önüne geçilerek hem firmaların hem de çiftçilerin korunacağını vurguladı.
Nitratlı gübrelerin el yapımı patlayıcılarda kullanılması durumunda, o gübrenin kimin tarafından kime satıldığının rahatlıkla belirlenebileceğini ifade eden Eşref Fakıbaba, böylece suçluya da rahatlıkla ulaşılabileceğini söyledi. Sistemin yürürlüğe girmesiyle birlikte DNA barkodu ve karekod olmayan ürünlerin güvensiz olarak kabul edileceğini dile getiren Fakıbaba, “Artık bakanlıktan lisansı olmayan firmaların ve bu firmalara ait tescilli olmayan gübrelerinpiyasaya sürülmesine izin verilmeyecek” diye konuştu.
DNA barkod sisteminin diğer gübrelere de uygulanması noktasında kademeli geçiş sağlanacağının altını çizen Bakan Fakıbaba, nitratlı gübre kullanımına ilişkin yasaklamanın da kalkmasıyla birlikte, bunlara alternatif olarak kullanılan gübrelerdeki fiyat artışlarını duracağını söyledi.
"Gıdasını üretmeyen devletin bağımsızlığından söz edilemez"
Şanlıurfa’da Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri bünyesinde bulunan Bereket Sigorta ve Gübretaş Bölge Müdürlükleri açılış toplantısına katılan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, gıdaya ulaşmanın gün geçtikçe daha da önemli hale geldiğini bildirdi. Böyle bir ortamda kendi gıdasını üretemeyen hiçbir devletin bağımsızlığından söz edilemeyeceğini ifade eden Fakıbaba, tırlar dolusu doları olan ülkelerin gıdaları olmayınca çok zor duruma düştüğünün yakın zamanda görüldüğünü bildirdi. Türkiye’nin ürün çeşitliliği ve yüksek üretim potansiyeliyle tarımsal üretimde dünyanın sayılı ülkelerinden biri olduğunun altını çizen Bakan Fakıbaba, tarımın, kaliteli ve sağlıklı gıdaya ulaşmanın yanında ekonomik kalkınma için büyük bir şans olma özelliği taşıdığını, sektörün stratejik öneminin her geçen gün arttığını dile getirdi. Türkiye’nin gıda sıkıntısı çeken ülkelerin de yardımına koştuğunun altını çizen Eşref Fakıbaba, “Teknolojiyi dünya seviyesinde hatta daha da ileri bir şekilde temin etmek öncelikli amacımızdır. Tabii bunun kadar önemli bir başka mesele de tarımsal girdileri üreticilerimiz için uygun hale getirmektir” ifadelerini kullandı.
Gübrenin tarım sektörünün vazgeçilmez girdilerinden birisi olduğuna değinen Fakıbaba, “Ülkemizde gübre tüketimi 6 milyon tonun üzerindedir ancak bu rakam hedeflerimiz için yeterli değil. Böyle hizmet noktalarının sayısını çoğaltmalıyız ancak böylelikle hedeflerimize ulaşabiliriz” diye konuştu. Konuşmasında, tarımsal üretimde sigortanın önemine değinen Fakıbaba şunları söyledi: “Tarım, uğraşı zor, emek ve zahmet isteyen bir alandır. Üretim aşamasında da pek çok riskler taşımaktadır. Çiftçilerimiz bu riskleri tek başına omuzlayacak güçte değildir. İşte Tarım Kredi de burada devreye girmektedir, üreticilerimizin olası zararlarına karşı yanlarında yer almaktadır.”
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, son 12 yılda gübreye 7.5 milyar lira destek verdi
Gübre, Türkiye’de destekleme sisteminin değişmesinin ardından ilk kez 2005 yılında doğrudan destek kapsamına aldı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, aradan geçen 12 yılda bugüne kadar gübre için 7.5 milyar lira destekleme ödemesi yaptı.
İçinde bulunduğumuz 2018 yılında ise şu ana kadar 530 milyon liralık gübre destekleme ödemesi yapıldı. Bakanlıktan verilen bilgiye göre, gübre desteklerinin artarak devam ettiği belirtilerek, 2016 yılında KDV oranının yüzde 18’den yüzde 1’e indirilerek, bu yolla da çiftçilere yıllık ortalama 1 milyar liralık dolaylı destek sağlandı.
Öte yandan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gübredeki ÖTV tartışmalarına ilişkin yaptığı açıklamada, gübreye yeni vergi getirilmediğini bildirdi. ÖTV uygulamasının tarımsal üretimde kullanımı oldukça düşük olan iz elementli gübrelerin bazılarına getirildiğine dikkat çekilen açıklamada, bütün kimyevi gübrelerde böyle bir uygulamanın olmadığının altı çizildi. Bakanlık açıklamasında 27 Mart 2018’de Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile 3824.99.96.90.68 Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonlu (GTİP) ürünlere kg başına 0.939 TL ÖTV getirildiği belirtilerek, sözkonusu kararın ithalattaki ÖTV uygulamasını kapsadığı bildirildi.
Karar farklı ürünlerin ÖTV oranlarını düzenledi
Bakanlar Kurulu Kararı’nda yer alan birden fazla GTİP ile farklı ürünlerin ÖTV oranlarının düzenlendiğine dikkat çekilen açıklamada, 3824.99.96.90.68 GTİP içerisinde gübre ve gübre hammaddelerinin yanı sıra sanayinin değişik dallarında kullanılan farklı hammaddelerin de bulunduğu bilgisi verildi.
Gübre hammaddesinin yüzde 98’inden KDV alınmıyor
Bu GTİP’teki gübre ve gübre hammaddesi şeklinde yer alan ürünlerin; gübre sektöründe azot, fosfor ve potasyum içeren kompoze gübrelerde iz element katkısı olarak kullanıldığının altı çizilen açıklamada, bunların gübre imalatında kullanım oranının ise yüzde 1’in altında olduğu görüşüne dikkat çekildi. Açıklamada ayrıca, düzenleme kapsamında ÖTV’ye tabi olan gübre ve gübre hammaddesinin, toplam gübre ve gübrehammaddesi ithalatı içerisinde payının da yüzde 1.9 olduğu belirtilerek, ithal edilen gübre ve gübre hammaddesinin yüzde 98’inden KDV alınmadığı aktarıldı.
"Bakanlık laboratuvarı küresel toprak laboratuvarı ağına kabul edildi"
Kimyasal gübre kullanımının ayrılmaz bir parçası olan ve güre kullanımında etkinlik ve verimliliğin temel unsuru haline gelen toprak analizinde, Türkiye önemli bir adım daha attı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı Toprak, Gübre ve Su Kaynakları Merkezi Araştırma Enstitüsü, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından Küresel Toprak Laboratuvarı Ağı’na (GLOSOLAN) kabul edildi. Enstitü, FAO’nun bu alanda belirlediği, “ülkeler adına toprak analizlerinde referans laboratuvar olmak, kalite kontrol sistemini işletmek, yeterlilik testlerine hem katılmak hem de ülke genelinde yapmak, gibi şartları sağladığı gerekçesiyle GLOSOLAN sistemine dahil edildi.
2017 yılında kurulan GLOSOLAN’ın önümüzdeki dönemde yapacağı faaliyetlerin anahtarını oluşturacak yol haritasının belirlenmesi için Türkiye’nin de aralarında olduğu 37 ülkenin temsilcileri bir araya geldi. GLOSOLAN ağı ile küresel standartların geliştirilmesine yönelik olarak, toprak veri setleri ve bilgi sisteminin entegrasyonuyla, üye olan laboratuvarların performansını güçlendirmek ve kapasitelerini geliştirmek, akreditasyon ve ülkesel standartların diğer laboratuvarlar tarafından da kullanımını teşvik etmek, laboratuvarlar arası uyum için gerekli olan parametreleri tanımlamak amaçlanıyor.
Enstitü Müdürü Aynur Özbahçe, halen Türkiye’de toprak analizi yapan 295 yetkili laboratuvar bulunduğunu belirterek, bu alanda ülkeler arasındaki iş birliğinin önemli olduğunu dile getirdi. Özbahçe, Toprak, Gübre ve Su Kaynakları Merkezi Araştırma Enstitüsü’nün bu ağa kabul edilmesinin, diğer laboratuvarların da standartlarının yükselmesine katkı sağlayacağını söyledi.
Toprak analizinin gübreleme konusunda çok önemli olduğunu ve burada yapılacak en küçük bir hatanın bile toprak ve suyu ağır metal kirliliğine maruz bırakacağını söyleyen Aynur Özbahçe, “Laboratuvarlarımızın standartlarının artması hata payını azaltacaktır. Bu sayede, gereksiz gübre kullanımı azalacak, gübre tüketiminin azalmasıyla ülke ekonomisine katkı sağlanacak ve topraklarımız daha uzun ömürlü olacaktır. Ayrıca daha kalite ürün elde edebileceğiz” ifadelerini kullandı.
Dekar başına 4 TL gübre desteği
Alan bazlı destekler kapsamında tüm tarla ürünleri için dekar başına gübre desteği 4 lira olacak. Dekar başına mazot desteği buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için 15 lira, çeltik ve pamuk için 40 lira, nohut, mercimek, kuru fasulye için 14 lira, aspir için 12 lira, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, dane mısır ve patates için 19 lira, kanola, soğan, yaş çay, fındık, yem bitkileri ve diğer ürünler için 10 lira olarak belirlendi. Nadas için ise dekar başına 6 lira mazot desteği verilecek. 2018 yılı tarımsal desteklemelerine ilişkin 26 Şubat 2018’de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararına göre mazot fiyatında artış olması halinde, 1 Ocak-31 Aralık 2018 tarihleri arasında günlük mazot fiyat artış oranları ortalaması oranında, mazot destekleri artırılacak. Ayrıca, Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçilere, asgari 50 dekar ve üzeri tarım arazilerinde, her 50 dekar araziye kadar analiz başına 40 TL toprak analiz desteği verilecek.