"Gelişme, bir ilerleme, yenilik ve sezgi meselesidir”
Mesleği ve iş ahlâkını babasının Mahmutpaşa’daki gelinlik dükkânında öğrendiğini söyleyen Sezanur Akay, “İşini ciddiye almak, sahip olunan deneyim ve kültür dünyasını aktarabilmek çok önemli” diyor.
EMRE ALKİN
Bugünkü konuğumuz baba mesleğini çok önemli bir seviyeye getirmiş değerli bir tasarımcı. Sezanur Akay, aslen Samsunlu bir aileden geliyor. Babası Mahmutpaşa’da gelinlik ve çeyizlik dükkânı işletirken, Sezanur Hanım ondan hem mesleği hem de iş ahlâkını öğrenmiş.
Gelinliklerini hazırladığı binlerce genç kızı tek tek hatırlıyor. Sadece gelinlik dikmiyor, çevreye ve tabiata da katkıda bulunuyor Sezanur Hanım. Fidan bağışlarıyla ülkemizin kıymetli insanlarının arasına girmiş durumda. Hikâyesini dinlerken, yüzümdeki sıcak tebessümü saklayamadım. Yine içimden “Hey Koca Yurt” dedim. Halikarnas Balıkçısı gibi. Ne hikâyeler var, bilmediğimiz ama bilmemiz gereken. Sizin için seçtim yine. Paylaşmasak olmazdı.
Okuyucularımız için kendinizden bahseder misiniz?
Samsun eşrafından bir ailenin çocuğuyum, büyükbabam Mustafa Akay gibi babam Rafet Akay’ın da mesleği tekstil üzerindeydi. Babam Mahmutpaşa’da mütevazı bir gelinlik ve çeyizlik dükkânı işletmekteydi. Akay Gelinlik markasının temellerinin atıldığı, esnaf ilişkilerinin ve dürüst ticaretin içimize işlediği, ufak, meşakkati çok o dükkânda başladı benim hikâyem. 1979’da Kadıköy Kız Koleji’ni bitirdikten sonra hemen koyuldum işe, aileme yardım ettim, zanaati öğrendim, sanatımı buldum... Ağabeyim ve kardeşimle birlikte yaşamım bir gayret üzerinden şekillendi. Meslekte geçirmiş olduğum, beni ben yapan bu 40 senenin mücadele ve neşe arasında kurulduğunu söyleyebilirim...
Anne ve babanızın, ailenizin hayattaki seçimlerinize etkisi oldu mu? Nasıl bir ailede büyüdünüz?
Mütevazı, çalışkan, yapıcı, samimi, içten bir ailede büyüdüm ben... Babam Mahmutpaşa’nın en sevilen esnaflarındandı, samimiydi, güleryüzlüydü, en önemlisi güvenilirdi. Annem ise gayet ciddi, hırslı, hedefleri olan bir kadındı. Annemin mûsiki sanatına yönelik icrasından dolayı benim üzerimde sanata yönelik bir teşviki olduğu kadar babamın da çocuklarına aktarmayı arzuladığı bir iş ahlâkı vardı. İş ahlâkında babamı ne kadar örnek almışsam, estetik bakış açıma da annem Anay Ayten Akay’ın rol model olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
“Hayalim ticaret hayatında içtenlikten kopmadan var olabilmekti”
Bu işi yapmaya ne zaman karar verdiniz?
Bugün istediğiniz yere geldiğinizi düşünüyor musunuz? Çocukluğum tekstil ve ticaret dili ile geçti. Başından beri en büyük hayalim aileme faydalı, geleceğini eline almış, çalışkan, modern bir kadın olarak ticaret hayatında içtenlikten kopmadan var olabilmekti. Genç yaşlarımda atıldığım moda dünyasında her zaman büyük hedeflere sahip olmuşumdur. Ancak en büyük destekçimin sevdiklerim, ailem olduğunu bilerek, onların faydasını düşünerek, birlikte olmanın getirdiği heyecan ve coşku ile hareket ettim her zaman. Aile olarak her zaman birbirimize destek olduk, sırt sırta vererek markamızı bugün bulunduğu konuma getirdik. Türkiye’de gelinlik sektöründe iz bırakabilmek oldukça muazzam bir şey tabii ama hedefler tamamlanması için değil bir sonraki hedefe geçilebilmesi içindir.
Ürünlerinizin dizilerde kullanıldığını ve sosyal medyada paylaşıldığını görüyoruz, bu kullanımlar yaptığınız işte ne kadar etkili?
Medya kullanımlarının marka görünürlüğü açısından, yeni kuşak için oldukça etkili olduğu söylenebilir. Sektörümüzün en yaşlı, ancak en genç zihne sahip olan üyelerinden olduğumuzu söyleyebiliriz. Markalaşma tam da bu yönde bir ehemmiyet taşır, bir medya alanı ile kitlede ve iş hacminde genişleme kaçınılmazdır. Ama unutulmamalıdır ki gelişme bir ilerleme, yenilik ve sezgi meselesidir. Bu noktada Türkiye’de nedime ve büyük beden koleksiyonlarında yeni koleksiyon modelleri ortaya çıkardığımız gibi, gelinlerimiz adına Türkiye ormanlarına fidan bağışları yapmaktayız. Bu bağlamda ürünlerin teşhir edilmesi kadar markanızın yönlendirilmesi ve hizmet ettiği kavramlar da önemlidir. Ayrıca gelinlik sektöründe medya üzerinde gösterime sunulan ürünün popülaritesi artmaktadır ama diğer giyim sektörleri gibi tavan yapmamaktadır. Sosyal medya ya da bir medya alanlarındaki çalışmalar daha çok marka konumlandırılması ile bağdaşabilir.
“Tasarımcı olmasaydım aşçı ya da ressam olabilirdim”
Yaptığınız iş dünden bugüne ne kadar değişti?
Artık her şey çağ atladı ve bütün sektörler belli açılardan değişti. Gelinlik sektöründe ise en önemli etkilenmenin markalaşma adı altında fahiş fiyatlandırmalar üzerinden gerçekleştiğini aktarmak yanlış olmayacaktır. Dürüst piyasa rekabeti yerine kârını icra ettiği işin önüne koyarak müşteriyi aldatma yoluna giden tasarımcı anlayışı artık hakim. Ürün kalitesi ve özgün tasarım minvali, yerini, düşük maliyetli pahalı koleksiyon işlerine bırakmış durumda. Gelinlik gibi hassas ve özen isteyen bir kostümde var olan bu husus büyük hayal kırıklıklarına yol açmaktadır.
Tasarımcı olmasaydınız hangi mesleği tercih ederdiniz yada ne yapmak isterdiniz?
Tasarımcı olmasam yine en faydalı, en etkin icra edebileceğim mesleği seçerdim. Aşçı olabilirdim, belki de ressam olabilirdim ama ne olursa olsun bir şeyler üreterek etrafımdakileri mutlu, kendimi ise memnun etmek isterdim.
Bu işte eğitimin, ilişkilerin ve tecrübenin payı size göre yüzde kaçtır?
Özellikle sizin mesleğinizde... Bu işte alaylı eğitimin payı yüzde 70’tir, çünkü işin içerisinde tecrübe ve ilişkiler bütünü vardır. Özellikle gelinlik sektörü, tasarımcı kimliği bir sabır işidir; çabanın, hırsların, sorumlulukların neticesidir. İşin içerisinde bulunmadan geçen bir okul eğitimi ise Türkiye’de çetin koşullu piyasada sadece bir adımı teşkil etmektedir...
“Hiçbir gelinimi unutmam”
Gelin adaylarıyla ilgili unutamadığınız bir anı var mı? Sizi çok güldüren ya da şaşırtan, belki de kızdıran...
Hiçbir gelinimi kolay kolay unutmam diyebilirim, şu ana kadar marka olarak on binlerce gelinimizi mesut ettim, şahsen benim hazırladığım, uğurladığım gelinlerimin sayısı ise binlerce... Hayatım gelinlerin heyecanları, şaşkınlıkları, kaygıları arasında geçti. Ama bu mesleğin en güzel yanı müşterileridir, çünkü müşterileriniz hayatında yeni bir kapı aralayan umut dolu gelinlerdir. Gelin olmak harikadır, bir söz verme eyleminin ötesinde bir başlangıcın eşiğindedir gelin. Hayata olumlu baktığı kadar korku da doludur, hayal ettiği kadar kırılgandır da. Gelinlerin arasında olmak, onlara yakın olmak, çözüm olmak bu anlamda muhteşem bir his... Tabii ki çok güldüren, şaşırtan, kızdıran hatta ağlatan anılarım var, ancak hepsi çok özel ve kendi içinde biricik.
Yaptığınız işte örnek aldığınız kim ya da kimlerdir ?
Dediğim gibi mütevazı ve sanata düşkün aile yapımı örnek aldığım gibi stil ve tasarım yapısı olarak Oscar de la Renta’yı ikon olarak algılıyorum. Mesleği ciddiye almak, sahip olunan deneyim ve kültür dünyasını aktarabilmek çok önemli, bu yolda yakın vadede gelinlik markamızın işçiliğini ve kültür yapısını dünyaya yansıtacağına inanıyorum...