Finansta uykumuzu kaçıracak sorular artıyor

Doların tırmanışının sonuna gelindiği izleniminin yaygınlaşması halinde euro/dolar paritesinde bu kez hızlı bir düzeltme yaşanabilir ama bütün bunlar olurken belli ki uykularımız kaçmaya devam edecek.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

osman_ulagay.jpgSon yıllarda yaptığı gerçekçi değerlendirmelerle dünyada dikkatle izlenen analistlerden biri haline gelen Muhammed El-Arian, küresel ekonomide ve finans sisteminde yaşanmakta olan gelişmeleri kaygıyla izlediğini gizlemiyor. Geçen hafta yerel bir yayın organında yayınlanan söyleşisinde, “bu ortamda siz paranızı nasıl değerlendiriyorsunuz?”, sorusuna şu cevabı vermiş:

“Paramı ağırlıklı olarak nakitte tutuyorum çünkü finansal varlık fiyatlarının merkez bankaları tarafından çok yüksek seviyelere tırmandırılmış olduğunu düşünüyorum.” (1)

Halen Modern Merkez Bankacılığının Yükselişi ve Olası Düşüşü başlıklı bir kitap yazmakta olan El-Arian gibi ben de, başta ABD Merkez Bankası(FED) olmak üzere merkez bankalarının davranışının belirleyici olduğu, herkesin onların davranışına odaklandığı bir sürecin sürdürülebilir olduğuna inanmakta zorluk çekiyorum. Bugün gelinen noktada dünya ekonomisi ve uluslararası finans sistemi, uyku kaçıracak kadar önemli sorularla karşı karşıya bence.

Doların hızı kesildi mi?

Bu soruların başında özellikle son altı ayda hızlı bir tırmanışa geçen ABD dolarının hızının ne zaman kesileceği sorusu var. Bu soruyu doğru cevaplayan ve dolar değerinin tepe yaptığı noktada dolardan çıkmayı başaranların iyi para kazanacağı ortada. Geçen yılın Kasım ayında Türkiye’ye gelen HSBC döviz piyasaları bölümünün başkanı David Bloom, doların hızlı bir tırmanış sürecine girdiğini çok güçlü biçimde vurgulamış, ben de 19 Kasım 2014 tarihinde bu köşede yer alan yazımda onun görüşlerine yer vermiştim. “Doların değer kazanmaya devam edeceğini gösteren güçlü belirtiler var, değer artışı yüzde 20’yi bulabilir”, diyen David Bloom’un tahmini altı ay içinde gerçekleşti. Şimdi, Euro/ Dolar paritesinin 1.05’in altına indikten sonra 1,10’a doğru hafif bir yükseliş kaydettiği noktada David Bloom, doların hızlı tırmanışının sonuna gelinmiş olabileceğini söylüyor. Bir yandan ABD ekonomisinin büyüme performansına gölge düşürecek verilerin ortaya çıkması ve FED’in faizleri yükseltme uygulamasını geciktirme eğiliminin artması, diğer yandan Avrupa’daki büyümeye geçiş beklentilerinin güçlenmesi de Bloom’un görüşünü destekliyor. Ancak bu, değişen koşullara göre dolara yeniden destek gelmeyeceği anlamına gelmiyor. Doların tırmanışının sonuna gelindiği izleniminin yaygınlaşması halinde Euro/Dolar paritesinde bu kez hızlı bir düzeltme yaşanabilir ama bütün bunlar olurken belli ki uykularımız kaçmaya devam edecek.

Avrupa köşeyi döndü mü?

Avrupa Merkez Bankası’nın(AMB) iddialı tahvil alım programının devreye girmesi, 2008 krizi sonrasında bir türlü toparlanam ayan Avrupa ekonomilerinin yeniden büyümeye geçme umutlarını artırdı. Euronun hızlı değer kaybı da bunda etkili oldu ve büyüme umudu artarken Avrupa hisse senedi borsalarında ciddi yükselişler yaşandı. Şimdi gelinen noktada Avrupa deflasyon riskini tamamen atlatabilmiş değil, büyümenin ne kadar güçlü ve kalıcı olacağı konusunda da kuşkular var ama hala Avrupa ekonomisinin sınırlı da olsa büyüyeceği kanısı ağır basıyor. Ancak Avrupa’nın uykuları kaçıracak Yunanistan sorunuyla karşı karşıya bulunduğu da unutulmamalı.

Yükselen pazarlar borç krizi yaşar mı?

Doların hızlı tırmanışı ve petrol fiyatının hızlı düşüşü, Rusya, İran, Venezuella gibi petrol ihracatçısı ‘Yükselen Pazar’(YP) ülkelerinde çok ciddi sorunlara yol açarken petrol fiyatındaki düşüşten yararlanan YP ülkelerinde de, özellikle finans sektörü dışındaki şirketlerin tırmanan dolar borçları uykuları kaçırıyor. Dolar faizinin çok düşük olduğu ve dolar kredisi bulmanın kolaylaştığı 2008 sonrasında pek çok YP ülkesi şirketinin dolarla borçlanarak işini ve yatırımlarını finanse ettiği, bu şirketlerin kullandığı dolar kredilerinin 9 trilyon dolarlık bir hacme eriştiği biliniyor.bilin Bu şirketlerin önemli bir bbölümünün dolar cinsinden gelirgel elde etmedikleri halde dolarlado borçlanmış olması vev doların, şirketlerin bulunduğu ülkelerin paralarınap göre hızla değer kazanması şimdi hem bu şirketleri hem de bulundukları ülkeleri yönetenlerin uykularını kaçırıyor. Bu ülkeler arasında Çin, Brezilya ve Hindistan’ın yanı sıra Türkiye’nin de adı geçiyor. Aşırı değerlenmiş görünen ABD ve Çin borsalarının geleceği ve giderek büyüyen jeopolitik riskler de uyku kaçırabilecek soruları beraberinde getiriyor ama yerim kalmadığı için şimdilik bunlara değinmekle yetiniyorum.

Bu konularda ilginizi çekebilir