Finansal koşullarda gevşeme sinyali
Sıkı para politikasına rağmen finansal koşullar endeksi ekim ayında toparlanma sinyali verdi. Bahçeşehir Üniversitesi tarafından açıklanan Finansal Koşullar Endeksi yılbaşından itibaren sıkılaştırıcı bölgede yer alıyor. Para politikasındaki sıkılaşma, ekonomik aktiviteyi yavaşlatmaya devam ederken, kredi büyümesinde kısmi bir iyileşme görüldü.
Birol BOZKURT
Türkiye ekonomisi, dikkat çeken bir dönemden geçiyor. Uygulanan sıkı para politikalarının etkisi, ekonomik aktiviteyi baskı altında tutarken, finansal koşullarda toparlanma sinyali gelmeye başladı. Bahçeşehir Üniversitesi Finansal Araştırma ve Uygulama Merkezi (BFRC) tarafından hazırlanan ekim ayı Finansal Koşullar Endeksi’nde (FKE) gözlemlenen toparlanma sinyalleri, ekonomide denge arayışının sürdüğüne işaret ediyor.
Kredi ve tahvil faizlerindeki düşüşler, para politikasının sıkılaştırıcı etkisini hafifletirken, küresel riskler ve jeopolitik belirsizlikler finansal göstergelerde belirleyici olmaya devam ediyor. Bu çerçevede, ekonominin geleceğine ilişkin beklentiler de dikkatle izleniyor, enflasyonla mücadelede sürdürülen sıkılaşma politikalarının etkisi ise yakından takip ediliyor.
Finansal koşullar yılbaşından bu yana sıkılaştırıcı bölgede yer alıyor. Kredi faizleri ve getiri eğrilerinde sıkılaştırıcı etkilerin azalması endeksin yukarı yönlü hareketine katkı sağlarken, uzmanlar dezenflasyon hedeflerine ulaşmak için sıkılaştırıcı duruşun devam etmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Para politikasındaki sıkılaşmanın ekonomik büyümeyi yavaşlatıcı etkilerinin birçok makroekonomik göstergede giderek daha belirgin hale geldiğini ifade eden uzmanlar, buna karşın, dezenflasyon sürecinde önemli bir aşama kaydedilmesi ve enflasyon hedeflerinin kalıcı olarak sağlanması amacıyla FKE’nin sıkılaştırıcı bölgede kalmasının gerekli olduğuna dikkat çekiyor.
Para politikasının etkileri belirleyici oldu
Para politikası, geçtiğimiz aylarda uygulanmaya başlanan sıkılaşma adımlarıyla ekonomiyi soğutmaya çalışıyor. Bu durum, kredi kullanımını ve yatırımları sınırlandırarak talebi azaltmayı amaçlıyor. Ancak Ekim ayında, Finansal Koşullar Endeksi'nde yukarı yönlü bir hareket gözlemlendi. Reel kredi faizi, reel tahvil faizi ve getiri eğrisinin eğimi, endekse sıkılaştırıcı yönde daha az katkı sağlamaya başladı.
Bunun sonucunda endeks, bir miktar toparlanma sergiledi. Uzmanlar, sıkı para politikasının yanında küresel finansal şoklar ve jeopolitik risklerin, özellikle hisse senedi getirileri üzerinde baskı yarattığını belirtiyor. Son dört aydır reel hisse senedi getirisi, endekse sıkılaştırıcı yönde katkı sunmaya devam ediyor. Bu durum, yatırımcıların belirsizlikler karşısında daha temkinli davranması ve risk iştahlarının azalmasıyla açıklanıyor.
TL ve risk primi pozitif etkiliyor
Bununla birlikte, endeksin olumlu seyrinde Türk lirasının reel değerindeki artış, risk primi ve portföy akımlarının sınırlı da olsa destekleyici katkılar sunduğu belirtiliyor. Türk lirasının değer kazanması ve dış yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisi, para piyasalarında bir miktar rahatlama sağladı. Ancak bu etkilerin endekste ne kadar kalıcı olacağı, küresel ve yerel ekonomik gelişmelere bağlı olarak şekillenecek.
Ekonomist Doç. Dr. Deren Ünalmış: FKE bir dönem daha sıkılaştırıcı bölgede kalmalı
FKE sıkı para politikası duruşu nedeniyle on iki aydır sıkılaştırıcı konumda. Ekim 2024 ortası itibarıyla BFRC finansal koşullar endeksi ekonomik aktivite açısından sıkılaştırıcı konumunu korurken, bir miktar toparlanma sergiledi.
BFRC, para politikasındaki sıkılaşmanın ekonomik aktivite üzerindeki yavaşlatıcı etkisinin giderek daha fazla makroekonomik göstergede gözlendiğini, ancak dezenflasyon sürecinde belirgin aşama kaydedilmesi ve hedeflenen seviyelerin kalıcı olarak sağlanması için FKE’nin bir süre daha sıkılaştırıcı bölgede kalması gerektiğini ifade ediyor. Ekim ayında FKE’nin yukarı yönlü hareketinde reel kredi faizi, reel tahvil faizi ve getiri eğrisinin eğiminin endekse sıkılaştırıcı yönde katkısının azalması etkili oldu. Bunun nedeni kredi ve tahvil faizlerinin yanında getiri eğrisinin eğiminin de gerileme eğiliminde olması.
Sıkı para politikası duruşunun yanında küresel finansal şoklar ve jeopolitik risklerin etkisiyle son dört aydır reel hisse senedi getirisi endekse sıkılaştırıcı yönde katkı veriyor. Diğer yandan, Türk lirasının reel değeri, risk primi ve portföy akımları endekse sınırlı da olsa destekleyici yönde katkı vermeye devam ediyor. Son aylarda reel kredi faizlerindeki gerilemenin etkisiyle kur etkisinden arındırılmış reel kredi büyümesinde kısmi bir toparlanma izleniyor. Bu çerçevede BFRC kredi koşullarının da yakından izlenmeye devam edilmesinin faydalı olacağını belirtiyor.
Finansal koşullar endeksi nedir?
Bahçeşehir Finansal Araştırmalar ve Uygulama Merkezi (BFRC) tarafından hesaplanan finansal koşullar endeksi (FKE), hisse senedi piyasası, tahvil piyasası, kredi piyasası, döviz kuru, risk primi ve portföy akımlarına ilişkin veriler içeriyor.
Hisse senedi piyasasına ilişkin gösterge olarak BIST100 getiri endeksi, tahvil piyasasına ilişkin olarak 2 yıl vadeli tahvil faizi ve getiri eğrisinin eğimi, kredi piyasasına ilişkin olarak kredi faizlerinin ağırlıklı ortalaması, döviz kuruna ilişkin olarak reel sepet döviz, risk primi göstergesi olarak 5 yıl vadeli CDS, portföy akımlarına ilişkin olarak hisse senedi ve DİBS net portföy girişleri kullanıldı.
Finansal Koşullar Endeksi, para politikası duruşuna ve finansal piyasalardaki gelişmelerin ekonomik aktiviteyle etkileşimine ilişkin özet bilgi içeriyor. Finansal göstergeler ekonomik aktivite göstergelerine göre para politikası ve makroihtiyati politika kararlarından daha hızlı etkileniyor, daha yüksek frekansta ve zamanlı takip edilebiliyor, dolayısıyla öncü gösterge niteliği taşıyor. FKE’nin sıfırın altında olması finansal koşulların sıkılaştırıcı, sıfırın üzerinde olması ise destekleyici olduğu anlamına geliyor.
Kredi büyümesinde kısmi toparlanma
Ekim ayında dikkat çeken bir diğer gelişme ise reel kredi faizlerindeki gerilemenin etkisiyle kredi büyümesinde gözlemlenen kısmi toparlanma oldu. Kur etkisinden arındırılmış reel kredi büyümesinde yaşanan bu iyileşme, özellikle işletmeler ve tüketiciler açısından olumlu bir sinyal olarak değerlendiriliyor. Merkez Bankası verileri de, kredi faizlerindeki gerilemenin sürdüğünü ortaya koydu. 20 Eylül haftasında bir önceki haftaya kıyasla 2.1 puanlık düşerek yüzde 71.47’ye gerileyen ihtiyaç kredisi faizleri, 27 Eylül haftasında 0.6 puan daha geriledi ve yüzde 70.84’e indi. Bu aynı zamanda, ihtiyaç kredisi faizlerinin yaklaşık son 7 ayın en düşük seviyesine gerilediği anlamına geliyor.