Ertem: Varlık Fonu ile yeni bir dönem göreceğiz
Varlık Fonu'yla ilgili açıklama yapan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ertem, Türkiye'deki blok özelleştirme döneminin kapandığını ve yeni bir döneme girildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem, bu yıl içerisinde ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz artırımı konusunda çok radikal adımlar atmayacağını öngördüğünü ifade ederek, "Gelişen ülke para birimleri üzerinde dolar baskısının şu an itibarıyla kalkmakta olduğunu gözlemliyoruz." dedi.
Cemil Ertem, küresel piyasalar, Türkiye ekonomisi ve Türkiye Varlık Fonu'na ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, geçen yılın kasım ayından bu yana olan oynaklığın ocak ayının ikinci haftasından itibaren son bulmasını beklediklerini ancak bunun biraz gecikerek geldiğini, bunda küresel piyasalarda ABD Başkanı Donald Trump'ın politikalarının anlaşılamamasının etkisinin olduğunu söyledi.
Trump'ın geçmiş yıllarda ABD'deki "gereksiz değerli" dolar ve yüksek faiz politikasını uygulamayacağını belirten Ertem, Trump'ın ABD'nin açıklarını kapatmak için doların makul ve rekabet edebilir bir seviyede tutulması gerekliliğini gördüğünü, bunun neticesinde dolar endeksinin gerilediğini kaydetti.
2017 yılı içerisinde Fed'in faiz artırımı konusunda çok radikal adımlar atmayacağını öngören Ertem, "Gelişen ülke para birimleri üzerinde dolar baskısının şu an itibarıyla kalkmakta olduğunu gözlemliyoruz." dedi.
"TCMB, kurdaki köpüğü büyük ölçüde aldı"
Cemil Ertem, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) bu dönemde proaktif davrandığını ve elindeki araçları kullanarak kurdaki köpüğü büyük ölçüde aldığını söyledi.
Dalgalı kur rejiminin benimsendiğini ve piyasanın kur seviyesini belirleyeceğini ifade eden Ertem, şunları kaydetti:
"Aslında gerçek anlamda dalgalı kur rejimine TCMB Başkanı Murat Çetinkaya döneminde geçtik. Daha önceki dönemde dalgalı kur rejimi uyguluyorduk ama örtülü bir kur hedeflemesi yapıyorduk. İlk defa TCMB, dalgalı kur rejiminin gereklerini yerine getiriyor. TCMB, kur üzerindeki köpüğü almak ve spekülatif amaçla işlem yapanlara karşı elindeki araçları kullandı. Geleneksel para politikasını aşan yenilikçi bazı uygulamaları başlattı. Örneğin, geç likidite penceresini bir para politika aracı olarak kullanmaya başladı. Piyasaya verdiği TL'yi köpük oluşturmayacak ve spekülasyona mahal vermeyecek şekilde sterilize etti. Bu Merkez Bankasının faiz artırdığı anlamına gelmiyor. Bunu, TCMB'nin kur üzerindeki anormal baskıyı ve köpüğü almak için yaptığı bir sterilizasyon olarak görmek gerek. Merkez Bankası yeni dönemde bunu çok başarılı yaptı."
"Türk varlıkları dünyaya açılacak"
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ertem, konut kredi faiz oranlarının düştüğünü ve vadelerin uzadığını hatırlatarak, "Türkiye'ye sermaye girişlerinin başlamasıyla ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının yukarı çıkmasıyla birlikte faizlerin daha da düşeceğini söyleyebiliriz." ifadesini kullandı.
Ertem, bankacılık sisteminin kaynak tedariki anlamında sorunları olsa bile önümüzdeki dönemde kaynak tedarikinin yeni yollardan sağlanacağını, bu anlamda mali piyasaların derinleştirilmesinin çok önemli olduğunu, bunun da Türkiye Varlık Fonu ile sağlanacağını kaydetti.
Türkiye Varlık Fonu'nun dünyadaki uygulamalarından farklı olduğuna işaret eden Ertem, şöyle devam etti:
"Varlık Fonu, Türkiye'nin mali piyasalarının daha sağlıklı çalışmasını, bankacılık sisteminin sermaye piyasaları tarafından desteklenmesini sağlayacak. Bu anlamda Türkiye'deki blok özelleştirme döneminin kapandığı, milletin varlıklarının tekrar millete döneceği bir yeni özelleştirme döneminin başladığını söyleyebiliriz. Özelleştirmenin rekabetçi ve piyasanın derinleştirilmesine dönük bir yeni yolunu gözlemliyoruz. Borsanın giderek daha kapsayıcı ve daha sağlıklı işleyişine tanıklık edeceğiz. Türk varlıklarının yurt dışında değerlendirileceği yeni bir dönem göreceğiz. Türk varlıkları dünyaya açılmış olacak. Bu hiçbir zaman milli varlıklarımızın yabancıların eline geçeceği anlamına gelmiyor. Bilakis milli varlıklarımızın millet tarafından değerlendirilmesi ve getirilerinin millete geri dönmesi anlamına geliyor. Getiriler altyapı yatırımlarında kullanılacak. Türkiye, borçlanmadan ve kendi bütçesini kullanmadan büyük altyapı yatırımlarını yapabilecek. Türkiye Varlık Fonu ile özelleştirme vizyonunu ve kapsamını değiştiriyor."
"Varlık Fonu denetime kapalı değildir"
Cemil Ertem, Türkiye Varlık Fonu ile tüm dünyanın Türkiye mali piyasalarına daha güvenli bakacağını belirterek, "Artık Türkiye, cebine 50 milyon dolar koyup kurları oynatacağı ya da birkaç milyon dolarla borsayı silkeleyebileceği bir piyasa olmayacak." dedi.
Varlık Fonu'nun mali piyasaları gerçek anlamda regüle edebileceğini, derinleştireceğini ve uluslararası kaliteye getireceğini ifade eden Ertem, Varlık Fonu'nun 3 yıllık stratejisinin yapılacağını ve bunun Bakanlar Kurulu onayından geçeceğini bildirdi.
Varlık Fonu'nun bütün işlemlerinin ulusal denetime açık olduğu gibi uluslararası denetime de açık olacağına dikkati çeken Ertem, şunları kaydetti:
"Türkiye Varlık Fonu, denetimine tabi olmayacak' gibi spekülasyonlar yapılıyor. Bunlar kesinlikle doğru olmadığı gibi Varlık Fonu, uluslararası denetime açık bir kurum olacak. Bu Fon, profesyonellerce piyasa gereklerine göre yönetilecek. Varlık Fonu denetime kapalı değildir. Varlık Fonu, Türkiye'nin hazinesini daha da zenginleştirecek bir kurumdur, Türkiye'nin varlıklarını uluslararası piyasalarda değerlendirebileceği, daha etkin olacağı, reel ve finans sektörüne önemli kaynaklar sağlayacağı yeni bir başlangıç noktasıdır."
"Orta ve uzun vadede değerli dolar beklenmemeli"
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ertem, ekonominin rasyonalitesi açısından ABD'nin değerli dolarla yoluna devam edemeyeceğinin aşikar olduğunu ve Trump'ın da bunu bildiğini ifade ederek, orta ve uzun vadede piyasa yorumcuları ve iktisatçıların çok değerli dolar beklememesi gerektiğini söyledi.
Doların, gelişmekte olan ülke para birimlerine karşı değer kaybetmesinin son derece olağan ve beklenen bir durum olduğunu vurgulayan Ertem, "Önümüzdeki 4 yılda Trump rekabetçi dolara önem verecek. Tabii burada iniş çıkışlar olacaktır. Şu an görünen durum, ABD'nin gelecek 4 yıllık sürecinin bir ön özetidir. Türkiye, bu süreçte ihracat ve sanayi odaklı bir büyüme modelini tercih edecektir. Merkez Bankamız ve kurumlarımız bu yönde adımlar atacaktır." şeklinde konuştu.