Emeklilik sistemi değişiyor mu? Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'dan kritik açıklamalar

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ekonomi gündemi ve emeklilik sistemine yönelik açıklamalarda bulundu. Yılmaz, emeklilik sisteminde bir değişiklik öngörülmediğini ve asıl amacın bu mevcut sistemi daha da güçlendirmek olduğunu söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ekonomiye ilişkin yaptığı açıklamalarda emeklilik sistemi hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Yılmaz, devletin mevcut emeklilik sisteminde bir değişiklik öngörülmediğini, asıl hedeflerinin bu sistemi daha da güçlendirmek olduğunu vurguladı.

Yılmaz, sosyal güvenlik sisteminin tüm topluma yaygınlaştırılmasının büyük bir başarı olduğunu belirterek, "Kamunun buradaki katkısı devam edecek. Ancak bu sistemi tamamlayıcı neler yapılabilir diye baktığımızda, Bireysel Emeklilik Sistemi'ni (BES) geliştirdik. BES, mevcut sosyal güvenlik sisteminin yerini alacak bir yapı değil, tamamlayıcı bir sistemdir," dedi.

Ayrıca, cari açığı azaltmak ve yatırımları sağlıklı kaynaklarla finanse etmek amacıyla iç tasarruf oranlarını artırmanın önemine değindi. Yılmaz, bu doğrultuda BES gibi tasarruf sistemlerinin geliştirilmesine devam edileceğini belirtti.

Emekli maaşı zamlarına yönelik açıklama

Cevdet Yılmaz, Türkiye’de 16 milyonu aşkın emekli bulunduğunu ve genç nüfusa rağmen emekli sayısının oldukça yüksek olduğunu ifade etti. Emeklilere yönelik enflasyona karşı koruyucu adımlar atıldığını belirten Yılmaz, "Bütçemizin imkanlarını sonuna kadar zorlayarak emeklilerimizin yanında olduk. 2025 yılı Ocak ve Temmuz dönemlerinde, enflasyon gelişmelerine bağlı olarak zamlar yapılacak" dedi.

2024 yılı boyunca enflasyonun yüzde 41,5 seviyelerinde olmasının beklendiğini hatırlatan Yılmaz, bu yıl emekli maaşlarına enflasyon oranının iki katı oranında zam yapıldığını söyledi. Ayrıca, bayram ikramiyelerinin de artırıldığını belirterek, emeklilere yönelik sosyal imkanların genişletilmesine devam edeceklerini ifade etti.

Yılmaz'ın açıklamalarından öne çıkan diğer başlıklar ise şöyle:

"Üretim üzerinden büyüme hedefimiz var"

* Bir diğer önemli husus büyümenin kompozisyonu. Büyümeyi farklı şekillerde sağlamanız mümkün. Tüketim üzerinden de büyüyebilirsiniz. Bu daha enflasyonist bir ortam oluşturur. Üretim üzerinden de büyüyebilirsiniz. Bu ikinci kanal dezenflasyon politikasına destek olur. Bizim de tüketim üzerinden değil üretim üzerinden büyüme hedefimiz var.

“Biz tarımı stratejik bir sektör olarak görüyoruz”

* Gıda alanında sevindirici bir gelişme oldu. Ağustos ayı enflasyonunda gıda fiyatları geriledi. İyi bir tarım dönemi yaşıyoruz. Üretim artışı yaşadık bu da fiyatlara yansıdı. Gıdadaki bu gelişme sosyal refah açısından çok kıymetli. Biz tarımı stratejik bir sektör olarak görüyoruz ve planlı üretim kanalıyla yolumuza devam ediyoruz.

“Bizim siyasi olarak amacımız faizleri düşürmek”

* Amerikan Merkez Bankası'ndan (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası'ndan (ECB) beklenti faiz düşürecekleri yönünde. Bunun bize ve gelişmekte olan dünyaya da yansıması olacak. Olumlu olacak.

* Dünyadaki likiditenin arttığı bir döneme girmiş olacağız ve gelişmekte olan ülkelere yönelik fon akımları olacak. Bundan biz de pay alacağız.

* Merkez Bankası'nın araç bağımsızlığı var. Bizim siyasi olarak amacımız faizleri düşürmek. Planımız, programımız ortada. Merkez Bankası, bu amaçlar çerçevesinde araç bağımsızlığına sahip. Neye bakacaktır? Enflasyonun nasıl gittiğine bakacaktır, beklentilerin nasıl geliştiğine bakacaktır. Ona fazla bir yorum yapmak doğru olmaz ama bizim siyasi çerçevemiz ortada. Biz daha istikrarlı bir Türkiye hedefliyoruz.

Deprem bölgesine 2 yılda 2,5 trilyon TL kaynak aktardık

* OVP, bütçe sürecimizin en temel dokümanıdır. Burada da en önemli mesele depremdir. Deprem bölgesinde ekonomik ve sosyal hayatı canlandırmak için çalışıyoruz. Bunlar büyük yük getiriyor. Çok ciddi bir kaynağın o bölgede kullanılması gerekiyor. Deprem bölgesine 2 yılda 2,5 trilyon TL kaynak aktardık. 2025 yılından itibaren bu kaynak azalacaktır. Bunlar geçici harcamalardır. Bunlar yatırım niteliğinde harcamalardır. Bu da ülkemizi geleceğe daha dirençli hale getirecektir.