Ekonomistler: Sıkılaşma sürecek, ilk indirim son çeyrekte

Merkez Bankası, temmuz toplantısında da politika faizini yüzde 50’de sabit tuttu. Karar metninde sıkı duruşun korunacağı mesajı verilirken, ekonomistler ağustos ve eylüldeki enflasyonun faizde belirleyici olacağını söylerken ilk faiz indiriminin son çeyrekte gelmesi bekleniyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Birol BOZKURT

Merkez Bankası, dün yap­tığı toplantıda politika faizini beklentilere pa­ralel olarak yüzde 50’de sabit bı­raktı. TCMB, böylece dört ay üst üste faizi sabit bırakmış oldu. Eko­nomistlerin görece şahin buldu­ğu Para Politikası Kurulu (PPK), faiz karar metninde temmuz ayı enflasyon verilerinde yükseliş olabileceğine dikkat çekildi.

Eko­nomistler ağustos ve eylül ayla­rındaki enflasyon verilerinin de­zenflasyonist süreç için önemli olacağına dikkat çekerken, piyasa uzmanları faizin sabit bırakılma­sının beklentiler paralelinde oldu­ğunun altını çiziyor.

Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, enflasyonun tem­muz ayında geçici olarak artaca­ğını, ana eğilimdeki yükselişin sı­nırlı kalacağı belirtildi. TCMB’nin metninde, sıkı politika duruşuna devam edileceğinin altı çizilirken “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumun­da ise para politikası duruşu sı­kılaştırılacaktır” ifadelerine yer verildi. Merkez Bankası, 31 Mart yerel seçimlerinden önce sabit tutması beklenen faizi “enflasyon görünümündeki bozulma” ne­deniyle yüzde 50’ye yükseltmiş­ti. TCMB, nisan, mayıs ve haziran aylarında da faizi pas geçerek yüz­de 50’de sabit bırakmıştı.

“Temmuz ayında enflasyon artabilir”

Haziran ayında aylık enflasyo­nun ana eğilimi belirgin bir zayıf­lama kaydettiğine dikkat çekilen PPK metninde, “Öncü gösterge­ler temmuz ayında aylık enflas­yonun, para politikasının göre­ce etki alanı dışında kalan yöne­tilen-yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamaları ile işlenmemiş gıda fiyatlarındaki arz yönlü gelişme­ler neticesinde geçici olarak ar­tacağına işaret etmektedir. Buna karşın, ana eğilimdeki yükselişin nispeten sınırlı kalacağı öngörül­mektedir.

Yakın döneme ilişkin göstergeler yurt içi talebin, halen enflasyonist düzeyde olmakla bir­likte, yavaşlamaya devam ettiğini teyit etmektedir. Hizmet enflas­yonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyo­nist baskıları canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fi­yatlama davranışlarının öngörü­ler ile uyumunu yakından takip et­mektedir” denildi.

“Sıkı para politikası duruşu sürdürülecek”

Parasal sıkılaştırmanın kredi­ler ve iç talep üzerindeki etkileri­nin yakından izlendiğine vurgu yapılan metinde, “Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkile­rini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinele­miştir.

Aylık enflasyonun ana eği­liminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklenti­leri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para poli­tikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve ka­lıcı bir bozulma öngörül­mesi durumunda ise pa­ra politikası duruşu sı­kılaştırılacaktır.

Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lira­sında reel değerlenme ve enflasyon beklenti­lerinde düzelme vasıta­sı ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon süreci­ni güçlendirecektir” ifa­deleri kullanıldı.

“Kasımda faiz indirim döngüsü başlayabilir”

İş Yatırım’ın faiz kararı son­rası yayınladığı raporda Merkez Bankası’nın uyguladığı politikala­rın sonuçlarını görmek için bek­lediği belirtilerek şu mesajlar ve­rildi; “PPK duyuru metninde piya­sa etkisi yaratacak bir mesaj yok. Merkez Bankası yaz aylarını ve er­ken sonbaharı bekleme modunda parasal sıkılaşmanın iç talep ve enflasyon üzerinde etkilerini izle­yerek geçirecek.

Enflasyonda ön­gördüğü gerileme gerçekleşirse kasım ayında faiz indirim döngü­sünü başlatacak. İyi senaryoda faiz indirim adımı öncesinde kredi bü­yümesi üzerinde miktarsal sınır­lamaların ve sistemi liralaşma­ya zorlayıcı adımların gevşetil­meye başlanmasını bekliyoruz. Kötü senaryoda faiz indiriminin başlangıcı 2025 yılına kalabilir.”

 TCMB piyasaya döviz verip TL çekecek

 TCMB yeni miktarsal sıkılaşma adımı attı. TCMB'nin, bankalara gönderdiği talimata göre TL karşılığı altın ve döviz swap ihalelerine başlanacağı aktarıldı. TCMB, bu kararla piyasadaki fazla TL'yi çekmek ve faizlerin aşağı gelmesini önlemek için satım yönlü altın ve döviz karşılığı TL swap ihalelerine başlanmasına karar verdi.

Ekonomistler kararı olumlu karşılarken, bu düzenleme ile TCMB’nin daha önce TL verip piyasadan döviz aldığını, bundan sonra döviz verip piyasadan TL çekeceğine dikkat çekiyor.

Bahçeşehir Üniversitesi Finansal Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. İbrahim Ünalmış: Ağustos ve eylül enflasyon verileri kritik

TCMB beklendiği gibi politika faizini sabit tuttu. Yayınladığı basın duyurusunda haziran ayında enflasyonun ana eğiliminde belirgin yavaşlama olduğunu, fakat temmuz ayında yönetilen ve yönlendirilen fiyat ayarlamaları ve işlenmemiş gıda kaynaklı yüksek enflasyon rakamı ile karşılaşılacağını belirtti. Bununla birlikte, Temmuz ayı enflasyon verisinin ana eğilimi bozmayacağını vurguladı.

Ben yılsonu hedefine ulaşmak açısından Ağustos ve Eylül ayı enflasyon verilerinin kritik olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda, TCMB’nin de Eylül ayı enflasyon verisini görmeden politika faizinde bir değişikliği gideceğini düşünmüyorum. Diğer taraftan, dezenflasyon sürecinde para politikasına destek olacak adımların atılması konusunda daha hızlı davranılması gerekiyor. Beklentilerin geçmiş döneme göre normalleşmeye başladığı bu dönemi iyi değerlendirmeliyiz. Yılın ikinci yarısını enflasyon konusunda başarıya ulaşmak için iyi değerlendirmeli ekonomi yönetimi.

Marbaş Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Soner Kuru: Pozitif reel faiz bölgesi korunacak gibi görünüyor

 Merkez Bankası beklendiği gibi faizlerde bir değişikliğe gitmedi, ancak metinde çok önemli detaylara yer verildiğini gördük. Öncelikle aylık enflasyon haziran ayında beklentilerin altında kalınca piyasa oluşan erken faiz indirim beklentisinin önüne geçmek adına ek sıkılaşma vurgusu ve önümüzdeki döneme ilişkin enflasyon hedeflerine bağlılık vurgusunu şahin bir ton olarak yorumluyoruz.

Aynı zamanda kredi derecelendirme kuruluşların pozitif göreceği bir metin, eylül ve kasım aylarındaki Fitch ve S&P değerlendirmeleri öncesinde bu tip hamleler not artış ihtimallerimizi artırıyor. Ancak biz yine de beklenen enflasyon üzerinden bir değerlendirme yaptığımızda 2024’ün son çeyreğinde faiz indirimlerinin başlayacağını öngörüyoruz.

Stratejist Cüneyt Paksoy: Sıkı duruş kredibiliteyi artıracaktır

Merkez Bankası bugün beklendiği gibi bekle gör yaptı. Herhangi bir değişime gitmedi, sabit tuttu politika faizini. Ve aslında metne baktığımızda sıkı para politikasına vurgu ve şahin duruşun korunduğunu izliyoruz.

Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izleniyor ve sterilizasyon araçlarının gerektiğinde çeşitlendirilerek etkin bir şekilde kullanılacağı ifadesi de bence önemliydi. Değerli efektif kur endeksinin de gelişimini baz aldığımızda bu noktada Merkez Bankası o anlamda da kararlı olduğunu göstermiş oldu. Tabii enflasyonist baskıların canlı olduğunu ifade etmesi de önemliydi.

Rezervlerde gelinen güçlü konuma rağmen, CDS’lerde gelinen olumlu seyre rağmen, gri listeden çıkılması ve not artışlarına rağmen Merkez Bankası’nın sıkılaştırıcı mesajlarının koruması ve bu politikaları da makroihtiyati tedbirler ve sterilizasyon araçlarıyla birlikte beraberce kullanacağını vurgulaması oldukça önemli, bu kredibiliteyi artıracaktır. Merkez Bankası’nın bu duruşu yabancı yatırımcı için de Türkiye’ye geliş şartlarını bir miktar daha olumlu hale getirecektir.

İnfo Yatırım Genel Müdürü Tarkan Akgül: Faiz indirimi yılın son çeyreğinde

 Beklentilere paralel gelen faiz verisi sonrasında piyasalar karar sonrası yatay seyretti. Lakin, politika faizinin yukarı yönlü gitmesi ile bankaların fonlama maliyetleri tarafında artış, TL’yi özendirme perspektifi çerçevesinde kredi & mevduat makasında bozulma ve aşağı yönlü enflasyon beklentileri ile bankaların TÜFE’ye endeksli borçlanma araçları kapsamındaki gelirleri gerileyebilir.

2. çeyrekte bankacılık finansallarının 1. çeyreğe göre baskılı olmasını bekliyoruz. 3. ve 4. çeyrekten itibaren kârlılıkta düzelmeler görülebilir. Yabancı kurumların bankacılık raporları da 2025 yılına atıfta bulunduğunu görüyoruz. Temel ve kârlılık baskısı hissediliyor olsa da ekonomi yönetiminin attığı adımların rakamlara sirayet etmesi bankacılık endeksinin lokomotif olmasını sağlıyor. Yani yabancı kaldığı yerden devam ediyor.