Ekonomi yeterince soğudu artık canlanma zamanı...
DÜNYA, 'Anadolu'nun Nabzı Anketi'nden sonra şimdi de sektör liderlerinin ve akademisyenlerin görüşlerine başvurarak Türkiye ekonomisinin geleceğine ışık tuttu.
Bu yılın ilk üç çeyreğinde beklediğini bulamayan iş dünyası ‘ekonomiyi soğutma çabaları fazlasıyla başarılı oldu, artık canlanma zamanı' diyor.
Sektörler son çeyrekte toparlanmak ve 2012 yılını karlı kapatmak yeni çabalar içine girdi.
Tekstil, turizm, lojistik ve otomotiv sektörleri geçen yıla göre küçülürken, inşaat sektörü vergi ve yabancıya satış düzenlemesindeki belirsizliklerinden dolayı hedeflerin gerisinde kaldı. Bu dönemde makine sektörü büyümesini sürdürdü.
Mehmet FİLOĞLU
İSTANBUL - Bazı iktisatçılar yüzde 4 büyüme öngörüsünün hala ulaşılabilir olduğu görüşünde. Ancak bu rakamın zor olduğunu düşünenler ağırlıkta. Daha çok yüzde 3.5 etrafında yoğunlaşan tahminler var.
2013 için ‘belirsizlik' vurgusu yapılıyor.
2013'te neler olabileceği AB, ABD ve Çin ekonomisinin seyrine bağlı olarak değerlendiriliyor. Büyük ekonomilerde erken bir toparlanma beklenmiyor ancak Euro Bölgesi'nin dağılacağı, AB ekonomilerinin dip yapacağı görüşleri de fazla itibar görmüyor.
Cari açığın milli hasılanın yüzde 6 – 8 bandında olması tahmin ediliyor. Enflasyon hedefinde yüzde 6 – 6.5 mümkün görülüyor. Daha altını tahmin eden iktisatçılar da var. Global ekonomideki yavaşlama nedeniyle yüksek enflasyon olası görülmüyor.
İlk 3 çeyrekte sıkıntı yaşandı, son çeyrekte hedef toparlanma olmalı
Yılın ilk üç çeyreğini sıkıntılarla geçiren birçok sektör, umudunu son çeyreğe bıraktı. Tekstil, turizm, lojistik ve otomotiv sektörleri geçen yıla göre küçülürken, inşaat sektörü mevzuat belirsizliklerinden dolayı hedeflerin gerisinde kaldı. Bu dönemde öne çıkan makine sektörü oldu.
Sektör uzun vadeli hedefleri doğrultusunda büyümesini sürdürdü. Küçülen sektörlerden tekstil ve turizm son çeyrekte atak yaparak 2011 seviyesini yakalamayı hedefliyor. Tekstil sektörü büyüme performansını 2013'te de devam ettirerek yüzde 10'luk büyüme oranını hedeflerken, turizmciler ise uluslararası konjonktürün belirsizliğinden dolayı tahmin yapmaktan çekiniyor.
Lojistik sektörü ise 3 çeyrekteki yüzde 29'luk küçülmenin ardından, yılı eksi 20'de bitirmeyi başarı sayacak. Otomotiv sektöründe ise toplam pazar yüzde 15 daralarak, 2010'un bile gerisine düştü. Beklenti, son çeyrekte üretimin bir miktar artarak, yılı 2010 seviyesinin bir miktar üzerinde kapatmak. Yılın ilk döneminde dibe vuran iç tüketim ise AVM'leri etkilemedi. İlk 6 ayda cirosunu yüzde 15 artıran AVM'ler sayı ve metrekare olarak da büyümesini sürdürdü. AVM'lerin bu büyümeyle yıl başında koyulan 48 milyar liralık ciro hedefine ulaşmalarına kesin gözüyle bakılırken, 2013 için de olumlu beklentinin devam ettiği belirtiliyor.
Ortak sıkıntı siyasi krizler
Sektörlerin ortak sıkıntısı ise Euro Bölgesi'nde yaşanan ekonomik durgunluk ve başta Suriye olmak üzere bölge ülkelerinde yaşanan siyasi krizler. Avrupa Birliği'deki ekonomik krizden en çok etkilenen sektörlerden biri de tekstil oldu. İhracatının yüzde 80'ini AB ülkelerine yapan sektör, pazarın daralmasıyla ilk 9 ayı ekside kapattı. Otomotiv ve lojistik sektörleri de Avrupa Birliği'ndeki sıkıntıya kurban olan diğer sektörler arasında. Bölgede yaşanan siyasi çalkantılar ise turizmcilerin korkulu rüyası oldu. Sektör, 2011 yılının rakamlarını yakalamaya çalışırken, gözünü sezon sonu durumu kurtaracak, olası 10 günlük bayram tatiline dikti. Yurtdışındaki gelişmelerin yanı sıra ekonomiyi soğutma çabalarının fazlasıyla ‘başarılı' olduğunu düşünen sektör liderleri, sıranın ekonomiyi canlandırma politikalarına geldiğini savunuyor. İş dünyası tarafından vergi zamlarının da zaten düşük olan iç talebi daha da aşağı çekeceği belirtilirken, ekonomiyi soğutacak politikalardan uzak durulmasını tavsiye ediyor.
HİKMET TANRIVERDİ İHKİB BAŞKANI TEKSTİLCİLER SON ÇEYREĞİ ZARARLA KAPATACAK
[PAGE]HİKMET TANRIVERDİ İHKİB BAŞKANI TEKSTİLCİLER SON ÇEYREĞİ ZARARLA KAPATACAK
İlk üç çeyrek itibariyle sektör yüzde 3.5 ekside. Bunun en büyük sebebi de ihracatımızda yüzde 80'lik bir paya sahip olan AB'de yaşanan resesyon. Avrupa'da yüzde 20'lik bir pazar daralması var. Her ne kadar Türk tekstilcileri hızlarıyla Uzakdoğulu rakiplerine fark atsalar da pazarın daralması bizi etkiledi. Ancak son çeyrek için umutluyuz. Bir iyileşme olacağını düşünüyoruz. Piyasalarda biraz hareket olursa ilk olumlu etkilenecek olacak olan sektör biziz. Yıl sonunda şu anda eksi 3.5 olan büyümemiz sıfıra düşer. Tabi bu paritelerde büyük oynamalar olmaması durumunda olabilir. Gelecek yıl da tekrar artışa geçeriz. En az yüzde 10 artış olur. İç piyasada ise önemli bir değişim beklemiyoruz. Şu anda Türkiye'nin gündemi çok farklı alanlarda. Ekonomiye yoğunlaşırsak, sektör için olumlu adılar atılabilir.
IŞIK GÖKKAYA GYODER BAŞKANI GÖZLER MÜTEKABİLİYET VE KENTSEL DÖNÜŞÜMDE
Sektör 2012 ilk çeyreğinde çok yatay bir seyir izlerken, 3'üncü ve 4'üncü çeyrekte rahatlama beklentisi artmaktadır. Ancak İnşaat sektöründe 2B, Mütekabiliyet, Kentsel Dönüşüm adıyla bilinen yeni yasaların önemli sorunları gidermesine karşılık, ciddi seviyelerde görülen bazı belirsizlikler devam ediyor.
KDV ile ilgili yeni düzenlemeler gündeme geldiğinden bu yana tüketici tarafında bir duraksama yaşandı. ‘KDV ile ilgili kanun çıkacağı' haberi, satışları ciddi anlamda etkiledi. Düzenleme netlik kazanırken, bu dönemde bir belirsizlik yaratmış ve konut alıcısını tedirgin etmiştir.
Konut pazarındaki büyük oyuncuların, önemli projelerini görücüye çıkarması, 2013 yılında da devam edecektir. Yine 2012'yi etkileyecek olan Anadolu kentlerindeki büyük konut geliştiricilerin, yatırım fırsatlarını değerlendirmek üzere İstanbul'a yönelmesi de 2013'te sürecektir. Diğer taraftan daha çok İstanbul merkezli konut projesi geliştiricilerinin de Anadolu'da özellikle büyük kentlerdeki yeni konut projesi fırsatlarını değerlendirme yönündeki potansiyelleri de 2013'e etki edecek bir diğer sektörel hareket yaratacaktır. Bununla birlikte 2013, Kentsel Dönüşüm, Afet Yasası ve yabancılara konut satışının tam anlamıyla devreye girdiği yıl olması beklenmektedir. Bununla birlikte, konut faizlerindeki düşüş beklentilerinin de karşılık bulması ile 2013 yılının gayrimenkul sektörü açısından oldukça önemli ve belirleyici bir yıl olacağını söyleyebiliriz.
BAŞARAN ULUSOY TÜRSAB BAŞKANI TURİZMCİ ÖNÜNÜ GÖREMİYOR
Yılın ilk 6 ayında yabancı ziyaretçilerden elde edilen gelir bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2.2 azalarak 6.5 milyar dolara geriledi. Yurtdışında yaşayan vatandaşlardan elde edilen gelir ise yüzde 2.8 artarak 1.8 milyar dolara yükseldi. Toplam gelirdeki azalma ise 1.1 oldu. Gelirlerin dışında ziyaretçi sayısında da düşüş oldu. İlk ayda Türkiye'yi ziyaret eden yabamcı sayısı yüzde 2.33 azalarak 12.7 milyon oldu. İlk 6 aylık dönemde hem turist sayısı hem de turizm geliri bakımından hedeflerin gerisinde kaldık. Suriye ve İran'da yaşanan siyasi kriz ve Avrupa ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz doğal olarak Türk turizmini bir miktar etkiledi. Son çeyrekte durum biraz düzelir. Yılsonu için yapılan değerlendirmelerde geçen yılki 32 milyonluk rakamın yakalanacağı tahmin ediliyor. Biz de geçen seneyi yakalamak için canla başla çalışıyoruz. Üstelik bunu kaliteyi düşürmeden yapmaya çabalıyoruz. 2013 için konuşmak bizim için şu anda çok mümkün değil. Hem Avrupa'da yaşanan ekonomik krizin hem de komşu ülkelerdeki sorunların nasıl bir seyir izleyeceği sektör için belirleyici olacak.
ÇETİN NUHOĞLU TOBB ULAŞTIRMA SEKTÖR MECLİS BŞK: LOJİSTİK SEKTÖRÜ İÇİN 2012 KAYIP YIL OLDU
[PAGE)
ADNAN DALGAKIRAN MAKİNE VE AKSAMLARI İHRACATÇILARI BİRLİĞİ BAŞKANI: MAKİNE SEKTÖRÜ ‘TIKIR TIKIR' İŞLİYOR
2012 yılı Ocak- Temmuz döneminde Makina İhracatı ise bir önceki yıla göre yüzde 16 artış göstererek 8.1 milyar dolara ulaştı. Söz konusu artışa göre 2012 yılı sonunda gerçekleşecek toplam ihracatın 14.2 milyar $ olarak gerçekleşmesi bekliyoruz. Dolayısı ile ilk 7 ay temposu korunduğu takdirde, 2012 yılı sonunda hedeflenen rakam için başarılı bir ipucu teşkil etmektedir. Son dönemde Türk Makine Sektörü ihracatı, genel olarak alt grup bazında artış gösterdi. Yılın ilk döneminde, en çok artış 2011'e göre sırası ile yüzde 60 artış ile Tarım ve Ormancılık Makineleri'nde, yüzde 52 artış ile Savunma Sanayii Silah ve Mühimmat'ta ve yüzde 46 ile Klima ve Soğutma Makinelerinde gerçekleşti. Hedeflenenden daha az artış gösterenlerin yanında, bir önceki yıla göre ihracatında gerileme görülen sektörler de bulunmaktadır. 2011 yılına göre ihracatlar karşılaştırıldığında, örnek olarak Kağıt İmaline ve Matbaacılığa mahsus makineler; yüzde 19, Reaktör ve Kazanlar ile Tekstil Makineleri Aksam ve Parçaları ise yüzde 10 azalma gösterdi. Bunda Avrupa'da bazı ülkelerde yaşanan daralma ve Orta Doğu'daki istikrarsızlığında elbetteki sektöre yönelik olumsuz etkileri yer alıyor. Olumsuzluk beklemiyoruz Bugünkü koşullar altında Makine sektörü ihracatında olumsuz bir gelişme yaşanmayacağını öngörüyoruz. Sektörün yıl sonunda geçen yıla göre yaklaşık yüzde 17 büyüme göstermesini bekliyoruz. Bu da bizim hedeflerimizle uyumlu bir rakam. Gelecek yıl için beklentilerimiz içerisinde ilk sırada 2023 yılı için hedeflenen Türkiye'nin toplam ihracatı içinde yüzde 8 olan makine payını yüzde 20'ye çıkartmak konusunda başarılı sonuçlar görmektir. Ayrıca bizim daha çok katma değeri yüksek ürün üretmemiz ve bunları ihracata yollamamız şart. Bizim dünya makine ithalatında önde gelen ülkelerde olan pazar payımız çok düşük oranlarda bulunmaktadır. İlk etapta Türkiye'nin bu ülkelerde yüzde 2 bile olmayan pazar payını arttırmayı hedeflemeliyiz.
KUDRET ÖNEN OSD BAŞKANI OTOMOTİVDE PAZAR 2010 TALEBİNİ AŞAR
Otomotiv sektöründe, 2012 yılı Ocak- Ağustos döneminde toplam pazar, 2011 yılı aynı dönemine göre yüzde 15 oranında azalarak 486 bin adede geriledi. İhracat açısından yılın ilk sekiz aylık döneminde bir önceki yıla göre, toplam otomotiv sanayi ve otomobil ihracatı yüzde 10 oranında azalarak toplam ihracat 476 bin adet, otomobil ihracatı ise 265 bin adet düzeyinde gerçekleşti.
Üretimde ise; iç ve dış pazarlardaki talep azalması üretime de yansıdı ve 2012 Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam üretim yüzde 11, otomobil üretimi ise yüzde 18 oranında azaldı. Bu dönemde, toplam üretim 694 bin adede, otomobil üretimi ise 344 bin adede geriledi. 2011 yılında otomotiv sanayiinde makroekonomik koşullar sebebiyle rekor bir taleple karşılaşmıştık. 2012 yılının ilk 8 aylık döneminde ise 2011 yılında yaşanan bu yüksek talebin aksine pazar normalleşmeye başladı. Ekonomiyi yavaşlatmayı öngören politikalar ile pazarda beklendiği şekilde talep daralmaya devam ediyor. Bu durumda da talep 2011 yılının aksine bu yıl daha dengeli bir biçimde seyrediyor. Yılın sonuna doğru üretimin artarak 2012 yılında pazarın 2010 yılı toplam talebinin üzerinde kapanacağını tahmin ediyoruz. Ayrıca ekonomide yavaşlamayı öngören önlemlerin yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. İçinde bulunduğumuz bu ortamda talebi daha fazla sınırlayacak herhangi bir vergi artışından da mutlaka kaçınılmasını gerekiyor.
ÇETİN NUHOĞLU TOBB ULAŞTIRMA SEKTÖR MECLİS BŞK: LOJİSTİK SEKTÖRÜ İÇİN 2012 KAYIP YIL OLDU
[PAGE]ÇETİN NUHOĞLU TOBB ULAŞTIRMA SEKTÖR MECLİS BŞK: LOJİSTİK SEKTÖRÜ İÇİN 2012 KAYIP YIL OLDU
Türkiye treyler sektöründe 2012 yılının ilk 7 ayında Ağır Ticari Araçlar Derneği (TAİD) verilerine göre 4 bin 175 adet araç satıldı. Bir önceki yılın aynı döneminde satılan araç sayısı 5 bin 894 adetti. 2012'nin ilk 7 ayında bir önceki yıla göre yüzde 29 oranında bir düşüş yaşandı. Yılsonunda pazarın yüzde 20'lik bir daralma yaşayacağını öngörüyoruz. Bu da sektörün son çeyrekte bir miktar toparlanacağı anlamına geliyor. 2013'ten ise umutluyuz. Yılı büyüme ile kapatırız. Bununla birlikte Avrupa'da yaşanan istikrarsız ve dalgalı ekonominin Türkiye pazarına olası etkisi dikkate alınmalıdır. Ayrıca sınır komşumuzda yaşanan siyasi istikrarsızlık da 2013'te pazarı etkileyecek unsurlardan biri. Tüm gelişmelere rağmen Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği'nin (ACEA) 2012 ilk 6 aylık verilerine göre Türkiye treyler sektörünün performansı Avrupa'nın önde gelen ülkeleri arasında yer alan İtalya, Avusturya, Hollanda ve Polonya'yı geçti. İhracatının büyük bir bölümünü Avrupa'ya gerçekleştiren Türkiye için Avrupa'nın global mali krizin etkilerinden arınamaması Türkiye'de sektörlerin performanslarını etkilemeye devam edecek gibi gözüküyor. Ortadoğu'da patlak veren siyasi krizin hala neticelendirilmemiş olması, ihracatta alternatif pazarlar arayan üreticiler için başka bir handikap yarattı.
İktisatçıların, 2012 yılı için büyüme tahmini yüzde 3.5'te yoğunlaşıyor
Bu yıl ilk yarıyı geride bıraktık. Birinci çeyrekte büyüme yüzde 3.1'di, ikinci çeyrekte 2.9'a düştü. İlk yarı için büyüme yüzde 3.1 olarak gerçekleşti. Yılın geri kalanında ne olacak? Türkiye 2012'yi nasıl bir büyüme oranıyla kapatacak? Enflasyon, bütçe ve cari açıkta neler olabilir? Dahası, 2013'te neler olabilir? Bazı iktisatçılar yüzde 4 büyüme öngörüsünün hala ulaşılabilir olduğu görüşünde. Ancak bu rakamın zor olduğunu düşünenler ağırlıkta. Daha çok yüzde 3.5 etrafında yoğunlaşan tahminler var. 2013 için ‘belirsizlik' vurgusu yapılıyor. İktisatçılara göre önümüzdeki yıl neler olabileceği, AB, ABD ve Çin ekonomisinin seyrine bağlı olarak değişecek. Bu noktada büyük ekonomilerde erken bir toparlanma beklenmiyor ancak Euro bölgesinin dağılacağı, AB ekonomilerinin ikinci bir dip yapacağı gibi kötümser senaryolar da fazla ilgi görmüyor.
İktisatçılara göre dünya ekonomisi toparlanacak ancak bu ağır ve sancılı bir süreç olarak ilerleyecek. Türkiye'de neler olabileceğini de temelde bu seyir belirleyecek. Dış ticaret ve cari açıkta düşüş bekleniyor. Cari açığın milli hasılanın yüzde 6 – 8 bandında olması tahmin ediliyor. Enflasyon hedefinde yüzde 6 – 6.5 mümkün gözüküyor. Daha altını (yüzde 5) tahmin eden iktisatçılar da var. Burada da daha yukarı bir rakam ağırlıkla petrol fiyatlarındaki olası bir tırmanışa dayandırılmakla birlikte, yavaşlayan global ekonomide bu da çok ciddi bir olasılık olarak görülmüyor.
Bütün iktisatçılar, yavaşlayan bir ekonomide, talep gerilerken, gelirleri dolaylı vergiler ağırlıklı bir bütçenin açık vermesinin, açığın artmasının kaçınılmaz olduğu görüşünde. Bazı tahminlere göre açık milli hasılanın yüzde 2'si düzeyine çıkabilir.
2013 yılında belirsizlik var
2013'te büyümenin, 2012'nin altında kalacağı tahmin ediliyor. Bu görüşün temel gerekçesi, global ekonomideki belirsizlik. Halen ABD ve Avrupa ekonomisinin yönü konusunda belirsizlik var. Bu ekonomiler toparlanıyor mu, yoksa durgunluk derinleşecek mi, bu daha çok önümüzdeki dönem bu bölge otoritelerinin alacağı karar ve müdahalelere bağlı. Son gelişmeler gerek ABD, gerekse AB yönünden parasal genişleme, finansal destek yönünde. Bu da iyimserliği artırmakla birlikte, müdahalenin görece düşük profilli oluşu, toparlanma umutlarını
tam olarak yeşertemedi.
PROF. DR. KORKUT BORATAV ANKARA ÜNİVERSİTESİ EMEKLİ ÖĞRETİM ÜYESİ : AVRUPA TIKANIRSA KÜÇÜLME OLABİLİ
Altı aylık milli gelir büyümesi yüzde 3.2. 2011'e göre belirgin bir yavaşlama var. IMF tahminleri, üç aşağı-beş yukarı gerçekçidir. Dış ticaret tarafında ithalat ihracattan daha hızlı yavaşladığı için, net sonuç dış ticaret açığının düşmesi oluyor. Dış ticaret açığı, muhtemelen yılsonuna kadar benzer tempoda düşecektir. Üretici fiyatlarındaki enflasyon TÜ- FE'nin gerisinde seyretmekte ve 2011'e göre düşmektedir. Petrol ve döviz fiyatlarında öngörülmeyen tırmanmalar olmazsa, TCMB'nin 2012 enflasyon tahmini gerçekleşebilir. Uluslararası mısır, soya ve buğday fiyatlarındaki artışlardan Türkiye çok fazla etkilenmeyebilir; zira 2012 buğday üretimi, iç talebi aşmıştır. Mısır ve soyadaki fiyat artışları ise et fiyatlarını yukarı çekecektir. Bunların enflasyon üzerinde fazla baskı yaratacağını sanmıyorum; şu şartla ki döviz kurları ılımlı seyretsin. Durgunlaşan bir ekonomide bütçe dengesinin bozulması doğal. Ancak, bunu ekonominin ciddi bir sorunu olarak almak yanlış. Türkiye ekonomisinin kısa ve orta vadeli temel sorunu, istikrarlı bir büyüme temposunun, giderek artan oranlarda dış kaynak hareketlerine bağımlı hale gelmesidir. Bu çarpıklığın diğer tezahürü, ihracatın ve sanayi sektörünün ithalat bağımlılığının ağırlaşmasıdır. 2009 krizinin son aşamasında ABD'de FED'in ‘parasal gevşeme' uygulaması, çevre ekonomilerine (dolayısıyla Türkiye'ye) taştı ve Türkiye finansal bir krize sürüklenmekten (kayıt-dışı para girişlerinin de katkısıyla) kurtuldu. Euro Bölgesi'nde 2011'de ortaya çıkan finansal gerilimler ise, aynı yılın ikinci yarısında Türkiye ekonomisini olumsuz etkiledi. Ocak 2012'ye kadar TCMB 15 milyar dolar rezerv eriterek döviz fiyatlarının tırmanmasını frenlemeye çalıştı. Bu noktada, Avrupa'da finansal sistemi kurtarma işlevini ECB üstlendi ve bankalara iki furyada bol, ucuz ve kısa vadeli kredi pompaladı. Bu likidite genişlemesi, yılbaşından sonra sıcak para girişlerine yansıdı ve döviz piyasaları üzerindeki baskıyı hafifletti. Bunlar, dış dünyaya karşı ‘olumlu bir ayrışma' olarak yorumlanamaz. Bu dönemde Türkiye'deki döviz ve borsa göstergelerini, Brezilya, Rusya, Güney Kore gibi büyük ‘yükselen piyasa ekonomileri' ile karşılaştırırsak, çarpıcı bir ayrışma değil, paralel hareketler gözlüyoruz. Önümüzdeki dönemde AMB ve FED'in yeni likidite pompalamalarına başlaması söz konusu. Bu gerçekleşirse, Türkiye ekonomisi canlanır. Yunanistan ve İspanya'nın sorunları tıkanırsa, ağırlaşan bir durgunlaşma, hatta küçülme söz konusudur. Ekonominin yapısallaşan dış bağımlılığı bir yandan, TCMB'nin ve hükümetin dış etkenler karşısındaki teslimiyeti öte yandan, iktisat politikası seçenekleri çok dar bir sınır içine sıkışmış durumda. Bu ortamda, enflasyon ve kamu açıkları üzerinde odaklanmak, geçek sorunların göz ardı edilmesine yol açıyor.
PROF. DR. ERİNÇ YELDAN: YAŞAR ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DEKANI TÜRKİYE, DEFLASYONİST BİR SÜRECE GİRİYOR
[PAGE]PROF. DR. ERİNÇ YELDAN: YAŞAR ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DEKANI TÜRKİYE, DEFLASYONİST BİR SÜRECE GİRİYOR
Avrupa'daki durgunluğun sürmesi nedeniyle ihracat talebinin sürdürülebilmesi çok zor. İthalatın daralacağını ve dolayısıyla dış ticaret açığının küçüleceğini öngörüyorum. Türkiye, tüm yükselen piyasalarla birlikte, hızla deflasyonist bir sürece giriyor. Ben yılsonu enflasyonunun yüzde 5'in altına düşeceğini, hatta dönem dönem aylık enflasyon hızının negatif olacağını düşünüyorum. Emtia ve gıda fiyatlarındaki artışın çoğunluğu spekülatif. Dünya ekonomisinin daralma içinde olduğu bir dönemde böylesi bir enflasyonist baskının sürmesini beklemiyorum. Dış enflasyon baskısının görece düşük seyredeceği kanısındayım. İthalatın daralmasıyla ve büyüme hızının düşmesiyle birlikte cari açığın da küçülmesi beklenmekte. Ancak, bütçe gelirlerimizin çoğunlukla harcamalar üzerine olan dolaylı vergilerden oluşması itibariye, iç talebin gerilemesiyle birlikte vergi gelirlerimizde de bir gerileme kaçınılmaz. Bu şartlarda bütçe açığının tekrardan yükselişe geçmesi beklenmeli. Dünya ekonomisinde 2008'den bu yana süregelen "büyük durgunluğun" artık "büyük belirsizlik" ile ifade edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Avro-bölgesinin ve AB ekonomilerinin geleceğine ilişkin belirsizlikler; ABD ekonomisinin seçim sonrasındaki bütçe ve dış ticaret dengelerinin biçimi; ve Çin ekonomisinin yavaşlamasından kaynaklanan dünya talep daralması süreci 2012'nin ikinci yarısında belirleyici olacak. Ben 2012'nin ikinci yarısını uzun süreli bir durgunluk olarak niteliyorum.
PROF. DR. EMRE ALKİN İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ : ENFLASYONDA ENDİŞE İŞLENMEMİŞ GIDA FİYATI
2008'de başlayan kriz henüz sonlanmadı, etkilerini yaşıyoruz. Büyük ekonomilerde sıkıntılar var ama abartmamaktan yanayım. İyileşmeler var. Bu dönemlere olumlu bakıyorum, bazı şeyleri iyileştirmeye fırsat verir. Çalışmayan yerleri tamir edersiniz. Türkiye'yi farklı kılan üretim ve ihracat için kalbi çarpan insanlara sahip olması. Yılsonu için hep bir tahmin yaptım yüzde 2.5 ile yüzde 4.1 arasında bir büyüme tahminim var. 4.1‘in üstü olursa sevinirim tabii ama 2.5 altında gelirse, şok olur. Kurlar düşük olduğu sürece faiz baskısıyla ithalat yapmak üretmekten daha ehven geliyor. İhracattan vazgeçen firmalar var. Düşünsenize kaç yıldır yaptığı işi yapmaktan vazgeçiyor, bu durumu üzülerek izliyorumÖ Enflasyon tarafında yüzde 6.5 daha düşük bir enflasyon beklemiyorum. Beni endişelendiren asıl şey işlenmemiş gıdada fiyatları. Bütçe açığı tarafında ise; büyüme hızının daha yavaş olacağını bekliyorsanız, vergi gelirleriniz de düşer. Dolayısıyla bütçeyi de tutturamazsınız. Fiyatlar ne kadar yukarı giderse o kadar vergi topluyorsunuz. Bütçe açığı verdikçe iç borçlanmaya yüklenmek durumunda kalınıyor."
PROF. DR. EGE YAZGAN İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ : 2013 KÜRESEL EKONOMİ İÇİN DURGUNLUK YILI
[PAGE]PROF. DR. EGE YAZGAN İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ : 2013 KÜRESEL EKONOMİ İÇİN DURGUNLUK YILI
Türkiye ekonomisinin 2012 yılını, yüzde 4 civarında bir büyüme oranı ile tamamlayacağını düşünüyorum. 2012 yılının son çeyreğinde Euro bölgesindeki krizin derinleşmesinin dahi bu performansı etkilemeyecek veya çok az etkileyecektir. Euro bölgesindeki ekonomik durgunluk, bir ikinci dibe dönüşmediği takdirde, Türkiye ekonomisi 2013 yılında yüzde 3-3.5 civarında bir büyüme gösterebilir. Son zamanlarda gözlemlediğimiz alternatif dış pazar yaratma çabalarına rağmen, Euro bölgesi hala dış ticaretimizin yarıya yakınını oluşturmakta ve finansal sektörümüz ile çok yakın bağlantı içindedir. Ancak,eğer bölge daha derin bir krize sürüklenirse, 2013 yılında çok daha düşük bir büyüme gerçekleşecektir. Dış ticaret açığımızda geçen yıla kıyasla ciddi bir düzelme olacaktır. Bu yılı yüzde 6 civarında bir enflasyon ile kapatacağımızı düşünüyorum. Enflasyondaki düşme eğiliminin, önümüzdeki son çeyrekte de talepteki zayıflamaya paralel olarak, devam etmesini bekliyorum. Burada enflasyonu yukarı çekebilecek tek etki kurdaki bir yükselme olabilir. 2013 yılı için enflasyonist bir risk görmüyorum. Tehlike, enflasyon değil, iktisadi durgunluktur. Bütçe açığının hedeflenenin üzerinde beklendiği en yetkili ağızlardan açıklandı. Durgunluk eğiliminin kendisini açıkça gösterdiği bir ekonomide, maliye politikasının bir miktar gevşemesi normal. Cari açığın azalmaya devam edeceği açık. Euro bölgesinde, eğer hükümetler mali ve siyasi birliğe doğru gidecek politikaları hızla hayata geçirip, piyasalara güven aşılayamazlarsa 2013 içinde, bölge ekonomilerinde ikinci bir dip görülmesine doğru gidebilir. Bu olasılığın çok da yüksek olmadığı konusundaki iyimserliğimi koruyorum. Ancak, çöküş olmasa da, Euro bölgesinin çok uzun süre iktisadi bir durgunlukiçinde kalacağı kesin. ABD büyümesinin düşük bir trendde seyrettiği, Çin ve diğer gelişmekte olan ülkelerin büyümelerinin düşüş eğilimde olduğu ve dolayısıyla, dünya ekonomisini sürükleyebilecek güçte olmadıkları düşünülecek olursa, 2013'ün küresel ekonomi için bir düşük büyüme/durgunluk yılı olacağı açıktır.
PROF. DR. SEYFETTİN GÜRSEL BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ : CARİ AÇIK MİLLİ HASILANIN YÜZDE 7.5'İNE ULAŞABİLİR
Bu yıl büyüme tahminim yüzde 3'tür. 2012‘de cari açık Gayri Safi Milli Hasıla'nın (GSMH) yüzde 7.5'ine ulaşabilir. Enflasyon tarafında ise yılsonu yüzde 6.5 bekliyorum. Türkiye'de işsizlikte yılsonuna doğru hafif bir artış ve yüzde 10'a doğru giden bir eğilim olabilir. Dünya ekonomisinde Avrupa'da resesyon, negatif büyüme ve özellikle Güney Avrupa'da krizin derinleşmesini bekliyorum.
PROF. DR. BURAK SALTOĞLU BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ: BU YIL YÜZDE 4 HALA MÜMKÜN 2013 BELİRSİZ
[PAGE]PROF. DR. BURAK SALTOĞLU BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ: BU YIL YÜZDE 4 HALA MÜMKÜN 2013 BELİRSİZ
Türkiye 2012'de yüzde 3.5-4 arası bir büyümeye ulaşabilir. Büyük olasılıkla IMF tahminini aşacaktır. 2013 daha belirsiz. Ek teşvik ve önlemler olmazsa yüzde 4 pek ulaşılabilir bir hedef değil. IMF 2013 tahmini daha makul geliyor. Dış ticarette ihracat, global büyüme ve AB nedeniyle ivme kaybederken, petrol fiyatları bu seviyelerde kalırsa biraz daha olumsuz bir resim olabilir. Dış ticaret açığı olumsuz olmaz ama ihracat artışı belki biraz daha OVP'nin altında gerçekleşebilir. Petrol fiyatlarında kalıcı bir artış olmazsa ithalat faturamız daha fazla kabarmaz. Yılsonu enflasyon tarafında yüzde 6'lı seviyeler rahatça ulaşılabilir. Global gıda ve petrol fiyatları burada hedefi az da olsa etkiler. Emtia fiyatlarında özellikle petroldeki kalıcı yüksek bir artış hem cari açık hem de enflasyonu olumsuz etkiler. 2011 ve bu yıl kriz yönetiminde başarılı bir performans sergiledik. 2013 ise biraz daha cephanelerin azaldığı bir yıl. Cari açığı iniş trendine sokmanın bir maliyeti var. Global daralma ve ekonomideki soğuma doğal olarak bütçe performansını kısmen de olsa olumsuz etkileyebilir. Hiç tutturulamayan Maastricht kriterlerine göre bütçe açığının yüzde 3'leri aşmaması lazım. Bizde bozulacak olsa bile yüzde 2'lere çıkabilir. Bütçe performansı iyi izlenmeli. Cari açık yüzde 7- 8'li seviyelerde bir platoya oturur. AB'de yapısal bir çözüm olmadığı sürece büyüme ve piyasalar kolay toparlanamaz. Baz senaryo AB ve Euro tarafında kontrolsüz bir dağılma olmaması ve buna bağlı olarak yavaş büyüme olabilir. Bu senaryonun olasılığı yüksek. Çok olumsuz senaryoda ise jeopolitik risk ile AB'de kontrolsüz bir dağılma çok olumsuz olabilir. Çok iyimser bir senaryoda AB sorunu çözülür ABD büyümeye devam eder. Bu düşük olasılıklı senaryo.
PROF. DR. ERHAN ASLANOĞLU MARMARA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ: YAVAŞLAMA BİR SÜRE DAHA DEVAM EDER
Bu yıl Türkiye ekonomisinde yüzde 3,5 civarında bir büyüme bekliyorum. Ekonomi geçen yılın ikinci yarısında yavaşlama sürecine girdi. Dış ticaret açığındaki iyileşmede baz etkisi ile yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz. İthalatta düşüş hızı ihracatta ise artış hızı yavaşlıyor. Yılsonunda ihracatın 147 milyar dolar civarında, ithalatın 235 milyar dolar civarında olacağını tahmin ediyorum. Yıl sonu TÜFE enflasyon beklentim yüzde 6.8. Yılın son çeyreğinde emtia ve tarım fiyatlarının etkisiyle maliyet enflasyonu baskısının artacağını düşünüyorum. TCMB'nin son enflasyon tahmini yüzde 6.2'nin biraz üzerinde kalınsa bile çok büyük sapma olacağını sanmıyorum. 2013 enflasyonunu yüzde 6-7 bandında tahmin ediyorum. Bütçe hedefleri bu yıl tutmayacak. Geçen yıl GSYİH'nın yüzde 1.4'üne gerileyen bütçe açığının bu yıl yüzde 2.5 civarında olmasını bekliyorum. Gelir tarafı güçlenmezse önümüzdeki 2 yılda bu oran artış eğilimini koruyabilir. Ekonomideki yavaşlama bütçe dengelerini olumsuz etkilerken iç borçlanma ihtiyacını artırıyor. Buna karşın dış açıktaki azalmaya paralel olarak ödemeler dengesi cari işlemler açığında iyileşme yaşanıyor. İyileşmenin, baz etkisiyle yavaş yavaş sonuna geliyoruz. Türkiye ekonomisinde cari açığın GSYİH'ya oranı bir süre yüzde 7-8 arasında seyreder.Dünya ekonomisinde, yavaşlama bir süre daha devam eder.