DÜNYA'ya 'Yılın Ekonomi Yayını' ödülü
MÜSİAD'ın bu yıl 17'ncisini düzenlediği Ekonomi Basını Başarı Ödülleri sahiplerini buldu. Gazeteniz DÜNYA, “Yılın Ekonomi Yayını” ödülüne layık görüldü.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) bu yıl 17'ncisini düzenlediği Ekonomi Basını Başarı Ödülleri (EBBÖ) Töreni, Ekonomi Bakanı Nihat Neybekci'nin katılımıyla düzenlendi. Başarılı gazetecilere 11 kategoride ödül verilen gecede, DÜNYA “Yılın Ekonomi Yayını” ödülünü aldı. Ödülü DÜNYA Gazetesi Sorumlu Yaziişleri Müdürü ve Yayın Koordinatörü Ömer Türkdönmez, Ekonomi Bakanı Zeybekci ve MÜSİAD Başkanı Olpak'ın elinden aldı.
'Artık kuru konuşmaktan vazgeçelim'
Gecede Anadolu Ajansı Finans Haberleri Editörlüğü muhabiri Bekir Gürdamar, "Dış ticarette milli para kullanımında tarihi dönemeç" haberi ile "Yılın Ekonomi Kulisi Haberi"ne layık görüldü.
"Yılın Ekonomi Haberi" kategorisinde "Prim için gazlıyorlar" haberi ile Hürriyet Gazetesi’nden Burak Coşan; "Antibiyotik kepenk indirtti" haberi ile Akşam Gazetesi’nden Özgül Öztürk "Yılın Reel Sektör Haberi" alanında; "Bilirkişi A.Ş." haberi ile Yeni Şafak Gazetesi Ekonomi Editörü Orhan Orhun Ünal "Yılın Ekonomi Araştırma Haberi" kategorisinde; "Muhammed Barkindo Röportajı" ile BloombergHT TV Ekonomi Muhabiri Ceren Dilekçi "Yılın Ekonomi Röportajı" kategorisinde ödül aldı.
Habertürk Gazetesi Ekonomi Köşe Yazarı Abdurrahman Yıldırım "Yılın Ekonomi Yazarı" kategorisinde, finansgundem.com. "Yılın Ekonomi Haber Portalı" kategorisinde, CNN Türk TV’de yayınlanan Parametre programı "Yılın Ekonomi Programı" kategorisinde ödül aldı.
Sabah Gazetesi Emlak Editörü Seda Tabak "MÜSİAD Yönetim Kurulu Özel Ödülü" kategorisinde ödül alırken, Yeni Şafak Gazetesi Foto Muhabiri ve 15 Temmuz şehidi gazeteci Mustafa Cambaz "Jüri Özel Ödülü" ile ödüllendirildi. Ödülü şehit Mustafa Cambaz adına Yeni Şafak Gazetesi Haber Müdürü Recep Yeter aldı.
MÜSİAD Başkanı Nail Olpak: Tek çiçekle bahar olmaz
MÜSİAD Başkanı Nail Olpak, ekonomi basınının bir yandan devlet, iş dünyası ve kamuoyu arasındaki iletişimi sağlarken, bir yandan da finansal okur yazarlığın ilerlemesine ve yaygınlaşmasına katkıda bulunduğunu söyledi.
Olpak, MÜSİAD'ın iş dünyasının önünü görebilmesi için hazırladığı Satın Alma Müdürleri Endeksi'nin (SAMEKS) güncel verilerini geçtiğimiz günlerde İnegöl'de açıkladıklarını belirterek, "Hem sanayi hem de hizmetler sektöründe, girdi alımlarında artış sürüyor. Bu, firmaların Türkiye ekonomisine olan güveninin göstergesi. Girdi maliyetlerimizde iyileşme var ama temennimiz bu iyileşmenin artması. Hepimizin malumu olan bir atasözümüz var: Tek çiçekle bahar olmaz." diye konuştu.
"Bu ülke cumhurbaşkanını seçememekle karşı karşıya gelmişti"
28 Şubat süreci gibi zorlu dönemlerin bir daha yaşanmamasını dileyen Olpak, Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesini tesis edecek köklü çözümlere ihtiyaç bulunduğunu söyledi.
Artık, 28 Şubat gibi süreçlerin yeniden yaşanması bir tarafa, ihtimalinin bile akıllara gelmemesi gerektiğini savunan Olpak, anayasa değişikliğinin Türkiye'nin geleceği için atılan köklü bir adım olduğunu söyledi.
Olpak şunları kaydetti:
"Anadolu'da bize soruyorlar: 'Anayasa değişikliği ile iş dünyasının ne derdi var ki?', 'Anayasanın hangi maddesi iş yapmanıza engel oluyor ki?', 'Bırakın o yorumları akademisyenler yapsın, siyasetçiler yapsın' diyorlar. İşin siyasetçilere ait kısmını onlara bırakarak, siyasi yorumlara hiç girmeden, bazı açıklamalarda bulunmak istiyorum.
Evet, biz iş dünyası olarak anayasadan etkileniyoruz. İş yapmamız, anayasanın yanlış yorumları, garip maddeleri, acayip uygulamalarıyla engelleniyor. Nasıl mı? 2007 yılında, garip bir anayasa maddesinin yorumuyla bir cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 kararını bu ülke yaşamıştı ve bu ülke cumhurbaşkanını seçememekle karşı karşıya gelmişti.
Biz bunlarla uğraştırılırken, 2008 yılına girdik. Hangi 2008? 1929 buhranından sonraki en büyük ekonomik kriz. Yani, etkileri bütün dünyada hala devam eden Dünya Ekonomik Krizinin baş gösterdiği yıla girdik. Bir de baktık ki, iktidar partisine karşı da bir kapatma davası açıldı. İş dünyası olarak haliyle önünüzü göremiyor, yatırım kararı veremiyorsunuz. Adeta kaosa sürükleniyorsunuz."
Siyasilerin açıklamalarına göre şekillenen bir ortamda iş dünyasının işlerine odaklanamayacağını, bunalım ekonomisinin hakim olacağını ifade eden Olpak, iş dünyasının anayasanın yorumlanış şekillerinden de açık olarak etkilendiğini söyledi.
"Sistem kuvvetler karmaşası üzerine kurulmuş"
Olpak, bir ülkenin iş dünyasından daha fazla yatırım, istihdam ve katma değer beklediğini ifade ederek, iş dünyasının da bunları yapabilmek için huzur, güven ve istikrar beklediğini söyledi.
Yapılan düzenlemeyle, aslında darbe Anayasasıyla müthiş yetkilerle donatılmış ve bir yandan da gerektiğinde Çankaya Köşkü’yle sınırlanan "bürokrat" cumhurbaşkanından, yetkilerini kullanmaktan çekinmeyen "siyasetçi" cumhurbaşkanına geçiş sürecinin başladığını anlatan Olpak, şöyle konuştu:
"Hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakan ve hükümet halk tarafından seçildiği için, yürütmeyi oluşturan güçler arasında 'çift başlılık' ve 'güç dengesizliği' gibi bir sorunla karşılaşıldı. Zoraki süreçlerde çözüm arayışına gidilince, bu tip sonuçları da kaçınılmaz olabiliyor.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceği ilk günden, isimler daha belli olmadığı günden bu yana MÜSİAD olarak söylediğimiz bir şey var: 'Türkiye'de kuvvetler ayrılığından bahsediliyor ama sistem kuvvetler karmaşası üzerine kurulmuş ve bu değiştirilmeli' demiştik. Bana göre şu anda anayasa değişikliğiyle yapılmaya çalışılan da budur."
"Kapağı devlete at ondan sonrası Allah kerim"
Dünya Bankası’nın, İş Yapma Kolaylığı Endeksi 2016 Ekim raporuna göre, Türkiye'nin, 190 ülke arasında işe başlama kolaylığında 79’uncu olduğunu anımsatan Olpak, şunları söyledi:
"İşlerin yavaş yürüdüğü bir ortam içerisinde iş dünyası neyi arzu eder? Kendisini kaosa çekmeyecek bir ortamın içerisinde olmayı arzu eder. Peki bu hantallığın temellerinden birisi ne? O belirsizliğin, iş dünyasını korkutan o belirsizliğin bir sebebi de ne diye baktığınız zaman kamu yapılanmasının çok önemli olduğunu görüyoruz.
'Kapağı devlete at ondan sonrası Allah kerim' diye bir anlayışla hareket edilirse, iş dünyası kendi performansıyla hareket etmek durumundayken devlet burada başka devletlerle rekabet edecek bir performans sistemini ortaya koyamıyorsa iş dünyası bundan elbette etkilenecektir."