Dunya.com'a 'Yılın Dijital Ekonomi Yayını' ödülü

MÜSİAD Ekonomi Basını Başarı Ödüllerinde dunya.com 'Yılın Dijital Ekonomi Yayını' ödülüne layık görüldü.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) bu yıl 18'incisini düzenlediği Ekonomi Basını Başarı Ödülleri (EBBÖ) sahiplerini buldu. Başarılı gazetecilere 11 kategoride ödül verilen gecede, dunya.com “Yılın Dijital Ekonomi Yayını' ödülüne layık görüldü. Ödülü Dünya Online Yayın Yönetmeni Ferhat Polat, MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan'ın elinden aldı.

Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen ödül töreninde; Anadolu Ajansı Finans Haberleri Editörlüğü Başmuhabiri Murat Birinci, Sberbank Üst Yöneticisi (CEO) Herman Gref ile gerçekleştirdiği söyleşiyle "Yılın Ekonomi Röportajı" ödülünün sahibi oldu. AA Kıdemli Foto Muhabiri Salih Zeki Fazlıoğlu ise "Yılın Ekonomi Fotoğrafı" ödülüne layık görüldü.

"Yılın Ekonomi Haberi" kategorisinde "Kanal’a Düşmeyin" haberiyle Star gazetesinden Erdinç Akkoyunlu, "Yılın Reel Sektör Haberi" kategorisinde "Atomu Parçaladı, Bürokrasiye Takıldı" haberiyle Sabah gazetesinden İbrahim Acar, "Yılın Ekonomi Araştırma Haberi" kategorisinde "İstanbul’un Vagonları Mevzuatı Geçemedi" haberiyle Yeni Şafak gazetesinden Murat Palavar ödül aldı. 

Habertürk gazetesinden Cüneyt Başaran "Yılın Ekonomi Yazarı" ödülüne layık görülürken, "Yılın Ekonomi Yayını" Platin Dergisi, "Yılın Ekonomi Programı" ise TRT Haber’de yayımlanan Ekonomi 7/24 seçildi.

"Jüri Özel Ödülü" Sabah ve Takvim gazeteleri ekonomi yazarı Faruk Erdem'e, "MÜSİAD Yönetim Kurulu Özel Ödülü" ise TRT World’e verildi.

 

MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan:
Ekonomimiz anlık sarsıntılara karşı dirençli

MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, törende yaptığı konuşmada, 2018'in ilk çeyreğini 53,6 puan ortalamasıyla kapatan MÜSİAD SAMEKS'in bu döneme ilişkin ekonomik aktivitenin canlılığına işaret ettiğini dile getirdi. Kaan, Türkiye’nin küresel ölçekte güvenli ve gelişmiş bir ülke olma iddiasını sürdürmesi için, milli teknoloji kazanma ve teknolojiye dayalı sanayileşme konusunda yeni bir sıçrama yapması gerektiğini vurguladı. 

Geçen yıl ve şu anda kurda çok ciddi dalgalanmalar gözlendiğini anlatan Kaan, yıl genelinde Türk lirasının dolar karşısındaki değer kaybının yaklaşık yüzde 8 seviyesinde gerçekleştiğini söyledi. 

Kaan, 2018 yılında da dönemsel olarak dövizdeki dalgalanmanın devam ettiğinin görüldüğünü aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Biz, firmalara 'Hangi para biriminden gelirin varsa, o para biriminden borçlan' çağrımızı tekrarlıyoruz. Bütün bu gelişmelere rağmen, Türkiye ekonomisinin güçlü bir şekilde büyümeye devam ettiğine de hep birlikte şahit olduk. Ekonomimizin anlık sarsıntılara karşı dirençli olduğuna ve kırılganlıkların azaldığına işaret eden bu durumun önümüzdeki dönemde de süreceğini düşünüyoruz. Dövizde yaşadığımız dalgalanmaların sadece küresel kaynaklı olmadığı ve yalnızca ülkemizin mali altyapısından da kaynaklanmadığı açıkça ortadadır. Aynı zamanda manipülatif bir hareketle de karşı karşıyayız. Türkiye ekonomisi, konjonktürel dalgalanmalar ile sarsılacak bir yapıda değildir." 

“Enflasyon, sadece para politikaları ile çözülemez”

Abdurrahman Kaan, ekonomik, sosyal hatta siyasal maliyeti bulunan bir olay ve olgu olan enflasyonun, Merkez Bankası’nın inisiyatifine bırakılamayacak kadar ciddi ve maliyetli bir sorun olduğunu ifade etti. 

Enflasyonla mücadelenin Merkez Bankası’nın yönetiminde para politikası ağırlıklı olarak yürütüldüğüne değinen Kaan, "Enflasyon, sadece para politikaları ile çözülemez. Bu, çok boyutlu bir ekonomik hastalıktır. Bu hastalığı yenmenin yolu, toplam talebi daraltıcı politikalar değildir. Çözüm, talebi karşılayacak üretime dönük politikalar ile üretici-nihai satıcı arasındaki zincirin, adil bir yapıya kavuşturulmasından geçmektedir." değerlendirmesinde bulundu. 

"2018 ihracat için rekor yılı olacak"

Bu yıla ait ilk verilerin ihracat hacmindeki genişlemenin sürdüğüne ve bu dönemin Türkiye ekonomisi için yeni bir rekor yılı olacağına işaret ettiğini bildiren Kaan, orta ve uzun vadede güçlü büyüme performansının sürmesi için ihracatın mutlaka artırılması ve dış talebin büyümeye katkısının kalıcı bir şekilde pozitife dönmesi gerektiğini belirtti. 

Kaan, Proje Bazlı Teşvik Sistemi’ni Türkiye ekonomisinin 2017'de yakaladığı yüksek büyümeyi 2018 yılında da sürdürmesi adına çok önemli bir fırsat olarak gördüklerini dile getirdi. 

Yerli ve milli üretimin üzerinde ciddi anlamda durulması gereken bir konu olduğunu vurgulayan Kaan, şöyle devam etti: 

"Yerli ve milli üretimin sadece üretimden ziyade, stratejik bir durum haline gelmiş olması, bu konunun ülkemiz üzerindeki önemini bizlere göstermektedir. Suriye'de, ülkemizin güvenliğini tehdit edecek seviyeye ulaşan terörist grupların eylemlerini bitirmeye yönelik olarak başarıyla yürütülen Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekatı'nı, büyük ölçüde yerli ve milli teçhizatlarla gerçekleştirdik. Bu, savunma sanayisinde kaydedilen gelişmeyi ve ülkemizin ulaştığı seviyeyi göstermesi bakımından son derece gurur verici bir atılımdır.

Operasyonlar sırasında iş dünyasına sık yöneltilen bir soru oldu; 'Bu operasyon, Türkiye'nin ekonomisini olumsuz etkileyecek mi?' Her defasında aynı cevabı verdik; 'Hayır, çünkü Türk ekonomisi güçlü bir ekonomi ve hükümetimiz, bütün adımlarını, konunun her boyutuyla ince eleyip sık dokuyarak atıyor.' Türkiye’nin yurtdışı operasyonları konusunda bir felakete sürükleneceğini iddia edenler, bugün anlamıştır ki ülkemiz, hem siyasi hem de askeri olarak kendi güvenliği sağlamaya muktedirdir. Türkiye, kendi güvenliğini sağlarken, aynı zamanda ekonomik atılımlar yapmayı da ihmal etmemektedir."

"Terörün ülkemize maliyeti 1,5 trilyon dolar"

Abdurrahman Kaan, IMF'nin bir araştırmasına göre, Türkiye'ye 1970-2011 döneminde gelmesi gereken yabancı sermaye yatırımının toplam 504 milyar dolar olması gerekirken, terör tehdidinden dolayı 126 milyar dolar olarak gerçekleştiğini aktararak, "Yani 378 milyar dolarlık bir kayıp yaşandığı belirtilmiştir. Yine terörün ülkemize 30 küsur yıllık maliyetinin toplam 1,5 trilyon dolar düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir.  Türkiye'nin, teröre en çok maruz kalan 122 ülke arasında 7. sırada olduğu da göz önüne alınırsa terörle mücadelenin ve sınır güvenliğinin sağlanmasının Türkiye ekonomisi için önemi, daha iyi anlaşılmaktadır. Bu maliyetlere baktığımız zaman, Türkiye terörle etkin bir mücadele göstermez ise ekonomimiz daha büyük kayıpların eşiğinde olacaktır. Ayrıca şunun da altını çizmek gerekir ki terörle mücadele etmek bizatihi, Türkiye ekonomisi için yapılacak en kalıcı reformdur." şeklinde konuştu. 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir