'Doğu ve Güneydoğu’dan iç göçün faturası 70 milyar TL'
TÜRKONFED Başkanı Kadooğlu, “Diyarbakır, Mardin ve Şırnak gibi bölgenin önemli illerinden 300 bin insan göç etti. Bunun kamuya maliyeti 70 milyar lira. Bu parayı istihdama ve yatırıma harcamış olsak, ne dış borç ne de cari açık sorunumuz kalırdı” dedi.
Mahir SOLMAZ
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu, Diyarbakır, Mardin ve Şırnak gibi bölgenin önemli illerinden yaşanan göçün kamuya maliyetinin 70 milyar lira olduğunu açıkladı. Kadooğlu bir kişinin göç etmesinin kamuya maliyetinin 200 bin lira olduğunu kaydederek, “İç göçten kaynaklanan bu kayıpları önlemek için planlı ekonomi ve sosyal politikalar uygulanması elzemdir” diye konuştu.
39. Girişim ve İş Dünyası Konseyi, bu yıl Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (Dİ- SİAD) ev sahipliğinde hafta sonunda Diyarbakır Radisson Blu Hotel’de yoğun katılımla gerçekleştirildi. Konsey; Türkiye’nin önde gelen sanayicilerini ve bürokratlarını bir araya getirdi. Toplantılarda TÜRKONFED üyeleri arasında etkin bir işbirliği kurulmasını amaçlayan “Ticaret Köprüsü Görüşmeleri” de yapıldı.
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, bölgelerarası gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesinin Türkiye’nin kalkınma hamlesinin de lokomotifi olabileceğinin altını çizerek, bu bakış açısıyla Türkiye iş dünyasını Diyarbakır’da, “ortak akıl ve ortak gelecek vizyonu” ile bir araya getirdiklerini belirti.
“Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da başlatılacak kalkınma hamlesi Türkiye’nin geleceğinde önemli bir sıçrama yaratacaktır” diyen Başkan Kadooğlu, şunları söyledi: “Siyasi ve ekonomik olarak bu kalkınma hamlesini Diyarbakır’dan başlatmak anlamlı olacaktır. TÜRKONFED’in hazırladığı 81 ili kapsayan Rekabetçilik Endeksi’nde 71’inci sırada yer alan Diyarbakır; yıllar içinde ekonomik açıdan sessizliğe, suskunluğa ve yalnızlığa mahkum edilemeyecek kadar değerli ve kadim bir kenttir. Araştırmalar, son dönemde yaşanan çatışmaların 20 binden fazla insanın kenti terk etmesine yol açtığını gösteriyor. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde kalkınması için iç göçe uygun politikalar geliştirilmelidir.
Diyarbakır, Mardin ve Şırnak gibi bölgenin önemli illerinden 300 bin insanın göç etmesinin; kentlere, bölgeye ve dolayısıyla ülke ekonomisine önemli kayıplar yaşattığını hatırlatan Kadooğlu, “TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre Türkiye nüfusunun yüzde 3,3’ü olan 2 milyon 550 bin kişi göç etmiş. Araştırmalar, bir kişinin göç etmesinin kamuya maliyetinin ortalama 200 bin TL’yi bulduğunu ortaya seriyor. Bu rakamı TÜİK’in göç rakamlarıyla birleştirdiğinizde 506 milyar liralık bir kayıp ortaya çıkıyor. 300 bin kişinin Doğu ve Güneydoğu’dan göç etmesinin kamuya maliyeti ortalama 70 milyar lira yani yaklaşık 18 milyar euro. Bu korkunç bir rakam. Özellikle dış borçlanma, yani yabancı sermaye çekme zorunluluğu olan ekonomimizin, iç göçten kaynaklanan bu kayıpları daha verimli alanlara yönlendirmesi için planlı bir ekonomik ve sosyal politikalar uygulaması elzem. Bu parayı göç nedeniyle harcayacağımıza, Doğu ve Güneydoğu’da istihdama ve yatırıma harcamış olsak, inanın ne dış borç ne de cari açık sorunumuz kalırdı.”
Eker: Kediye kedidir demesini öğrenmemiz lazım
Önceki dönem Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı olan Mehdi Eker ise; “Çatışma olmasın diyoruz. Kediye kedidir demesini öğrenmemiz lazım. Devletin iyi niyetle yaklaştığı ve barış olması için gayret gösterdiği çözüm sürecinde bu salonda bulunan iş adamlarının yakınlarının Lice’ye dağa kaçırılıp sorgulandığını ve onlardan haraç alındığını biliyoruz. İşkence edildiğini biliyoruz. Bu yalan değil, gerçektir. Dünyanın hangi şehrinde çözüm sürecinde, bombalarla gelip şehrin altını mayınlayacak, silahlanacak ve ‘ben burayı işgal ettim, buraya hendek ve barikat kuruyorum’ diyecek. Biz de ona sessiz mi kalacağız? Öyle bir şey yok” diye konuştu.
Aksoy: Devam eden 163 proje 4.8 milyar liraya mal olacak
Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy da son 15 yılda Diyarbakır’a yapılan kamu yatırımlarının 26 milyar lirayı bulduğunu söyledi. Aksoy, “Şu anda devam eden 163 projemiz var. Bu projelerin bedelleri yaklaşık 4 milyar 850 milyon lira. Bu projelerden sadece birisini örnek vermek istiyorum. Silvan; GAP’ın en büyük projelerinden birisi... Bu proje tamamlandığında 2 milyon 351 bin dekarlık alan sulanmış olacak. 305 bin kişiye ek istihdam sağlanacak. Bölgenin tarımsal verimliliği ve ürün çeşitliliği artmış olacak.
Böyle büyük bir projeyi büyük bir titizlikle yürütmekte olduğumuzu ifade etmek istiyorum” diye konuştu. 4 Eylül 2016 tarihinde Başbakan Binali Yıldırım tarafından Diyarbakır’da açıklanan Cazibe Merkezleri Projesi’nde Diyarbakır’ın en yüksek müracaat alan illerden biri olduğunu anımsatan Vali Aksoy, “1.6 milyonluk nüfusuyla Diyarbakır Türkiye’nin 12. büyük kenti. 33 ayrı medeniyete ev sahipliği yapmış. Tarihsel zenginlikleri, doğal güzellikleri ve ekonomik potansiyeli ile Türkiye’nin önemli şehirlerinden” dedi.
Geçen hafta TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ile 40’ı aşkın tur operatörünü Diyarbakır’da ağırladıklarını anlatan Aksoy, “Sadece Diyarbakır değil Batman’ı, Mardin’i, Urfa’sıyla turizm destinasyonu olarak turlar düzenlenmesini talep ettik. Diyarbakır’da yeniden turizm hareketliliği göreceğiz. Buraya gelenler ‘Düşündüğümüz Diyarbakır ile gördüğümüz Diyarbakır birbiri ile örtüşmüyor’ diyor. Evet, biz de onu söylüyoruz. Diyarbakır’ın Türkiye’nin hiçbir büyük şehrinden farkı yok. Yatırımcılarımızı Diyarbakır’a bekliyoruz. Her türlü desteği vermeye hazırız” diye konuştu.
Bedirhanoğlu: En büyük yatırım demokrasi
Diyarbakır’ın hem kendi içindeki hem de bölge genelindeki sorunlar nedeniyle çok ağır bir ekonomik tabloyla karşı karşıya kaldığını belirten DOGÜNSİFED Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu da “Bu sorunlar Diyarbakır’ın Türkiye’nin geri kalanında da çok olumsuz bir algısının oluşmasına neden oldu. Bu algıyı kırmak için artık farklılıkları bir zenginlik kabul ederek güçlenmemiz ve bu gücü yeni bir anayasa ile taçlandırmamızın zamanı gelmiştir. Tüm bu ekonomik tedbirlerin yanında, en büyük yatırımın demokrasi olduğunun altını çizmek istiyorum ” dedi.
Baysal: Buzdolabındaki süreci oda sıcaklığına çıkarmalıyız
Diyarbakır’ın ve bölgenin içinden geçtiği sıkıntılı dönemde şehre olan bağlılıklarının bir kat daha arttığını ifade eden DİSİAD Başkanı Burç Baysal, “Diyarbakır aylardır, iş konuşmanın gerekliliği ile birçok program ile ülke kamuoyunda yer aldı. İş konuşmaya devam ederken, ülkemizdeki tüm siyasi aktörleri ve kurumları da Kürt sorununda diyalog kanallarının tekrardan oluşması için üzerlerine düşeni yapmaya davet ediyoruz. Bu ülke hepimizin. Farklı dillerimiz, düşüncelerimiz, kültürlerimiz olsa da, bir bütün olarak bu ülkenin sahipleriyiz. Bunun için de, siyasilerin tabiri ile buzdolabına konulan süreci vakit kaybetmeden tekrar oda sıcaklığına çıkartmalıyız” diye konuştu.
Bülent Tüfenkci/Gümrük ve Ticaret Bakanı:
Tüm bölgelerimizin rekabet gücünü artırmayı görev biliyoruz
Güvenliğin bu bölgeler ve Türkiye için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Türkiye bir yandan PKK, bir yandan FETÖ, bir yandan DEAŞ terör örgütü ile mücadele ederken, diğer yandan da Türkiye’yi büyütmeye gayret gösteriyor. Her alanda Türkiye büyüyor, büyümeye de devam ediyor. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi ‘Batıda ne varsa doğuda da onlar olacak’ mantığıyla hareket ederek, bölgeye gerekli alt ve üst yapı yatırımlarını aynı mantık içinde devam ettiriyoruz. Daha kapsayıcı hakkaniyetle ve kalkındırıcı kalkınma anlayışımızla geri kalmış bölgelerimiz başta olmak üzere tüm bölgelerimizin rekabet gücünü nitelikli bir biçimde artırmayı ve yerel potansiyeli harekete geçirmeyi temel bir görev olarak görüyoruz.
Özellikle 15 Temmuz’dan sonra ülkemize yönelik bazı güçlerin yürüttüğü çirkin algı operasyonlarının doğru olmadığını ifade etmiştik. Bugün geldiğimiz noktadaki göstergeler de o algı operasyonlarının doğru olmadığını göstermektedir. Türkiye bu fırsatları sağlıyorsa yabancı sermayenin ülkemize geldiğini önümüzdeki dönemlerde göreceksiniz. Yargı reformlarımızı yapmamız, iş yasalarımızı yeniden düzenlememiz lazım. Bunlarla ilgili adımlarımızı attık. Hükümet olarak ekonomiye odaklandık.
Erol Bilecik/ TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı:
Diyaloğun, çözümün mimarı olmasını sağlayacak koşullar oluşturulmalı
Türkiye için toplumsal özgürlük, çoğulculuk ve dayanışma içinde ilerleme zamanı. Ülkemizin önünde, Meclisin ve hükümetimizin odaklanmasını önerdiğimiz ve kararlılıkla destek olacağımız üç başlıklı bir reform gündemimiz var. Bunlar; ‘Demokrasi’, ‘Ekonomi’ ve ‘Avrupa Birliği ile İlişkiler’… Başka ülkelerden daha yoğun olarak terörizm tehdidiyle yaşamak zorunda kaldığımızın idrakindeyiz. Bu mücadeleyi de sonuna kadar destekliyoruz. Ülke olarak şiddetin son bulması ve Kürt sorununun silahsız çözümü için defalarca girişimlerde bulunuldu.
Her bir girişim, bölgedeki yurttaşlarımızın ve aslında tüm halkımızın çözüme ne denli istekli olduğunu gösterdi. Önümüzdeki dönemde, silahlı mücadelenin bir daha geri dönülmemek üzere muhakkak terk edilmesini ve bunun koşullarının sağlanmasını arzu ediyoruz. Bunun için siyaset kanalının önünün açılması ve siyasetin, diyalogun çözümün mimarı olmasını sağlayacak koşulların oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, Türkiye, mutlak özgürlükler, hukuk devleti ve demokrasi ve aynı zamanda vatandaşının güvenliğini, kusursuz sağlayabilen özgüvene ve güce sahip.