“Dijital, ülkesi ve kültürü olmayan yeni bir dil”
Refik Anadol, 1985 doğumlu genç bir sanatçı… “Eriyen Hatıralar” sergisi son çalışmalarını yansıtıyor. Dijitale yepyeni bir boyut getiriyor. Size bu hafta onunla yaptığım ufuk açıcı söyleşiyi aktarıyorum…
VOLKAN AKI
Hep savunuyorum; dijital dönüşüm, endüstriyel bir şey değil, yaşamsal bir değişim. Sanatta kendine bir dil yaratması da bunun en güzel örneği… İnsan bedeni dijital oluşumun bir parçası olduğunu da ilk defa keşfediyor. Bu konuları genç bir dijital sanatçıyla tartışabilmek ise ayrı bir keyif…. Aslında sohbete Pilevneli Gallery’de 10 Mart’a kadar süren “Eriyen Hatıralar” sergisinden başladık.. “Hafıza” ya da “Hatıralar” nedir? Refik Anadol’dan dinleyelim:
“İnsanoğlunun başına gelen her şey DNA’sında kodlanarak, bizi bekliyor… DNA’mız, genlerimiz bu büyük değişimin, dönüşümün her milisaniyesini kaydedebiliyor. O yüzden ‘hatıralar’ bu serginin en büyük ilhamlarından biri… Bunlar bizim arşivimiz, hatta geçmiş soylarımızdan getirdiklerimizin de bir arşivi… Bilinç ve bilinçaltının toplamı demek istiyorum. Verdiğimiz kararların ‘niye’sinin kaynağı da hatıralarda gizli… Bilişim seviyesinde baktığımızda bu bilgi çok içsel, kişisel bir noktada. Yakın bir gelecekte makine zekâsı kapımızdaysa, bu hatıraların ve duyguların aslında makineler için ne demek olduğu, yavaş yavaş bu boşluğun kapatılmaya çalışıldığı günlerde bunun çıkması bana anlamlı geliyor. Hayatın ta kendisi hatıralarımız, duygularımız, insan olarak ayrıştıran ya da belki tam tersi ayrıştırmayıp bir tutan farklılıklardan çok benzerliklerin önemli olduğu bir dünyadayız… Farklılıklar bizim zaten çok kolay gördüğümüz şeyler. Ama benzerlikler için makine zekâsı, hayalimizi kurduğumuzdan daha hızlı ilerliyor.”
"Benim için meditasyon..."
Refik Anadol ile dijitali de tartıştık biraz: “Dijital yeni bir dil, bu dilin illa bir ülkesi, kültürü olmak zorunda değil… Alışık olduğumuz dillerin oluşumuyla değil, kodlamayla beraber soyutsal bir çıktı var. Benim için meditasyon hayal kurmak, meditasyonum için gerekli olan tek şey hayal kurabilmek… ‘Day Dreaming’… İnanılmaz keyif alıyorum hayatta hiçbir şey yapmadığım, düşündüğüm, geleceğin bir proje olduğunu düşündüğüm; hayal ettiğim anlardan… Bundan çok ilham alıyorum. Bilimkurgunun gerçek olması çok daha heyecan veriyor. Artık hiçbir şey hayal değil… Sadece hayal etmek değil, hayallerimi hayata geçirmekten de keyif alıyorum. 5 yıl önce bir şeyi kafaya taktım; bu yaptığım şeyleri, düşündüğüm gerçekliği hayata geçirebilmek için ihtiyacım olan ne? O yüzden bu konuda eksiğim olan temel eğitimi ve pratikleri almak için ABD’ye gittim. Buradaki hocalar kamusal alanda iş üretiyorlardı. O yüzden zaten ellerinde bir pratikle ders veren insanlardı… Ben medya sanatlarıyla mimariyi bir araya getirebileceğimi düşünüyordum. Bunların çakıştıkları yerde yeni bir söylem olduğundan emindim… Ama bunu sanata nasıl aktaracağım konusunda emin değildim. Sonuçta ortaya büyük bir deneyim çıktı…”
Bill Gates ile nasıl tanıştı?
Refik Anadol, Microsoft’un kurucusu Bill Gates ile tanışması ve ortak projeler yapmaları konusunda da şunları söylüyor: “Lisansımı ve yüksek lisansımı, Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı’nda yaptım. İhsan Derman ile birlikte… Orada da medya mimarisi üzerine çalıştım. Şu an 10 kişilik bir ekibim var. Ekibin gücünü keşfettim. Benim amacım hızlı gitmek değildi, ileriye gitmekti… Fakat burada hızlı gitmenin gücünü de gördüm… Bir fikri makine gibi düşünün ve bunun bazı parçalara ihtiyacı var. Bilim adamı, mimari, müzik, programcı, tasarımcı, ressam… Bir makine gibi hayal ediyorum fikirleri. Ekibin organik bir biçimde yaşabilmesi önemli, o yüzden rastgele de kurmadım bunu… Ben geçen sene Bill Gates’in koleksiyonuna girdim… ABD’ye gittiğimde Microsoft’un her yıl yaptığı bir tasarım yarışması vardı. Okullardan, gençlerden fikirlerini sunmasını bekliyor; 10 okul seçiliyor… Ben binaya bilinç katan bir fikir projesi sundum. Bill Gates bundan çok etkilenmiş… Başka bir proje daha geliştirdim, duygular ve yapay zekâ… Tanışıklığımız oldu… Aramızdaki fikir alışverişi maddiyatla maneviyat arasındaki… Dünyanın en zengin insanı paraya değil fikire önem veriyorsa başka bir şey var demektir… Maneviyatın fikirleri uyandırdığını gördüm. Bunun daha değerli ve derin olduğunu fark ettim. Daha birçok şey fark ettim…”
Microsoft ve google destekliyor
Microsoft ve Bill Gates, Refik Anadol’un projelerinin yatırımcısı ve destekçisi olmuş… Bu işbirliklerini şöyle anlatıyor: “Şu anda yeni projelerimin yatırımcısı… LA Filarmoni Orkestrası projesine Google ile birlikte destek veriyorlar. Microsoft, Google birlikte destekliyorlar. Burada bir yapay zekâ kullanarak, bir binaya bilinç vermeye çalışıyorum. LA Filarmoni’nin binasında onlarla birlikte bunu gerçekleştirmek istiyorum. 100. yıllarını kutluyorlar ve bugüne kadar 500 bine yakın performans yapmışlar. Sesleri, görüntüleri, posterleri, yazışmaları… Her şeylerinden bir bilgi çıkarmışlar. Hayal; bir yapıya bunları öğretebilir miyiz? Bu duvarlar beni çok rahatsız ediyor. Mimar olmadığım için memnunum, çünkü bunların nasıl yapıldığını bilmek, metalin, betonun sınırlarını bilerek temel ön yargılarımız olurdu. Veri ve ışık o kadar zengin iki içerik ki makine zekâsı araya girdiği zaman görülemeyeni görmeyi mümkün kılabiliyor. Dolayısıyla belki bu nedenle bir mimardan daha fazla bir şey söyleme ihtimali oluyor.”
Sergi, 10 mart'a kadar sürecek
Sanatçının yeni sergisi "Eriyen Hatıralar" geçtiğimiz günlerde Pilevneli Gallery'de açıldı. Anadol, 10 Mart'a kadar devam edecek olan sergi için "Hatıralar serginin en büyük ilhamlarından biri. Bunlar bizim arşivimiz" diyor.