Deprem bölgesinin kadınları umudu yeşertmenin peşinde

Deprem felaketinin acısı ilk günkü tazeliğini korurken, 11 ilin yer aldığı bölgenin kadınları “Büyük acılar içindeyiz, bunun da altından kalkarız. Ancak destek gerekiyor” diyor. Çadırda da ağır yükü sırtlanan, travma yaşayan çocuklarını avutmaya çalışırken kayıplarının yasını tutan bölge kadını, büyük bir dirayet içinde yeniden ayağa kalkmak için çabalıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

"Hep birlikte ayağa kalkacağız"

Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Emine Erdem: 6 Şubat günü korkunç bir sabaha uyandık. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, olmamalı da. Bu bakımdan 6 Şubat’ı ülkemiz için bir milat olarak görüyorum. Bu süreçte aldığımız dersler bundan sonra eskisi gibi olmamamız gerektiğini de bize gösteriyor.

Deprem ülkemizin en temel gerçeği ancak toplumsal yaşamımızı, ekonomimizi, tabii ki en başta kentlerimizi, köylerimizi deprem gerçeğine uygun olarak yeniden tasarlamamız gerekiyor. Hatalarımızdan ders çıkarmalı, kaderciliğe yer vermeyen bir zihniyet dönüşümünü başarmalıyız.

Hayatımızı bilimin ışığında şekillendirmeliyiz. Mesele sadece depreme dayanıklı binalar yapmak değil, zihniyetimizi de değiştirmemiz önemli. Bütün bu değişim dönüşümlerde kadınlar da erkekler kadar aktif olmalı. Bu süreçte en çok ihtiyacımız olan şeyin dayanışma olduğunu gördük.

Kayıpları geri getirmek mümkün olmasa da, yaralarımızı ancak dayanışma içinde sarabiliriz. Depremin çıktılarını ve yarattığı tahribatı her yönüyle ve tam anlamıyla açıklamak için erken ancak deprem Türkiye ekonomisini derinden etkiledi. Bölgedeki ekonomik faaliyetler durma noktasına geldiğinden özellikle kadınları tekrar ayağa kaldırmak, iş hayatına dahil etmek için hepimize çok iş düşüyor.

Tekrar toparlanmamız için çok çalışmalıyız. Depremden zarar görenlerin istihdamında, devletin vergi teşviklerinde bulunması, SGK işveren paylarında indirim ve destek uygulamaları işverenler için büyük bir önem arz ediyor.

Bu süreçte KAGİDER olarak bizim görevimiz ise yaraları sararken bölgede istihdam yaratıcı imkanlar oluşturmak. Bölgeye gönderilen gıda, kıyafet, barınma yardımları kadar önemli bir destek noktası varsa o da istihdam yaratmaktır. Depremden maddi manevi etkilenen halkımızın toparlanmak ve acılarını hafifletmek için çalışmaya, üretmeye ihtiyacı var.

Bu yüzden sürdürülebilir ve sistemli destekler kurgulamak çok önemli. Biz KAGİDER olarak elimizdeki kaynakları doğru bir şekilde kullanarak destek mekanizmaları oluşturmaya çalışacağız. Bölgedeki kadınların, üreticinin umudunu yeşertmek için Kadından Almalı, Memleket Kazanmalı mottomuzu uygulamalıyız.

KAGİDER olarak kurduğumuz, Garanti BBVA işbirliğiyle büyüttüğümüz ‘Ticaretin Kadınları’ platformumuz, kadın girişimcileri ve kadın kooperatifleri güçlendirecek bir portal olarak faaliyet gösterirken, depremden etkilenen bölgeler ve kadınlar için de önem taşıyan bir yapılanma oldu.

Mobil uygulamasını da erişime sunmuş olduğumuz bu platform sayesinde, kamu ve özel sektörde satın alma süreçlerinde ihtiyaç duyulan ürün veya hizmetleri ilgili bölgede sağlayan kadın girişimcilere ulaştırmayı kolaylaştırıyoruz. Biz özellikle kadınları güçlendirmek noktasında çalışıyoruz. Yöre kadınlarını girişimci olsun olmasın istihdama dahil edebilecek mekanizmaları kurgulamak, tarım ve hayvancılığı, kooperatifleşmeyi güçlendirmek çok önemli.

Ayrıca deprem bölgesinde kalanlar kadar farklı illere göç etmiş gençleri, girişimcileri, çalışanları ve işverenleri de destekleyecek çalışmalar yapılmalı, deprem bölgesinde sağlanacak ekonomik yatırımlar ile yeniden kalkınma sağlanarak göç edenlerin geri dönmeleri de teşvik edilmeli.

Hepimiz elimizi taşın altına koyup hep birlikte ayağa kalkacağız. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'müzde, bu yıl içimiz biraz buruk olsa da, "Her şey eşitlikle başlayacak" sözünü yinelemek istiyorum. Dünyayı daha yaşanır bir yer haline getirmek için çalışacağız.

Bu yıl çok daha güçlü, çok daha cesur, çok daha dirençli olacağız. Depremden zarar gören kadınları tekrar iş hayatına teşvik ederek daha da güçlenecekleri, iş hayatındaki etkinliklerini artıracakları bir dayanışma ağı içinde olacağız. Bu yıl, dayanışma ve birlik beraberlik yılı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için en önemli dileğim ve mesajım; dayanışma ruhunu sürdürebilmektir. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında küllerimizden yeniden doğacağız.

"Kadınlar çocukları için sıcak bir çorba istiyor"

 Adıyaman Kültürel ve Ekonomik Kalkınma Derneği (AKEK) Başkanı Dilvin Şirvan Toprak: Adıyaman tamamen yıkıldı. Yerle bir oldu. 50 yaşında bir kadınım ben. Deprem olur olmaz ticaret odasının önüne geldim, çorba dağıtmaya başladım. Sizin bizi aramanız bile bize öyle büyük bir destek ki… İlk günden beri sahadayız.

Çok canımızı kaybettik, ama giden gitti, kalan sağlara bakmamız gerek. Adıyaman Ticaret Odası başkanımız da depremde hayatını kaybetti. Erkeklerin gündemi başka ama kadınlar çocukları için güvenli yatacak bir yer, çadır ve sıcak bir çorba peşinde. Burada acilen iş ortamı yaratılması gerekiyor ki gidenler geri dönsün. Biz kadınlar, gücün simgesiyiz.

Çok yakınlarımızı kaybettik ama yerimizi yurdumuzu terk etmiyoruz. En büyük sıkıntımız koordinasyonsuzluk, plansızlık. Biz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama engel olmaya çalışanlar oluyor. Burada umudu biz kadınların çabası yeniden yeşertecek. Her şeye rağmen hayat devam ediyor. Ve hepimiz biriz artık. Umut biterse her şey biter.

"Bunun altından kalkarız ama destek gerek"

 Hatay Kadın Girişimciler Derneği (KAGİD) Yönetim Kurulu Başkanı Çiğdem Kıral: Çok perişanız. İlk iki gün çaresizlik bizi bitirdi. İnsanların enkazda olduğunu görmek, elimiz kolumuz bağlı öyle beklemek bizi bitirdi. Şimdilerde hijyenle ilgili çok büyük sıkıntı var. İç çamaşırı büyü ihtiyaç. Havalar ısınmaya başladıkça salgın hastalıklar başlayacak, zaten inanılmaz sağlıksız bir hava var. Motivasyon çok düşmüş durumda.

Antakya kadını bunun altından kalkar ama destek vermek gerek. Nane ve kekiğimiz var, çok verimli, onlar işlenebilir. Dut ağaçlarımız, ipekböceklerimiz duruyor, teçhizat desteği ile üretim canlandırılabilir. En az 1-2 yıl sürecek toparlanmak ama başlamak bitirmenin yarısıdır.

Antakya’ya dışarıdan kimseye destek verilmemeli, bu bölgenin yapısı bozulmamalı, çok özel bir insan bileşeni vardır Antakya’nın. Bu değişmemeli. Kayıplarımız çok, sayfalar yetmez ama bu bölge üretimin güçlü olduğu, Prada’ya fason ayakkabı üreten, Ortadoğu’ya tahta işlemeciliği üreten bir bölge… Yeniden ayağa kalkacağız.

"Çok buruk bir 8 Mart"

Fırat Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (FIRATSİFED) ve Elazığ İş Kadınları Derneği (ELİKAD) Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık: Bu yıla girerken Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı dolayısıyla kadınların yaşadıkları sorunların, bölgeler arası eşitsizliğin, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve bu konularda bir asırda geldiğimiz noktanın her yönüyle masaya yatırılacağı bir 8 Mart yaşayacağımızı düşünüyordum.

Ancak ülkemizi sarsan deprem felaketinin ardından bu 8 Mart’ta aklımız, fikrimiz, kalbimiz deprem bölgesindeki kadınlarla birlikte. Dolayısıyla çok buruk bir 8 Mart geçiriyoruz. Bildiğiniz üzere ben Elazığlıyım. 2020 yılında yaşadığımız Elazığ depreminin yaralarını daha tam saramamışken bu büyük deprem felaketini yaşadık. Depremde Elazığ’da değildim ama hemen bölgeye gittim.

Öncelikli olarak arama kurtarma sonra barınma, gıda ve ısınma konusunda gerek Seza Çimento gerek yönetim kurulu üyesi olduğum TÜRKONFED, Türk Çimento ve Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası gerekse de başkanlığını üstlendiğim FIRATSİFED ve ELİKAD aracılığıyla elimizden gelen tüm desteği verdik, vermeye de devam edeceğiz. Kadınlar maalesef deprem ve diğer afetlerden hem sosyal hem de ekonomik yönden en çok etkilenenlerin başında geliyor. Şu anda ülkemiz genelindeki dayanışma ruhu ve dünyanın dört bir yanından gelen destekler ile yaraları hep birlikte saracağımıza dair umudumuz sonsuz.

Her şeyden önce kadınların ve ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılamalıyız. Beslenme, barınma, hijyen hala büyük bir sorun. Bunun akabinde de kadınların işlerine, hayatlarına geri dönmeleri için hep birlikte çabalamalıyız. Kadınlar kararlılıkları, cesaretleri, güçlü duruşları ile öncelikle ailelerini, sonra işlerini, şehirlerini, bölgeyi ve ülkeyi ayağa kaldırabilir.

Ancak bunun için gerek ekonomik gerek psikolojik olarak toparlanmaları ve çok yönlü olarak güçlendirilmeleri için her türlü desteğin verilmesi gerekiyor. Başta bu zor koşullarda bile büyük bir dirayetle ayakta duran deprem bölgesindeki kadınlar olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.

"Büyük travma yaşayan kadınlar bir umut arıyor"

İŞKAD Yönetim Kurulu Başkanı Berman Mantı: 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen iki büyük deprem ne yazık ki 11 kentimizde büyük bir yıkıma neden oldu. 50 bine yakın insanımızın hayatını kaybettiği depremler yüreklerimizi dağladı. Yaraların sarılması için toplumun tüm kesimleri büyük bir uğraş veriyor.

Bizler de sivil toplum örgütleri olarak depremin ilk anından itibaren bölgedeki çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Elbette ki depremlerden tüm Türkiye etkilendi. Bu süreçte kadınlar ve çocukların daha çok mağdur olduğunu belirtebiliriz. Ailelerini kaybeden kadınlar geriye kalan aile bireyleri, yakınları için tam anlamıyla çırpınıyor. Kadınlar için rutin ev işleri çadırda da dışarıda da devam ediyor. Büyük bir travma yaşayan kadınlar, bu süreçte çocuklarının psikolojini düzeltebilmenin telaşını da yaşıyor.

Ekonomik hayatın durduğu deprem bölgesinde kadın girişimcilerin oluşturduğu ekosistemin bir şekilde devam etmesi sağlanmalıdır. Girişimci kadınlarla birlikte yeni girişimci kadınları belirlemek ve ekonomik döngüye adapte edebilmek için yoğun bir uğraş veriyoruz. Akut olarak ta­rımla ilgili çalışmalara da başlaya­cağız. Girişimci kadınların öncelik­le bölgelerine olan kazanımlarını sağlamak üzere detaylı bir çalışma içerisindeyiz. Kadın emeği ile hem bölge hem de ülke ekonomisine destek olmak üzere gayret sarf edi­yoruz. Bu kapsamda yerli ve yaban­cı yatırımcıların ilk tercihinin de deprem bölgesi olmasını ümit edi­yoruz.

Zaman kaybedilmeden bölgenin yeniden yapılanması ve hayatta ka­lan insanlarımızın yeni bir umut­la hayata sarılmasına olanak tanın­malıdır. Ayrıca iş ve meslek sahibi kadınlar ile girişimci genç kadınlar için kalkınma projelerinin hayata geçirilmesini bekliyoruz.

Psikolojik ve lojistik destek ol­mak üzere yakınlarını kaybeden ço­cukların ve deprem nedeniyle diğer illere nakledilen 166 bin 238 öğren­cinin topluma kazandırılması da büyük önem taşıyor. Acıların payla­şıldıkça azalacağına olan inancımla hayatını kaybeden vatandaşlarımı­za Allah’tan rahmet, ülkemize baş sağlığı ve sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

"Hizmet alımında kadınlar önceliklendirilmeli"

TÜRKONFED Yö­netim Kurulu Baş­kan Yardımcısı ve İş Dünyasında Ka­dın Komisyonu Başkanı Reyhan Aktar: İş Dünya­sında Kadın Komisyonu (İDK) ola­rak her 8 Mart bizim için kadın emeğini görünür kıldığımız, fırsat eşitliğinin sağlanmasına yönelik politikaları ifade ettiğimiz, cinsiye­te duyarlı politikalar için farkında­lık yaratabildiğimiz gün ve haftalar anlamına geliyor. Şimdi öncelik, kadınların fiziksel ve ruhsal sağlık­larını iyileştirebilecek, koşulların bir an önce sağlanması olmalıdır. Yerinden, yeniden ve yeni bir hayat inşa etmek için, hayatta kalan her bireyi kazanabilmek çok önemli. Özellikle deprem bölgesinde haya­tın yeniden başlamasına yönelik olarak istihdamda hayatın yarısını oluşturan kadınların insan kaynağı gücünden daha fazla yararlanmak, eğitim başta olmak üzere donanım­larını ve kapasitelerini geliştirecek, bakım desteği sağlayacak, ürün ve hizmet alımlarında kadınların ön­celiklendirildiği politikalar ve pro­jeler geliştirmek gerekiyor. Biz de çatımız altındaki 50 kadın derneği dahil TÜRKONFED İDK olarak bu alanlarda sorumluluklarımızın far­kındayız ve bölgelerimizin kadınla­rın emeği ile kalkınmasına omuz vermek için destek olmaya devam ediyoruz.

Bu süreçte sadece kadınlar de­ğil çocuklar ve gençler için de başta eğitim olmak üzere sosyal, kültürel ve toplumsal alanda projelerimizi deprem bölgesine özel olarak uygu­layacağız.

"Birlikte düzeleceğiz"

İnci Holding Yönetim Kurulu Başkanı Neşe Gök: Kadınların sosyal ve ekono­mik yaşamda adil koşullar­da varlığı konusunda farkındalık oluşturmayı ve kadın emeğinin onurlandırılmasını amaç edinen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gü­nü’nün, yaşadığımız deprem fela­keti sebebiyle bu yıl her zamankin­den daha önemli olduğunu düşü­nüyorum. Zaten var olan cinsiyetler arası eşitsizlikler, afet sonrası dönemde daha da derinleşebilir ve deprem­zede kadınlar üzerindeki maddi ve manevi yük artabilir. Toplumsal cinsiyet eşitliğine bir gün değil her gün önem veren İnci Holding olarak çözüm odaklı, kapsayıcı, sür­dürülebilir destek ve projelerimizle başta afetzede kadın­lar olmak üzere kadınların daima yanındayız! Bu konuda bizimle benzer vizyonu paylaşan bütün firmaların da bu özel günü, toplumsal cinsiyet eşitliği dengesizliklerine dikkat çekmek ve kalıcı çözümler üretmek için bir fırsat olarak değerlendirilmesini yürekten diliyorum. Birlikte iyileşebilir, birlikte eşit bir geleceği inşa edebiliriz!

"Örnek model oluşturabiliriz"

AOSB Kadın San. Platformu Başkanı Ayça Çelik: Kadınlar bir araya gelerek güç birliği oluşturmasıyla genç­lere örnek model oluşturabilirler. Bu konuda bizlere büyük iş düşü­yor. Gençlerin önünü açma, vizyon sahibi olma konusunda doğru mo­del olmalı ve özen göstermeliyiz. Kadınlar kendilerini doğru yetiş­tirdikleri sürece önlerinde engel yok. Bu sene Adana Sanayi Odası'ndaki komitelerde kadın oranı arttı. Kadınların özellikle sektörel grupların için­de karma olarak yer almalarının daha faydalı olunacağını düşünüyorum. İş dünyasında böyle. Bir işi doğru yaptığı sürece kimse bu kadın, erkek alalım demiyor. Bunun ar­kasında durarak ilerlersek bu oran var olanın üstüne yük­selecektir, o bilinçte gitmek lazım. Kadınların özgüvenli yetiştirilmesi ve model olmaları lazım. Güçlü kadınların göz önünde olmaları gelecek için gençlere umut olacaktır.

"Mücadeleyi sürdürüyoruz"

ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu: Kadın ve erkeğin ekonomik ve sosyal hayatta tamamen eşit olduğu bir dünya için mücadele­yi aralıksız sürdürüyoruz. Kadın ile erkek arasındaki eşitsizlikler, esas itibarıyla sürdürülebilir eko­nomik ve toplumsal kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biri, hatta birincisidir. Cumhuri­yetin ilk yıllarında, devlet eliyle elde edilen kazanımla­rın devamı gelmedi. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı­na girmeye hazırlanırken temel sorunlarımıza çözüm bulmamız gerekiyor. Bunun yolu toplumsal bilinçlenme ve eğitimden geçmektedir. Hukukumuzun uluslararası normlarla uyumlu olması ve etkili biçimde uygulanma­sı şarttır. Bu yolda atılacak en önemli adım da İstanbul Sözleşmesi’ne dönmek olacaktır.

“Kadınlar haklarını korumaya ve anlatmaya devam etmelidir”

Mersin Kent Konseyi Başkanı Ayferi Tuğcu: Sivil toplum örgütle­rinde, özellikle iş ve ekonomisinin dünya­sında bulunan sivil inisi­yatiflerde, meslek odala­rında gördüğümüz ma­alesef yeteri derece de kadının yer almadığıdır. Nerede yaşıyor olursa­nız olun, toplumsal cin­siyet eşitliği temel bir insan hakkı­dır. Bu eşitlik ekonomiye devrim ni­telikli başarılar getireceği gibi sevgi dolu sağlıklı bireylerin, ülkenin re­fah düzeyinde ve toplumsal fayda ya­ratımında günümüzün ve gelece­ğimizin güvencesi olacağını işaret etmektedir. Deprem bölgesinde ve şehrimizde yer alan kadınlar ile ola­bildiğince iletişim kur­maya çalışıyoruz. Ka­dınların ve çocukların ihtiyaçlarını öncelik­lendirerek kaynaklar­la buluşturuyoruz. On­lar için onları dinleyerek hareket ediyor ortak he­defler belirleyecek pro­jelerin planlamalarını yapıyoruz. Kadınlar haklarını koru­maya ve anlatmaya devam etmelidir. Tüm platformların, kuruluşların ar­tık ekip ruhu, yönetişim, toplumsal cinsiyet eşitliği, adalet, fırsat eşitliği kavramlarının kurum vizyonlarına yerleştirmesi gerekir. Kadınların ya­ratacağı bakış açısı ve vizyonunun öne çıkarılması gerekiyor.

“Ancak birlikten doğan güçle iyileşebiliriz”

Ümit Boyner / Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi: Cumhuriyet’in 100’ün­cü yılına girmişken halen kadınların top­lumdaki, iş hayatındaki konu­munu, haklarını tartışıyoruz. Ne yazık ki bu eşitsizlik orta­mı sadece ulusal değil, küresel bir sorun. Dünya Ekonomik Forumu’nun (World Econo­mic Forum) Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporu, global ola­rak tam cinsiyet eşitliğine ulaşmak için önü­müzde 132 yıl olduğunu gösteriyor. Buna göre, ekonomik katılım alanındaki eşitsizliğin aşıl­masının önünde 151 yıl, siyasal güçlenmenin sağlanmasında 155 yıl, eğitime erişimde eşit­lik için ise 22 yıl gerekiyor.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü eşitliğin sağlanmasına olan ihtiyaca yüksek sesle vur­gu yaptığımız bir gün olarak konumlandırı­yoruz. Bu sene de olağan şartlarda geçtiğimiz yıllardaki gibi bu kapsamda hazırladığımız iletişim kampanyamızı kamuoyu ile paylaşa­caktık. Ama şu an olağan şartlarda değiliz. Ül­kemizi yasa boğan deprem sonrasında bölge­deki yaraları sarmaktan daha öncelikli bir ko­nu olmadığı gerçeğiyle hareket ettik. Bölgeye yönelik yaptığımız ayni ve maddi destekleri daha sürdürülebilir projelerle devam ettirme­nin yolunu aradık. Afet zamanlarında kadın­lar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi kırılgan gruplar için var olan risklerin arttığı bir ger­çek. Biz de bu alandaki bilgimizi ve enerjimizi hızla bölgenin ihtiyaçlarına yönelttik. Ve böl­geye yönelik olarak Mor Yerleşke projesini ha­yata geçiren Türkiye Kadın Dernekleri Fede­rasyonu (TKDF) ile güçlerimizi birleştirdik. Mor Yerleşke projesiyle öncelikle kadın ve ço­cuklar olmak üzere bölgedeki kırılgan grupla­rın yanında olacağız.

Mor Yerleşkeler; emzirme odaları, çocuklar için aktivite alanları, psikolojik danışmanlık ve daha birçok desteği barındıracak yapıları ile kadınlarımızın, çocuklarımızın, yaşı nede­niyle bakıma ihtiyaç duyan büyüklerimizin, engelli bireylerin koşullarını iyileştirmeye, en temel ihtiyaçlarını sağlayarak psikososyal açıdan güvenli alanlar yaratmamıza imkân verecek. İlk aşamasında 14 yerleşke ile destek verdiğimiz projenin yaygınlaştırılması daha çok kadın ve çocuğa ulaşabilmek büyük önem taşıyor. Bu sebeple herkesi projenin büyüme­sine katkı sağlamaya davet ettik. Çünkü ancak birlikte, birlikten doğacak güçle iyileşebilece­ğimize inanıyoruz. Bu yıl 8 Mart Kadınlar gü­nünü bu inançla, umutla yeniden kuracağımız gelecek hayaliyle karşılıyoruz. Ancak ve ancak kadın iyileşirse dünyanın da iyileşeceğini bi­liyoruz.

Türkiye’de kadınların, kız çocuklarının hak ettiği güvenli geleceğe, eşit yaşam koşullarına kavuştuğu güne kadar bu alanda konuşmaya, elimizi taşın altına koymaya, gücümüzün yet­tiği her alanda projelerle varlık göstermeye devam edeceğiz.

“Her kadın çalışan bize güç katıyor”

Pınar Süt Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı: Ülkemizi 1973 yıldan bu yana sağlıklı, güvenilir süt ve süt ürünleriyle buluştu­ran Pınar Süt adına kadınların eşitlik, özgürlük ve daha mutlu bir yaşam isteğini tüm dünyaya duyurduğu 8 Mart Dünya Ka­dınlar Günü’nü en içten dilek­lerimle kutluyorum.

Pınar Süt olarak, cumhuri­yetimizin 100’üncü yılında üst yönetimimizin yüzde 53’ünün, yöneticilerimizin yüzde 39’unun ve tüm çalışanlarımı­zın yüzde 20’sinin kadınlardan oluşmasından gurur duyuyo­rum.

Kadının güçlenmesi ve top­lumsal cinsiyet eşitliğini des­tekliyoruz, 2012 yılında “BM Kadının Güçlenmesi İlkeleri CEO Destek Beyannamesi’ni imzalayan markalar arasına yer alarak kadının iş yaşamına kazandırılması konusuna daha çok odaklanıyoruz.

Üreticilerimiz, tedarikçile­rimiz, bayilerimiz ve çalışanla­rımızla birlikte 500 bin kişilik bir ekosisteme sahibiz. Ekosis­temimiz içinde yer alan her ka­dın çalışan bize güç katıyor.

Üretimin gücüne inanıyor, kadınlarımızın etkin olduğu süt çiftçiliğini destekleyecek adımlar atmaya devam ediyo­ruz. Pınar Enstitüsü aracılığıy­la süt çiftçilerimize “Sütümü­zün Geleceği Bilinçli Ellerde” projesi ile bugüne kadar bin­lerce kadın süt çiftçimize hay­van sağlığı, hayvan besleme ve hijyen eğitimleri verdik. Çalı­şanlarımızdan, tüketicilerimi­ze, bayilerimizden süt çifçile­rimize kadar her platformda kadınlarımızı destekleyici faa­liyetlere önem veriyoruz.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta yaşanan, tarım ve hay­vancılık adına büyük öneme sahip 11 şehrimizi derinden et­kileyen deprem felaketinde ha­yatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Yaşar Topluluğu ve Pınar olarak afetin yaşandığı bölgelere desteklerimizi sür­dürmeye devam ediyoruz. Bu şehirlerde Pınar Süt’le çalışan tüm çiftçilerimizin üretim faa­liyetlerine devam etmeleri adı­na yanlarında olduğumuzun altını çizmek istiyorum. Süt sektöründe Türkiye’nin öncü markası olarak bölgesel kal­kınmayı destekleyerek geliş­tirmeye devam edeceğiz.

Diğer yandan geçtiğimiz günlerde Kurucumuz ve Onur­sal Başkanımız Selçuk Yaşar’ı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Selçuk Yaşar, bu ülke için çok büyük bir değerdi. Ül­kemize kazandırdığı eserler­le, topluma katkısıyla, Türkiye sevgisiyle hepimize örnek olan değerli büyüğümüz Selçuk Ya­şar, fikirleri, ilkeleri ve değer­leri ile bizlere rehber olmaya devam edecek.

“Hayatını yeniden kuracak insanlara destek için herkese düşen bir rol var”

Kale Grubu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay: Her yıl Dünya Kadınlar Günün­de temel meselemiz, kadının iş hayatında ve toplumda hak ettiği yeri alması olur… Toplumsal cinsi­yet eşitsizliği sorununu aşmak için önyargıları kırmaya, zihniyet deği­şimini sağlamak için kamu, iş dün­yası ve sivil toplum olarak hep bir­likte mücadele etmeye odaklanırız.

Oysa bu yıl çok özel bir dönem­den geçiyoruz. Çok büyük bir fela­ket yaşadık. Kentlerimiz yıkıldı, canlarımızı kaybettik. Depremde kaybettiklerimizin acısını en de­rinde hissediyoruz. Ülke olarak, deprem bölgesinde hayatı yeniden canlandırmak için insanüstü bir mücadele veriyoruz.

Asıl sorumluluğumuz ise enkaz kaldırıldıktan sonra başlayacak. Orada kalanlar, başka şehre göçen fakat aklı-yüreği memleketinde olanlar için kalıcı çözümler üretil­mesi gerektiğini biliyoruz.

Bu tür afet durumlarında en olumsuz etkilenenler, kadınlar ve çocuklar oluyor. Afetler, toplum­sal cinsiyet eşitsizliğini daha da de­rinleştiriyor. Bu depremde de ma­alesef öyle oldu. Deprem bölgesi­ne yaptığım ziyaretler sırasında birçok kadınla, gençle konuştum, beklentilerini dinledim, istekleri­ni duydum. Temel ihtiyaçların öte­sinde, en büyük sıkıntının işsizlik ve eğitim olduğunu tüm açıklığıyla gördüm. Bu kadınların, hayata sarı­lacakları bir işleri olmalı. Çocukla­rın ve gençlerin eğitimleri asla ya­rıda kalmamalı. Onların umutlarını her daim canlı tutmak zorundayız.

‘Sorundan değil sorumluluktan beslenen’ çalışma yaklaşımımızla Gruptaki tüm şirketlerimiz ve ar­kadaşlarımla birlikte, bölgedeki işsizlik ve eğitim sorununa ilişkin neler yapabileceğimize odaklan­dık. 32 yıldır, özellikle bu iki baş­lık altında çok güzel projeler ger­çekleştiren Kale Seramik Vakfı­mız eliyle, deprem bölgesinde etki odaklı çalışmalar yapabileceğimizi düşünüyorum.

Yine bu yıl Gruptaki kadın çalış­ma arkadaşlarımız, Kadınlar Günü için özel bir kutlama istemediler. Onların ortak talebi üzerine büt­çemizi, deprem bölgesindeki dör­düncü gündüz bakım evimizi haya­ta geçirmek için kullandık. Çocuk­ların gözlerindeki ışıltı gerçekten görülmeye değerdi. Kale Grubu ka­dınları da böylece dayanışmanın güzel bir örneğini sergilediler.

Bu işin altından da yine kadınıy­la erkeğiyle bir ve bütün olarak kal­kacağız. Hayatını yeniden kurma­ya çalışan insanlarımızın hayat damarı olacağız. Bu noktada her bireyin, her şirketin, her sektörün üstleneceği çok değerli bir rol ol­duğuna inanıyorum. Biz Kale Gru­bu olarak, kadınların ve aydınlık yüzlü gençlerin her zaman yanın­da olacağız.

“Deprem kadın istihdamını da vurmasın”

Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (PERYÖN) Başkanı Buket Çelebiöven: Kadın istihdamının artması, ülkemizin sürdürülebilir kal­kınması için kilit rol üstlenecek bir anahtar. Kadınların potansiyelin­den yararlanmak için, hem ekono­mik hayata dahil olan kadınları is­tihdamda tutmak hem de yer alma­yanları dahil etmek için yapılması gerekenlere odaklanmalıyız. Fırsat eşitliği sağlanması, süt odaları ol­ması, kadın ve erkeğe yönelik do­ğum izinleri, ebeveynlik sürecin­de esnek çalışma saatleri, eğitim ve mesleki gelişim fırsatları sunulma­sı gibi gerekli uygulamaları hayata geçirmemiz gerekli. Maalesef tüm dünyada afetlerin en çok etkilediği grup kadınlar. Bu afet sonrasında da kadınların daha çok etkileneceği muhakkak. Bunun için kendisi ve­ya yakınları depremden etkilenmiş kadınlara odaklı çalışmalar yürüt­mek çok önemli. Kadın işgücünü afet sonrası krizden korumak için her şeyden önce travmanın aşılma­sına yönelik rehabilitasyon çalış­maları gerekli. Pandemi sürecinde hayatımıza giren uzaktan çalışma sisteminden faydalanarak kadın­ları istihdamda tutmamız gereki­yor. Bunun için de uzaktan çalış­ma için gerekli dijital altyapıyı ve merkezleri kurmak öncelikli ola­rak gereken şey. Uzaktan çalışma ile hem bölgeden göç etmek zorun­da kalan kadınlar istihdamda tu­tulabilir hem de bölgedeki işgücü kaybı uygun sektörlerde uzaktan çalışma ile başka şehirlerden kar­şılanabilir. Depremden zarar gören kadınların istihdamda tutulması ve halihazırda istihdamda yer al­mayan kadınların ekonomiye dahil edilmesi ve kadın girişimciliğinin desteklenmesi için mesleki gelişim sağlayacak eğitim ve mentorluk programları düzenlenmesi, kadın istihdamını artırmak için teşvikler uygulanması bu süreçte anlamlı bir katkı sağlayacaktır.

Öte yandan, 10 yılda kadın istih­damında yalnızca yüzde 5 oranında artış sağlayabilmiş olmamız, kamu tarafında atılması gereken uygu­lamalar olduğunu da açıkça ortaya koyuyor. Kadın istihdamını artıra­cak teşvik uygulamalarını hayata sokmalıyız. Çocuk ve yaşlı bakım işlerini kadının omzundan alacak kreş ve yaşlı bakım merkezlerini yaygınlaştırmalı ve bu hizmetleri ulaşılabilir kılmalıyız. Ekonomi­ye kadının eşit katılımı ve toplum­sal cinsiyet eşitliği gibi konular kal­kınmamız için kritik önem taşıyor.

Deprem bölgesinde kadın

Sosyo-Politik Saha Araştırma­ları Merkezi’nce Kasım 2019'daki araştırmasına göre, Adana’da ka­dınlar tarımda yüzde 42.1, hizmet sektöründe yüzde 32.99 oranın­da; Hatay ve Kahramanmaraş’ta tarımda yüzde 41.1, hizmet sektö­ründe yüzde 32.04 oranında; Gazi­antep, Adıyaman ve Kilis’te tarım­da yüzde 36.52, hizmet sektöründe yüzde 27.2 oranında; Şanlıurfa ve Diyarbakır’da tarımda yüzde 40.74, hizmet sektöründe yüzde 22.91 oranında, Malatya ve Elazığ’da ise tarımda yüzde 48.37, hizmet sek­töründe yüzde 27.09 oranında yer alıyorlar.

Dünyanın en güçlü kadınları içinde tek Türk Güler Sabancı

 Merkezi New Jersey’de olan Ame­rikan iş dünyası dergisi Forbes, “Dünyanın en güçlü 100 kadını” liste­sini yayınladı. Dergi 2004 yılından bu yana her yıl yayımladığı listenin başına bu yıl Avrupa Komisyonu Başkanı Ur­sula von der Leyen’i oturttu.

27 AB ülkesi ile 450 milyon Avrupa­lıyı temsil eden ve üç yıl önce komisyo­nun ilk kadın başkanı seçilen von den Leyen, 24 Şubat 2022’de başlayan Uk­rayna Savaşı’ndaki öncü rolüyle birinci ilan edildi. 64 yaşındaki Alman liderin Çin’e de kafa tutması geçen yılın en çok konuşulan olayların başında geliyordu.

Listede bir Türk var, o da 81’inci sı­radaki Güler Sabancı. Listenin en genç ismi, 79’uncu sırada yer alan 33 yaşın­daki şarkıcı Taylor Swift. Onu, 73’üncü sıradaki 35 yaşındaki şarkıcı Rihanna izliyor.

6 Hintli’nin yer aldığı son listenin 100’üncü sırasında ise İranlı Mahsa Amini bulunuyor. Amini’nin gözaltın­da öldürüldüğü 16 Eylül 2022’den bu yana İran’da her gün sokak gösterileri düzenleniyor.

"Kadın ve finans"

OSTİM Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doğaner Finansal Danışmanlık Kurucu Ortak Dr. Berra Doğaner: Ne iyi ki her 8 Mart’ta kadın konuları üze­rinde daha çok düşünüp da­ha çok konuşuyor ve daha çok yazıyoruz. Bu 8 Mart’da da bize köşelerini açan Dünya Gazetesi’ne çok te­şekkürler.

Ben mesleğim ve uzman­lığım gereği kadın ve finans, kadın ve finansal okurya­zarlık, kadın ve sermaye piyasaları üzerine yazmayı anlamlı buldum.

Finans sektörünün özelinde baktığımız­da kadının işgücünde temsil oranının % 50’yi aşarak birçok sektörü geride bıraktı­ğını görmekteyiz. Buna rağmen finans hala erkek egemen bir iş kolu olarak akla geliyor değil mi? Bunun başlıca nedeni kadının fi­nans sektöründe üst basamaklara tırman­ması ve karar alıcı pozisyonlara yükselme­sindeki yetersizliktir. Finans dünyasında kadın liderlerin sayısının azlığı önemli bir konudur.

Bu konudaki gelişimi hızlandırmak için neler yapılması gerektiğini bizzat kadın fi­nans yöneticilerine soran Deloitte Türkiye ve CFA Türkiye ekibinin bulguları şunlara işaret etmektedir.

Çalışanlar için rol model olabilecek fi­nans dünyasındaki kadın lider örneklerinin görünürlüğünün arttırılması

- Esnek/uzaktan çalışma olanakları

- Formal ya da informal mentorluk prog­ramları

- Tanımlanmış kariyer planı

- Kişiye özel kariyer seçenekleri, eğitim ve gelişim programları

Konunun ele alınabileceği ikinci katman ise finansal kapsayıcılık. Hem dünyada hem ülkemizde servet erkeklerin elinde biriki­yor. Tasarruf ve yatırım daha çok erkekler tarafından yapılıyor. Araştırmalar Dünya çapında yaklaşık 2 milyar insanın finansal hizmetlere erişimi bulunmadığını, Türki­ye'de ise kadınların %55'inin bankacılığa erişimi olmadığını, yani banka hizmetleri­ne, tasarruf veya sigorta ürünlerine erişim­lerinin olmadığını göstermektedir. Demek ki bu alanda kat edilmesi gereken mesafe tahmin ettiğimizden çok daha fazla.

Kadınlar cephesinde finansal kapsayıcı­lığın artması şüphesiz finansal okuryazar­lık çalışmaları ile yakından ilgili. Son yıl­larda başta bankalar olmak üzere pek çok kamu ve özel sektör kuruluşunun ve STK’nın bu alana yoğunlaştığını memnuniyetle görmekteyiz. Ama rehavete kapılmak için henüz çok erken. Bu alandaki çalışmaların hız kesmeden devam etmesi şart. Kadınla­rın temel finansal konularda bilgilendiril­mesine, finansal riskleri okuyabilme, riski bölebilme, doğru yatırım yapabilme gibi ko­nularda eğitilmesine hala ihtiyaç var.

Finansal okuryazarlık ve finansal özgür­lük yolunda kadınlar için ne yapılsa az.

“Rol model kadınlarımızın sayısını artırmalıyız”

TOBB Kocaeli Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Nurcan Babalık: Ağır sanayi kenti Kocaeli’de kadın­lar istenilen oranda iş hayatında değiller. Çünkü ağır sanayide kadınla­rın iş hayatında olabilmesi için yeterli altyapı mevcut değil. Sanayi de durum böyleyken, yönetim kadrosunda ya da imza yetkisi olan kadınların sayısı ise bir hayli yüksek. Kocaeli’de profesyo­nel hayattaki kadınların eğitim düzey­leri oldukça iyi. Sanayiye ne kadar çok kadın katabilirsek, sanayide çalışan kadın sayısını ne kadar artırabilirsek katma değerin de o kadar artacağına inanıyorum. TOBB’un “Sanayide Ka­dın Eli Projesi”bu nedenle önem arz ediyor. Çalışan kadınlar aynı zamanda rol model olacaktır. Bu şekild hem giri­şimci kadınların hem de sanayide çalı­şan kadınların sayısı artacaktır.

“Afette kadın olmak işte kadın olmaktan daha zor”

Kuzey Marmara Otoyolu Genel Müdürü Aynur Uluğtekin: Ülkemizi yasa boğan dep­rem felaketleri, elbette he­pimizi derinden sarstı. Kayıpla­rımız çok büyük, acımız çok de­rin. Devletimiz ve milletimizin kenetlenmesiyle bu zor zaman­ları aşmak, yaralarımızı birlikte sarmak için dünyaya örnek bir dayanışma gösteriyoruz. Ku­zey Marmara Otoyolu olarak biz de elimizden gelen tüm desteği bölgedeki vatandaşlarımız için seferber etmiş durumdayız. Yardımlarımızın sürdürülebi­lir olması çok önemli. Hem psi­kolojik hem de sosyal destekler açısından deprem bölgesindeki kadın ve çocuklarımızın yanın­da olmaya çalışıyoruz. Genel­de iş hayatında kadın olmanın zorluğuna dikkat çekeriz. An­cak görüyoruz ki, böylesine yı­kıcı etkileri olan bir afette de ka­dın olmak daha zor ve omuzla­rındaki yük çok ağır. Dolayısıyla özellikleri iş dünyamızdaki ka­dın gücünün tüm imkanlarıyla depremden etkilenen kadınla­rımıza, anne ve kız kardeşleri­mize elini uzatmaya devam et­mesi önemli. Bu yıl, 8 Mart Dün­ya Kadınlar Günü kapsamında tüm iyi dileklerimiz ve yüreği­miz onlarla. Bu zor günleri de kadınlarımızın dirayeti ve az­mi sayesinde hızla aşacağımıza inanıyorum. Çünkü kadın var­sa, umut hep var.

"Bu 8 Mart’ta dayanışma daha da önemli"

Globelink Ünimar İnsan Kaynakları Yönetim Müdürü Burcu Altaş: Tüm ulus olarak yaşanan deprem felaketi sebe­biyle derin bir üzüntü içeri­sindeyiz. 8 Mart Dünya Ka­dınlar Günü, kız çocukla­rımızın ve kadınların gerek eğitim gerek iş hayatlarında ne kadar önemli bir yere sa­hip olduğunu anlamamız için çok kıymetli bir gün olsa da bu sene bu anlamına ek ola­rak dayanışmanın ve birbirimize destek ol­manın önemini anladığımız bir anlama da geliyor.

Globelink Ünimar olarak, depremin ilk anından itibaren kamu kurum ve kuruluşla­rı, sivil toplum kuruluşları ve paydaşlarımız­la yakın iletişim ve iş birliği içerisindeyiz. İlk gün Ahbap Derneği ve AFAD’a nakdi destekte bulunurken bölgede görev alan çalışanların ve gönüllülerin ihtiyaçları doğrultusunda; içme suyu, gıda ürünleri ve ihtiyaç duyulan malzemelerin afet bölgesine gönderilmesin­de görev almaya devam ediyoruz. İhtiyaçla­rın giderilmesi çok önemli olsa da yaşamı ye­niden yeşertecek projelere destek vermek de oldukça kıymetli. 8 Mart’ta umut her zaman var mottosu ile Türk Eğitim Vakfı’nın Yarıda Kalmasın projesine destek olarak afetzede öğrencilerimizin eğitimine burs fonu ile des­tek olduk. İlerleyen dönemde bölgeye yönelik çalışmalara destek olmaya devam edeceğiz.

“Bir yıllık emekli maaşımızı depremzede kadınlar için gönderelim”

TÜGİAD Genel Başkanı Nilüfer Çevikel: Her zaman olduğu gibi depremde de kadınla­rımız birçok zorlukla karşı karşıyalar. Bu amaçla; ben bir yıllık emekli maaşımı dep­remzede kadınların acılarını hafifletmek, mümkünse on­lara iş imkanları yaratabil­mek için AFAD’a bağışlıyo­rum. Biliyorum ki benim gi­bi iş dünyasından birçok isim bu yasa ile emekli oldular. Onları da bu amaç­la bağış yapmaya davet ediyorum. Kadınlar, kültürel çevre, aile sorumlulukları, eğitim düzeyi ve benzeri engellerin etkisiyle iş dün­yasında erkekler kadar yer alamıyor. Bunun önünde, ticareti erkeklere ait bir dünya ola­rak gören anlayış kadınların da erkeklerin de zihinlerindeki ilk engeli oluşturuyor. Oysa kadınların iş hayatına daha fazla katılmaları, bir demokrasi ve toplumsal gelişme konusu olarak görülmelidir. Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamda daha fazla rol aldı­ğı bir toplum ancak nitelikli dönüşümü sağ­layacaktır. Bu nedenle kadınların yaşadıkları toplumda, karar alma mekanizmalarında söz sahibi olmaları için en etkili yol iş hayatına katılmalarıdır.

Kadının iş dünyasında olmasının ekono­mik katkıları çok değerli. Biz ‘Bu da yetmez’ diyoruz. Kadınlar daha çok yönetici, girişim­ci noktasında olmalı. Ulu Önder Gazi Mus­tafa Kemal Atatürk sayesinde bütün dünya­dan önce aldığımız bu hakları kullanmak ve çalışmak zorundayız. Kadın yöneticilerin daha fazla olması için elimizden geleni ya­pıyoruz. Kadınlarla ilgili konuların sadece seçim dönemlerinde ya da dünya kadınlar gününde gündeme gelip sonra unutulma­ması için hepimize önemli görevler düşüyor. Unutmayalım ki sürdürülebilir büyümenin en önemli kilit noktalarından biri istihdam ve bu kilidi açacak en önemli anahtar da ka­dınlarımızdır.

“Kadın istihdamı en önemli konumuz”

NG Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Güral Gür: 6 Şubat’ta hayatımızda çok şey değişti. Çok büyük bir acıyı ül­kece yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Deprem geniş bir bölge­yi etkiledi ve ülkemizi yasa boğdu. Hayatlarını kaybedenler, aileleri­ni kaybedenler için duyduğumuz acı tarifsiz ve hiçbir zaman geç­meyecek.

NG Grup olarak biz depremin ilk gününden itibaren deprem bölgesine yönelik desteklerimizi başlattık ve aralıksız devam edi­yoruz. Nafi Güral Eğitim Vakfı olarak AFAD’a 5 milyon TL nak­di bağışta bulunduk. Hatay Bölge­sinde kullanılmak üzere 250 kon­teyner sipariş ettik.

Valiliğimiz ve AFAD tarafından NG Afyon otelimize gönderilen depremzede vatandaşlarımızı mi­safir etmeye devam ediyoruz.

NG Grup olarak gerek otelleri­mizde gerek fabrikalarımızda ka­dın istihdamı her zaman öncelikli konularımızdan oldu. Çalışanları­mızın önemli çoğunluğu kadınlar­dan oluşmakta. Depremin yarala­rının sarılması için de kadınlardan çocuklara, öğrencilerden engelli bireylere kadar toplumun her ke­siminin ihtiyaçlarının karşılan­ması ve ümitlerin yeşertilmesi çok önemli. Bu noktada yapılan çalış­maların elimizden geldiğince için­de olduk ve Nafi Güral Eğitim Vak­fı aracılığıyla üzerimize düşenle­ri yapıyoruz. Bölgedeki kadınların eğitimlerini, girişimlerini destek­leyecek her projenin çok değerli ol­duğu yadsınamaz bir gerçek. Önü­müzde uzun bir yol var ve el birliği ile bunların üstesinden geleceği­mize inanıyoruz.

"Kadınların alın teri paha biçilemez"

TARSİM Genel Müdürü Serpil Günal: Ellerinin değdiği her şeyi gü­zelleştiren, zengin bakış açı­larıyla toplumsal hayata değer ka­tan, yeni nesillerin yetişmesinde çok önemli bir rol üstlenerek; gele­ceğe anlam katan, tüm kadınları­mızın emekleri, alın teri ve çabası paha biçilemez bir değer…

Çok kısa bir süre önce ülkemizi derinden etkileyen büyük bir dep­rem afeti yaşadık. Bir daha böyle afetler yaşamamamız ümidiyle..

Başta cesaret ve güçleriyle her türlü zorluğa karşı dimdik ayak­ta duran deprem bölgesindeki ka­dınlarımız olmak üzere, tüm ka­dınlarımızın 8 Mart Dünya Kadın­lar Günü’nü kutlarım.

“Bu zor günlerin üstesinden geleceğiz”

Teknosa Genel Müdürü Sitare Sezgin: Kadınlar, tüm dünyada ol­duğu gibi afetlerin en çok etkilediği grupların başın­da geliyor. Sadece kendilerinin değil çocukların ve yaş­lıların bakımları­nı da üstlendikleri için omuzlarında­ki yük daha da artıyor. Şu an için hâlâ acil ih­tiyaçlar gündemde. Özellikle hijyen ürünleri, temiz iç çamaşırı başta olmak üzere tüm te­mizlik ürünleri önem taşıyor. Biz de Teknosa olarak depremin ilk gününden itibaren tekno­loji ürünlerinin yanı sıra temel hijyen ürünle­rinin de bölgeye ulaştırılması yönünde çalışı­yoruz. Orta ve uzun vadede değişen ihtiyaçla­ra göre desteklerimizi sürdüreceğiz.

Kadınlar deprem bölgesinde hayatı yeniden kurmak için her zaman olduğu gibi canla başla çalışıyor. Biz de Teknosa olarak bu zor yolcu­lukta kadınları destekleyecek projeleri haya­ta geçirmek üzere hazırlıklarımızı yapıyoruz. ‘Kadın için Teknoloji’ projemiz başta olmak üzere bölgedeki kadınları, çocukları ve genç­leri kapsayacak sürdürülebilir çalışmaların içinde olacağız.

Deprem felaketi hepimizi derinden yarala­dı. Çok zor günlerden geçiyoruz ama umudu­muzu kaybetmeden el ele vererek, bu zor gün­lerin de üstesinden geleceğimize inanıyoruz. Teknosa olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Gü­nü’nde depremden etkilenen kadınlarla daya­nışma ağımızı büyütüyoruz.

2021 yılında Sabancı Vakfı ve Türkiye Ka­dın Dernekleri Federasyonu (TKDF) iş bir­liğiyle şiddet gören ve teknolojiye erişimi kı­sıtlı kadınlar için bir toplumsal farkındalık ve dayanışma hareketi başlatmıştık. “Kadın için Teknoloji, Hepimiz için Dayanışma” mot­tosuyla başlayan proje kapsamında herkesi çekmecesinde duran, kullanmadığı akıllı te­lefonları bağışlayıp, şiddet gören kadınların seslerini duyurabilmelerine katkı sağlamaya davet etmiştik. Şimdi bu projemiz ile deprem bölgesindeki kadınlara öncelik verip genişle­tiyoruz. Mağazalarımıza bağış olarak getirilen telefonların tamir ve bakımlarını yaparak, Sa­bancı Vakfı desteği ve TKDF aracılığıyla böl­gedeki kadınlara ulaştıracağız.

Ayrıca Mart ayı boyunca tüketicilerimizin yapacağı her akıllı telefon bağışına ek Tekno­sa olarak biz de bir akıllı telefon bağışlayaca­ğız. Bölgedeki iletişim ihtiyacını çok önemsi­yoruz. Toplumumuzun da kampanyaya hassa­siyetle yaklaşacağına inanıyoruz.

Yine 8 Mart kapsamında, Habitat Derneği iş birliğiyle 16 yıldır sürdürdüğümüz ‘Kadın için Teknoloji’ projemizin katılımcılarından da olan Mimoza Kadın Derneği ile deprem fela­keti nedeniyle Mersin’e yerleşen ailelerimizin ihtiyaçlarına destek oluyoruz. Gıda ve hijyen paketlerimizi bölgeye ulaştırmaya başladık. 8 Mart’ta “Birlikte daha güçlüyüz” diyoruz.

“Mesleği belirleyen cinsiyet değil eğitimdir”

Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik: Türkiye’nin ilk kaynak mü­hendislerinden rahmet­li babam Halil Kaya Gedik’in kurduğu Gedik Holding’i son 15 yıldır ben yönetiyorum. Ba­bam son derece vizyoner, açık görüşlü bir insandı. Sağken şir­ketin yönetimini bana devretti. Benim yanımda oldu, yolumu açtı. Vefatından sonra şirket­lerimiz hiçbir şekilde sıkıntı yaşamadan yoluna devam etti. Aile şirketlerinde sürdürüle­bilirlik için babamınki gibi bir cesaret ve felsefe olması gere­kiyor.

Gedik Holding kaynak, dö­küm, vana gibi sanayi kolların­da faaliyet gösteriyor. Ayrıca 12 yıl önce Gedik Eğitim Vakfı çatısı altında kurulan ve gurur duyduğumuz bir üniversite­miz, İstanbul Gedik Üniversi­tesi var. Ben holdingin yönetim kurulu başkanı ve üniversite­mizin mütevelli heyet başkanı olarak babamın bıraktığı yer­den bayrağı daha yükseklere ta­şımak için var gücümle çalışı­yorum.

İş hayatında kadın olmanın elbette zorlukları var ancak ben işin cinsiyeti olmadığını düşünüyorum. Çalışan, otur­duğu koltuğun hakkını veren, eğitimli ve tecrübeli kadınlar erkeklerle eşit başarıları hatta daha iyisini ortaya koyabiliyor.

90’lı yıllarda elimi taşın al­tına koyup ihracat hamlemizi başlattım. Kaynak sektöründe ilk ihracatı Gedik Kaynak yap­tı. O günden bu yana büyük yol katettik. İlk olarak Avrupa ül­kelerine başladığımız ihracatı­mızı bugün geniş bir coğrafya­da 100’den fazla ülkeye taşımış durumdayız.

Şirketlerimizin yolculuğun­da her zaman eğitimin tecrü­benin ve aklın gücüne inanarak ilerledim. İstanbul Üniversi­tesi İktisat Fakültesi mezunu­yum. İyi derecede İngilizce bi­liyorum. Aile şirketimizde ba­bamın yanında piştim, yıllar içinde tecrübe kazandım. Bu nedenle kadın olmanın hiç­bir dezavantajını yaşamadım. 2 kız çocuğu annesiyim. Kızla­rımı da bu bakış açısıyla yetiş­tirdim. Diğer yandan şirketle­rimizdeki kadın çalışanların sayısını artırmak için de çaba sarf ettim. Gedik Holding’de çalışan kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip ve performans­larını gösterebilmeleri için im­kanları var.

“Mesleğin cinsiyeti olmaz, eğitimi olur” mottosuyla son 3 yıldır kadınlarımıza meslek edindirmek için ücretsiz kadın kaynakçı eğitimleri düzenliyo­ruz. Sanayinin kaynakçıya çok ihtiyacı var.

“İstikrarlı büyümede kadın çalışanın rolü büyük”

Arkas Holding Lojistik Hizmetleri Grup Başkanı Diane Arcas Göçmez:

Büyük bir felaket yaşadığı­mız bu günlerde yarala­rı sarmaya çalışırken kadının yapıcı, iyileştirici gücüne yi­ne tanık oluyoruz. Bir çadırı ev yaparken, bir bebeğe sahip çı­karken, yoktan varetmeye ça­lışırken…

İşte bu nedenlerle toplum­sal hayatta kritik role sahip olan kadının ekonomik hayat­ta işgücüne katılımının artması da çok önemli.

Arkas olarak kadın istihdamına ve fırsat eşitliğine her zaman önem verdik. Erkek ege­men olarak bilinen denizcilik ve lojistik sek­töründe kadınlarımızın başarılarına tanıklık etmekten büyük mutluluk duyduk. Arkas Hol­ding’in istikrarlı büyümesinde de kadın ça­lışanlarımızın katkısı büyük. 2022 sonu iti­barıyla Arkas Holding yönetim merkezinde beyaz yakalı çalışanlarımızın içinde kadın ça­lışan oranımız yüzde 40’a, Kadın Yönetici ora­nımız yüzde 36’ya ulaştı.

Lojistik sektörü şirketlerimizde ise üniver­sitelerin lojistik, uluslararası ticaret, işletme ve lojistik bölümlerinden mezun olan gençleri genç yetenek programına alıyoruz. Programı­mıza bugüne kadar dahil olan gençlerin yüzde 53’ü kadın oldu. Sevginin iyileştirici gücü ile birlik olarak her şeyin üstesinden geleceğimi­ze inancım sonsuz. Bu önemli günde tüm deza­vantajlara rağmen üreten çalışan, fırsat bulan tüm kadın emekçilerin gününü kutluyorum.

“Kadın hayatın her alanında güçlü var olmalı”

Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Başkanı Oya Narin: Her birimizin aklı ve kal­binin deprem bölgesin­de olduğu bu günlerde, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü bir kutlamadan ziyade bir anma ruhu ile idrak ediyoruz.

Bu zorlu günleri birlikte at­latmak, yaralarımızı sarmak üzere, felaketin ilk gününden itibaren bir dayanışma içeri­sinde çalışmamızda turizm sektöründeki girişimci, yöne­tici ve çalışan kadınların çok büyük ve değerli bir payı var. 6 Şubat depremi sonrasında, önce ülkemizin sonra da sek­törümüzün yaraları sarma sü­recinde turizm sektöründeki kadınların ön aldıklarını gu­rurla gözlemledik. Dünya ge­nelinde kadınlar girişimcile­rin yüzde 34’ünü oluştururken Türkiye’de yüzde 13 ile sınır­lı kalıyor. Cumhuriyeti ve ka­dın-erkek eşitliğinin temel­lerini armağan eden Büyük Atatürk’ün hedef gösterdi­ği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşabilmenin ancak kadınla­rın sektörel, ekonomik ve top­lumsal hayatın tüm yönlerine tam ve eşit katılımıyla ve kadı­nın hayatın her alanında güç­lü bir konumda yer alması dü­şüncesiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Bu kapsamda, kadınların sosyal ve ekonomik konumla­rını iyileştirmek için çalışma­lara devam etmeliyiz. Kadınla­rın işgücüne katılımının artı­rılmasında turizm sektörünün ön plana çıkartılması gerekti­ğinin inancındayız.

“Kadınlar ekonomiyi yeniden ayağa kaldırır”

EBRD Türkiye Başkan Vekili Hande Işlak: Kadınların işgücüne katı­lımı ve kadın girişimci­liği bir ülkede sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın önce­likli şartıdır. Bu inançla EBRD 10 yılı aşkın süredir projele­ri aracılığıyla Türkiye’deki ka­dın liderliğindeki işletmeleri desteklemekte ve kadınların ekonomiye katılımını güçlen­dirmek için özel sektör ile iş­birliği yapmaktadır. Deprem sonrası bölgede hayatın ve ekonominin yeniden ayağa kalk­masında kadınlara büyük rol düştüğüne ina­nıyoruz. Bu düşünce ile bugüne dek yaptı­ğımız gibi, EBRD olarak deprem bölgesinde cinsiyet eşitliğini öngören projeleri öncelik­lendirerek; bölgedeki Anadolu kadınlarımı­zın iş dünyasına katılımı için fon, mentorluk ve danışmanlık sağlamayı devam edeceğiz.

“Kadın varsa umut da vardır”

Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli: Geniş bir coğrafyayı etkileyen dep­rem büyük bir felakete neden ol­du. Yaşadığımız acı çok çok büyük. Ül­kece birlik, beraberlik ve dayanışma ruhu ile birbirimize sıkı sıkı sarılma­mız ve destek olmamız gereken bir dö­nemden geçiyoruz. Bu zor günleri hep birlikte dayanışma içerisinde aşacağı­mıza yürekten inanıyoruz. Bu noktada umut da önemli. Umut kadın demek­tir. Kadın varsa umut da vardır. Umut dolu güçlü kadınlar, güçlü çocukların yetişmesi ve yaraların daha hızlı sarıl­ması noktasında da önemli.

Kütahya Porselen olarak, Kadınlar Günü vesilesiyle umut dolu yarınlar için geleceğin güçlü kadınlarının eği­timine de katkı sağlamak istedik ve son derece anlamlı bir sosyal sorum­luluk projesine imza attık. Çağdaş Ya­şamı Destekleme Derneği’nin “Ana­dolu’da Bir Kızım Var” burs projesine destek olduk. 3 Mart-3 Nisan tarihle­ri arasında Kütahya Porselen internet sitemizde oluşturulan ilgili kategori­den yapılacak alışverişlerden elde edi­lecek gelirin tamamını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “Anadolu’da Bir Kızım Var” burs projesine bağış­layacağız.

Diğer yandan içinde bulunduğumuz bu zor günleri aşabilmek adına hepi­mizin büyük sorumluluk bilinci içe­risinde hareket etmesi ve afet bölgesi için desteklerini sürdürmesi son de­rece önemli. NG Grup olarak bölgenin ihtiyaçlarını ilk günden beri yakından takip ediyor ve ihtiyaçları karşılamak için var gücümüzle çalışıyoruz.

Bu konuda tüm imkânlarımızı se­ferber ettik. Felaketin gerçekleştiği ilk günden itibaren deprem bölgesine yö­nelik desteklerimizi vakit kaybetmek­sizin başlattık. NG ailesi olarak depre­min hemen ardından ısıtıcı, ayakka­bı, hijyen malzemesi, giysi, battaniye, gıda kolilerinden oluşan yardım mal­zemelerini topladık ve afet bölgesine gönderdik.

Eğitimin ülkenin geleceği açısından ne derece önemli olduğunun bilincin­deyiz. Bu kapsamda depremzede ço­cukların eğitim harcamalarında kul­lanılabilmesi için AFAD’a 5 milyon TL nakdi bağışta bulunduk. İl valilikle­ri ve AFAD ile koordineli şekilde dep­remzede vatandaşlarımızı depremin 4. gününden itibaren NG Afyon oteli­mizde ağırlamaya başladık.

Kütahya Konteyner Kent projesine katkı sağlamak amacıyla Hatay Bölge­sinde kullanılmak üzere 250 kontey­ner sipariş ettik. Afet bölgesinde ku­rulan konteyner kentlerin sofra eşyası ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla hazırladığımız paketleri yetkili kurum ve dernekler ile koordinasyon içeri­sinde ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya devam ediyoruz.

“Kadınların güvenliklerinin korunması için önlem alınmalı”

LOGO Ventures Yönetici Ortağı Merve Zabcı: 8 Mart Kadınlar Günü ka­dın hakları ve kadınların toplumda aldığı roller konu­sunda farkındalık yaratmak için önemli bir gün. Ancak, bu yıl bu gün Türkiye de yaşa­yan kadınlar için ayrı bir an­lam ifade ediyor.. Bu dönem­de, özellikle kadınlar ve kız ço­cukları omuzlarında en çok ağırlık hissedecek gruplar arasında öne çıkıyor. Onlara yardımcı olabi­lecek her destek üzerine organize olarak çalış­mamız gerekiyor. Depremden sonra yaraların sarılması için uzun soluklu çalışmalarının ve sürekliliğin esas olduğu kanaatindeyim.

 

“Bir kadın değişirse, bütün dünya değişir”

Koton Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Yılmaz: Kuşkusuz depremden ka­dın erkek, genç yaşlı, ço­cuk yetişkin demeden çok faz­la kişi etkilendi. Büyük ve ortak bir travma yaşıyoruz. Ancak bu tür büyük afet anlarında maa­lesef kadınların ve çocukların acil ihtiyaçları gerek hazırlıksız yakalanmaktan gerek telaştan göz ardı edilebiliyor. Biz Koton olarak bu alanda bazı projeleri şekillendirmek üzere çalışıyoruz. Kadınların yaşama hızla tutunması için fiziki şartların çok hızlı bir şekilde iyileştirilmesi son dere­ce önemli. Yaşanan bu büyük travmada şüp­hesiz amaç hayatta kalan herkesin bir an önce toparlanması. Ancak hepimiz biliriz ki aile­mizdeki kadınlar en zor zamanda umudu en çok yeşertendir. Ortamın enerjisini yüksel­ten, can veren, canlandıran, güven verendir. Galiba Atatürk’ün, ‘’Bir kadın değişirse, bütün dünya değişir…’’ sözüne en çok bugünlerde sa­rılmalıyız. Bölgedeki tüm kadınlara fiziki ve moral desteği sağlayarak, toplumsal iyileşme­yi hızlandırmalıyız.

“Hep birlikte daha iyi bir gelecek yaratacağız”

Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Yaşar: Ekonomik ve toplumsal gelişim, hiç şüphesiz kadınların yaşa­mın her alanına daha fazla ve etkin katılımıyla mümkün. Kadın ve erke­ğin birlikte yaşama denge kattığını, başarının da bu dengenin doğal sonu­cu olduğunu düşünüyorum. Kadınla­rın iş gücüne katılımı ve güçlenmesi, hem kendi yaşamlarında hem de top­lumsal yaşamda değişim ve dönüşüm yaratıyor.

Dünyada ve ülkemizde, kadınların iş hayatında daha fazla yer aldıkları­nı, çalıştıkları iş alanlarının çeşitlen­diğini, yönetsel görevlerde de daha etkin olduklarını görüyoruz. Cesa­retlendirmek ve iyi mentörlerle ka­dınların güçlü yönlerini iş yaşamına aktarmalarına fırsat vermek, fırsat eşitliği yaratmak önemli. 2022 yılı verilerine göre Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı %35 seviye­sinde. Eğitim seviyesinin yükselme­si ve kadınlara fırsat eşitliği tanın­masıyla iş gücüne katılım oranının da çok daha iyi seviyelere gelebile­ceğine inanıyorum. Son yıllarda göz­lemlediğim bir diğer konu da, kadın girişimci sayısındaki artış. Kadınlar, yeteneklerini ve yaratıcılıklarını or­taya çıkarmak için daha fazla çaba gösteriyor ve yeni girişimlere imza atıyorlar. Cesaretle attıkları bu adım­lar, Türkiye ekonomisine de katkı sağlıyor.

Yaşar Topluluğu olarak kadınların iş yaşamında güçlenmesi, farklı be­ceriler kazanarak iş alanlarını çeşit­lendirmeleri, kadın çalışan oranının artırılması yönünde projeler yürü­tüyoruz. Çalışanlarımız içinde kadın oranı %19 seviyesinde ve her geçen yıl artıyor. Yöneticilerimiz arasında kadın oranı %27. Yönetim Kurulları­mızda kadın oranı %40 seviyesinde. STEM alanında çalışan mühendis­ler içinde kadın oranı %51 iken Ar- Ge çalışanlarımız içinde kadın oranı %40. Her geçen yıl bu oranların art­ması memnuniyet verici. Kadınların, farklı bakış açıları, sezgileri, empati yetenekleri, dirençli ve sabırlı olma­ları ile yaşama ve işe değer kattıkları­na inanıyorum.

Kadınlar çeşitli alanlarda zorluk­larla karşılaşıyor. Çok yakın zaman­da yaşadığımız ve hepimizi derinden etkileyen deprem felaketi ile kadın­ların bakım, barınma ve hijyene yö­nelik zorluklarının arttığını görüyo­ruz. Bu konuda da desteklerin art­masının sorunun çözümünde etkili olacağını düşünüyorum. Bölgede sa­yıları oldukça fazla olan kadın giri­şimcilerin depremle birlikte kaybet­tiklerini yeniden kazanmaları için üretime geçmeleri de, maddi ve ma­nevi katkılar sağlayacaktır.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da kamu, özel sektör ve sivil toplu­mun iş birliği içinde hareket etme­si ile sorunların üstesinden gelecek, kadın ve erkeğin eşit ve birlikte ça­lıştığı bir yaşam sağlayacak, hep bir­likte daha iyi bir gelecek yaratacağız.

“Pes etmemek gerekiyor”

TÜİOSB Yönetim Kurulu Başkanı Gül Akyürek Balta: Türkiye’de sivil toplum ör­gütlerinde özellikle yöne­tim kadrolarında kadın tem­sil oranına baktığımızda ciddi anlamda eşitsizliği net olarak görebiliyoruz. Kadın, yönetim kadrolarında olmak istiyor an­cak önüne çıkan engeller bu is­teğini köreltiyor. Dolayısıyla eşitliğin sağlanması için kadı­nın çok daha fazla çaba göster­mesi, gerektiğinde ısrarcı olması ve pes etme­mesi gerekiyor. İş dünyasında da kadın yöneti­ci konusunda durum benzer. Sanayi ve ticaret odaları yönetimlerinde son yıllarda kadının adına rastlanıyor. Ülkemizde pozitif ayrım­cılıktan söz edilecekse, evet bizim toplumu­muzda erkekler için pozitif ayrımcılık yapı­lıyor, kadın için değil. Bunun için mücadele veren kuruluşlar az da olsa var elbette. Aynı görevde bulunan kadın ve erkeğe baktığımda, kadının başarı öyküsüyle, deneyimleriyle, iş bilmesiyle, becerisiyle, pratik düşünmesiyle, cesaretiyle, donanımıyla çok daha üstün oldu­ğunu görebiliyorum.

“Yeni yaşam kadınlar öncülüğünde kurulacak”

İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli: 8 Mart, yalnızca senede bir gün, ka­dınların erkeklerle eşit olduğunu ifade etmesinin, haklarını savunma­sının, özgürlük taleplerini iletmesinin en somutlaşmış halidir. Bir ‘farkında­lık yaratma’ günüdür. Semboliktir ve tek başına asla yeterli değildir.

Bana göre, hepimizi derinden etki­leyen Kahramanmaraş merkezli dep­remler ile ardından gerçekleşen Ha­tay ve Malatya depremlerinde haya­tını kaybeden tüm canlarımızı anma ve hayatta kalan kadınlarımız için, bu seneki 8 Mart, maruz kaldıkları ay­rımcılığa, adaletsizliğe karşı çıkan seslerini daha çok duyma, onları daha çok dinleme, eşitliğe giden yoldaki en­gelleri aşmak için daha kuvvetli ve di­rençli durma günüdür.

Deprem gösterdi ki depremde de en zor şey yine kadın olmak. Çocuk ve yaşlıların bakımlarını da üstele­nen kadınlar, tüm dünyada olduğu gibi afetlerin en çok etkilediği grubu temsil ediyor. Barınma ve güvenlik gi­bi diğer büyük sorunlarla uğraşırken, bir yandan da hem kendilerinin hem de çocuklarının temel ihtiyaçları için yoğun kaygı taşıyor; sorumluluk üst­leniyor.

Yine de ilk günden beri deprem böl­gesini bir an olsun terk etmeyen, yara­ları sarmada kadınların öncülük etti­ği muazzam bir toplumsal dayanışma var. Kadın hayat verendir, bir toplu­mu geleceğe kadınlar taşır. Bu zorlu günlerden sonra, dayanışmayı büyü­ten yepyeni bir yaşam yine kadınların öncülüğünde kurulacak.

Hem devletin hem sivil toplum ku­ruluşlarının hem de gönüllülerin, kı­sacası hepimizin öncelikli gündem maddesi bu ve uzun bir süre de bu ol­malı. Kadınların bu zor şartlarda yü­künü paylaşacağı alanlar yaratmak, kadınların yükünü toplum olarak ha­fifletmek zorundayız. Bu konuda her bireye her kuruma ayrı görevler dü­şüyor.

Deprem bölgesindeki kadınların önce sağlığını, barınmasını, ihtiyaçla­rını, rehabilitasyonunu ve özgüveni­ni sağlamak gerekiyor. Çocuklarının rahatını ve aile sistemini oturttuktan sonra sıra bir sonraki kademeye geli­yor. O da çalışmak. Depremzede ka­dınların istihdama, ekonomiye katı­labilmesi için çeşitli mekanizmaları devreye sokmamız lazım. Kamu, mes­lek kuruluşları ve STK’lar tarafından iş birliğiyle bu konuya yönelik hızlıca planlama yapılmalı. Eğitim ve men­torluk sistemleri kurarak erkekler ka­dar istihdama dahil olabilecekleri po­tansiyeli hep birlikte yaratabilir, kriz­leri fırsata çeviren girişimci kadınları da bu sıkışmışlıktan çıkarabiliriz. Hepimizi çalışmak iyileştirecek. Eşit şartlar iyileştirecek…

“Kadın girişimciliği desteklenmeli ve özendirilmeli”

Mersin Kadın Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Meral Seçer: Özellikle son yıllarda ka­dın hakları alanında çalı­şan Sivil Toplum Kuruluşları­nın sayısında ve çalışmalarında artış olduğunu gözlemlemek­teyiz. Ancak genel olarak fark­lı alanlarda faaliyet yürüten STK’lara baktığımızda ağırlıklı olarak karşılaştığımız, yönetim ve karar alma birimlerin de yer alan kadın sayısı düşük olma­sı. Temennimiz kadın haklarını savunmak ve toplumdaki yerini güçlendirmek üzerine ça­lışmalar yapmak üzere bir araya gelme ihtiya­cının azaltarak, tüm toplumsal sorunlarımı­za çözüm bulmak ve toplumumuzun gelişimi için çalışan sivil toplum kuruluşlarının ço­ğalması. Böylece gerek yönetim gerekse aktif üyelikte cinsiyet eşitliğinin sağlanmış olma­sıdır. Kadınların etkin liderler olarak var ol­dukları daha adil, eşitlikçi, gelişen bir toplum için kadına biçilen bu rol algısının değişmesi, yasalarda kadınların çalışma hayatını destek­leyici ve fırsat eşitliğine zorlayan düzenleme­lerin yapılması gerekmektedir.