Can dostlarımızın çok gizli dünyası!
Dileyenin dublajsız, dileyenin Alper Kul ve Çağlar Çorumlu’nun sesinden Türkçe izleyebileceği “Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı”, yetişkinlere de hitap eden, bu yazın en sevimli animasyonlarından biri.
NERMİN SAYIN
Sabah işe giderken sizi kapıya kadar uğurlayan, hatta gitmemeniz için türlü maskaralıklar yapan, akşam döndüğünüzde yine aynı noktada bulduğunuz, gelişinizi Titanic’in limana yanaşması kadar büyük bir olaymış gibi coşkuyla karşılayan tatlı köpeğiniz bütün gün evde yalnız ne yapıyor? Ya da gidişinize de gelişinize de umursamaz gibi yaklaşsa da bir gözü daima sizde olan prensipli kediniz? Çok sevilen animasyonlar “Çılgın Hırsız” ve “Minyonlar” ın yönetmeni Chris Reynaud’ın Yarrow Cheney ile birlikte bu sorulardan yola çıkarak yarattığı, uzun bir süredir sabırsızlıkla beklenen “Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı” ( The Secret Life of Pets) bu hafta sonu ülkemizde vizyona giriyor. Dileyenlerin Louis C. K., Eric Stonestreet, Kevin Hart, Ellie Kemper, Lake Bell, Jenny Slate, Bobby Moynihan, Hannibal Buress ve Albert Brooks’tan oluşan orijinal seslendirme kadrosundan izleyebileceği filmin Türkçe versiyonu da var. Önce düşman, sonra sıkı dost olacak Max ve Duke ikilisini bizde sevilen komedyenler Alper Kul ve Çağlar Çorumlu seslendirmiş. Ve o kadar iyiler ki gönül rahatlığıyla Türkçesini tavsiye edebilirim.
Max, Duke ve diğerleri...
Şimdi biraz da “olay”ın kahramanlarından bahsedelim: Ana karakterimiz, Manhattan'da bir apartman dairesinde genç sahibesiyle mutlu mesut yaşamakta olan ufak ırk Max. Sahibi Katie'ye aralarında büyük bir aşk olduğuna, hiç kimsenin evcil hayvanını onun sahibi gibi sevmediğine inanıyor. Aynı apartmanda yaşayan arkadaşları da onun kadar sevimli: Max'e platonik bir aşk besleyen güzeller güzeli Gidget, obur ve klas kedi Chloe, en sevdiği şey kelebek takibi olan sosis köpek Budy, iyi kalpli buldog Mel, muhabet kuşu Sweetpea ve diğerleri, bir arada yaşayıp gidiyorlar. Chloe, sahibesinin verdiği diyet mamayı daha o kapıyı kapar kapamaz döküp kendini buzdolabındaki tavuk cennetine atarken, Budy mikseri çalıştırıp uzun vücuduna evlere şenlik bir masaj yapıyor. Şehirdeki diğer evcil hayvanların durumu da çok farklı değil aslında; örneğin zarif bir kaniş, dinlesin diye açılan klasik müzik kanalını sahibi evden çıkar çıkmaz değiştirip rock'a geçiyor ve çılgınca kafa sallamaya başlıyor! Neyse, hepsini anlatırsam seyretmenin ne mânâsı kalacak! Bizimkilerin yazgısını değiştirense dev boyutlu sokak köpeği Duke oluyor. Max'i de bir yavruyken sokaktan sahiplenen Katie, bu iri kıyım köpeğe kıyamayıp onu da eve alıyor. Alıyor almasına ama, Max'in sahibi paylaşmaya hiç niyeti yok! Duke'ü evden kovdurmak için bir dizi numara yapıyor.
Evlere şenlik bir tavşan...
Fakat, heyhat! Numaralar elinde patlıyor ve Duke'le inatlaşırken girdikleri tenha sokakta eskiden evcil olan, ama sokağa atıldıkları için insanlardan -ve elbette diğer evcillerden- nefret eden kedili, domuzlu, kertenkeleli bir “çete”nin eline düşüyorlar. Liderleriyse gerçek bir suç makinesi olan kartopu tavşan Snowball... E, bu kadar detay yeter...
“Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı”- nın en büyük başarısı, yaratıcılarının hayvanları ve hayvan besleyenleri müthiş bir dikkatle gözlemlemiş, üstüne bu gözlemlerini zekâ dolu ayrıntılarla bezeli bir mizahla yansıtabilmiş olmalarında. Filmde hikâye akarken, evcillerin ya da sahiplerinin yaptıkları on saniye bile sürmeyen bir sürü ayrıntı var ve yapıtı asıl güzelleştiren de onlar.
Galada her yaştan sinemaseverle birlikte izlerken ben de salondaki çoğu hayvansever gibi tanıdık onlarca an gördüm ve kahkahayı patlattım. Bu anlamda aslında yetişkinleri hedef kitlesi olarak belirlediğini söylemeliyim filmin. Ama tabii, küçükler de bütün karakterleri, hatta çetenin azılı elemanları dövmeli domuz Tatoo’su ve yalnızlıktan bunalmış şahin Tiberius’u bile son derece sevimli çizilmiş bu animasyonda doyasıya eğlenebilirler.
AMERİKALILARI SİNEMADA BULUŞTURDU
Yaratıcı ekibinin önceki işlerinde attığı kahkahaları hâlâ hatırlayan ve hayvan beslemese bile bu temadan cümbüşlü bir iş çıkacağını uman büyük bir kitle, film ABD’de vizyona girince adetâ sinema salonlarına “koştu.” İlk hafta sonunda 104 milyon lira hasılat yaparak Amerikalıların animasyon sevgisini bir kez daha ortaya koyan “Evcil Hayvanların Gizemli Yaşamı”, orada bir aydır vizyonda ve 296.9 milyon dolara ulaşmış durumda. Bakalım rakamlar bizde nasıl olacak?
ÖYKÜ, YİNE DETAYDA GİZLİ
Bir hayvansever olarak “Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı”nda en sevdiğim şey, hikâyeyi hayvanların tarafını tutarak anlatması! Manhattanlıların yalnızlıklarını paylaşmak adına yalnızlığa mahkum ettiği ve aslında bütün günlerinin nasıl geçtiğini pek de umursamadıkları evcilleri, küçükken çok sevimli bulunup alınmış ama sonra “bakması zor geldiğinden” sokağa atılmış “diğer hayvanlar”ın “kötücüllüğünün” tamamen insan kaynaklı olması ve ufacık bir sevgi gösterisiyle çözülüvermesi, barınakların hayvanların mutlu olmasının mümkün olmadığı düzenleri gibi pek çok önemli konu, hem yetişkin hem çocuk seyircilere “gözüne sokulmadan” hissettiriliyor hikâye boyunca. Filmde tüm hayvanlar sevimli çizilmiş evet, ama mümkün olduğunca gerçekçi ayrıntılarla da desteklemiş animatörler işlerini; Duke’ün salyaları gibi! İzleyeceklere bir tavsiyem de filmin müziklerini de kulak arkası etmemeleri. Gerçekten hikâyeye çok yakışmış çünkü... Umarım, bizde de dünyada da, izleyenlerin hiç olmazsa bir kısmına hayvanların hayatlarının hiç de kolay olmadığını ve sevgi ihtiyaçlarını fark ettirebilir bu sevimli animasyon.