Büyükler küçüklere pay bırakmıyor
Son 10 yıllık dönemde büyük ölçekli bankaların payları sürekli artarken, diğer banka gruplarının payları azaldı.
ANKARA - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK), "Bankacılıkta Yapısal Gelişmeler" dergisinde yer alan değerlendirmede, son 10 yılda büyük ölçekli bankaların sektördeki paylarının sürekli artarken, diğer banka gruplarının paylarının azaldığı belirtildi.
Derginin, bugün BDKK'nın internet sitesinden yayımlanan Aralık-2011 sayısındaki değerlendirmede, Türk bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün yüzde 92'sinin mevduat bankaları, yüzde 4,6'sının katılım bankaları ve yüzde 3,4'ünü kalkınma ve yatırım bankalarından oluştuğu kaydedildi.
Son yıllarda mevduat bankalarının payında gözlenen azalışa paralel olarak katılım bankalarının payında istikrarlı bir artış görüldüğü ifade edilen dergide, "Ölçek açısından son 10 yıllık dönem incelendiğinde, büyük ölçekli bankaların payının sürekli arttığı, buna mukabil diğer banka gruplarının paylarının azaldığı görülmekle birlikte, 2011 büyük ölçekli bankaların sektör payı azalırken orta ölçekli bankaların lehine bir değişim gözlenmektedir" değerlendirmesine yer verildi.
Söz konusu gelişmenin görece küçük ölçekli bankaların büyüme potansiyelini gösterdiği kaydedilen değerlendirmede, şunlar kaydedildi: "Küresel sermayenin Türk bankacılık sektörüne olan ilgisi 2002 yılından itibaren artarak devam etmekte ve sektörde faaliyet gösteren 36 bankada küresel sermayenin payı bulunmaktadır. 2010 yılında yüzde 2,1 olan yurt dışı organizasyonların toplam dönem karındaki payı, 2011 yılında yüzde 7,5'e yükselmiştir. 2011 yılı itibarıyla yurt dışı organizasyonların sektörün toplam aktiflerindeki payı ise yüzde 15,1'dir. Banka şubelerinin yurt içi dağılımında ağırlığını İstanbul'un oluşturduğu Marmara Bölgesinde önemli bir yoğunlaşma görülmektedir. Sektördeki bankaların 34 farklı ülkede yurt dışı organizasyonu mevcut olup, 2011 yılında özellikle Bahreyn ve Irak'ta yeni şubeler açılmıştır."
Değerlendirmede, bankacılık sektörünün yoğunlaşma göstergeleri analiz edildiğinde Türk bankacılık sektörünün pek çok gelişmiş ekonomiye göre risklilik düzeyinin düşük olmasının sektörün sağlamlığına işaret ettiği belirtildi.
Aktiflerde ağırlık kredilerde
Aktiflerde ağırlık kredilerde
Değerlendirmede, kredilerin bankacılık sektörü toplam aktifleri içindeki ağırlıklı payının geçen yılda da devam ettiği kaydedilerek, sektörün aktiflerinde gözlenen artışı sürükleyen temel nedenin, kredi hacminde yaşanan büyüme olduğu bildirildi.
Türk bankacılık sektöründe kredi piyasasında yüksek bir yoğunlaşmanın bulunmadığı bilgisine yer verilen değerlendirmede, kredi hacmi piyasası yoğunlaşmasında 2011 yılında gözlenen kısmi artışa rağmen, yoğunlaşma ölçütünün bin puanın altında kalarak 812,9 puan seviyesinde gerçekleştiği belirtildi.
Mevduat bankalarının kredi piyasasındaki ağırlığının, 2011 yılında da sürdüğü ifade edilen değerlendirmede şunlar kaydedildi:
"Küçük ölçekli bankaların kredi piyasası içindeki paylarında 2006 yılından beri yaşanan düşüş eğilimi de 2011 yılı itibarıyla sürmüştür. Piyasa yapısı çerçevesinde, ticari krediler ve KOBİ kredileri, toplam krediler ile paralel bir gelişim izlerken, tüketici kredileri piyasasında daha yüksek bir yoğunlaşma bulunmaktadır. Özellikle kredi kartı alacakları piyasasındaki görece yüksek yoğunlaşma ve 2007 yılı sonrası konut kredisi piyasasındaki yoğunlaşmanın kısmen artması, tüketici kredileri piyasası yoğunlaşmasındaki artışta etkili olmuştur."
Değerlendirmede, bankacılık sektöründe mevduat piyasasında, büyük ölçekli bankaların toplam içindeki paylarında meydana gelen azalışın yanı sıra 2011 yılında yoğunlaşmanın da azaldığı bildirildi.
Sektörde faaliyet gösteren dört katılım bankasının pazar paylarının birbirine yakın seviyede bulunduğu ifade edilen değerlendirmede, katılım fonları piyasasında, 2010 yılı itibarıyla, Asya ve Orta Doğu bölgesinde faaliyet gösteren kuruluşlarca toplanan küresel mevduatın 324 milyar dolara ulaştığı, söz konusu mevduatta Suudi Arabistan'ın aynı yıl içinde ilk sırada yer aldığı belirtildi.
ATM ve POS hizmete erişimi kolaylaştırdı
Ödemeler sisteminin unsurlarından olan ATM ve POS sayılarının, son sekiz yılda artmasının bankacılık hizmetlerine erişimin her yıl daha da kolaylaştığını gösterdiği kaydedilen değerlendirmede, kredi kartı sayısının bankaların pazar payı ve kar stratejilerinin de etkisiyle son 10 yılda yaklaşık üç katına ulaştığı ifade edildi.
Piyasa yapısı ile ilgili olarak analiz edilmesi gereken temel unsurlardan birisinin de kuruluşların davranış biçimi olduğu belirtilen değerlendirmede, sektörde oluşan davranışın önemli göstergelerinden birinin fiyatlama politikaları olduğuna işaret edildi.
Bu çerçevede, Türk parası-yabancı para ayrımında ortalama plasman faizi ve ortalama faiz maliyetlerinin incelendiği belirtilen değerlendirmede, "TP plasman faizinde orta ölçekteki bankaların, ortalama TP faiz maliyetinde ise küçük ölçekli bankaların diğer gruplara göre daha düşük oranlarla çalıştıkları gözlenmektedir. Ayrıca, kredi ve mevduata ilişkin faiz oranları incelendiğinde, bankaların faiz oranlarını indirdikleri ve genel olarak marjların daraldığı görülmektedir" ifadesine yer verildi.