“Bir düğünde ilk konserimi verdim!’’
İşletme okumasına rağmen hayalinin peşinden giderek müziğe yönelen Esra Zeynep Yücel, konser vermeye, kardeşinin düğünüyle başlamış. “Kardeşime, 'Senin düğününde ilk konserimi vereceğim,' dediğimde bana dönüp 'Çıldırdın mı? Ben de ilk defa evleniyorum' demişti.
EMRE ALKİN
Bana “Caz müziğini tarif et” deseler, cevabım şu olur: Gerçeğe dayalı, evrensel- müzikal bir ifade biçimidir. Rahmetli annem ve babamın bu müzik türünü evde dinlemeleriyle başlayan ilgim, sonra büyüdü ve gelişti. Kısmet diyelim, belki de kader, karşıma caz müziğine olan ilgisini, sanatıyla bütünleştiren bir hanımefendiyi çıkardı. Caz sanatçısı Esra Zeynep Yücel, çocukluğundan beri en büyük tutkusu olan müzikle yıllar sonra buluşmasını, tutkusunu hiç kaybetmemesini ve hayalinden vazgeçmemesini bana anlattı. “Hiç bitmesin” dediğim sohbetlerden birini daha böylece gerçekleştirdim. Paylaşmasak olmazdı.
Okuyucuların tanıması için tam olarak bugüne kadar ne yaptığınızı kısaca anlatır mısınız?
Yeditepe Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdim, ekonomi alanında master yaptım. Chase Manhattan’da stajyer olarak başladığım iş kariyerinden sonra mezun olduğum Yeditepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde, Prof. Dr. Vural Savaş’la birlikte çalıştım. Ardından, ailemize ait inşaat şirketinde çalışmayı sürdürdüm. 4 sene önce gittiğim koçluk eğitiminde, Associate Certified Coach unvanını aldım. Eğitimde sorulan “Hayaliniz nedir?” sorusuyla hep peşinden gitmek istediğim müzik, hayatıma tekrar girdi. Böylelikle küçük yaşlardan beri hayatımda var olan müzikle yeniden ilgilenmeye karar verdim... 7 yaşında başlayan piyano merakım, şarkı söylemeye olan tutkum, kendi müziğimi hayata geçirmemi sağladı. Esra Zeynep Yücel Band grubunu kurdum, çok başarılı ve değerli müzisyen arkadaşlarımla yoluma devam ediyorum.
Yaptığınız işi seçmenizde yaşadıklarınız mı etkili oldu, yoksa çocukluktan gelen bir motivasyon mu?
Müzik yapmak, şarkı söylemek, benim için çocukluğumdan beri gelen bir tutkuydu. Bu tutkuyu hiç kaybetmediğim için işimi çok severek ve keyifle yapıyorum.
“Müziği, okuduklarımın bir uzantısı olarak düşünüyorum ”
Anne ve babanızın, ailenizin hayattaki seçimlerinize etkisi oldu mu? Nasıl bir ailede büyüdünüz?
Tabii oldu. İşletme, ekonomi bizim dönemimizde çok popüler bölümlerdi. Ben de çalışkan bir öğrenciydim. Ailemin fikirlerine de çok değer veririm. Babam; inşaat ve mimarlık fakültesini, annem; işletme bölümünü bitirmiş. Onlardan da etkilenerek o dönemdeki seçimlerimi yaptım. Esasında müziği, okuduklarımın bir uzantısı olarak düşünüyorum. Bir marka yaratabilmek, onu büyütebilmek, işin finans kısmıyla ilgilenmek, yani kısaca bu organizasyonu tamamlayabilmek için bir altyapı gerekiyor. Bu bilgi ile müziği birleştirince daha çabuk yol aldım.
Bu işi yapmaya ne zaman karar verdiniz. İstediğiniz yere geldiğinizi düşünüyor musunuz?
Çocukluk yıllarımda başlayan müzik tutkum, beni buralara getirdi. Profesyonel müzik yapma fikrim ise; dört sene önce başladı ve hayata geçti. Oldukça yoğun çalışmaların ardından, şan dersleri, yurt dışı workshop'lar; Stanford Jazz Academy, İskoçya’da dünyaca ünlü caz vokal Allison Burns’le yaptığım çalışmalar... Gerçekten çok uğraşmalı geçen bir dönem yaşadım… Uğraşmadan, çalışmadan başarı gelmiyor. Ben doğru ve zor işlere konsantre bir insanım ve tabii başarmak benim için çok önemli. Hayat felsefem, her gün işimle ilgili yeni bir şeyler öğrenmek ve gelişmek. Yaptığım işin kalitesi benim için çok önemli… Çalışıyorum ve üretiyorum.
Dünyanın her yerinde konser verebilecek ölçüde aranan bir vokal olabilirsem, o zaman “İstediğim yerdeyim” diyebileceğim.
Sosyal medya yaptığınız işte ne kadar etkili?
Sosyal medya çok etkili. Kendi müziğimle ilgili bütün haberlerimi, konserlerimi, yaşam tarzımı sayfama koyabiliyorum, takipçilerimden yorumlar alıyor ve bu iletişimden çok mutlu oluyorum. Yazılan tüm yorumları okuyor ve mutlaka değerlendiriyorum.
Bu işte ekmek var mı? Varsa nereden başlamalı?
Kaliteli müzik yapıp insanlara bunu ulaştırabilirseniz, bu işten para kazanılacağını düşünüyorum. Çok çalışmak, hedeflerini belirleyip kaliteli müzik yapmak için uğraşmak, başlangıç için güzel bir yer diye düşünüyorum.
Hiç unutamadığınız bir anı var mı? Sizi çok güldüren ya da şaşırtan, belki de kızdıran?
Konser vermeye, kardeşimin düğünüyle başlamıştım. 350 kişilik bir gruba söyledim. Kardeşime, “Senin düğününde ilk konserimi vereceğim”, dediğimde bana dönüp “Çıldırdın mı? Ben de ilk defa evleniyorum” demişti. Katılarak güldüğümü çok iyi hatırlıyorum. Harika bir düğün ve konser oldu. Davetlilerin hiçbiri ilk kez sahneye çıktığıma inanamadı. Hayatımda hep aynı netlikte hatırlayacağım unutulmaz bir başlangıçtı benim için…
Yaptığınız işte örnek aldığınız kim ya da kimlerdir?
Bayılarak hiç sıkılmadan dinlediğim kadın vokaller; Ella Fitzgerald, Melody Gardot, Cassandra Wilson, Diana Krall, Lisa Fischer (beraber çalışma imkânımız oldu, müthiş bir tecrübe idi), Eva Cassidy… Türk sanatçılarımızdan; Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Ayten Alpman, Müzeyyen Senar ilk aklıma gelenler…
“Sesinle adeta oynuyorsun...”
Yaptığınız iş dünden bugüne ne kadar değişti?
Her gün değişiyor, daha iyisini yapabilmek için. Sesi doğru çalıştırırsan ses aralıkların gelişiyor; farklı tonlarda şarkı söyleyebiliyorsun, kendinle ilgili yeni keşifler yapıyorsun. Sesinle âdeta oynuyorsun, vokal için inanılmaz bir keyif…
Başka hangi mesleği tercih ederdiniz?
Başka meslekten geldiğim için bu noktaya, hiçbir şeyi değiştirmek istemem. Ancak bir televizyon projem var, onu hayata geçirmek istiyorum.
Bu işte eğitimin, ilişkilerin ve tecrübenin payı size göre yüzde kaçtır?
Özellikle sizin mesleğinizde... Eğitim tabii ki gerekli, tecrübe çok önemli; yurt dışı deneyimleri, farklı müzisyenlerle bir araya gelip onların tecrübelerinden yararlanmak çok değerli… İlişkiler, her meslekte olduğu gibi avantaj sağlayabiliyor. Esasında hepsi birbirini tamamlıyor diyebilirim.