Bir dahiyi “dizginlemek!”
Üç harika oyuncu: Colin Firth, Nicole Kidman ve Jude Law... Ne istediğini bilen bir yönetmen: Michael Grandage... Ve ancak gerçek hayatın yazabileceği kadar etkili bir hikâye: "Genius."
NERMİN SAYIN
Yaz geldi, kısa bir süre içinde vizyonu korku filmleri ve romantik komediler işgal edecek. Yani tadını çıkara çıkara izleyeceğiniz bir drama için, epeyce beklemeniz gerekebilir. Sırf bu yüzden bile Colin Firth ve Jude Law’ı karşı karşıya getiren, yanlarına zımba gibi bir Nicole Kidman koyan, üstelik de sihirli tamlamaya yani “gerçek bir hikâye”ye sahip “Genius”u (Fırtınalı Hayatlar) kaçırmamalısınız!
“Genius”; bizde çok fazla tanınmasa da dünyada “bir edebiyat dahisi” unvanını çoktan elde etmiş, zamanında James Joyce’la karşılaştırılmış, sadece 38 yaşındayken ölmemiş olsa daha neler yazabileceğine dair iç geçirmeler yaratmış Thomas Wolfe’un ve tüm yayıncılar onun kendine özgü kitabı “Look Homeward, Angel”ı geri çevirirken metindeki cevheri fark edebilmiş editörü Maxwell Perkins’in öyküsü. Perkins’in adını duymamış olanlar için ek bir bilgi: Kendisi Ernest Hemingway ve Scott Fitzgerald’ı da keşfeden editör!
“Genius”un yönetmen koltuğunda ünlü tiyatro ödülü Tony’e değer bulunmuş Michael Grandage var. Dolayısıyla büyük bölümü kapalı alanda geçen filmde bir tiyatro estetiği yakalamanız mümkün, ama olumlu anlamda. Zaten, Jude Law da delilikle dahilik sınırında gezinen, enerjisini kontrol edemeyen, sürekli yüksek ruh hali içindeki Tom’u biraz sahne edasıyla oynuyor! Öyle ki, “Hamlet” yorumuyla Londra sahnelerini sallayan Law’ı 26 yaşındayken oynadığı “Yan Odadan Melodiler” den beri böyle ele avuca sığmaz görmediniz! Karşısındaysa su gibi berrak bir oyuncu var. Doğrusu, Max rolü için Colin Firth’ten daha iyisi bulunur mu bilmem! Sükûnetin, insancıllığın, çalışma azminin, dostluğun ve zekânın vücut bulduğu bir adam çıkarmış ortaya. Yani film, son derece dengeli!
Tanıdık yüzler
Filmde edebiyatseverlerin tanıdık yüzler bulması mümkün. Örneğin Scott Fitzgerald ve karısı Zelda... “Genius”ta Fitzgerald’ı Guy Pearce, Zelda’yı ise Vanessa Kirby oynuyor. En güzel sahnelerinden birinin odağında ise Ernest Hemingway var. Hemingway, İspanya’ya gitmek üzere ve bu yolculuğun ona büyük bir roman getireceği inancında. Getirecek de, bilin bakalım hangisini? Max onu uğurlamaya sahile gelmiş, Ernest'in yakaladığı balıklarla hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. İşte bu sahnenin gerçek fotoğrafı...