Avrupalıyı Boğaz'a getirebilsek 2018 hazırgiyimcinin yılı olur
Bu yıl Avrupa'da büyümenin ivmelenmesi, Türkiye hazırgiyim üreticisinin bu en büyük pazarında alımların canlanması bekleniyor. TGSD Başkanı Fayat, "Hala Avrupalı alıcının yüzde 40'ını İstanbul'a getirtemiyoruz. OHAL şimdi bir engel" dedi.
Özlem ERMİŞ BEYHAN
Hazırgiyim sektörü 2017'de ihracatta Avrupa ile yaşanan sıkıntıların baskın etkisi ile beklediğini bulamadı. Peki ya 2018? Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Şeref Fayat, bu yıl ihracatta yüzde 10 büyümenin ancak AB ile ilişkilerin rayına oturması ile mümkün olabileceğini vurguluyor. Türkiye'nin hazırgiyim üretiminin yüzde 75'i Avrupa'ya ihraç ediliyor. Avrupa için ise Türkiye toplam alımlarının yüzde 7'sini yaptıkları ve yerine Portekiz ya da Yunanistan'ı koymak için sürekli yeni adımlar attıkları bir 'yakın üretici'. TGSD Başkanı Fayat, risk ve fırsatların birarada olduğu yeni yılda uluslararası ilişkilerde ve iç siyasette yaşanacak gelişmelerin performanslarında etkin olacağını düşünüyor.
İstanbul'a geldiklerinde pazarlık bile yapamıyorlar
2017'de kurdaki artış hazırgiyimciyi ne kadar zorladı? Yeni yıla dair beklentileriniz ne yönde?
Biz her zaman gelirle borcun aynı para cinsinden olması gerektiğini vurguluyoruz. Bunu yapanlar çok zorlanmadı. Türkiye sermaye ihtiyacı olan bir ülke. Bir zamanlar kamunun üstlendiği borcu şimdi artık özel sektör sırtlanmış durumda. Dolar bolluğu şirketlerin bunu ucuz maliyetle kullanmasını cazip kıldı. Birkaç yılı çıkarırsanız son 10 yılda TL maliyetlerinin yarısına finansman ihtiyacını karşıladı şirketler. Önemli bir dönem iyi geçti, şimdilerde sıkıntı yaratıyor. Gelişmekte olan ülkelerle aramızda yüzde 10'luk bir köpük olduğunu görüyoruz. Türkiye'nin içsel problemleri olmadığı durumda yönetilebilen bir kur seviyesine gelineceğini düşünüyorum. Avrupa'ya yönünü almış, katılım müzakerelerinin sürdüğü bir süreçte olduğumuzu düşünün. O zaman 3.65 civarında bir dolar olur ve bu da kimseyi rahatsız etmez.
2018'de Avrupa'ya dair büyüme tahminleri çok iyimser. Bu nasıl etkiler hazırgiyimcimizi?
Evet, doğru. Ancak bizim ihracatımızın artışının siyasi mesajlarla bağlantılı olacağına inanıyorum. 2017'de biz 2016 rakamlarındayız hazırgiyim olarak. Türkiye'nin ihracatında ise yüzde 10 artış var. Yani aslında biz eksideyiz. Hazırgiyim turizme benzer. Temas gerektirir. Masada sattığımız ürünleri satamaz hale geldik. Terör olayları, darbe girişimi, hala olağanüstü halin devam ediyor olması... Avrupalı alıcıların hala yüzde 40-45'ini geri getiremedik. Biz ayaklarına gidiyoruz, fiyatta fedakarlık yapıyoruz. Bu nedenle yüzde 10 müşterimizi malesef Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika'ya kaçırdık. OHAL'in hala devam ediyor olması da bunda etkili. Kalksa Avrupalı firma yetkililerinin Türkiye ziyaretleri en az yüzde 10-15 olumlu etkilenir. Çünkü bize iletilen; seyahatlerini sigorta ettiremedikleri, bu nedenle gelemedikleri yönünde.
Bu kadar mı etkili alıcıyı İstanbul'a getirtebilmek?
Ürünü ellemek öyle etkili ki. Biz bavul bavul ürün götürüyoruz onlara giderken ama yetmiyor. Alıcı geldiğinde ise 'Şu ürün var mı' diye sorduğunda onlar yemek yerken biz ürünü getirip mümkünse model dikip gösterir, siparişi öğleden sonra alırdık. Oraya gittiğinizde ofislerine giriyorsunuz, işleri yoğun zaten, size 1 saat ayırmış. Bir ofiste ürünleri gösterip dönüyorsunuz. Oysa onlar geldiğinde ağırlıyorsunuz, o rahat ortamda Boğaz'a götürüyoruz, yedirip içiriyoruz; o siparişi bırakmak zorunda kalıyor alıcı.
Bu psikolojik baskı fiyatı nasıl etkiliyor?
Etkiliyor tabii. Son 1.5 yılda malesef trend tersine bu yüzden döndü. Artık hazırgiyimde değer endeksi düşüyor, miktar endeksi artıyor. Bizim sürdürülebilir olmamız için değer endeksinin artması gerekiyor. Fiyatta düşüş baskısı var ama bu paralelde de Avrupalıların talebinde artış olacağını görüyorum. Kur seviyeleri nedeniyle fiyatlamalarda artış yaşamaya başladık. Pakistan, Endonezya'dan aldıkları malları burada fiyatlamaya başladılar. Kur bize neye izin verir, onu belirlemeye çalışacağız sektör olarak.
Eurodaki güçlenme sürecek sektör bundan kazanacak
Peki sektör fiyatlama yaparken kurdaki bu oynaklığı nasıl yönetiyor?
Öncelikle biz yüzde 10 düşükten alıyoruz kuru. Net kuru kullanmıyoruz. Bu golleri biz geçmişte yedik. O nedenle herkes dikkatli artık. Milyon dolarlık kontratlarda ise hedge edip onların forward kurunu dikkate alıyoruz.
Euro ile dolar arasındaki makasın açılması sizi nasıl etkiliyor?
Şu anki durumu iyi. Biz hammaddeyi dolarla alıyor, satışımızın yüzde 74'ünü Euro Bölgesi'ne yapıyoruz. İthalatımızın yüzde 100'ü dolarla. Dolayısıyla paritenin euro leyhine olması bizim için gizli bir kar. Euronun güçleneceği bir süreçte olduğumuz düşünülürse, 2018'de de avantajlı bir sürecin devam etmesini; euro paritesinin 1.20-1.21 bandında olmasını öngörüyoruz. Ekonomistlerimizden aldığımız bilgiler bu yönde.
Kurda bir öngörü yapabiliyor musunuz?
Açıkçası bir şey söyleyemiyorum. Siyaset çok etkili olacak. Erken seçim olup olmayacağı belirleyici olacak diye düşünüyorum.
Markalı üreticiler için de Turquality gibi destek gerek
"Üreticilerimiz de marka olmak zorunda. TGSD olarak tasarladığımız nitelikli üretici programı bunu içeriyor. Bir türlü hayata geçmesi yolunda başarılı olunamadı. Türkiye'nin markalı üreticiye ihtiyacı var ama tüm üreticiler marka olamaz. Türkiye'nin de 5-10 markası olacak ama bizim o markalara üretim yapan markalı üreticilere ihtiyacımız var. Kaliteli üretim yapan firmaları destekleyen bir programın hayata geçirilmesi bu noktada çok önemli. Markalara Turquality ile destek veriyoruz ama üreticilerimizi de aynı şekilde bir programla desteklemeliyiz. Bunun bütün projesi hazır ancak bu yolda onlarca kez Ankara'ya gittiğim halde birkaç bakanlığı ilgilendirdiği için rafta kaldı. Bu desteği yapıp kaliteli üreticiyi ayırmadığınızda haksız rekabet ortaya çıkıyor."