Avrupalıların yaptığı tuzak!

“Şimdi siyaseti unutup, uyuyan ekonomiyi uyandırma zamanı” diyen OAİB Koordinatör Başkanı Ahmet Kahraman, ihracatta hazirandan sonra kıpırdama beklediklerini söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

canan-sakarya-006.png

Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) Koordinatör Başkanı Ahmet Kahraman, ihracatta durağanlığın haziran sonundan itibaren yerini hareketliliğe bırakacağını söyledi. Yurtdışındaki projelerde yabancı mimarların artık kendi ülkelerinin markalarını şartnamelere yazdırdığını belirten Kahraman, ihracatta maliyeti artıran taşımacılığın karayolu ile yapılmaya devam edilmesi halinde 2023 hedeflerine ulaşmanın zorlaşacağını söyledi. Kahraman, Finlandiya’nın endüstriyel ormancılıkla kişi başına geliri 23 bin eurodan 34 bin euroya çıkardığını belirterek, Türkiye’nin de benzer projeler uygulayabileceğini söyledi. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Kahraman, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı. 

►Genel anlamda ekonominin gidişatını nasıl görüyorsunuz?

Dünyada bir sıkıntı olduğu aşikar, Bizim en yakın olduğumuz, ihracatımızın güçlü olduğu Avrupa ülkeleri sıkıntıda. Karışıklığın olmadığı tek ülke İran, onda da ambargo kaynaklı sıkıntı yaşandı. Araya Nevruz girdi 1 aydan fazla sürdü, alışveriş kesildi. Şimdi yeni yeni kıpırdıyor. Irak’ta tüm sıkıntılara rağmen, özellikle kağıt, orman, mobilya sektöründe birinci sıradayız. 

Ancak, Irak’ta geleceğe dönük endişelendiren konu var. Türk Müteahhitler Birliği ile yaptığımız görüşmelerde, “Irak’ta biz iş yapıyoruz, malı taşıyoruz fakat yavaş yavaş orada da Batılı ülkeler şartnamelere marka yazdırmaya başladılar” şeklinde konuşuyorlar. Bana göre bize kurulan en büyük tuzak budur. Libya’da da bunu yaptılar. Genellikle tasarımcılar Avrupa ülkelerinden geliyorlar ve kendi ürünlerini yazıyorlar. Yine de biz orada müteahhitlerimiz yoğun çalıştığı için güçlüyüz. 

Gıda konusuna gelince, diğer sektörlere göre durumun daha iyi olduğu ortada. Hatta Suriye ile bile çeşitli kanallardan işler yürüyor. Buna rağmen, teknik konularda, Almanya, Avusturya gibi Avrupa ülkeleri daha fazla pay alabilmek için yoğun çaba sarf ediyorlar. 

►Peki bu sorunların giderilmesi için ne yapılmalı?

Irak’ta bir merkez kurmamız lazım. Ekonomi Bakanlığı mı? Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) mi yapar bilmiyorum ama Irak piyasası ile yakından ilgilenmemiz gerekiyor. İnşallah, oradaki ihracatımız zaman içinde zayıflatıp kaybetmeyiz. Eğer, uyanık davranırsak iş yapmaya devam ederiz. 

►Bahsettiğiniz işleri ticaret müşavirleri yapmıyor mu?

Ticaret müşavirleri çalışıyor, hatta Ekonomi Bakanlığı güzel bir iş yaptı. Ticaret müşavirlerimizi muhtemel ticaretin olacağı yerlere kaydırdılar. Ancak can güvenliğinin olmadığı ülkelerde de ticaret ikinci üçüncü planda kalıyor. Gıda maddeleri daha rahat satılabiliyor ama mobilya vs. daha sonradan geliyor. Şunu görüyorum, dünya ekonomisinde komple bir daralma var ve bu hep beraber açılacak. Çevre ülkeler açılınca biz çok daha avantajlı konuma geleceğiz. İhracattan da çok ümitliyim hazirandan sonra daha kıpırdanma bekliyoruz. 

►KKDF’nin vadeli alımlarda da kaldırılmasını nasıl buluyorsunuz?

Biz daha önce bakanlarımıza KKDF’nin kaldırılması gerektiğini gerekçeleriyle birlikte anlattık. Bunun yük olduğunu, sanayicinin bunu ödememek için peşin alım yaptığını, peşin almak için bankalara gittiğini, vadeli alınabilecek malın peşin ödenmesinin faydasının ne olduğunu söyledik. Sağ olsunlar yakından ilgilenip KKDF’yi sanayi hammaddesinde kaldırdılar. Son zamanda yapılan en güzel iş buydu. 

Yine TOBB Ekonomi Şurası’nda mobilya ağaç ürünleri sektörüne ilişkin sunum yaptım, Sayın Başbakan haklı olduğumuzu söyledi. Bizim mobilya sektörünü rahatsız eden yüzde 8.5’lik Ağaçlandırma Fonu’nun yılbaşından itibaren kaldırılacağı sözünü verdi, çok teşekkür ediyoruz. 

►Döviz kurlarındaki gelişmeleri nasıl buluyorsunuz?

Döviz kurları büyük tahribat yapıyor. Biz TL ve euro bazında satarken, hammaddeyi dolarla alıyoruz. Ancak son dönemlerde bir çok firmanın kur hareketliliğine karşı önlem aldığını görüyoruz. İnsanlar karşı tarafl a masaya oturarak, kurun etkilerini ortadan kaldıracak şekilde sözleşmelerini yenilediler. Bu yeni anlaşmaların etkilerini de bir iki ay içinde görürüz. 

►İhracatta yeni pazar arayışları konusunda ne düşünüyorsunuz?

İhracatçı sürekli yeni pazar diye koşturuyor ve görevini yapıyor. TİM ülke ülke dolaşıyor, Bakanlığımız elinden gelen her şeyi yapıyor. Bunları kullanmak için piyasanın güzel olması lazım ki insanlar yararlanıp ihracatı arttırsın, yenilikçi ürünler ortaya çıkarsın. Bütün bunlar ekonominin düzgün olduğu zamanlarda olabiliyor. Aksi takdirde bunları değil, geçimi düşünmeye başlıyorsunuz. 

►İhracatta altyapı sorunu var mı? 

Altyapı soruları elbette var ama zamanla bunlar gideriliyor. Yıllarca ihmal edilen demiryolları yatırımları hızlı devam ediyor. Limanlar çok önemli, 2023 hedeflerine ulaşmak için altyapının çok güçlü olması lazım. Karayolu taşımacılığı çok pahalı, taşımacılık karayolu ile devam ederse bu hedefl ere ulaşamayız. 

Bütün yatırımların değerlendirilmesi için ulaşım çok önemli. Son yıllarda bu konuda çabalar var. Türkiye boş durmuyor. Ancak ihracata dönük hızlandırılması gerekir ki bizim 2023 hedefini yakalayalım. 

►Kalifiye eleman konusundaki sıkıntılar için ne diyeceksiniz? 

Meslek eğitimi bütün sektörlerin konuştuğu temel bir sorun. Kimse yetişmiş eleman bulamıyor. Mesleki konularda gerçekten deneyimli eleman yok. Üniversite sanayi işbirliği çok önemli. Öğrencilerin iş hayatını okurken öğrenmesi lazım. TOBB ETÜ bu işi çok güzel yapıyor. Yakında faaliyete geçecek OSTİM Üniversitesi de bu konuda çalışıyor. 

►Kalıpçılık konusunda Türkiye ne durumda? Türkiye’de bir bölüm varmış ve o da kapanmış... 

Sanayide çok ürün kalıpla yapılıyor. Aslında sanayide çok ihtiyaç duyulan bir meslek. Şu anda ortada mektepli değil, alaylılar var. bir çok ürün kalıpla üretiliyor. 

Burada üniversitelere de çok büyük iş düşüyor. 2023 hedefine sadece biz gitmeyeceğiz ki, üniversite de bizimle koşacak. Bazen bir üniversitenin laboratuvar ihtiyacı 40-50 bin lira ile çözülüyor. Ancak hocaların gelip durumu bizlere anlatması lazım. STK olarak kurumsal destek veremiyorsak, firmalarımızla destek sağlayalım. Ama öncelikle üniversite ile sanayici arasındaki kopukluğu hocaların gidermesi, sorunları gelip anlatmaları lazım. 
Ağaç sektörünü incelemeye gittiğimiz Avusturya’da bir kasabada sanayicilerin oluşturduğu birliğin üniversitelere yıllık 3 milyon euro kaynak aktardığını öğrendik. 

►Sizin şahsi faaliyet alanınız ormancılık ve sanayisi sektörünü değerlendirebilir misiniz? 

Bizde yanlış bir anlayış var, çevreci kaygılarla ağaçların kesilmesine karşı çıkılıyor. Bu kent ormanlarında doğru kesinlikle kentlere nefes aldıran ağaçlar kesilmemeli. Ancak bilimsel olarak da ormanların kendisini yenilemesi gerekiyor. Yani belirli kriterlere bağlı olarak ağaçları keseceksiniz ki yerine yeni ağaçlar daha verimli çıksın. 

Türkiye maalesef ormanlardan yeterince yararlanamıyor. Bunun için de endüstriyel ormanların oluşturulması şart. Türkiye’de hangi ağaç hızlı yetiştiriliyorsa buna ilişkin ormanların oluşturulması desteklenmeli. Yurtdışında bunu tarımsal üretim gibi görüyorlar. Bakın Finlandiya, ormancılık sayesinde 23 bin euro olan kişi başına gelirini 34 bin euroya çıkardı. Türkiye niye bunu yapamasın?

►İhracatçının gümrüklerle ilgili sıkıntıları vardı, devam ediyor mu? 

Gümrüklerde gerçekten vatandaş odaklı yeni bir yapılanma gerekiyor. Şüphecilikten daha uzak, vatandaşlara itimada dayalı olmalı. Yolsuzluk, haksızlık yapanı yakala ama bunun yanı sıra aldığınız tedbirler eğer tüm toplumu basiretli işadamını da rahatsız etmeye başlarsa bunun faydası olmaz. Özellikle gümrüklerde bu çok önemli.

►Seçim konusunda ne düşünüyorsunuz? (röportaj 7 Haziran Genel Seçimi'nden önce yapılmıştır) 

Seçim oldukça önemli. Şimdi herkes istikrara bakıyor. Piyasaları koalisyon baskısı sardı. Geçmişte deneyimlerimiz var, koalisyon dönemlerini hep beraber yaşadık. İnşallah sağ salim seçimi atlatırız ve memlekette taşlar yerine oturur. Siyasetçiler de geçmişten ders alıp deneyim kazanırlar. Ekonomi odaklı çalışmaya soyunurlar. Ekonomi odaklı çalışmamanın sıkıntılarını çekiyoruz. Son zamanlarda ekonomi odaklı çalışmaktan uzaklaşmaya başladık. Yeniden şu dönemi başlangıç kabul edersek, her şey düzelir. Bu sıkıntılı ortamda kimse yeni yatırım yapmaz, yatırımını genişletmez, yatırım ortamının hazırlanması açısından bunlar çok önemli. Tek parti iktidarını parti ayrımı yapmadan söylüyorum. Geçmiş deneyimleri de göz önünde bulundurduğumuzda, koalisyon hükümetlerinde her parti kendi tabanına yönelik politika uygulamaya kalktığını görürsünüz. Ekonomiye odaklanmazsak sorunlara çare bulamayız, sıkıntı devam eder. Üretmeden zaten Yunanistan’ın hali ortada, turizm yetmez. Dünyada hiçbir ülke turizmden karnını doyuramaz.

xftuj6.jpg

Ahmet Kahraman'ın dikkat çektikleri

Seçimler bitti… Hayırlı uğurlu olsun… Şimdi siyaseti unutup, uyuyan ekonomiyi uyandırma zamanı… OAİB Koordinatör Başkanı Ahmet Kahraman’la 2023 için 500 milyar dolar hedefiyle yola çıkan ancak engeller, daralma ve durgunluk nedeniyle yılbaşından itibaren düşüşe geçen ihracatı konuştuk… Kahraman’ın, “Kur seviyesinde yaşanan beklenmedik yükseliş ve volatilite nedeniyle ihracatçının zamana ihtiyacı vardı. Alışma dönemi geçti, şimdi yükseliş zamanı. İhracatta hazirandan sonra kıpırdama bekliyorum.”, “Son zamanlarda yapılan en iyi iş KKDF’nin kaldırılmasıydı”, “En büyük tuzak, Avrupalı firmalar şartnamelere kendi markalarını yazmaları”, “Taşımacılık karayolu ağırlıklı devam ederse 2023 hedefine ulaşamayız”, “Spesifik alanları ihmal etmemeliyiz. Unutulmamalı, Finlandiya sadece endüstriyel ormancılıkla kişi başına gelirini 11 bin euro arttırdı” şeklindeki cümleleri, ihracatçının beklentilerini açıklamaya yetiyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir