Arıcılıkta 'doğru besleme' bal üretimi açısından önem taşıyor
Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ayhan Filazi, doğru arıcılık pratiğinin bal üretimi açısından önemli olduğuna işaret ederek, "Arıları yanlış besleme nedeniyle bir kovandan en fazla 15-20 kilogram bal alınabiliyor. Bu işi iyi yapan ülkelerde ise bir kovandan 70 kilograma kadar ürün elde edilebiliyor" dedi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun aldığı kararla her yıl 20 Mayıs "Dünya Arı Günü" olarak kutlanıyor. Bu gün kapsamında arıların dünya için öneminin hatırlatılması ve konu hakkında farkındalığın oluşturulması amaçlanıyor.
Arı popülasyonunun azalması, insan sağlığı açısından çeşitli etkilere neden olurken, gıda güvenliği ve ekosistem dengesi üzerinde olumsuz sonuçlara yol açabiliyor. Gıda üretimini destekleyici rol oynayan arıların korunması, gıda güvenliği açısından da önem taşıyor.
Prof. Dr. Filazi, doğru arıcılık pratiğinin insan sağlığı ve gıda güvenliğinde kritik rol oynadığını söyledi.
Türkiye'de gıda güvenliği alanında çalışma yapan tek enstitü olduklarını belirten Filazi, gıda güvenliğini sağlamayı, gıda sanayisine destek olmayı ve bilimsel bilgi üretmeyi hedeflediklerini anlattı. Filazi, her gıdanın kendine özgü farklı özellikleri olduğuna işaret ederek, tüketicilere Tarım ve Orman Bakanlığından izinli ve markalı ürünleri tüketmeleri önerisinde bulundu.
"Bal ve diğer arı ürünlerinde akut zehirlenme görülmez"
Bal ve propolis gibi diğer arıcılık ürünlerindeki çevresel ve arıcılık faaliyetlerinden kaynaklanan sorunlara değinen Filazi, "Zirai mücadelede pek çok pestisist (bakteri, virüs ve haşereler için kullanılan kimyasallar) kullanılıyor. Arı da çiçekten nektar toplarken bu ilacı bala geçirebiliyor. Bu pestisitin büyük kısmı arıda kalıyor, bala daha az geçiriyor. Burada problemli olan taraf, doğal özlü ve sağlığa yararlı dediğimiz propolis." dedi.
Filazi, arıcılık pratiğinin önemine dikkati çekerek, "Arıcılıkta 'varroa' dediğimiz bir parazit var. Bu parazit, arıları hasta ediyor. Bunu önlemek için özellikle zirai mücadele ilacı kullanılıyor. Başka bir bakteriyel hastalık için ise antibiyotik kullanılıyor. Bu da kalıntı olarak bal ve diğer arı ürünlerine geçiyor." diye konuştu. Prof. Filazi, bu ürünleri tüketenlerde de çeşitli sağlık sorunları yaşanabildiğini anlattı.
"Arılara şeker pancarından elde edilen şeker verilebilir"
Organik bal üretiminin teşvik edilmesi gerektiğinden bahseden Filazi, arıları doğru beslemenin bal üretimi açısından önemli olduğunu söyledi.
Filazi, "Arılara hiç şeker verilmemeli" şeklindeki yaklaşımın yanlış olduğuna işaret ederek, "Arılara ilkbahar beslemesinde şeker verilmesi, onların güçlenmesi için önemli. Arılara şeker verilebilir ama şeker kamışı ve pancarından elde edilmiş şeker verilmeli. Bu besleme ise arı bal vermeye başlamadan 15 gün önce kesilmelidir. Arıları yanlış besleme nedeniyle bir kovandan en fazla 15-20 kilogram bal alınabiliyor. Bu işi iyi yapan ülkelerde ise bir kovandan 70 kilograma kadar ürün elde edilebiliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Arı ürünlerinde akut bir zehirlenmenin ise kolay kolay yaşanmayacağını söyleyen Filazi, balın asidik kıvamda bulunduğunu, su içeriğinin düşük olduğunu, bu nedenle balda canlı bakteri üremesinin çok kolay olmadığını bildirdi.
Arı yüzü görmeden üretilen ballara dikkat
Filazi, sahte ve gerçek balın nasıl ayırt edilebileceğine ilişkin de bilgi vererek, tüketicilerin, bu ayrımı yapmasının ilk aşamada zor olduğunu ifade etti.
Tarım ve Orman Bakanlığı ile üniversite laboratuvarlarında yapılan analizler sonucunda balın gerçek olup olmadığının rahatlıkla tespit edildiğini dile getiren Filazi, "Ne yazık ki her piyasada olduğu gibi bu alanda da sahtekarlar var. Özellikle şeker şurupları ve bal esansı katılmak suretiyle hiç arı yüzü görmeden üretilen ballar mevcut. Bunun dışında arılara çok fazla şeker şurubu vererek daha fazla verim almaya çalışanlar var." dedi.
Filazi, tüketicilerin balın gerçek olup olmadığını anlamak için çeşitli yöntemler uygulayabileceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Gerçek bal donar çünkü gerçek baldaki glikoz içeriği yüksektir ve glikoz kristalleşir. Baldaki glikoz oranı düşük, fruktoz oranı yüksekse o bal biraz daha geç donar. Balı kaşıkla alıp dökmeye çalıştığınızda bal kesik kesik akıyorsa o büyük ihtimalle sahtedir. Gerçek bal kesintisiz şekilde akar. Tabii bu yöntemlerin yüzde yüz doğru olacağını söyleyemeyiz. Asıl doğrulama laboratuvar analizleriyle yapılmalı."