"Aileden aldığım etik değerler en önemli eğitim oldu…"
45 yılı geride bırakan Gaziantep merkezli Çiltuğ A.Ş.'nin yönetim kurulunda ve proje koordinasyon bölümünde yönetici olan Mehmet Can Tuğsuz'la aldığı eğitimden iş hayatına bakışına, hobilerinden sosyal medya hakkındaki fikirlerine uzanan söyleşi yaptık...
EMRE ALKİN
Bu haftaki konuğumuz Mehmet Can Tuğsuz. Gaziantep'in köklü ailelerinden birinin üyesi olan çift diplomalı bu genç girişimci, özel sektör deneyiminden sonra eve dönmüş. Gaziantep'te ağırlıklı olarak yenilenebilir enerji sektörü için çelik ağır makine sanayii ekipman üretimi yapan 45 yıllık Çiltuğ A.Ş.'ye yönetici olmuş. Can Bey'in hobileri de ilgi çekici. Siyasi tarih, teknoloji, atıcılık ve okçuluk ile ilgileniyor. Mersin'de bir konferansta rastlaştık. Ben sordum. O cevapladı. Paylaşmasak olmazdı...
- Okuyucuların anlaması için tam olarak ne yaptığınızı kısaca anlatır mısınız ?
Gaziantep Çiltuğ Isı Sanayi'nde ağır makine sektöründe çalışıyoruz. Ağır makine deyince, tabii hemen kafanızda bir resim oluşmayabilir. Asıl işimiz kaynaklı çelik imalat. Son 30 yılda ağırlıkla hidroelektrik santrallerinin hidromekanik ve elektromekanik parçalarını imal ediyoruz. Bunun yanında yine basınçlı tanklar ve rüzgâr kuleleri de yapıyoruz. Ağır, tehlikeli ve el marifeti ile yapılan bir iş. O nedenle bir zanaat aslında. Ben yönetim kurulunda ve proje koordinasyon bölümünde görev yapıyorum. İşim, zaman ve kaynak yönetimi. Durum değerlendirip doğru kaynakları, doğru zamanda, doğru işe kanalize etmek. Şirketler grubumuzun 175 Megawatt yenilenebilir enerji kurulu gücü ve bir de Gaziantep'te beş yıldızlı oteli var.
- O otelde sayısız kere kaldım. Harika bir yerdir. Otelcilik yerine neden bu iş? Çocukluktan beridir mi heves?
Kesinlikle. Çocukken her hafta sonu babam beni fabrikaya getirirdi. Hayal gücü geniş bir çocuk olduğumdan burası beni çok etkilerdi. İlkokuldan beri, "Büyüyünce ne olacaksın?" diye sorduklarında "Mühendis olacağım," derdim. Sanırım tam da çocukken düşündüğüm gibi oldu, iyi oldu.
"TEK ERKEK ÇOCUKTUM AMA ŞIMARTMADILAR AÇIKÇASI"
- Babanızı tanıyorum ve çok da saygı duyarım. Yine de soracağım: Nasıl bir ailede büyüdünüz?
Biz elinde tablet olmadan büyüyen son jenerasyonuz. Hem doksanlardan, hem de bilgi çağından çok önemli şeyler kazandık. "Arada kalmışız," bile diyebilirim, fakat bu aslında bir artıdır. O nedenle jenerasyonumdan çok umutluyum. Annem ve babam çok modern insanlardır. Ben de böyle bir aile ortamında büyüdüm. Ailenin en küçük ve tek erkek çocuğu olsam da, şımartılmadım, diyebilirim. Gaziantep Anadolu Lisesi'nde iyi bir eğitim ve önemli değerler kazandım. Ama en önemlisi aile büyüklerimizden aldığımız etik değerlerdir. Babam Gaziantep'te çok saygı duyulan bir insandır. Hep bundan etkilenmişimdir. Sebebini büyüyünce daha iyi anladım. Varlıklı olduğundan ya da öngörüsü güçlü bir iş adamı olduğundan değil, bu saygıyı aslında dürüstlüğü ve hayırseverliği ile kazandığını fark ettim. Hayattaki seçimlerimde bunun büyük etkisi olmuştur.
- Bu işi yapmaya ne zaman karar verdiniz ?
Sanırım 7-8 yaşlarımdayken kafamda oluşmaya başlamıştı, ama ben aslında gemi makineleri işletme mühendisiyim. Üniversite sınavlarına girdiğim dönemde denizcilik sektörü altın çağını yaşıyordu. Babamın da etkisiyle ileride denizcilik sektörüne yatırım yaparız düşüncesiyle girmiştim aslında. Biz mezun olana kadar global kriz dünyayı vurdu tabii. Denizcilik sektörü krizden çok ağır darbe aldı. Hâla da toparlanabilmiş değil. İsabet oldu aslında, böylece ben be çocukluğumda düşündüğüm gibi baba mesleğini yapma fırsatına kavuştum. Mezun olduktan kısa süre sonra aile şirketinde iş başı yaptım.
- İşadamı olmanın felsefesi dünden bugüne ne kadar değişti?
İnkar edilemez biçimde değişti ve bu değişen felsefeyi yakalamak hayatta kalmak ile kalmamak arasındaki çizgidir. İstatistikler Türkiye'de aile şirketlerinin ömrünün Avrupa'ya kıyasla çok kısa olduğunu gösteriyor. Sanıyorum sebebi bu felsefeyi yakalamada ağır kalmamız. Şartlar çok değişti ve hızla değişmeye de devam ediyor. Modern yönetim tarzını uygulayabilmek bu felsefenin kilit taşı.
- Bu işte eğitimin, ilişkilerin ve tecrübenin payı size göre yüzde kaçtır? Özellikle sizin mesleğinizde...
Karmaşık mühendislik gerektiren bir iş bizimkisi. Mühendislik eğitimi almamış birisi için temeli kavramak doğal olarak zor tabi. Eğitim yüzde 10 diyebilirim. Fakat yöneticilik pozisyonunda olan bir kişi için tecrübe ve insan ilişkileri çok daha önemli. Binanın temeli doğru eğitim ise asıl yapı tecrübe ve insan ilişkileridir. İnsan ilişkileri ve tecrübeye yüzde 45'er derim.
- Bu işte ekmek var mı? Varsa gençler ve girişimciler nereden başlamalı?
Genç mühendisler için mutlaka ekmek var. Kendini geliştirmek isteyen, hırslı mühendisler için harika ve pek çok başka kapıyı aralayabilecek bir sektör. Farklı şeyler öğrenmek, kendilerini geliştirmek ve ileride girişimciliğe girmek için çok uygun bir sektör olduğunu düşünüyorum. Fakat girişimciler ve yatırımcılar için ağır makine sanayi zor bir yol olacaktır. Sanırım geçmişten gelen kurumsal bir hafıza, kurum kültürü, portföy ve tecrübe bu sektörde çok önemli.
- Yaptığınız işte küresel olarak öne çıkmış isimler veya kurumlar var mı?
Türkiye'de mutlaka bizden daha büyük ve bize örnek olan firmalar var. Bunların başında Çimtaş'ı saymak gerekir. Rol model olarak aldığımız pek çok başka kurum da var. Fakat her yiğidin yoğurt yiyişi farklı, herkes kendi yolunu çizmek zorunda.
- İleride çocuklarınız bu işi yapsın ister misiniz ?
Yeni jenerasyonun aile işini devralması, büyütmesi, yaşatması tabi ki güzel bir şey. Sonuçta bir kimlik ve bir prestijdir aile mirası ve yaşatılmasını isterim. Fakat ben çocukken kimse bana "Büyüyünce mühendis ol, aile şirketinde çalış" demedi. O yüzden ben de çocuklarıma bu konuda telkinde bulunmayı düşünmüyorum. Çocuklarımın aile şirketinde çalışmalarından çok, kendi hayatlarını ve kariyerlerini seçme şansları olmasını isterim.
SOSYAL MEDYA KULLANMAYANI LİNÇ EDECEKLER NEREDEYSE…
- Sosyal medya yaptığınız işte ne kadar etkili?
Kurumsal anlamda bizim müşterilerimiz Avrupa ve Amerika'nın sayılı türbin jeneratör firmaları. Ağır makine sanayii bir tüketici ürünü olmadığından sosyal medyanın işimize etkisi çok az, diyebilirim. Fakat öyle bir çağda yaşıyoruz ki internet ve sosyal medyayı kullanmayanı linç edecekler gibi bir hava var. Şu an öncelik listemizin üst sıralarında olmasa da bu konu üzerinde biraz daha çalışacağız.
YAZILIM DİZAYNIYLA DA İLGİLENİYORUM
- Başka hangi mesleği tercih ederdiniz ya da ne yapmak istediniz?
Lisedeyken askerlik mesleğine ilgi duyardım. Tabii Mustafa Kemal'den aldığımız bir ilham söz konusu burada. Subay olmak kısmet olmadı, fakat askeri gelenekten gelen üniformalı bir üniversitede okumak kısmet oldu. Bugünün şartlarına bakıyorum ve "Doğru karar vermişim" diyorum. Şimdilerde ise hobi olarak yazılım dizaynı konusu ile ilgileniyorum. Şimdiden ipucu vermeyelim ama başarılı olursam haberiniz olabilir!
"NEW YORK'TA OKUMA HAYALLERİMİZ..."
- Unutamadığınız bir anı var mı?
İTÜ-SUNY Gemi Mühendisliği Çift Diploma Programı'na girdim üniversitede. Yeni açılmış bir program ve ilk öğrencileri biziz. Üniformalı olduğunu biliyoruz ama, detayına hakim değiliz. Türkiye'de bir dönem temel dersleri aldıktan sonra New York'taki okulumuza gittik. 1800'lerde inşa edilmiş bir kale etrafına kurulmuş askeri mimarisi olan bir okul. Neyse okula ulaştık. Bir acemilik eğitimine gireceğiz, fakat ne olduğunu tam bilmiyoruz. Gayet keyifl i bir biçimde yatakhanelerimizde yattık. Ertesi gün sabaha karşı 4-5 sularında hoparlörlerden Guns'n Roses'dan "Welcome To The Jungle" çalınıyor. Başımızda avazı çıktığı kadar bağıran üniformalı üst sınıf öğrencileri filan, askeri bir düzen içerisinde apar topar yataklarımızdan kaldırıldık ve sıraya geçtik. 2 hafta boyunca beklemediğimiz bir askeri eğitime tabi tutulduk. Bütün gün egzersiz, düzenli yürüyüş, eğitim, kurallar, disiplin vs. Bir şok geçirdik diyebilirim. 1. sınıfta New York'ta üniversite okuma hayalleri ile gidip karşınıza böyle bir ortam çıkınca tabii muazzam bir şaşkınlık ve çaresizlik içerisinde kalıyorsunuz. Üniversite hayatımın hem Amerika'daki hem Türkiye'deki kısmı böyle zorlu bir ortamda geçti. Sonradan anladım ki bu tecrübe aslında bana kıymetli dostlukların dışında da çok şey kazandırdı.