ABD'de artan resesyon endişesi piyasaları sarstı
ABD'de istihdam artışının temmuzda beklentilerin altında kalması ve işsizlik oranının yaklaşık 3 yılın en yüksek seviyesine çıkmasının ardından ülke ekonomisinin gücüne ilişkin endişelerle piyasalar sert bir darbe aldı.
ABD Merkez Bankasının (Fed) çarşamba günü eylül ayından itibaren faiz indirimlerine yeşil ışık yakmasına karşın ülkede açıklanan veriler, resesyon korkularının varlık fiyatları üzerinde etkili olmasına neden oldu.
Cuma günü açıklanan tarım dışı istihdam başta olmak üzere iş gücü piyasası ve imalat sanayisine ilişkin hafta boyu açıklanan veriler, ABD ekonomisinin sağlığına ilişkin endişeleri artırdı.
Fed'in bu hafta politika faizini 23 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5,25-5,50 aralığında sabit tutması, fiyat artışları açısından temkinli bir yaklaşım olsa da son istihdam verileri bunun iş gücü piyasası açısından riskli olabileceğini ortaya koydu.
İstihdam verileri, iş gücü piyasasında beklenenden daha hızlı bir bozulmaya işaret etti
Ülkede bu hafta açıklanan verilere göre, ABD'de tarım dışı istihdam, temmuz ayında 114 bin kişi artarak beklentilerin altında gerçekleşti.
ABD'de işsizlik oranı, temmuzda yüzde 4,1'den 4,3'e çıktı. Art arda 4 aydır artış gösteren işsizlik oranı, bu dönemde Ekim 2021'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşen işsizlik oranının bu dönemde haziran ayında olduğu gibi yüzde 4,1 olması öngörülüyordu.
ABD'de özel sektör istihdamı da temmuzda 122 bin kişiyle piyasa beklentilerinin altında artış kaydetti.
Ülkede ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı ise 27 Temmuz ile biten haftada 249 binle yaklaşık bir yılın en yüksek seviyesine çıkarak piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. JOLTS açık iş sayısı haziranda 8 milyon 184 bine gerilemesine karşın beklentilerin üzerinde kaydedildi.
Analistler, istihdam verilerinin iş gücü piyasasında öngörülenden daha hızlı bir bozulmaya işaret ettiğini, ekonominin resesyona sürüklenebileceğine dair endişeleri artırdığını belirtti.
Veriler, Fed'in hamlelerinin büyüklüğüne ilişkin soru işaretlerini ortaya çıkardı
ABD ekonomisinde önemli bir yere sahip olan sanayi sektörünün performansına ışık tutan veriler de piyasalardaki endişelerin artmasında etkili oldu.
Tedarik Yönetim Enstitüsü'nün (ISM) imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), temmuzda 46,8 ile 8 ayın en düşük seviyesine gerileyerek piyasa beklentilerinin altında kaldı.
ABD'de fabrika siparişleri de haziranda yüzde 3,3 ile beklenenden fazla azalış kaydetti. Ayrıca, ülkede inşaat harcamaları haziranda artış beklentisinin aksine yüzde 0,3 azaldı.
Analistler, imalat sektöründeki daralma ile iş gücü piyasasındaki yavaşlamaya işaret eden verilerin Fed'in eylül ayında politika faizini indirip indirmeyeceğine dair şüpheleri ortadan kaldırırken hamlelerinin büyüklüğüne ilişkin soru işaretlerini ortaya çıkardığını belirtti.
Eylülde 50 baz puanlık faiz indirimi fiyatlanmaya başlandı
Makroekonomik veriler ABD ekonomisinin resesyona sürüklenebileceğine dair korkuları alevlendirirken, Fed'in eylülde daha agresif bir faiz indirimine gidebileceği fiyatlanmaya başladı.
İstihdam verilerinin ardından para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed'in eylülde politika faizini 50 baz puan indirme ihtimali yüzde 70'in üzerini gördü.
Fed Başkanı Jerome Powell, çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında, 50 baz puanlık faiz indirimi olasılığının sorulması üzerine "Bu şu anda düşündüğümüz bir şey değil. Bugün itibarıyla herhangi bir karar verilmiş değil." yanıtını vermişti. Ancak Powell, iş gücü piyasasında maddi anlamda daha fazla soğuma görmek istemediğini de ifade etmişti.
Birçok finans kuruluşu da verilerin ardından Fed'in faiz indirimlerinin boyutlarına ilişkin tahminlerini güncelledi.
Citi, Fed'in eylül ve aralık aylarında 50'şer baz puan olmak üzere bu yıl toplam 125 baz puanlık faiz indirimine gideceğini öngördü. JPMorgan da Fed'in hem eylül hem de kasım ayında yarım puanlık faiz indirimi yapacağı tahmininde bulundu.
New York borsasında sert düşüş
Artan resesyon endişesi Amerikan piyasalarında dün satış baskısını derinleştirdi.
Haftanın son işlem gününün kapanışında Dow Jones endeksi, 600 puanın üzerinde değer kaybetti ve yüzde 1,51 azalarak 39.737,26 puana indi.
S&P 500 endeksi yüzde 1,84 azalışla 5.346,56 puana ve Nasdaq endeksi yüzde 2,43 kayıpla 16.776,16 puana düştü.
Söz konusu kayıp, Nasdaq endeksinin temmuzdaki kapanış zirvesinden yüzde 10'dan fazla düşmesine neden oldu ve endeks düzeltme bölgesine girdi.
Dow Jones endeksindeki haftalık kayıp yüzde 2,1 olurken, S&P 500 endeksi hafta genelinde yüzde 2,06 ve Nasdaq endeksi yüzde 3,35 düştü.
Bilanço sezonu da hisse ve sektör bazlı oynaklığın yüksek seyretmesine neden olurken, teknoloji hisselerinde dün yaşanan düşüşe Intel öncülük etti.
Bu hafta bilançolarını açıklayan ABD'nin teknoloji devlerinden Apple ve Amazon'un geliri nisan-haziran döneminde arttı, Intel'in geliri ise azaldı.
Intel'in hisseleri şirketin gelirinin bu dönemde azalması ve işten çıkarmaya gideceğini duyurmasının ardından yüzde 26,06 değer kaybetti. Şirketin hisseleri, 1974'ten bu yana en büyük düşüşünü yaşadı.
Amazon'un hisseleri de şirketin gelirinin beklentileri karşılayamaması sonrası yüzde 8,8 düştü. Apple'ın hisseleri ise gelirinin tahminleri aşması ve iPhone satışlarının hafif düşüş göstermesine karşın beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi sonrası yüzde 0,7 arttı.
ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi Aralık 2023'ten bu yana en düşük seviyesine geriledi
Resesyon korkusu güvenli liman varlıklara olan talebi desteklerken, tahvil faizleri düştü.
ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 3,79 ile Aralık 2023'ten bu yana en düşük seviyesine geriledi. 10 yıllık tahvil faizi, bir hafta içinde yaklaşık 40 baz puanlık düşüş kaydetti.
ABD'nin 2 yıllık tahvil faizi de dün yaklaşık 28 baz puan düşüşle yüzde 3,87'ye geriledi.
Tahvil fiyatları ile tahvil getirilerinin ters orantılı şekilde hareket ettiğini anımsatan analistler, tahvil fiyatı arttığında tahvil getirilerinin azaldığını belirtti.
Ayrıca bazı analistler, istihdam verilerinin Fed'in getiri eğrinin gerisinde kaldığına işaret ettiğini belirtti.
Avrupa'da da 10 yıllık tahvil faizleri düşüş gösterirken, Almanya'da yüzde 2,17'ye, Fransa'da yüzde 2,96'ya, İtalya'da yüzde 3,62'ye, İspanya'da yüzde 3,05'e, Belçika'da yüzde 2,82'ye, Avusturya'da yüzde 2,71'e, Hollanda'da yüzde 2,48'e ve İngiltere'de yüzde 3,82'ye indi.
Dolar 4 ayın en düşük seviyesini gördü
Dolar endeksi de verilerin ardından yüzde 1,16 azalışla 102,99'a gerileyerek mart ayından bu yana en düşük seviyesini kaydetti.
Euro/dolar paritesi yüzde 1,1 artışla 1,091 seviyesine tırmanırken, dolar/yen paritesi yüzde 1,8 azalışla 146,5'e indi. Altının ons fiyatı ise yüzde 0,15 azalışla 2.442,68 dolara geriledi.
Avrupa ve Asya piyasalarında da satış
ABD'de resesyon endişelerinin artmasıyla Avrupa piyasalarında da satış ağırlıklı bir seyir hakim oldu.
Dün Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 2,33, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 1,61, İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 1,31 ve İtalya'da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 2,55 değer kaybetti.
Öte yandan Avrupa'da bu hafta İngiltere Merkez Bankasının (BoE) faiz kararı takip edilirken, BoE politika faizini 25 baz puan indirerek yüzde 5'e düşürdü. BoE Başkanı Andrew Bailey, yılın geri kalanında olası faiz indirimlerine ilişkin açık bir sinyal vermekten kaçınırken, para piyasalarındaki fiyatlamalar BoE'nin kasımda tekrar faiz indirimine gitmesinin olası olduğunu gösterdi. Avrupa Merkez Bankasının (ECB) da karışık gelen enflasyon verilerine karşın yüzde 95 ihtimalle eylülde yeniden faiz indireceği tahmin ediliyor.
Asya pay piyasalarında da satış baskısının derinleştiği görülürken, Japonya'da dün Nikkei 225 endeksi yüzde 5,7, Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 3,7, Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 2,1 ve Çin'de Şanghay bileşik endeksi ise yüzde 0,9 düştü.
Japonya Merkez Bankasının (BoJ) enflasyonla mücadele kapsamında faiz artırımlarına devam edebileceği yönündeki açıklamaların ardından, piyasalarda BoJ'un faiz adımlarını 10 baz puandan 25 baz puana çıkarabileceğine ilişkin söylentiler risk algısının had safhaya ulaşmasına neden oldu.
Analistler, hem BoJ'un şahinleşmesiyle güçlenen yenin, hem de dünyada artan resesyon endişesinin ihracatçı Japon şirketlerin performansını olumsuz etkileyebileceği endişesinin Japonya pay piyasalarındaki satış baskısının derinleşmesinde önemli rol oynadığını bildirdi.