60 yıldır sahnede: “Batı Yakası'nın Hikâyesi”
Şarkıları sahne yapıtının sınırlarından taşıp birkaç neslin diline dolanan müzikal, 18 Mart’a kadar Zorlu PSM’de sanatseverlerle buluşuyor.
NERMİN SAYIN
Geride bıraktığımız sezonlarda “Operadaki Hayalet”ten “Cats”e Broadway'in gediklilerini seyirciyle buluşturan Zorlu PSM, şu sıralar, müzikal tarihinin en kendine özgü yapıtlarından biri olan “Batı Yakası'nın Hikâyesi” ni ağırlıyor. Tam 60 yıldır sahnelerde olan yapıt ölümsüzlüğünü Shakespeare’in “Romeo ve Juliet”inden ilham alan Arthur Laurents’in hikâyesine mi, Leonard Bernstein’ın müzikalden bağımsız olarak bile hayatlarımıza “sızan” bestelerine mi, yoksa Stephen Sondheim’ın öyküyle müziği birlikte ören -ve bir müzikal için elbette hayati olan- şarkı sözlerine mi borçlu? Galiba hepsi... Geleceği açıklandığından beri merakla beklenen “Batı Yakası'nın Hikâyesi” nihayet İstanbul’da işte. Müzikal tutkunuysanız ya da “La La Land”le türe merak sardıysanız, gösteri 18 Mart’a kadar izlenebilir.
Yoruma biraz yakından bakarsak... Orijinal yönetmeni ve koreografı Jerome Robbins olan gösteri, Joey McKneely’nin rejisiyle, Donald Chan’ın şefliğindeki orkestranın canlı eşliğiyle yorumlanıyor. Meraklılarının çok iyi bildiği gibi “Batı Yakası'nın Hikâyesi”, alışıldık müzikal kalıplarını kırmasıyla tanınan; konusundan atmosferine, şarkılarından koreografisine “başka” bir yapıt. Irkçılık, Amerikan rüyası, tutunma-tutunamama, gençlerin açmazları, şiddet, var olma ve kendini ispat çabası filme de çekilen metnin ana izlekleri. Öyküyü birbirine bağlayan tutkalsa düşman çetelerin “çocukları” Porto Ricolu Maria ile Polonyalı Tony’nin ilk görüşte başlayan aşkı. Rejinin yanı sıra koreografiyi düzenleyen Joey McKnelly, bu çok bilinen öyküyü dozunu sertleştirerek sahneye taşımış. Özellikle 2. perdede gerilimin dozu daha yüksek. Böylece bir anlamda yılların tozunu da, “biraz haşin hareketlerle” silkelemiş üzerinden müzikalin...
KOREOGRAFİSİYLE DİKKAT ÇEKİYOR
Sokak çeteleri Köpekbalıkları ile Jetler’in öyküsünde, özellikle toplu sahnelerin koreografisi dikkat çekici. “Maria” Jenna Burns ve “Tony” Kevin Hack (ikili resim); “Maria” ve “Somewhere” gibi romantik şarkılarda alkışlanırken, “Anita”yı (yanda) oynayan Keely Beirne de özellikle eski ve yeni yaşamını “karşılaştıran” ve bir anlamda seyirciye Amerikan rüyasını sorgulatan “Amerika” şarkısında beğeni topluyor.