2014'te küresel hisse senedi piyasalarını durağan seyir bekliyor
HSBC analistlerinin yaptığı araştırmaya göre küresel hisse senedi piyasaları 2014’te iki rakamlı dönüşleri zor görecek. Fed’in tahvil alımlarını azaltacağı beklentisi ise bu görüşün arkasında yatan en önemli neden
Hilal SARI
DIŞ HABERLER - Amerikan banka kuruluşu HSBC analistlerine göre küresel hisse senedi piyasalarının görünümü önümüzdeki yıl içinde 2013’ün getirdiği risk alma rallisi halinden uzaklaşacak. Rapora göre hisse senedi piyasaları ayı piyasasına girmeyecek fakat, bankanın raporuna göre getiriler yüzde 10 sınırını geçemeyecek. HSBC analistlerine göre, Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) tahvil alımlarını azaltacağı beklentisiyle yıkıma uğrayan piyasa beklentilerinin bir sonucu olarak 2014 yılı boyunca küresel hisse senedi piyasaları görece durağan seyredecek.
Araştırma notlarında HSCB Küresel Strateji Şefi Gerry Evans’ın yönettiği çalışanlar grubunun araştırmadaki notlarına göre analistler küresel hisse senetlerinin 2014 yılı boyunca iki haneli dönüşler getirmelerinin hayli zorlayıcı olacağını düşünüyor. CNBC’nin haberine göre banka hisse senedi piyasalarının negatif dönüşler getireceğini ya da ayı piyasasına gireceğini öngörmüyor. Araştırmaya göre ufukta görünen ise 2014 sonu itibariyle hisse senedi piyasası yüzde 8’lik bir yükseliş yaşayacak. Yükseliş temettülerle birlikte yüzde 10 da olabilir.
Fed’in tahvil alımlarını azaltması en önemli neden
Hisse senedi dönüşlerindeki bu kasvetli görüntünün arkasında yatan en önemli neden Fed’in varlık alımlarını yavaşlatacak olması beklentileri. Fed’in tahvil alımları, küresel finansal krizi takip eden dönemlerde ABD Maliye Bakanlığı’nın fiyatları düşürmesine ve getirilerde düşüşe yol açmıştı. Yatırımcılar bu sebeple paralarını yatıracak farklı araçlara yönelmiş ve yetersiz faiz oranlarının verdiği nakitler sebebiyle çoğu yatırımcı hisse senetlerine yığılmışlardı.
S&P 500 endeksi önceki cuma günü oturumu 1.798 puanla kapatarak yılbaşındaki değerinin yüzde 26 üzerine çıkmış ve yeni bir rekora ulaşmıştı. Fed’in 85 milyon dolarlık varlık alımlarına devam edeceği kararıyla İngiltere ve Japonya’da piyasalar benzer tepkiler vermişti. İngiltere’nin FTSE 100 endeksi yılın başından o güne yüzde 14’lük bir artış yaşamış Japonya’da Nikkei 225 ise küresel ekonomideki durgunluğa rağmen yüzde 45’lik bir yükselme yaşamıştı. Önümüzdeki dönemde Amerika Merkez Bankası Başkanlığı koltuğuna oturacak, Fed Başkan Yardımcısı Janet Yellen’ın güvercin yorumlarına rağmen, bir çok yatırımcının beklentisi önümüzdeki dönemde likiditenin azalacağını düşünüyor.
HSBC raporu “Fed’in varlık alımlarını azaltmaya gitmesi ve fiyatların bir çok pazarda on yıllık ortalamalarının haff üzerinde olması sebebiyle, hisse senedi piyasalarındaki bu yükselişin katlanarak devam edeceğine güvenemeyiz. Bir sonraki destek gelirlerin büyümesiyle oluşmalı” diyor. Banka’nın analizine göre önümüzdeki yıl küresel ekonominin yüzde 11 büyümesiyle gelirlerde de büyüme görünebilir. Ayrıca analiz yatırımcıların hisselerini varlıkların yararına olacak şekilde satmaya devam edeceğini de öngörüyor.
HSBC analistleri gösterge niteliğindeki10 yıllık ABD hazine tahvil faizinin 2014’te yüzde 2.1 ve yüzde 3 getiri sağlayacağını belirtiyor. Hisse senetlerinin yüksek getirili olması yatırımcı için pozitif bir durum olsa da, bonoların bu yükselişte elde tutması aslında yatırımcının daha fazla para kaybetmesine neden oluyor. Bu yüzden HSBC bu durumu varlık piyasaları için en pozitif potansiyel olarak görüyor.
Bu süre içerisinde, diğer bankalar da küresel hisse senedi piyasalarının ayımsı görünümleri hakkındaki görüşlerini yayımladılar. Kasım başlarında Nomura stratejisti Bob Janjuah bir müşteri notunda 2014’ün son üç çeyreğinde küresel hisse senedi piyasalarının yüzde 25-50’sinin elden çıkartmaya gideceğini belirtmişti. Saxo Bank’ın şef ekonomisti Steen Jakobsen ise CNBC’ye son haftalarda verdiği farklı röportajlarında birden çok kez boğa piyasası yatırımcılarının bu dönemdeki yükselişleri takip ederek bir yere varamayacaklarını ve riskli olmanın zamanı olmadığını ifade etmişti.
Tabii ABD varlıklarının avantajlı hale geleceğini düşünenlerin sayısı da az değil. İngiliz Barclays 2014’ün sonunda S&P 500 endeksi için 1900 fiyat hedefi koydu. Citigroup ise varlık piyasalarının 2014 sonuna kadar yüzde 13 daha yükseliş gösterebileceğini söyledi.
[PAGE]
ABD’nin borç tavanı krizi 2014’ün en büyük tehdidi
Yatırım bankası Nomura’nın üst düzey politika analisti Alastair Newton’a göre Washington’da devam eden borç tavanı sorunu yatırımcılar için 2014’ün en önemli endişesi olacak. Hisse senedi piyasaları Ekim’de hükümetin kısmi kapanışından beri nispeten iyimser bir havadaydı. Fakat Newton’a göre bu tepkisiz kalış, sağ kanatta yer alan cumhuriyetçi politikacıları sınırları zorlamak anlamında cesaretlendirebilir. Newton araştırma notunda “Parasal belirsizlik 2014’ün ilk çeyreğinde devam edecek” diyor ve bu durumun tahvil alımlarında azaltmaya gidilmesini 2014’ün ikinci çeyreğine erteleyeceğini ifade ediyor.
ABD Başkanı Barack Obama tarafından imzalanan uzlaşmada borç tavanı 7 Şubat’a kadar uzatılmış ve hükümet 15 Ocak’a kadar kaynak yaratılarak tekrar açılmıştı. Bu da ülkenin birkaç ay sonra tekrar borç krizine girebileceği anlamına geliyor. Newton’a göre Beyaz Saray ve Senato arasında ocak ayında bağlayıcı olmayan ve 15 Ocak bütçenin son gününü iptal edecek bir anlaşma daha imzalanması muhtemel görünüyor. Bu şekilde bir kepenk kapatma durumundan kaçınılabileceğini belirten Newton, uzlaşmanın harcama endişelerini çözebileceğini ya da borç tavanı konusunu tekrar havada bırakacak bir durumunun da gerçekleşebileceğini ekliyor. “Böyle bir anlaşmanın borç tavanını 7 Şubat’ta yükseltmeyi içerip içermeyeceği konusu belirsiz. ABD Maliye Bakanlığı muhtemel bir temerrüt tehlikesinden kaçınmak için olağan dışı önlemler alabilir” diyen Nomura politika analisti Newton, bu problemin beklenenden daha uzun sürebileceğini ve mart ortalarına – mart ayındaki vergi iadeleriyle birlikte - haziran ortalarına kadar devam edebileceğini düşünüyor.
ABD Başkanı Obama’nın sağlık paketine imza atmasına en çok karşı çıkan muhafazakar Texas Cumhuriyetçisi Ted Cruz,, Obamacare adlı sağlık paketini rafa kaldırmak için elinden geleni yapacak gibi görünüyor. Bu da Newton’a göre bir kepenk kapatma ve borç tavanı krizini tetikleyebilir. Newton borç çıkmazına piyasaların verdiği bu yalın tepkinin Çay Partisi’ni daha da ileri gitmek için cesaretlendireceği riskini ekliyor.
[PAGE]
Fransa ekonomisi yatırımcılar için 2014’ün çukuru olabilir
Avrupanın en etkili fon yöneticilerinden ve CQS hedge fonu kurucusu Michael Hintze, Fransa’nın bocalayan ekonomisinin yatırımcılar için 2014’te büyük bir çukur oluşturabileceği konusunda uyardı. Şirketi 12 milyar dolar yöneten ve geçtiğimiz sene yılın en iyi hedge fonu yöneticiliği ünvanı alan Hintze, yatırımcılar için 2014’ü hoş ve iyi huylu bir yıl olarak betimledi ve Avrupa’nın sınır ekonomilerinde iyileşme öngördü fakat Fransa’yı yorumlarında bir endişe olarak ayrı tuttu.
Londra’da gerçekleşen Reuters Küresel Yatırım Summit’inde konuşan Hintze, sosyal gerilimlere, hükümet borcuna ve çalışanların toplu çıkışına ve Fransa’nın Euro Bölgesi’nden çıkabileceğine değindi. CQS Directional Opportunities fonu geçtiğimiz yıl yüzde 36 yükselen ve bu sene yüzde 12 artmış olan Hintze, “Asıl sorun sınır ekonomilerinde değil Fransa’da” dedi.
“Çekirdek Avrupa’nın özellikle Almanya’nın ekonomisi makul bir görünüme sahip. Fakat beni endişelendiren Fransa’da olup bitenler çünkü fikrimce bu ülke 2014’ün çukuru olabilir.” Sözleriyle Fransa endişesini dile getiren Hintze, Fransız şirketlere karşı kredi borcu takas sözleşmesi aldığını belirtiyor. Avrupa Birliği kredi borcu takas sözleşmelerini bazı egemen hisseler için alımını aynı şirketin tercihli tahvillerine sahip olunmadığı durumlarda yasaklamıştı. Fransız bankalar üzerinde gerekli stres testlerini yaptıklarında bir problem görünmediğini ifade eden Hintze, makro çerçeveden baktığında ülke ekonomisinin kendisinin yeterince ilgisini çektiğinin altını çiziyor. Hintze, Fransa hakkında olumsuz görüş bildiren ilk hedge fon yöneticisi değil. Bir çok fon yöneticisi Fransa devlet tahvillerine bir çok kez yatırım yaptı fakat 10 yıllık Fransa tahvilleri geçtiğimiz yazdan beri en fazla yüzde 2.7 yükseldi. Ekonomi dergisi the Economist, geçtiğimiz yıl kapağında Fransa’ya “Avrupa’nın kalbinde saatli bomba” sözleriyle yer vermişti. Fakat Hintze’nin yorumları Fransa’nın üçüncü çeyrekte yüzde 0.1 küçüldüğü gerçeğini destekler nitelikte. Yüzde 0.1 büyüme beklentisi içinde olan ülke ekonomisi son dört çeyreğin üçünde küçüldü. Geçtiğimiz haftalarda ise Standard&Poors ülkenin kredi notunu ikinci kez indirdi.
Fransa ‘eurocu’ mu değil mi?
Hintze ayrıca euronun en sıkı savunucusu ve Yunanistan, İrlanda gibi ülkelerin ihtiyacı olan kurtarma paketlerinin en büyük katılımcısı Almanya ile Fransa arasında önemli bir ayrımın altını çizdi. “Aşırı sağ National Front partisinin lideri Marine Le Pen’in popülerlik kazandığı şüphe götürmez” diyen Hintze Fransa’nın Maastricht’e karşı oy kullandığını unutmamak gerektiğini belirtti. Fransa, Almanya ile karşılaştırıldığında sonuç hakkında ortak görüş birliğini Hintze şu sözlerle ifade ediyor “Almanya euro’nun ve konsolide bir Avrupa’nın, Avrupa Birliği’nin sıkı bir savunucusu. Bakalım Fransa da öyle