2014 için ‘istikrar ve finansman’ talebi

İş dünyasının önde gelen örgütleri, 2013 yılında yaşadıklarını ve 2014'le ilgili öngörülerini DÜNYA'ya anlattı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

capture-20131204-233200.jpgİş dünyası, önümüzdeki yıl için hükümetten, "finansman desteği" ile güçlü bir "istikrar" söylemi istedi.

Türk iş dünyasının önde gelen örgütleri, artık son günlerini yaşamakta olduğumuz yılı ve 2014 ile ilgili beklenti ve öngörülerini DÜNYA ile paylaştı.

Bu hafta, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Nail Olpak, Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Başkanı Mustafa Koca ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Süleyman Onatça'yı konuk aldık. ASKON Başkanı Mustafa Koca, 2013 yılının, "Ekonomi bozulacak mı?" şeklindeki endişelerle geçtiğini söylerken, önümüzdeki yıl için "istikrar bozulmayacak" mesajının güçlü bir şekilde verilmesini istedi. MÜSİAD Başkanı Nail Olpak ise, 3. çeyrek büyümesinin yüzde 4'ler seviyesinde gerçekleşeceğini öngördüklerini dile getirdi. Önümüzdeki yıl ve 2015'in iki seçim yılı olduğunu da hatırlatan Olpak, ekonomi yönetiminden, 2012'deki gibi, KOBİ'leri zora sokacak daralma tedbirleri alınmamasını istedi.  En fazla üye sayısına sahip konfederasyonlardan olan TÜRKONFED'in Başkanı Süleyman Onatça da, Anadolu'nun, KOBİ ağırlıklı bir yapısı olduğunu ve ekonomideki daralmadan en fazla onların etkilendiğini anımsattı. Anadolu'da, "İşim iyi diyen kimse yok" görüşünü ifade eden Onatça,  kimse dillendirmese de, banka kredilerinde sıkışma ve tabanda bir endişe var olduğunu iddia etti.  Onatça, 2014 yılındaki en büyük olası tehlikenin yurtdışı kaynaklı gelebileceği ve bunun da, cari açığı yüksek Türkiye'deki finansal dengeleri zora sokacağı öngörüsünde bulunarak, “Önümüzü görmemizi sağlayacak söylem lazım” diye konuştu.

MÜSİAD Başkanı Nail Olpak: 2012’deki gibi piyasayı daraltmayın

Küresel krizin etkilerinden bir türlü kurtulamayan, dünyanın önde gelen ülkelerinin, büyüme adına ciddi çaba sarf ettikleri bir dönemde, Türkiye ekonomisinin büyümesini sürdürmesi çok önemlidir. Ekonomimiz, 2013'ün ilk yarısında yüzde 3,7 büyürken, özel sektör yatırımlarında, ilk çeyreğe kıyasla, ikinci çeyrekte bir toparlanma oldu. Bu toparlanmanın, hedeflerimiz için yetersiz kaldığını fakat iç ve dış şartları değerlendirdiğimizde ise, hiç de azımsanamayacağını görüyoruz. Diğer yandan, 3. çeyreğe baktığımızda, 15 çeyreklik kesintisiz büyümenin devam edeceğini ve eylül ayındaki yüzde 5,8’lik sanayi üretimi artışını da göz önünde bulundurarak, büyümeyi yüzde 4 bandında öngördüğümüzü belirtmek isterim.

Küresel ekonomi ve finansal piyasalar 2008 krizinden bu yana hala denge arayışı içinde ve yaşanan dalgalanmalar, Türkiye gibi dış finansman ihtiyacı yüksek olan ülkeler için elbette bir risk oluşturuyor. Büyümenin sürdürülebilirliği açısından, finansman ihtiyacının karşılanması oldukça önemli.

FED kararları Türkiye için tahterevalli değil

Piyasalardaki tedirginlik kaynaklarından birisi de, FED’in tahvil alımlarını azaltmaya başlamasıyla, Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülke ekonomilerinin olumsuz etkilenme riskidir. Bize göre, FED kararları, tek başına Türkiye için bir tahteravalli değildir. Ekonomimiz, FED kararlarının muhtemel etkilerini savuşturacak dinamiklere sahiptir. Yerel seçimlerin ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağı 2014 yılından itibaren, 2 yıllık bir seçim dönemine girmekteyiz. Bu dönemde, ekonomi yönetiminin, mali disiplinden taviz vermeyen, ama, özellikle küçük ve orta boy işletmeleri de kendi halinde rüzgârlara terk etmeyen, tüketimi körüklemeyen, ama 2012'de olduğu gibi iç piyasayı daraltmayan bir ekonomi politikası sürdürmesini bekliyoruz.

TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça: Kuyumcu hassasiyetiyle yönetilmeli

2013, büyümenin düşük olduğu bir yıldı. Ekonomideki düşük büyümenin Anadolu’daki yansıması daha şiddetli oluyor. Anadolu’da her yer birbirinin aynı değil. Örneğin güneydoğuda barış ortamı ve teşvik yasasının çok olumlu etkisi olduğu görülüyor. Buna karşılık Akdeniz bölgesinde turizm ve tarım sektörlerinden kaynaklanan sorunlar var. Kısaca iyimser olmak için de kötümser olmak için de çok neden var.  Üretim artışı var fakat talep düşük, stoklarda şişme var. "Durumum iyi" diyen kimse yok. Herkes ürününü satmakta zorlanıyor.

Dillendirilmiyor ama kredilerde sıkışma var

Son yıllarda kar marjları çok daraldı. Bu yüzden “iş yapıyoruz ama kazanamıyoruz” şikayetleri çok yaygın. Borçluluk hızla artıyor.

Kimse açıkça yüksek sesle dillendirmiyor ama bankalardaki kredilerde sıkışma var. Tabanda endişe var. Çeklerin süresi giderek uzuyor. Süpermarketler çok geç ödeme yapıyor. Küçüğü koruma yasası olmasına rağmen, kimse buna uygun hareket etmiyor. 

2014 yılında dünya ekonomisindeki belirsizlikler Türkiye’yi de etkileyecek. AB’de büyüme canlı olmayacak. ABD’de para politikasında beklenen değişiklik Türkiye’nin cari açığını finanse etmesini zorlaştıracak. Gelişmekte olan ülkelere ilişkin de belirsizlikler ve riskler var. Bu olumsuz arka planda Türkiye, hem yüksek sayılabilecek bir enflasyon oranıyla hem de düşük büyümeye rağmen bozulan bir cari açıkla karşı karşıya. Bir başka ifadeyle bir kuyumcu hassaslığıyla yönetilmesi gereken bir döneme giriyoruz. Üstelik ekonomideki belirsizlikleri artıran bir de seçim ortamı var. Bu koşullar altında belirsizliği azaltacak, girişimcinin önünü görmesini sağlayacak bir söylem ve uygulamaya ihtiyaç var. Bu belirsizlik KOBİ’leri daha olumsuz etkiliyor. Bu zor dönemden daha az hasarla geçmesini sağlayacak önlemlerin başında teknik desteğin artırılması ve “küçüğü koruma” yasasının titizlikle uygulanması gerekiyor.

ASKON Başkanı Mustafa Koca: İstikrar mesajı güçlü verilmeli

2013, geçiş dönemi gibi bir hissiyatla geçti. Büyük tereddütler yaşadık. Ekonomi daha ziyade dış etkilerle bozulacak mı, yoksa iç yapının gücüyle streslerin üstesinden gelecek mi? endişelerini taşıdık. İlişkide olduğumuz dünya özellikle gelişmiş ülkelerin halen 2008'de başlayan krizi aşamamış olması ve zaman zaman etkilerinin artış göstermesi güvensiz bir piyasa oluşmasına sebep oldu. Özellikle yılın yarısında yaşanan toplumsal olaylar ve tam o sıralara denk gelen FED’in politik değişikliği söyleminin hakim paradigma haline gelmesi dikkatlerin dağılmasına ve odaklanmanın zayıflamasına sebep oldu. O sıralarda performansın düşüklüğü sonradan bariz bir şekilde fark edildi. 

İstikrar bozulmayacak mesajı güçlü verilmeli

Temmuz ayı ile birlikte yeniden işlerin yola girdiği imajı ve psikolojik rahatlama işe yaradı ve ekonomik performansa yansıdı. Bu açıdan bizde de üçüncü çeyreğin iyi geçtiği anlaşıldı. Dördüncü çeyrekte sanki hava daha olumlu görünüyor. Umarım göründüğü gibi gerçekleşir.

Ekonomide güven en önemli faktör. Hem iç yapıda hem dışarıda güven unsurunun zirvede olması risk üstlenebilme açından en önemli gerekçe. Ekonomik faaliyetin kısmı azami beklenti yönetimidir. Meselenin bu tarafının iyi tutulması gerekir.

2014 bizim için seçim yılı. Bunun hem olumlu hem de olumsuz etkileri olabilir. Kısa vadeli ticaret için ve iç tüketim için avantaj olarak görülen bu süreç uzun süreli yatırımlar için beklemeyi gerektirmektedir.

Siyasi istikrarın bozulmayacağına ilişkin mesajın güçlü bir şekilde topluma verilmesi, yerel seçim ardından gelecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de sükunetle halledileceğinin kabul edilmesi, ekonomi için son derece faydalı olacaktır. Şu anda devam etmekte olan enerji güvenliği hattı ile ilgili çalışmalar daha ileri bir seviye kazanabilirse, bölgeye huzur getirir.

Bu konularda ilginizi çekebilir