10 bin dolar barajı böyle aşılacak
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Türkiye’nin artık nitelikli iş gücüne ihtiyacı olduğunu bildirirken, dış yatırımcıya pozitif iklim sunacak altyapılar oluşturmalıyız dedi
ELAZIĞ - Türkiye İş Bankası ve DÜNYA Gazetesi’nin işbirliği ile Elazığ’da düzenlenen İş’le Buluşmalar toplantısında konuşan İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Türkiye’nin ihracat artışı, pazar çeşitlendirme ve sıkı mali politikalar ile ulaşabileceği en üst gelir seviyesine çıktığını belirterek, “Bundan sonraki aşamaya geçmek için vasıflarımızı geliştirmemiz lazım” dedi.
Türkiye büyüdükçe cari açığın da büyüdüğüne dikkat çeken Bali, “Vasıflarımızı artırmak için inovasyon ile katma değeri artırmalı, enerji sektöründe olduğu gibi finans sektöründe de dışarıya bağımlığı azaltacak tasarruf hadlerini yükseltmeli, kadınların iş gücüne katılımını sağlamalı, dış yatırımcıya pozitif bir iklim sunan hukuki altyapılar kurmalı ve büyüme için insan kaynağını geliştirecek tedbirlere başvurmamız gerekiyor” diye konuştu.
10 bin dolar ortalama gelir seviyelerine ulaşmak için Türkiye’nin küçümsenmeyecek bir çaba gösterdiğini belirten Adnan Bali, “Bu gelişimin etkilerini sağlıkta, ulaşımda, hayat standartlarımızda gördük. Geçmiş kazanımlarımız çok önemli. 10 bin dolar kişi başına gelir seviyesine ulaşmasaydık bugün başka şeyler tartışıyor olurduk” diye konuştu.
Moderatörlüğünü DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın yaptığı ‘İş’le Buluşmalar’, ‘İş Dünyasında Öne Çıkan Potansiyeller ve Elazığ” başlığı ile 36. kez düzenlendi. Toplantıda, Elazığ Valisi Ömer Faruk Koçak ve Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Şekerdağ bölgenin fırsatlarına ve sorunlarına dikkat çekerken, Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu, Ege Jeoteknik Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faruk Çalapkulu, Okan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Taner Berksoy ve DÜNYA Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt da deneyimlerini paylaştılar.
Irak'ta yaşanan gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini söyleyen Adnan Bali, şubeleşme için Duhok, Zaho, Süleymaniye ve Basra ile ilgilendikleri söylerken Elazığ’ın şubeleşme potansiyeline de dikkat çekti. Türkiye’de 6 bin 500 kişiye bir şubelik bir ortalama olduğunu ancak Elazığ’da bu oranın 11 bin kişiye bir olduğunu kaydeden Bali, “Bu rakam Elazığ’daki şube sayısının iki katına çıkarılabileceğini gösteriyor” diye konuştu. Nakdi kredi ile sektör lideri olduklarını belirten Adnan Bali, “Biz ticari hüviyeti ağır basan bir bankayız. En yakın takipçimizden 20 milyar TL daha fazla nakdi kredi kullandırdık. 135 milyar TL’yi aşan nakdi kredinin 97 milyar TL’si ticari kredi. Takipteki kredilerde sektör ortalaması yüzde 2,9 iken bizde yüzde 1,8 sektör ortalamasının 1 puan altında. Bu oran meslek erbaplığının tam karşılığıdır” dedi.
"En öngörülebilir şehir Elazığ"
Toplantıda söz alan Elazığ Valisi Ömer Faruk Çolak ise , şehrin barındırdığı potansiyele dikkat çekerek, “Elazığ ülkenin özeti gibidir. Türkiye’nin potansiyellerini de genel sıkıntılarını da taşıyor. Son 10 yılda büyümeyi sağlayacak ve daha da ileriye götürecek potansiyelleri de taşıyor. Bunun nasıl olacağı noktasını hep beraber kararlaştıracağız. Elazığ aslında insan kaynağı itibarıyla Türkiye’nin en öngörülebilir şehirdir. İnsanlarla beraber yürüyebilmek Türkiye ortalamasından çok yukarıda ve kolaydır. Orta gelir tuzağını aşmak için inovasyon şart. Kaynaklarımızı geliştirmektir. Ve farklı olan alanlara yönelmektir. Elazığ sosyal dokunu ile buna çok uygundur. Herkesin aynı hedefe yönlendirilmesi ve buna yönelik çalışması bu durumu hızlandıracaktır” dedi.
"Teminatta haksız rekabet var"
Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Şekerdağ da, şehrin sanayi sitesinde 1400 işletmede 10 bin kişinin istihdam edildiğini ancak yalnızca bir banka şubesinin hizmet verdiğini söyledi. Bankaların şubeleşme hızını artırması gerektiğine dikkat çeken Şekerdağ, batı bölgelerinde bire bir teminat istenirken, Elazığ’da bu oranın bire üçe dörde kadar çıkabildiğini belirterek, haksız rekabet oluştuğunu söyledi. Bankaların 10 yıllık sicil değerlendirmesi nedeniyle teminatların yükseldiğini belirten Şekerdağ, işletme sahiplerinin sicil aff ı beklentisi içinde olduğunu belirtti.
Bin yılın fırsatını kaçırmamalıyız
DÜNYA Gazetesi yazarı Dr. Rüştü Bozkurt ise dünya nüfusundaki artışın gıda talebini ve fiyatlarını sürekli olarak yukarı çektiğini bildirirken bu durumun Türkiye gibi ülkeler için büyük fırsat olduğunu söyledi. Elazığlı işadamlarına seslenen Bozkurt, “Elazığ’da 160’tan fazla alabalık üretimi var, şehir elinden geleni yapıyor. Baraj göllerinde balıkçılık için büyük bir çaba var ama gelişimin devam etmesi için yolları yok elektrik yok, hadi aslanım yap diyorsun ama tutarlı kararlı ve bütünsel bir devlet desteği yok. Balıkçıya verilen ruhsat teminat kabul edilmiyor dolayısıyla banka sisteminden yararlanamıyor. Mevsimsellik nedeniyle balıkçılığın kendine has bir kredi sistemine ihtiyacı var. Balıkçılığın şimdiki büyüklüğünün birkaç katına çıkması gerekirken kredi sistemi nedeniyle başarılamıyor. Bu tek bir banka değil, genel bir sistem sorunu. Öte yandan küçük balıkçılar ayakta kalabilmek için fiyat kırmak zorunda kalıyor, birbirlerinin ayağına kurşun sıkıyorlar. Bu da endüstrileşmeyi engelliyor” dedi.
"Faiz indirimi için şartlar olgunlaşmışken Musul krizi baş gösterdi"
İş'le Buluşmalar toplantısında Türkiye’nin son bir ayına damga vuran, Başbakan ile Merkez Bankası arasında başlayıp bakanlar ve sektörden yorumlarla devam eden faiz tartışmalarını değerlendiren Okan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Taner Berksoy, 2014 başındaki karamsar havanın tersine döndüğünü ve Merkez Bankası’nın elinde faiz indirimi için 3 geçerli nedeni olduğunu söyledi. Merkez Bankası’nın faiz adımı için alanı olduğunu ve bu alanı oluşturan şartların yeni olgunlaştığını kaydeden Berksoy, “Merkez Bankası haziran toplantısında 100 – 150 baz puanlık bir indirimi gidebilir. Bunu daha önce yapsaydı, siyasi baskı etkili oldu derdik ancak bankanın elinde faiz indirimi için artık geçerli nedenler var. İlk olarak mayıs ayı enfl asyon rakamına göre enfl asyon durmuş görünüyor. Bu ayın rakamlarında ise gerileme göreceğiz. Bu da faiz indirimini meşru hale getiriyor. İkinci olarak dünyada risk algısı endeksi geriliyor. Bu durum da sermaye hareketini bizim gibi gelişen ülkelere yöneltiyor. Avrupa Merkez Bankası’nın 400 milyar euroluk paketi de bu dönemde etkili olacak ama bu etkiyi abartmamak gerekiyor. Son olarak ise büyüme tahminleri yıl başında yüzde 2.5’ler seviyesindeydi ancak bu rakamlar yüzde 4’e yakın geliyor. Büyümedeki hızlanış da faizin aşağı çekilmesine imkan veriyor” diye konuştu. Berksoy konuşması devam ederken gelen IŞİD’in Musul’daki konsolosluk baskını üzerine ise bu tablonun değişebileceğini ve dolayısıyla varsayımların gözden geçirilebileceğini söyledi.
“Sektörel ihtisas bankacılığı’na ihtiyaç duyuyoruz”
Türkiye’nin doğaltaş ihracatında her geçen gün bir hammadde ülkesine dönüştüğünü dile getiren Ege Jeoteknik Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faruk Çalapkulu, “Çin, bizden aldığı karbonatlı taşı işleyip ABD’ye misliyle satıyor. Çıkardığımız taşın yarısını Çin’e satıyoruz ki bu çok tehlikeli bir durum, pazarımızı çeşitlendirmemiz gerekiyor” diye konuştu. Çalapkulu “Sektörde geçmiş yıllarda İtalya ve İspanya’nın önemli payı bulunuyordu ama son yıllarda geri çekildiler. Euro/dolar paritesinde keskin bir değişim yaşanırsa bu ülkeler yeniden oyuna dahil olacaktır. Doğaltaş üreten kuruluşlar nitelikli üretim için krediye ihtiyaç duyuyor. Tarım bankacılığı olduğu gibi madencilikte de ihtisas bankacılığına ihtiyaç duyuyoruz. Bankalar bu konuda adım atmalı” dedi.
"İş hayatında keşkeye yer yok"
Elazığ’ın kredi artış hızının Türkiye ortalamasını aştığını vurgulayan Adnan Bali, “Elazığ tarım, madencilik ve enerjide önemli potansiyele sahip. Bölgede Malatya’nın ardından sanayi siciline kayıtlı en çok işadamını barındıran şehir Elazığ. Son yıllarda bankacılık faaliyetine baktığımızda, Türkiye’de kredilerin yüzde 106 arttığı dönemde Elazığ’daki büyüme yüzde 120 olmuş ancak biz buradaki pazar payımızdan memnun değiliz. İş Bankası’nın bölgede ağırlığını hissettiremediğimizi görüyoruz, iş hayatında keşke diye bir şey yok. El birliği ile çalışıp bunu değiştireceğiz” diye konuştu.
"Çocuklarınızı patron gibi yetiştirin"
Toplantıda yöneticilikle ilgili ipuçları veren Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu, “Çocuklarınıza patronluğu öğretin, bırakın düşerek öğrensinler” dedi. Türkiye’de bir nitelik değişimi ihtiyacı olduğunun altını çizen Yavrucu, “İş dünyasını çok uğraştıracak bir konuya eğilmek istiyorum, ayrıntıların çok önemli olduğuna inanıyorum. İş hayatınızda globali yakalayabilirsiniz ancak ‘Şu kedinin boğazına ciğeri kim asacak’ bütün sorun bu. Türkiye büyüdükçe yeni konular ortaya çıkacak. Dedeler ile oğullar ve oğullarla torunlar arasındaki ilişkiyi bilirsiniz, Biri kazanır, diğeri korur, sonuncusu ise harcar. Şirketinizi belli bir noktaya getirdikten sonra kontrol edemezseniz daha yukarıya asla çıkmazsınız. Şirketler önce gayet güzel aile anayasasını yazıyor. Sonra ciltlenmiş kitaplar gibi rafl arda konuyor. Kültürü içselleştirip hazır olursanız çocuklarınızı da öyle yetiştirirsiniz. Ve siz çocuklarınızı bir profesyonel gibi değil, patron gibi yetiştirmek zorundasınız. Eğer çocuklarınız yeterince deneyim kazanmadan profesyonellerle yarışırsa başarısız olur. Çünkü birisi sermayenin gücünü arkasına alırken, diğeri sadece kendi bilgi ve kalemini arkasına alıyor. İkisi aynı parkurda olmadığı için, yarıştırmayacaksınız. Hatta yapabiliyorsanız 5-6 yılını başka bir şirkette tecrübe etmelerine izin verin. Hata yapsınlar, düşüp-kalkmayı öğrensinler. Kısacası babasının oğlu diye işin başına gelmesin” dedi.