'Savaş' söylemi kriz tehdidini büyütüyor
Suriye ile savaş olasılığının dillendirilmeye başlamasıyla Türkiye ekonomisi üzerinde ciddi tehdit oluşturan bir sürece de girildi.
Naki BAKIR
ANKARA - Düşürülen Türk uçağının yankıları dinmeden, Akçakale'ye isabet eden top mermisi ile 5 yurttaşın yaşamını yitirmesi üzerine Suriye ile savaş olasılığının yeniden dillendirilmeye başlanmasıyla Türkiye ekonomisi üzerinde ciddi tehdit oluşturan bir sürece de girildi.
Sıcak bir savaş olmasa bile sınır ötesi operasyon tezkeresi ile bu olasılığın piyasada
somut bir beklentiye dönüşmesinin Türkiye'den sermaye kaçışını tetiklemesi bekleniyor. "Sıcak para" olarak adlandırılan fonlar, savaş ya da ekonomik istikrarsızlık durumunda, anında pozisyon değiştirerek ülkeyi terk edebilme niteliği dolayısıyla bulunduğu ekonomi için her zaman risk oluşturuyor. 2001'de olduğu gibi ani sermaye çıkışı, ekonomide tüm dengeleri alt üst eden ve etkileri uzun yıllara yayılacak bir krize yol açıyor.
Her an pozisyon değiştirerek ülkeyi terk etme ihtimali bulunan 134 milyar dolara yakın sıcak para, Türkiye ekonomisinde adeta canlı bomba niteliği taşıyor. Savaş, istikrarsızlık algısıyla sıcak paranın kaçması durumunda, ekonomide tüm dengeleri alt üst edecek zincirleme bir kriz sürecinin başlayabileceği belirtiliyor.
133.7 milyar dolarlık sıcak para portföyü
[PAGE]133.7 milyar dolarlık sıcak para portföyü
Yabancıların, 14 eylül itibariyle Türkiye'de 65 milyar 935 milyon dolarlık hisse senedi, 48 milyar 422 milyon dolar devlet iç borçlanma senedi (DİBS) ve 426 milyon dolarlık da Eurobond olmak üzere toplam 116 milyar 256 milyon dolarlık kolayca pozisyon değiştirerek ülkeyi terk edebilecek bir portföyü bulunuyor. Aynı tarihte yabancıların 16 milyar 977 milyon dolarlık banka mevduatları da dahil edildiğinde toplam portföy büyüklüğü 133 milyar 652 milyon dolara ulaşıyor.
Savaş olasılığının artması, istikrarsızlık algısının güçlenmesi durumunda yabancıların
öncelikle Borsa'daki 65.6 milyar dolarlık portföyünde çözülme ve sermaye çıkışı yaşanabileceği belirtiliyor. Türkiye'den kaçacak sıcak para miktarının, kaldıraç etkisiyle kendi büyüklüğünün on katı bir hasar yaratabileceği; örneğin bir anda 10 milyar dolarlık bir sermaye çıkışının dolaylı etkilerle 100 milyar dolarlık bir hasar doğurabileceği belirtiliyor.
Sıcak kaçışı ile "felaket" senaryosu
Yabancıların savaş olasılığı ve istikrarsızlık algısıyla pozisyon değiştirerek, Türkiye'den yüklü miktarda döviz çıkarması durumunda da ilk planda şu gelişmeler yaşanacak:
Dövizde arz talep dengesinin aleyhte bozulması nedeniyle kurlarda ani yükseliş; hızlı bir devalüasyon...
Devlet, özel kesim firmaları ve özellikle bankaların kısa vadeli aşırı borçluluğunun,
kurlardaki gelişmeye bağlı olarak bu kesimleri zor durumda bırakması, bu durumun genel ekonomide ağır bir krizin önünü açması.
Patlak veren finansal krizde, sermaye kaçışına koşut döviz rezervlerinde azalış ve para arzı daralmasıyla reel faiz hadlerinin rekor düzeylere ulaşması...
Bu gelişmenin, TL'nin reel değerini hızla geriletmesi, hem TL hem döviz borçlularının borç yükünün TL cinsinden giderek artması.
Özellikle kısa vadeliler olmak üzere yüksek iç ve dış borçlar krizin yayılmasına ivme verirken, aynı zamanda krizin etkileriyle borç sorununun giderek daha da ağırlaşması.
Bu süreçte yaşanan hızlı devalüasyon, maliyet yönlü olarak enflasyonda tırmanış.
Yükselen kurlar yüzünden döviz borçlu şirketlerin mali durumunun bozulması, iflaslar, kapanan işyerleri ve işten çıkarmalarla işsizlikte patlama.
Enerjide hassas denge: Petrol ve doğalgaz Rusya ve İran'dan geliyor
Bu arada Türkiye, tamamen dışarıya bağımlı olduğu doğal gaz ve petrolün çok büyük bir bölümünü, mevcut Suriye yönetimini destekleyen Rusya ve İran'dan tedarik ediyor. Bu durum Türkiye'nin Suriye'ye karşı savaş kararı alabilmesini zorlaştırırken, savaş olasılığında da elini zayıflatan önemli bir faktörü oluşturuyor. Suriye'ye olası bir saldırıyı kendisine yapılmış sayacağını ilan eden bu ülkeler, Türkiye'nin doğal gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 80'ini, petrol ihtiyacının da yüzde 64'ünü karşılıyor. Türkiye'nin elektrik üretiminin yarıya yakını doğal gazla gerçekleştiriliyor. Doğal gaz, sanayi üretiminde önemli bir paya sahip bulunuyor, ülke genelinde konut ısıtmasında da yaygın olarak kullanılıyor. Başka deyişle Türkiye, ekonomisi için hayati önemdeki petrol ve gazda ise bu iki ülkeye bağımlı durumda.
Suriye'ye yönelik NATO ile ya da tek başına bir savaş durumunda Türkiye, Rusya ve İran'ı karşısına almış olacak. Olası bir bölgesel savaşta karşı kamplarda yer alacak tedarikçi ülkelerin petrol ve gaz akışını kesmesi durumunda, Türkiye'nin üretim çarkını döndürme şansı bulunmuyor.