'Bu sene Kalkınma'nın çılgın senesi'

2013 yılının Kalkınma'nın çılgın senesi olduğun söyleyen Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Kalkınma ajanslarına getirecekleri yeni düzenlemeler hakkında konuştu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Kezban KARABOĞA

ANKARA - Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Kalkınma Ajanslarının yapısında önemli değişikliklere gideceklerini, kurulların daha etkin hale geleceğini söyledi. "Bu sene bizim çılgın senemiz" diyen Bakan Yılmaz, Ajanslara getirilen eleştirileri de değerlendirdi. Dünya ekonomisindeki son gelişmeleri ve Türkiye’nin konumunu DÜNYA okurları için yorumladı. Bakanlığın rutin işleri dışında üzerinde çalıştıkları 4 farklı dökuman olduğunu söyleyen Yılmaz, "Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi’ni hazırlıyoruz. Bu dökuman bölgesel politikaya ulusal düzeyde nasıl baktığımızı özetleyen temel bir doküman. Türkiye bölgelerine, bölgesel politikaya, bunun enstrümanlarına nasıl bakıyor, bunları özetlediğimiz temel bir doküman olacak. Bunu Avrupa Birliği’ne de sunacağız. Bölgesel fasıl açıldı, fonlar kullanacağız. Bu nedenlerle de bu doküman önemli. Rutin yaptığımız işler dışında kalkınma planını bu sene yaptık, Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi’ni yine bu sene tamamlayacağız.

Bilgi toplumu stratejisi üzerinde çalışıyoruz. Bunu da bu sene tamamlıyoruz. GAP, DAP, KOP, DOKAP bölgeleri için sistematik bütüncül eylem planları hazırlıyoruz. Bunlar da bu sene tamamlancak. Ayrıca İzmir İktisat Kongresi’ni de bu sene yapacağız" dedi.
Kalkınma Ajanslarında yapacakları yeni düzenlemeler hakkında açıklamalarda bulanan Yılmaz, kalkınma kurullarını daha aktif bir yapıya kavuşturacaklarını, yönetim kurullarında tek tek projeler üzerinde değil programların tartışıldığı bir yapı oluşturacaklarını, ajansların finansman modellerini de çeşitlendireceklerini söyledi. Yılmaz, çok tartışılan personelin kadro durumu ile ilgili olarak, ajanslarda özel sektör mantığı, yani mesainin işi değil işin mesaiyi belirlediği bir yapı arzu ettiklerini, kadro talebini bu açıdan tartıştıklarını söyledi.

Projecilik kültürünü Anadolu’ya yayıyoruz

"Kalkınma ajanslarının en önemli özelliği projecilik kültürünü bütün Anadolu’ya, Türkiye’ye yaygınlaştırmaktır" diyen Yılmaz, hibe programları aracılığıyla on binlerce insana projecilik eğitimleri verdiklerini söyledi. Türkiye’de yatırım fikri ile projenin birbirine karıştırıldığını vurgulayan Yılmaz, "Fikir çok güzel bir şey fakat bunu sistematik bir projeye dönüştürmek kapasite gerektiriyor. İşte bu yapıyı Kalkınma Ajansları bütün Türkiye’ye yaygınlaştırıyor. Türkiye’de on binlerce kişiye, Hakkâri’den Edirne’ye, Samsun’dan Muğla’ya kadar bu amaçla eğitim verildi. Hep finansman kısıtlı, para yok diye tartışıyoruz ama aslında kıt kaynak iyi projedir. Türkiye’de son yıllara kadar belki yeterince proje finansmanı gelişmedi ama daha gelişecek. Eskiye oranla baktığınızda Kalkınma Ajansları, Tarım Bakanlığı, İŞKUR, TÜBİTAK, KOSGEB proje bazlı destek veriyor. Bunlar geçmişte olmayan şeylerdi. Yani Kalkınma Ajanslarının çok büyük bir avantajı projecilik kültürünü
tüm Anadolu’ya yaygınlaştırmasıdır" dedi.

81 ilde yatırım destek ofisi kurduk

Bilgi temelli yatırım yapmak için yatırımcıya sadece maddi destek vermek değil, aynı zamanda sağlıklı bilgi sağlamanın da çok önemli olduğunu vrugulayan Yılmaz, bu gereksinim için Türkiye’nin 81 ilinde yatırım destek ofisleri kurduklarını hatırlattı. Yılmaz, "Artık yatırımcılar yatırım yapmak istediği bölgenin yatırım ve ekonomik durumu ile ilgili bilgi alabilecekleri ve yatırım kararı verirlerse arsa temininden teşvik politikalarına, bürokratik işlemlerin takibine kadar yardım alabilekleri bir muhatap bulabilecekler. Yatırım Destek Ofisleri’ni yeterince ön plana çıkaramadık, hep ajanslar konuşuluyor ama yatırım destek ofisleri bir yörenin, bölgenin gelişmesi için kurumsal alt yapılar" diye konuştu.
Kalkınma Ajanslarının yöredeki bütün yerel aktörleri bir platformda buluşturan, aralarında iletişimi ve hedef birliğini sağlayan bir kurumsal yapı olduğunu da belirten Yılmaz, "Yönetim kurulunda merkezi idare, yerel yönetimler, iş dünyası var. Kalkınma kurullarında kalkınma ile ilgili yerel düzeyde kamu kurumları var. İlk defa bir kurum sistematik bir şekild e yerel düzeyde bütün kalkınma ile ilgili aktörleri bir araya getirdi" dedi.

‘26 bölge planı bu yıl hazır olacak’

Türkiye’deki 26 kalkınma ajansı şu günlerde kendi 2013- 2023 bölge planlarını hazırlıyor. Yani her bölge kendi 10 yıllık bölge planını hazırlıyor. Bölge planlarının bu sene 26 bölgede tamamlamış olacağını belirten Yılmaz, "Bölge planları 10’uncu 5 Yıllık Kalkınma Planı’nın tamamlayıcı bir unsuru olacak. Her yöre kendi 2023 vizyonunu, kendi yol haritasını şekillendiriyor. Bu bölge planlarının bir kısmını Kalkınma Ajansları kendi çabaları ile gerçekleştirecek. Kalkınma Ajansları bundan sonraki faaliyetlerini bölge planlarına uygun gerçekleştirecekler. Bir taraftan da bölge planları o yörenin diğer  aktörleri için yol gösteri olacak. Üniversitelerin, merkezi idarenin, yerel yönetimlerin yapacakları ile birlikte bölge planları hayata geçecek" dedi.

Kalkınma kurulları daha aktif olacak

Kalkınma ajansları 3 yapıdan oluşuyor. Yatırım destek ofislerini saymazsak valiler, belediye başkanları ve diğer aktörlerden oluşan yönetim kurulu karar organı, uzman kadro genel sekreterlik ve asıl bütün yerel aktörlerden oluşan ve her bölgede yaklaşık 100 üyesi olan kalkınma kurulları. Ajansların kurulduğu günden bu yana yaşanan deneyimi değerlendiren ve yeni dönemde ajanslara nasıl yön vereceklerine değinen Yılmaz, kalkınma kurullarını daha aktif hale getirmek istediklerini belirtti. Yılmaz, "Bu kurulları daha etkili ve aktif hale getirmemiz lazım. Kurulların çok iyi çalıştığı yerler var, çalışamadığı yerler var. Bunu nasıl daha etkili hale getirebilirizin üzerinde epey çalışıyoruz. Kalkınma kurullarının yönetim kurullarına daha fazla etki etmesini sağlama, yeni programlarda daha söz söyleme hakkını güçlendirme ve daha canlı bir çalışma ortamı oluşturmanın çalışmalarını sürdürüyoruz"diye konuştu.

‘Yönetim kurulları program tartışmalı’

Yeni dönemde yönetim kurullarının tek tek projeleri değil programları tartışması gerektiği üzerinde durduklarını belirten Yılmaz, "İstiyoruz ki valilerimiz ya da diğer yönetim kurulu üyeleri şu projeye karar verme, bu projeye karar verme işiyle uğraşmasınlar. Bu teknik bir iştir. Zaten objektif bir değerlendirme süreci yapılıyor. Bu süreç sonunda kim daha yüksek puan alırsa onun projesi geçiyor. Bir yöneticinin şu olsun, bu olsun dediği bir proje geçmiyor. Yöneticilerimiz bazen bundan rahatsızlık duyabiliyorlar ama bu daha çok kurumsal bir yaklaşım" dedi.

‘Finansmanı çeşitlendireceğiz’

Ajansların finansman desteğini çeşitlendireceklerini beliriten Bakan Yılmaz, "Üzerinde çalıştığımız bir konu. Örneğin bölgesel bazda kredi garanti sistemlerini geliştirmek, bölgesel bazda girişim sermayesi modellerini güçlendirmek istiyoruz. Bu tabii hemen bugünden yarına olmayabilir ama bunlar üzerinde de çalışmalar yürütüyoruz" diye konuştu. Ajanslarla ilgili eleştirelere de cevap veren Bakan Yılmaz, bu kuruluşları sadece para dağıtan kurumlar olarak anlamanın hatalı olduğunu söyledi. Yılmaz, ajansların çok az bir bütçe ile faaliyet gösterdiği ve büyük projelere yeterince destek vermediği eleştirileri için, "Ajanslar sadece para dağıtan kurumlar olarak algılanmamalı. Kalkınma perspektifini oluşturma ve diğer bütün kaynakları harekete geçirme tarafı var. Daha fazla olsun ona bir sözüm yok. Doğrusu finansal kaynakları, kurumların yapısı oturdukça artıralım istedik. Sonuçta vatandaşın kaynakları, bizim vergi gelirlerimiz, bütçeden transfer ettiğimiz gelirler. Dolayısıyla daha sağlam ve güçlü hale geldikçe finansman imkânları da artacak. Ayrıca Kalkınma Ajansları uygulama yapacak bir kurum değil. Bizatihi büyük otoyol, tesis kuracak bir yapı değil. Bunun beklenmemesi gerekir çünkü bu amaçla kurulan kuruluşlar değil" dedi.

‘Ücret konusunu tartışıyoruz’

Kalkınma ajansları personeli arasında oluşan ücret farkları konusuna da değinen Yılmaz, "Önümüzde iki yol var. Ya bu arkadaşlarımızın da kadrolu bir düzene geçmesi ki onun getireceği artılar, eksiler var. Ya da ücret düzenini tekrar tartışmak. Bunu ajanslarımızla istişareyle tartışıyoruz. Henüz netleşmiş bir durum yok. Ne yapabiliriz diye kafa yoruyoruz" dedi.

‘2023 hedeflerinde revizyona gitmeye ihtiyaç yok’

Önümüzdeki süreçte önemli olanın üretim, ihracat, teknoloji ve insan kaynaklarında niteliğe yatırım yapmak olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Bu dönem kıran kırana rekabetin olacağı bir dönem ve Türkiye bu döneme avantajlı giriyor. Diğer ülkelerden bütçe dengelerimiz ile ayrıştık.  Türkiye geçmişte çok borçlu ülkeler arasındayken şimdi borçlarımızın mille gelire oranı yüzde 35-36’lara geriledi. Bankacılık sistemimiz sağlam ve sağlıklı. Ayrıca Türkiye 10 yıllık tecrübeli bir yönetime sahip. Bütün bunlarla baktığımda ben Türkiye’nin bu yeni dönemde orta vadede avantajlı olacağını düşünüyorum. Bizi tek sıkan bölgemizdeki siyasi istikrarsızlıklar ve temel ihraç pazarımız olan Avrupa’nın bir türlü Amerika kadar toparlanamamasıdır. Genel resme baktığımda yapısal reformalara devam etme kararlığı ve demografik göstergelerimizin avantajlı durumda olması ile Türkiye 2023’e doğru emin adımlarla gidecek. Bu anlamda 2023 hedeflerinde bir revizyonun
gerekli olduğunu düşünmüyorum. Geçen yıl yumuşak bir iniş oldu. Bu yıl büyümemiz devam edecek. 2023 hedefleri için zaten ortalama yüzde 5-6 bir büyüme yeterli olacaktır" dedi.

‘Kurun bir miktar artışı ekonominin sıhhati için faydalıdır’

Dünya ekonomisindeki gelişmeleri DÜNYA okurları için değerlendiren Yılmaz, şu anda yeniden fiyatlama dönemi yaşanıyor dedi. Kurlardaki yumuşak artışlardan çok korkmamak gerektiğini ifade eden Yılmaz, "Büyümemiz istihdamımız devam ediyor. Bazı yeni fiyatlandırmalar ekonomi açısından daha sağlıklı olabilir. Kurdaki bir miktar artış dış ticaret dengemiz açısından çok da olumsuz bir tablo değil. Çok ani artışların, ara malı ithal eden üreticiler için çok belirsizliğin artmaması, kısa dönemde büyük yükler getirmemesi önemlidir ama belli vadede yumuşak bir geçişle kurun bir miktar artması ekonominin sıhhati açısından faydalıdır. Sonuçta kur artışı ithalatımızı sınırlandırıcı bir faktör. En büyük dikkat etmemiz gereken husus cari açık. Bu açıdan bir miktar kur artışı faydalı bir gelişme. Turizm gelirlerimiz hem sayı hem de gelir olarak iyi gidiyor, hizmet ihracatımız, altın hariç ihracatımız iyi gidiyor. Geçen sene altın ihraç eden bir ülkedeydik. Bu sene altın ithal eden bir ülkeyiz. Onlardan arındırdığımızda ihracatımız dünyadaki talep koşullarına rağmen iyi gidiyor. Dış denge açısından çok olumsuz bir tablo görmüyorum" diye konuştu.

‘Büyük sermaye risk almalı‘

Türkiye’de büyük sermayenin yeterince risk almadığını belirten Yılmaz, ‘büyük sermayeye’ eleştiriler getirdi. Yılmaz, "Ar-Ge lafını çok kullanıyorlar ama gerçekten Ar-Ge ve girişimciliğe yeterince para ayırmıyorlar. Türkiye’nin Doğu, Güney Doğu, Karadeniz gibi bölgelerini analiz edip yatırım yapmıyorlar. Büyük sermayenin artık devlet üzerinden büyüme mantalitesini bırakıp araştırma, yeni bölgesel fırsatlar üzerinden büyümeye  dönük kurumsal şirket stratejilerini oluşturması gerekiyor. Daha fazla risk almaları gerekiyor" dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir