'Borsa İstanbul'un önü açık
İMKB Başkanı, İstanbul Finans Merkezi çalışmaları kapsamında sermaye piyasalarının önünün açık olduğunu ve ilerlemeye kararlı olduklarını söyledi.
DÜNYA – İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanı İbrahim Turhan, "Borsa İstanbul", İstanbul Finans Merkezi projesinin altındaki asıl itici güçtür, dedi. Tufts Üniversitesi'nin düzenlediği ''Uluslararası Finans Dünyasında Türkiye'nin Gelecekteki Rolü'' konulu konferansta konuşan Turhan, Türkiye'de finans sektörünün önünün açık olduğunu söyledi.
"İstanbul asırlardır dünyanın merkezidir, Sultanahmet’teki dikilitaş buna işaret eder" diyen Turhan, "Şehrin potansiyeli yüksek, finans merkezi olması hızla gerçekleşecektir, mevcut durumu iyi analiz etmeliyiz. Hala daha etkiler devam eden krizin "küresel kriz" olduğuna inanmıyorum. Bu Kuzey Atlantik krizidir. Bakın Çin etkilenmedi, Türkiye’deki bankalar krizde sağlam durdu" diye konuştu.
Turhan, "Türkiye'de bankacılık sektörü 10 yılda 4 kat büyüyecek diyordum. Bankacılık sektörü 4 kat büyüdü. Şu anda sermaye piyasaları için söylüyorum; önümüz açık ilerlemeye kararlıyız. Olumlu bir ortam ve destek var. Bu fırsatı kaçırırsak yazık olur, biz bu fırsatı kaçırmayacağız" ifadelerini kullanırken, İMKB’ye artık "Borsa İstanbul" denmesini istediğinin altını özellikle çizdi.
Halk artık devletten aldığının kendi cebinden çıktığını biliyor
Sözlerine devam eden Turhan; "Bankacılığın iyi olması finansal hizmetlerin iyi olduğu anlamına gelmiyor. Finans yapısının yüzde 85’inin bankalardan gelmesi iyi değil, dengeli olmalı. Geçmişte günahlarımız var. Kamu sektörü likiditenin tümünü götürüyordu. Yüksek bütçe açığı veriyorduk. Bütün bütçe harcamalarının 7’de 1’ini Merkez Bankası (MB) yapıyordu. 2002’de işler böyle devam etmez diye karar verildi. MB bağımsızlaştı, BDDK kuruldu. Siyasi partilerin yaklaşımı değişti. Artık halk da devlet size bir şey verirse kendi cebinden çıktığını biliyor" dedi.
Tahvil ihraç potansiyeli 100 milyar dolar
Konferansta konuşan Garanti Bankası CEO’su Ergun Özen ise "İstanbul tarihi bir kültürel merkezdir. İstanbul finans merkezi haline gelmeyi hak etmiştir. Son 10 yılda ekonomimiz ortalama yüzde 5 büyüdü. Son krizi başarı ile atlattık ve büyümeye devam ediyoruz. Hisse senedi ve tahvil piyasası daha tam gelişmedi. Bunlar gelişmeye açık. Tahvil ihraç potansiyelimiz 100 milyar dolar. Ortadoğu ve Kuzey Afrika için de iyi örnek teşkil ediyoruz" dedi.
İstanbul’un finans merkezi haline gelmesi halinde 2025 yılında 2 milyar dolar ek gelir getireceğini söyleyen Özen, Gayri Safi Milli Hasılaya finans sektörünün katkısının da yüzde 4’ten yüzde 8’e yükseleceğini ve sektörün 2 katı büyüklüğe ulaşacağını kaydetti.
"Türkiye’nin büyüyen ekonomisi fırsatlar sunuyor ama tek avantaj bu değil. Kalifiye çalışanlara sahibiz, maliyetler iyi, sosyal yaşam hareketli" diyen Özen, İstanbul’un finans merkezi olabilmesi için atılacak adımları aşağıdaki gibi saydı; "hukuki altyapı oluşturmak, finansal ürün ve hizmetlerin çeşitliliğinin artması, basit ve etkin bir vergi sistemi, düzenleme ve denetleme çerçevesi oluşturmak, şehrin fiziksel altyapısını güçlendirmek, finans merkezi kurmak için kentsel dönüşümü hızlandırmak, teknolojik altyapı yatırımı, insan kaynaklarını geliştirmek ve İstanbul’un imajını dünya çapında güçlendirmek."
Anadolu hikayesine şahit oluyoruz
ING Bank CEO’su Pınar Abay ise Türkiye’nin son 10 yılına işaret ederek ABD’de yaşadığı dönem boyunca Türkiye’yi gözlemlediğini ve makro ekonomik göstergelere bakınca ülkenin büyük gelişiminin görülebileceğini söyledi. Türkiye’de nüfusun yüzde 60’ının 40 yaş altında olduğunu söyleyen Abay, ING olarak Türkiye’yi büyüme beklenen ve yatırım yapılabilecek ülkeler arasında gördüklerinin altını çizdi. Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük 5 ekonomisinden biri olmasını beklediklerini bildiren Abay, katma değerli üretim düzeyinin düşüklüğü ve cari açık riskleri konusuna dikkat çekti. Abay, Türkiye büyüdükçe cari açığın da büyüyeceğini söylerken, bu doğrultuda tasarrufları artırıp, dijital ekonomiyi itici güç haline getirip ve ihracatın desteklenmesi gerektiğini söyledi.
Sukuk ihracını dört gözle bekliyoruz
Konferansta söz alan Bank Asya CEO’su Abdullah Çelik ilk olarak İslami bankacılığı yabancı ziyaretçilere tanıttı. Müşteriye parayı verip ne yaparsan yap demediklerini, ekonomik hareketlerini takip ettiklerini kaydeden Çelik, bu işleyişin kendilerini krizlerden koruduğunu belirtti.
Devletin yapacağı sukuk ihracını dört gezle bekliyoruz diyen Çelik, bu gerçekleşince hazine işlemleri de yapabileceklerini bildirdi. Bu sayede büyüyecek yeni bir alan bulacaklarını dile getiren Çelik katılım bankaları olarak İstanbul’un finans merkezi olması konusunda katkıda bulunabileceklerini söyledi. Endonezya’nın İslami bankacılık için bir merkez haline geldiğini söyleyen Çelik, Türkiye’nin de çok çalışarak bunu başarabileceğini kaydetti.
Çelik sözlerini şöyle noktaladı; "Genel olarak katılım bankacılığı sektörü hızla büyüyor. Özellikle Türkiye’de ürünler ve düzenlemeler hakkında yapılması gereken çok şey var."
Dinamizm: İnovasyon ve Girişimcilik
Toplantının son konuşmacısı Ekonomist Prof. Amar Bhidé ise modern ekonomileri dinamik kılan faktörün inovasyon ve girişimcilik olduğunu bildirerek başarılı bir ekonomi için tüm toplumun verimliliğinin artması gerektiğini belirtti. Finans sektörü bu yüzden reel sektörü desteklemelidir diyen Bhidé, "Bu destek sadece halka arz ile sınırlı kalmamalıdır" dedi.