Yunan öğrenci yılda bin 65, Türk öğrenci 720 saat ders alıyor
Yunanistan, ilkokulda yılda 1.065 saatlik eğitimle ders saati bazında en yoğun eğitimi veren ülke. Türkiye’de bu rakam 720 ders saati. Ancak saat sayısının fazlalığı başarı getirmiyor. Başarı için derslerde çeşitlilik ve eğitimde kişiselleştirme gerekiyor
TÜSİAD yayın organı GÖRÜŞ dergisinin yeni sayısının kapak konusu “STEM (Science, Technology, Engineering, Mathematics) yani “Fen, teknoloji, mühendislik ve matematik eğitimi”ydi. Konu hakkında TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer’in de bir makalesi yer aldı. Dinçer, makalesinde ekonominin bilgiye giderek daha çok dayanması, ekonomiyi büyütecek işlerin bilgi temelli işler olması, “bilgi”yi üretecek ve kullanacak bireylerin de gerekli donanıma sahip olmasını gerektirdiğini belirtiyor.
TÜSİAD Başkanı Dinçer, yeni kuşaklara katma değeri yüksek beceriler kazandırmanın zorunlu olduğunun altını çiziyor ve bu becerilerin başında ise, bugünün ve geleceğin fen bilimlerinin ve teknolojik gelişmelerinin temelini oluşturan fen, teknoloji, matematik, mühendisliğin geldiğini söylüyor. Dinçer, STEM eğitimi ve işgücünün, bilgi ekonomisinin ‘olmazsa olmazı’ olduğunu kaydediyor. Bunları şunun için aktardım.
Okullar açıldı, 2014-2015 eğitim ve öğretim dönemi başladı. 16 milyon 400 bin öğrenci ders başı yaptı. Öğrenciler, bir yıl boyunca ders görecekler. Peki, hiç merak ettiniz mi bir öğrencinin bir yılda kaç ders saati eğitim aldığını? Peki, bu derslerin başarılarını nasıl etkilediğini? Alınan ders saati sayısı ile akademik başarı arasında bir ilişki olup olmadığını? Ders saati sayısının başarıyı nasıl etkilediğini?
Soru şu: Gelecekte “bilgi”yi üretecek ve kullanacak bireylere gerekli donanımı sağlayabiliyor muyuz? Bunu ölçmek mümkün. İlkokul boyunca alınan ders saatlerini dünya ile karşılaştırarak bakalım…
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) “Education at a Glance 2014” raporunu yayınladı. Bu rapora göre eğitim düzeylerine göre yani örneğin ilkokul ve ortaokul düzeyinde ders saatlerine ayrılan süreler farklılaşıyor. Bu süreler, ülkeler bazında da birbirlerinden oldukça farklı. OECD ülkelerinde ilkokul öğrencileri bir ders yılında ortalama 820 saat ders alıyor. İlkokulda 1.065 saatlik eğitimle Yunanistan ders saati bazında en yoğun eğitimi veren ülke. Macaristan’daki öğrenciler 616 saat ile neredeyse Yunanistan’daki akranlarından yarı yarıya az bir ders yükü ile karşılaşıyorlar. Türkiye’de ise bu rakam 720 ders saati. Yani, Türkiye’de öğrenciler bir yılda 720 saatlik derse maruz kalıyorlar da diyebiliriz.
Finliler az dersle daha başarılı
Eğitimciler arasında son yıllarda PISA puanlarında sağladıkları artışlarla dikkatleri üzerine çeken Finlandiya, Kore ve Japonya’da durum nedir, ona bakalım isterseniz. Kore’nin PISA 2012’deki matematik puanı ortalaması 554, ders saati sayısı 648; Japonya’nın puan ortalaması ise 536 ve ders saati sayısı 762. Finlandiya’da da tablo çok farklı değil; 519 PISA ortalama matematik puanına sahip olan Finlandiya’nın ilkokuldaki ders saati ortalaması 661. Türkiye’de ilkokuldaki yıllık ders yükü 720, PISA matematik puanı ise 448.
Türkiye’nin toplam ders yükü az
İlkokulda bir çocuğun bir yılda aldığı toplam ders saati yanında tüm ilkokul hayatı boyunca aldığı toplam ders saatine de bir bakalım. Bu karşılaştırma ile çocukların ilkokul hayatları boyunca aldıkları derslerin sayısı arasındaki fark oldukça dikkate değer.
Örneğin 6 yıllık ders ortalaması Finlandiya için 3 bin 794, Kore için 3 bin 885, Japonya için 4 bin 573 iken Türkiye için 2 bin 880 de kalıyor. Bu oran ders saati sayısı Türkiye’ye en yakın ülke olan Finlandiya’dan %25 daha az ders yükü anlamına geliyor.
Bunun anlamı şu: Daha kalabalık sınıfl ar, okul öncesi eğitimin yaygınlık düzeyinin düşüklüğü, altyapı eksiklikleri, bölgesel farklılıklar, eğitime ayrılan bütçe ve öğretmen yeterlikleri hesaba katıldığında daha dezavantajlı bir eğitim sistemi daha az eğitim süresi ile yetiniyor. TEDMEM uzmanları diyor ki: “Başarı kimliği, ders çalışma alışkanlıkları, bilişsel becerilerin gelişimi ve temel okul davranışlarının yerleştiği böyle bir dönemi geçiştiriyormuş gibi kullanmak sorunlu görünüyor.”
Ders saati değil, nitelik önemli
Öğrencilerin aldıkları ders saati sayısı ve akademik başarıları arasında bir ilişki olup olmadığını ortaya koyan bilimsel araştırmaların sonuçları ne diyor? TEDMEM’in gönderdiği bir bilgi notu var.
Bir araştırmaya göre PISA 2012 sonuçlarına göre okul düzeyinde öğrencilerin aldıkları matematik dersi saati arttıkça akademik başarılarının da arttığı görülüyor. Her ne kadar böyle bir uyumlu artış okul düzeyinde saptanabilse de sistem düzeyinde gözlenemiyor. Yani bir ülkenin ortalama matematik puanı ile ortalama ders saati arasında net bir ilişki olduğunu söylemek çok mümkün görünmüyor.
Diğer bir araştırma da şunu söylüyor: Öğrencilerin aldıkları ders saati toplamı ile PISA başarıları arasında bir ilişki var. Fakat bu ilişki gelişmekte olan ülkelerde zayıf. Gelişmiş ülkelerin aksine gelişmekte olan toplumlarda ders saati süresini artırmanın başarıdaki sonucu değiştirmemesi, eğitimde ‘miktardan’ çok ‘nitelikle’ ilgili tartışmalar yapılmasını gerektiriyor.” Nedir o ‘nitelik’ler? Ne yapmak gerekiyor? Hangi araçları kullanmak gerekiyor?
Ders çeşitliliği önemli
TEDMEM uzmanları diyor ki: “Toplam ders saati kadar derslerin çeşitliliği ve öğrencilere nasıl bir sıralama ile verildiği de önemli." Ayrıca eğitimde kişiye özel gelişimsel içeriğin geliştirilmesi gerekiyor. Bunun için en önemli araçlar zorunlu ve seçmeli dersler. Seçmeli ve zorunlu derslerin oranını belirleyen en etkili faktör ise ülkelerin kitleleştirilmiş mi yoksa bireyselleştirilmiş eğitim sistemini mi benimsedikleri. Sistem tercihiniz, başarınızı da etkiliyor.
'Dersler ziyan oluyor, öğretmenlerin sınıf yönetim becerileri geliştirilmeli'
Eğitim Reformu Girişimi Araştırma Koordinatörü Dr. M. Alper Dinçer: "Türkiye’de 720 saat ders veriliyor olması kendi başına fazla bir anlam içermiyor. Önemli olan 720 saatin ne ölçüde verimli geçtiğidir. Nitekim, Finlandiya’da da Avustralya’da da eğitim göreli olarak niteliklidir; ancak Finlandiya’da zorunlu ders saati 632, Avustralya’daysa 1.010’dur. Yani ders saatleri ve eğitimin niteliği arasında doğrusal bir ilişki kurmak mümkün değil. Türkiye’de iki farklı nedenden ötürü ders saatleri ziyan oluyor. İlk neden, öğrenci ve öğretmen devamsızlığıdır. Öğrencilerin okul sevgisi ve aidiyetini yükseltmek için zorunlu ders saatlerini artırmak yerine müfredat-dışı etkinlikleri artırmak yerinde bir politika tercihi olacaktır. Öğretmen devamsızlığının ortadan kalkması için de özellikle kırsal kesimde öğretmen devamlılığını garanti altına alacak politikalar tasarlanmalı. İkinci neden öğretmenlerimizin ders saatinin önemli bir bölümünü sınıf düzeni sağlamakla geçirmesi. Mesleki eğitim ile öğretmenlerin sınıf yönetimi becerileri geliştirilmelidir."
Finlandiya eğitimi kişiselleştirdi
"Peki, kişiselleştirilmiş eğitimin merkeze alındığı sistemlerden ikisi, dünyada parlamaya başlayan Japonya ve önemini hala koruyan Finlandiya nasıl başardı?" diye sordum TEDMEM uzmanlarına, onlar da dediler ki: “Bu sistemler müfredatlarında kazanım odaklı yaklaşımın da üstüne çıkararak beceri veya bir üstü olan meta düşünme odaklı bir yaklaşımı benimsiyorlar.” Hemen arkasından ikinci soruyu yönelttim: Türkiye’nin ne yapması gerekiyor? Dediler ki: “Türkiye’deki eğitim sistemi ise 10 yıl önce yenilenen bir başlangıç olarak oldukça önemli olan ve gelişim odaklı geliştirilmesi beklenen kazanım odaklı yaklaşımdan daha ileriye gidemiyor. Günlük oldukça sıradan sınav, tayin, görevlendirme gibi bürokratik tartışmalardan kurtulup, bunun yerine, daha fazla başlandığı gibi nitelik geliştirici uygulamalara yönelmek gerekiyor.”