Üniversite için 'sınav' şart, çalışmaya devam

Eğitimciler özellikle Türkiye için üniversiteye girişte ‘sınavın’ kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

TEOG’dan sonra üniversiteye giriş sınavı da değişiyor. Yükseköğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç tarafından açıklanan ve üniversiteye giriş sisteminde yapılacak sadeleştirme modeli ile martta yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ile haziranda yapılan Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) kaldırılarak tek bir sınav yapılması planlanıyor. Eski sistemde YGS için altı puan türü, LYS için 12 puan türü olmak üzere toplam 18 puan türü vardı, yeni sistemde dil puanı dâhil Sözel, Sayısal, Eşit Ağırlık olmak üzere dört puan türü olacak. Eski sistemde sınavlar toplam beş gün sürüyordu; YGS Mart ayında 1 hafta sonu, LYS ise Haziran ayında 2 hafta sonunda yapılıyordu. Yeni sistemde sınav, Haziran ayında 1 hafta sonunda başlayıp bitirilecek.

Üniversite sınavında sorular önceden olduğu gibi Milli Eğitim müfredatından oluşacak. Baraj puan uygulaması devam edecek. Belli alanlarda, uygulanan başarı sıralaması şartı da aranacak. Son tahlilde bu değişiklikler yerleştirme sistemini temelden değiştirmiyor. Yine merkezi bir sınav var ve yine farklı puan türleri var, fakat sınav ikiden bire iniyor ve puan türlerinin alt türleri kaldırılıyor. Şimdi soru şu: Diğer ülkelerde üniversiteye giriş sınavları nasıl yapılıyor? Yılda bir kez yapmak doğru mu?

Dijital Girişimci/ Yazar Can Gürses, “Her ülkenin ihtiyacına ve durumuna göre değişiyor ama ABD’deki okullara girmek için SAT veya ACT sınavı ile beraber bir başvuru dosyası gerekiyor. Asya ülkelerinin tamamında Türkiye’de uygulanan sınava benzer sınavlar mevcut, hepsi çoktan seçmeli. Burada şu gerçek var:

Sınav, özellikle Türkiye için kaçınılmaz. Sebebi açık; her yıl giderek artan katılımcıyı (2.5 milyon insana yaklaşıyor) 450-500 bin lisans kontenjanına yerleştirmeye çalışıyoruz. Bu durumda, üniversite sayısını bir anda artıramayacağımıza göre sınavın kendisini mümkün olduğunca yetenek ölçücü şekilde yapmak gerekiyor” diyor. Gürses, “Biz sınavın varlığına takılmış durumdayız. Hâlbuki sınav içeriğini reforme ederek hiç beklemediğimiz sonuçlar elde edebiliriz. Sınavın bilgi bazlı değil, alan yeteneğine de bağlı olması birçok sonucu beraberinde getirir” ifadesini kullanıyor.

‘Amerika’da kriter çok’

MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut ise, “Birçok farklı sistem kullanılıyor. Örneğin Kanada’da lise bitirme sınavlar merkezi yapılıyor ve öğrenciler lise bitirme notları ile üniversiteye giriyorlar. Daha popüler programlar için daha yüksek ortalamalar gerekiyor. Amerika’da ise daha çok kriter kullanılıyor: Lise bitirme notu, merkezi test puanı, referans mektupları, adayın yazdığı kompozisyon, ders dışı etkinlik portföyü, ve bazı okullar için mülakatlar. Bu iki ülkede de merkezi bir yerleştirme yapılmıyor. Yerleştirmelere üniversiteler ve adaylar karar veriyorlar” diyor.

'İdeal dünyada sınava istenildiği zaman girilebilmeli'

Liselere yerleştirme konusu hala belirsiz ama üniversite yerleştirmede puan türlerinin azaltılmasının işleri kolaylaştıracağını belirten MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut, “Özellikle anne babalar sistemi anlamakta zorlanıyordu. Farklı puanlarla alan programlar (örneğin işletme, psikoloji ve hukuk) aynı puan türünde birleştirileceğinden ilk yıl adaylar için taban puan ve sıralama tahminleri epey zor olacak, ama sonraki seneler daha kolay olur” dedi.

Prof. Erkut, “İdeal bir dünyada sınava istenildiği zaman girilebilmeli. Ayrıca merkezi yerleştirme yerine üniversitelerin her program için taban puan belirleyip ön kayıt ile öğrenci almaları daha da gelişmiş bir sistem olur” diye konuştu.

‘Araştırma Üniversitesi’ bir etiket değil, asıl çalışma yeni başlıyor’

YÖK’ün belirlediği ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 10 araştırma üniversitesinin 4 tanesi İstanbul’dan, 4 tanesi Ankara’dan bir tanesi İzmir’den İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) oldu. İYTE, Ege Bölgesi’nden ilk 10’a giren tek üniversite. İYTE’nin “Araştırma Üniversitesi” listesinde yer alması başarısı hakkında düzenlenen basın toplantısında İYTE Rektörü Prof. Dr. Mustafa Güden, İYTE’nin nano ve biyo teknoloji üretiminin merkezi olacağını söyledi.

Prof. Güden, “YÖK’ün belirlediği 26 kritere göre her yıl puan hesaplanacak. Yeterli puan alamayan üniversiteler araştırma üniversitesi statüsünden çıkarılacak. Yerine yedek 5 üniversiteden biri girecek. Bu nedenle belirlediğimiz alanlarda çok çalışacağız” ifadesini kullandı.

Araştırma üniversitesi statüsüyle birlikte sorumluluklarının arttığını ve hedeflerinin dünyanın en iyi üniversiteleri arasına girmek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Güden, “’Araştırma Üniversitesi’ bize verilen bir etiket değil, asıl çalışma bundan sonra başlıyoruz. Bizim koyduğumuz bir takım hedefler var. Her alana değil belli alanlara odaklanacağız. Bu alanların içerisinde ilaç sanayiden tıbbi cihazlara, moleküler onkolojiden doku mühendisliğine kadar çok sayıda alanda üretim gerçekleştireceğiz” ifadesini kullandı.

Ege Üniversitesi’nin araştırma üniversiteleri yedek listesinde bulunduğu söyleyen Rektör Güden, “Temennimiz Ege’nin de araştırma üniversitesi olmasıdır. Umarım Ege Üniversitesi de listeye girer. Böylece onlarla işbirliği içinde çalışmalara imza atmış oluruz” diye konuştu.