‘Türk üniversiteleri kendilerini işverene daha iyi anlatmalı'

QS Intelligence Unit Orta Avrupa ve Orta Asya Bölge Müdürü Zoya Zaitseva Türk üniversiteleri için, “Uluslararası akademik camia ve işverenler arasında tanınırlık konuları geliştirilmeli” dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

kezban_karaboga-030.jpg

Eğitim dünyası son günlerde yüksek öğretimde derecelendirme yani sıralama (Ranking) meselesini tartışıyor. Takip edenler bilecekler, o kadar çok sıralama var ki üniversiteler hemen her gün hangi listede ‘kaçıncı’ olduklarını duyuruyorlar. İşte bu ‘nicelik’ konusu son günlerde bir nitelik tartışması da yarattı. Çünkü yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education (THE) ,’2015-2016 Dünya Üniversiteleri Sıralaması’nda, Türkiye ile birlikte bazı ülkelerdeki üniversiteler büyük düşüş yaşadı. THE, ne yaptı da Türk üniversiteleri allak bullak oldu? Basit, derecelendirme kriterlerini değiştirdi. Üniversitelerin makale sayısı ve atıf oranlarının yer aldığı veri tabanı ‘Web of Science’ yerine Türk üniversitelerinin verilerinin daha kısıtlı olduğu ‘Scopus’a geçti. Sıralamasını 400’den 800’e çıkardı. Mısır, Fas, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeleri ilk kez sıralamaya dahil etti. Çok sayıda ortak imzaya sahip makalelerin etkisini düşürdü. Böyle olunca Türkiye’deki kelli felli üniversiteler 100, 200, 300 değil 400 basamak birden geriledi. Peki ortada bu kadar fazla liste ve üstelik bir güven bunalımı varken bu sıralamalara nasıl güvenelim? Bu soruyu ve diğer önemli başlıkları QS Intelligence Unit Orta Avrupa ve Orta Asya Bölge Müdürü Zoya Zaitseva’ya sordum. Bakın, neler anlattı. 

Mükemmel sıralama yok 

Zaitseva, öncelikle mükemmel bir sıralama olmadığını, hiçbir araştırmanın bir üniversitenin tüm öğelerini değerlendirmeye almadığını söyledi. “Neyi aradığınızın bilinciyle sıralamalara bakarsanız kriterlerinize en uygun sıralamayı seçebilirsiniz” diye konuşan Zaitseva, “Önemli olan sıralamanın hangi kriterlere göre yapıldığı, metodolojinin ne kadar istikrarlı olduğu ve sıralamayı gerçekleştiren şirketin ne kadar güvenilir olduğudur” dedi. Zaitseva şöyle konuştu: “Kendim de Rus olduğum için şunu söyleyebilirim. Bizim ülkelerimizde çok güçlü kurumlar mevcut ancak bunların birçoğunun dünya genelinde Harvard ve Cambridge gibi kurumlarla yarışması zor. Çok sık alıntılanan dergilere yayın sunma geleneğimiz yok, İngilizce yaygın eğitim dili değil, ülkelerin hepsi uluslararası nitelikte değil ve küresel işverenler ile akademik camia bu yerel üniversiteleri yeterince tanımıyor. Bu bağlamda benzer üniversiteleri karşılaştırmalıyız. Bu şekilde değerlendirerek dünya genelinde duyulmalarını sağlarız. Biz de zaten diğer sıralamalarda kullanılan ancak bölgesel özellikleri yansıtmak için farklı ağırlıktaki geleneksel QS kriterlerini ve yeni kriterleri kullanıyoruz.” 

Metodolojiye ilişkin bilgi az 

Bölgesindeki diğer üniversitelere kıyasla Türk üniversitelerinin yerini değerlendiren Zola Zaitseva, “Teknik bilimlerde Türk üniversitelerinin güçlü olduğunu düşünüyorum. ‘QS Üniversite Sıralamaları:Gelişen Avrupa ve Orta Asya’ listesinde yer alan üniversite sayısı Türkiye’nin güçlü performans sergilediğini gösteriyor. Bu yıl 150 üniversitenin yer aldığı bu listede 16 Türk üniversitesi var. Bu rakam yerel yükseköğretimin ne kadar etkin olduğunu sağlıklı biçimde yansıtıyor. Elbette gelişmesi gereken alanlar var. Araştırma çıktısı ve uluslararası akademik camia ve işverenler arasında tanınırlık gibi alanlar daha iyi olabilir. Genellikle sıralama metodolojisi ve veri toplamaya ilişkin yetersiz bilgi söz konusu oluyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizden sonra daha fazla meslektaşımız işleyiş hakkında bilgi sahibi olacak ve üniversitelerinin dünya çapında daha iyi temsil edilmesini sağlayacaklardır” diye konuştu. 

Zoya Zaitseva yükseköğretimde niteliğin değil niceliğin öne çıktığı konusunu da değerlendirdi ve şu tespiti yaptı: “Üniversitenin yaşam değerlendirmesine dair farklı alan göstergelerini kullanarak nitelik ve nicelik arasında denge kurmayı amaçlıyoruz. Öğretim üyesi başına araştırma alıntı niteliği konusunda öğretim üyelerinin sunduğu bilginin kalitesini değerlendirmek için işe aldıkları mezunlar hakkında işverenlerin görüşlerini soruyoruz.”

Türk üniversiteleri bölgelerinde ne durumda?

QS, İngiltere merkezli yükseköğretim derecelendirme kuruluşu. Kuruluş, Gelişen Avrupa ve Orta Asya (EECA) sıralamasının QS portföyüne yakın zamanda eklendi. Bu yıl 2. kez yayınlandı. QS Intelligence Unit Orta Avrupa ve Orta Asya Bölge Müdürü Zoya Zaitseva, “Olabildiğince çok sayıda güçlü kurumu incelemeye çalışırken sıralamaya giren üniversite sayısını artırmak için sürekli çaba sarf ediyoruz. QS geçtiğimiz yıl 368 üniversiteyi dikkate aldı. 237’sini değerlendirdi ve aralarından ilk 100 üniversiteyi sıralamaya koydu. Bu yıl ise dikkate alınan üniversite sayısı 500’ü aştı. Bunlardan 308’i değerlendirilirken, 150’si sıralamaya alındı. Toplamda bu yıl QS tarafından 47 Türk Üniversitesi dikkate alınırken, bunlar arasından 16 kurum sıralamaya kondu. Türkiye Rusya’dan sonra 2’nci sırada yer aldı” dedi.

QS University ranking kriter ağırlıkları nasıl dağılıyor?

►Akademik itibar- %30
► İşveren itibarı- %20
► Öğretim kadrosuöğrenci oranı - %15
► Öğretim üyesi başına yayın- %10
► Yayın başına alıntı- %5
► Webometrics internet etkisi- %10
► Personelin doktora seviyesi oranı- %5
► Uluslararası öğrenci oranı- %2.5
► Uluslararası öğretim üyesi oranı- %2.5