‘Koçluk, liderlik ve yöneticiliğin en büyük şemsiyesi’

Profesyonel koçlar yetiştiren Flow Koçluk Okulu ve Liderlik Enstitüsü, mentörlük, danışmanlık ve eğitim faaliyetleriyle ile ilgili de çalışmalar yürütüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dilek SEVAL / İstanbul

Yöneticilik ve liderlikte koçluğun, doğru iletişimi sağlayan en önemli araç olduğunu dile getiren Flow Koçluk Okulu ve Liderlik Enstitüsü Ülke Direktörü Murat Vardar, iletişimin önce doğru dinleme ile başladığını söyledi. Yargısız ve yalın bir dinlemeyle başlayan iletişimin sonrasında, iki tarafın birbirini ifade şekli ile iletişiminin değiştiğine dikkat çeken Vardar, bu süreçle güven ilişkisinin kurulmaya başlayacağını ifade etti. Koçluğun, yönetici ve çalışan arasındaki ilişkiyi besleyen ve destekleyen bir yaklaşım olduğunu, yönetici olarak çalışanı ile iyi bir iletişim kurmanın o ilişkiyi destekler nitelikte olduğuna inandıklarını vurgulayan Vardar, “İster yönetici-çalışan, ister anne-baba ve çocuk, ister eşlerin ilişkisinde iletişimin nasıl sağlanacağını keşfetmek önemlidir. Koçluk da bunun için çok güzel bir zemin oluşturuyor. Doğru zamanda doğru soruyu sormak, doğru kulakla dinleyebilmek ve doğru yaklaşımı sergileyebilmek adına bir çok doneyi barındıran bir şemsiye olarak görüyorum” şeklinde konuştu. 

Bu doğrultuda kurumlara çok farklı konseptlerde bir akış ve projeler hazırladıklarını anlatan Vardar, hem sınıf eğitimindeki gibi bir bilgi aktarımı hem de bilgi aktarımının ötesinde bunun pratikte nasıl uygulanacağına dair simülasyonlar ve proje ödevleriyle desteklediklerini açıkladı. Katılımcılarının, projeleri takip ederek sunum yapmalarını ve kendilerine ne kattıklarını eğitimcilerine göstermelerini istediklerini söyleyen Vardar, “Eğitimlerimizde bilgiyi verip bırakmıyoruz, takibini de yapıyoruz. Her bir modülün arasında birebir koçluklarla birlikte orada gördükleri bilgileri iş hayatlarına ve aktif yaşamlarına geçirmeleri adına aksiyonlarını belirlemeleri için ve planlama yapmaları için koçlarımız da oluyor bu programların içinde. Simülasyonlar ve hatta vücut perkisyonuna kadar birlikte ses yaratmanın, ortak iş üretmenin bireysel çalışma ile farkını anlayabilecekleri çeşitli çalışmalara kadar elimizde farklı araçlar bulunuyor. Biz de bunların hepsini kullanıyoruz” diye konuştu. Bu araçları kullanırken de sadece sözel değil, bazen de yaratıcı yöntemler diye adlandırılan renk, sembol, şekil, ses tonu gibi unsurları çalışmaların içinde farklılaştırdıklarını aktaran Vardar, bu sayede katılımcılarının farkındalıklarını artırıcı ve destekleyici yaklaşımlar olarak kullandıkları bilgisini verdi. Vardar, “Bir yandan da sadece bilgi aktarmak değil, bu bilgiyi birlikte işlemek dediğimiz rota fasilitasyonu adı altında interaktif bir fasilite turu veya takım koçunun yönlendirmesiyle ekibin birlikte aynı çizgide buluşmasına, aynı dili konuşmasına ve süreci birlikte sahiplenmesini sağlayacak çalışmalar da projelerin içinde yer alıyor” dedi.

‘2016’da 4 farklı eğitimi bünyemize katacağız’

Pozitif psikoloji temelli bir akışı benimseyen bir kurum olduklarını söyleyen Murat Vardar, “Burada kişilerde olmayanı değil; önce o kişilerde nelerin olduğunu tanımlayarak, olanları daha da parlatmanın, gelişim alanlarına daha büyük destek sağlayacağına inanıyoruz. O nedenle bu yaklaşımı sergileyerek, programlarımızı destekleyici envanterleri de o yönde seçiyoruz” dedi. Portföylerine bu sene yurtdışından yeni eğitimler katacaklarını kaydeden Vardar, güçlü yanları ortaya çıkarmayı amaçlayan ve çağımızın çok ihtiyacı olan stresle nasıl baş edilebileceğine dair olan eğitimlerin dışında dört farklı eğitimlerinin olacağı bilgisini paylaştı. Vardar, “Eğitimlerimizin bir tanesi tasarım aşamasında. Diğer iki tanesinin sözleşmeleri bitti ve şu anda Türkçe’ye uyarlama aşamasında bulunuyor. Bir diğeri de yaş gruplarına göre olan çocuklara doğru yaklaşımlar ve destekler verebilmek adına yaptığımız envanterler olarak söyleyebilirim” dedi. 

Ayrıca hem globalde hem de Türkiye’de online eğitim programları da açma hedefinde olduklarını söyleyen Vardar, internetin hayatımıza girmesi ve teknolojinin ilerlemesiyle  mekan, şehir ve ülke kavramlarının ortadan katlığını vurguladı. Vardar, “Koçluk okulunda devam programlarında, koç olduktan sonra bazı alanlarda profesyonelleşmek isteyen katılımcılarımız için online programlarla ilerlemeyi planlıyoruz” diye konuştu.

Önümüzdeki sene ise koç havuzlarının ve Flow Coaching ekibinin daha çok koç yetiştirerek genişlemesini planladıklarını kaydeden Vardar, ayrıca çalışan kadınları desteklemek adına da çeşitli projeler yapmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi. 

Flow Koçluk Okulu ve Liderlik Enstitüsü olarak, 2013 yılında Türkiye’de olmalarına rağmen çok hızlı büyüdüklerini açıklayan Murat Vardar, 2013’ten 2014’e yüzde 60 büyüme gerçekleştirdiklerini paylaştı. 2015 yılı sonuna kadar da yüzde 45’lik bir büyüme gerçekleştirdikleri bilgisini veren Vardar, “Birçok sektörde daralma olmasına rağmen bizim için ve sektör için 2015 yılının iyi geçtiğini düşünüyorum. 2016 yılında da  yüzde 25’lik bir büyüme öngörüyoruz” dedi.
Şu an sadece İstanbul’da ofislerinin bulunduğunu ancak uzun dönemde İzmir, Ankara ve Antalya’da da katılımcılarıyla buluşmak istediklerini aktaran Vardar, şu anki konjonktürde biraz bekleme ihtiyacı hissettiklerini ve ekonomideki açılmanın 2017’de de devam etmesiyle planlarını yürürlüğe koyacaklarını söyledi. 

‘Liderlik evde başlar’

Çocukların doğdukları gün, anne-baba olmayı öğrenmiş ebeveynler tarafından karşılanamadığına değinen Vardar, “Ebeveynlik daha çok yaşarken öğrenilen bir sorumluluk ve bu önemli sorumluluğu yerine getirirken nasıl bir üslup benimsendiğinin de farkında olmak gerekiyor. Ebeveyn koçluk programımızı iki kanaldan yönetiyoruz. Bir açık program olarak, ebeveynlere destek verebilmek adına ve bir de kurumlarda ‘Liderlik evde başlar’ adı altında verdiğimiz seminerlerimiz ile iki kanaldan destek vermeye çalışıyoruz. Ebeveynlerin, çocuklarının karakter özelliklerini keşfederek, buna uygun davranış modelleri sergilemelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu şekilde seminerlerimizi kurumların içinde 2,5 saatlik sunumlar ve eğitim seminerleriyle anlatıyoruz” şeklinde konuştu. 

‘Sektör, bilgi ve hayat arasındaki bağ eksiğini dolduruyor’

Türkiye’de her şeyin çokluğu olduğu gibi sektörde de aynı durumu yaşadıklarını söyleyen Murat Vardar, gerçekten fayda üreten kurum sayısının az olduğu değerlendirmesinde bulundu. Günümüzde sektörün kabuk değiştirdiği bir döneme girdiğini dile getiren Vardar, “Eğitim sektörü de insan kaynaklarının daha stratejik olma yolunda ilerlemesiyle birlikte değişmeye başlayacak. Bir kişinin bilgiyi aktaran modelinden, kurumların ve belki üniversitelerin de bu sektöre girmesiyle şu anki durumun farklılaşmaya döneceğini düşünüyorum. Şu anda bir bağ eksiği var. Bilginin işlenerek hayata geçişi konusunda olan bu bağ eksiğini dolduran bizim gibi firmalar, büyüyerek devam edecek. Bu bağı kuramayan, kendine ait bir sistematiği, bir şeması ve akışı olmayan firmalar ise küçülerek kendi alanını kurmaya çalışacaklar diye düşünüyorum” dedi. Koçluk eğitimlerinin her zaman büyüyerek devam edeceğini düşündüğünü kaydeden Vardar, yaş gruplarının da küçülerek devam edeceğini ve kuşak geçişlerinde de daha fark yaratarak büyüyeceği öngörüsünü paylaştı. Vardar, koç adaylarının ve kurumların, eğitim veren koçluk okullarında ICF’in ACTP akreditasyonuna sahip ‘Profesyonel Koçluk Sertifikasyonu’ olmasına dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi.