İngilizce biliyorum ama konuşamıyorum!

Türk öğrencilerin İngilizceyi konuşup anlamakta başarısız olmasının en önemli nedenlerinden biri İngilizcenin bir iletişim dili olarak değil, tarih, coğrafya gibi herhangi bir ders olarak öğretilmesi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Eurostat yani Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, Avrupa Birliği’nde ortaokul seviyesindeki öğrenciler arasındaki yabancı dil öğrenme istatistiklerini açıkladı. Çok yeni. Buna göre, Avrupa Birliği’nde 17 milyondan fazla ortaokul öğrencisi (bu seviyedeki öğrencilerin yüzde 98.6’sı) en az bir yabancı dil eğitimi aldı. Bu öğrencilerin 10 milyonu (yüzde 58.8) iki ya da daha fazla yabancı dil dersi gördü.

Okullarda yoğun olarak alınan yabancı dil dersi açık ara İngilizce oldu. Buna göre Avrupa’da ortaokul seviyesindeki 17 milyon öğrencinin yüzde 97.3’ü İngilizce dersi aldı. İkinci en fazla öğrenilen yabancı dil Fransızca oldu, beş milyon ortaokul öğrencisi (öğrencilerin yüzde 33.8’i) Fransızca dersi aldı. Üç milyon ortaokul öğrencisi Almanca, 2 milyon öğrenci de İspanyolca öğrendi. Açıklanan verilerde, ülkeler bazında, ortaokul öğrencilerinin yüzde kaçının iki ya da daha fazla yabancı dil öğrendiği bilgisi var. Bu ilginç.

Lüksemburg ayrıntısı

Buna göre Lüksemburg’da ortaokul öğrencilerinin tamamı Fransızca ya da Almanca öğreniyor. Tabii burada şu ayrıntı var; Lüksemburg’da Lüksemburgca, Fransızca ve Almanca olmak üzere üç resmî dil var.

Eurostat istatistiklerinde, Fransızca ve Almanca yabancı dil olarak kabul edildiği için, oran yüzde 100 gözüküyor. Lüksembug’un ardından Finlandiya’da ortaokul öğrencilerinin yüzde 98’i iki ya da daha fazla yabancı dil dersi alıyor. Bu ilk iki ülkenin ardından, ortaokul öğrencileri arasında iki ya da daha fazla yabancı dil öğrenme oranının yüzde 90’ın üzerinde olduğu ülkeler sırasıyla İtalya, Estonya, Romanya, Yunanistan, Polonya ve Malta. Bu istatistikte Avrupa Birliği ortalaması ise yüzde 59. Aynı Macaristan yüzde 6 ile son sırada. Bu istatistiklerde Türkiye ile ilgili veri yok, fakat rakamlar gösteriyor ki yabancı dil öğrenmek, Avrupa Birliği ülkelerinde önemseniyor. Peki, Türkiye’de durum nedir?

Gramere odaklanmak yanlış

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki Türkiye, İngilizceyi kullanma becerisinde 72 ülke arasında 51’inci sırayla en düşük İngilizce kabiliyetine sahip ülkeler arasında. Avrupa sıralamasında 26 ülke içinde sondan ikinci. TEPAV’ın, “Türkiye’deki Devlet Okullarında İngilizce Dilinin Öğretimine İlişkin Ulusal İhtiyaç Analiz” raporuna göre de gramer tabanlı ezberci yaklaşım nedeniyle Türk öğrenciler, yaklaşık 1000 saatten fazla sınıf içi ders almalarına karşın liseden mezun olurken İngilizceyi konuşup anlamakta başarısız oluyorlar. Bunun en önemli nedenleri arasında İngilizcenin bir iletişim dili olarak değil, tarih, coğrafya gibi herhangi bir ders olarak öğretilmesi geliyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin yaşam boyu eğitim merkezi Bilgi Eğitim bünyesinde faaliyet gösteren Konuşma Kulübü’nün Kurucusu Volkan Yaşa’ya göre; bu sonucun en önemli nedenleri arasında İngilizce öğrenmede gramere odaklanmak geliyor. Türkiye’de İngilizce dil eğitimi veren kurumların neredeyse hepsinin birbirinin aynısı olduğunu söyleyen Volkan Yaşa, “Birey öğrenme sürecinde dilbilgisini temel alıyor. Eğitime başladığı günden bitirdiği güne kadar sürekli dilbilgisi kurallarını anlamaya çalışan, fakat bunu pratiğe dökemeyen öğrenciler bu yüzden eğitimlerini tamamladıklarında dilbilgisine sahip fakat İngilizce konuşamaz halde oluyorlar” şeklinde konuşuyor.

Ülke ekonomileri için daha önemli hale geliyor

Dünyada ana iletişim dili olarak İngilizceyi kullanmanın hem makroekonomik hem de bireysel düzeyde olumlu etkileri olduğu açık olarak ortada duruyor. Özellikle, global dünyada ticari ilişkilerin artması ve bireysel iş fırsatları nedeniyle İngilizce farklı kültürler arasında iletişim ve etkileşim aracı olarak gittikçe daha önemli hale geliyor.

Yanlış metot zaman ve para kaybına neden oluyor

Düzenledikleri seviye belirleme sınavına, 1 yılda 5 bin kişinin katıldığını belirten Bilgi Eğitim bünyesinde faaliyet gösteren Konuşma Kulübü Kurucusu Volkan Yaşa, “Sınava katılan kişilerin yüzde 23’ü İngilizce dil bilgisi A1 yani giriş seviyesinde, yüzde 68’i B1 yani orta seviye dil bilgisine ve yüzde 10’u ise C1 yani ileri seviye dil bilgisine hakimdi. Sınavımıza katılan kişilerin yüzde 40’ı daha önce İngilizce dil eğitimi aldığını beyan ediyordu. Çıkan tablo daha da acı hale geldi, orta seviye İngilizce dil bilgisine sahip kişilerin hiçbiri o seviyede İngilizce konuşamıyordu. Bu durum çok büyük bir zaman ve para kaybının ve dolayısıyla da İngilizcede neden bu kadar geri kaldığımızın bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor” ifadesini kullanıyor.

Dersler dinleme ve konuşma üzerine yoğunlaştırılmalı

İngilizcede ilerleme sağlamak için derslerin tamamen konuşma ve dinleme üzerine yoğunlaştırılması, öğrencilerin dili konuşarak öğrenmeye ve maruz kalmaya teşvik edilmesi gerektiğini belirten Berlitz İstanbul Operasyon Müdürü Cem Agin, “Klasik tahtaya ezbere dayalı gramer bilgileri yüklenerek verilen eğitimden kaçınılmalı, Türkçeyi nasıl konuşmayı öğrendiysek, edinme yolu ile İngilizce konuşmaya öğrenciler teşvik edilmelidir. Yazma ve okuma ikinci planda olmalıdır” diyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir