İmkanları düşük okullara yüksek teşvik verilecek
Yönetmelikte yapılan düzenlemeyle artık imkanları daha iyi olan okulların aldığı teşvikler oransal olarak daha düşük kalırken, imkanları düşük olanların teşviği daha yüksek olacak
ANKARA - Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, "İmkanları daha iyi olan okulların aldığı teşvikler oransal olarak daha düşük kalacak. İmkanları düşük olanların alacağı teşvikler, oransal olarak daha yüksek olacak" dedi.
Yelkenci, Resmi Gazete'de yayımlanan "Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği"ne ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yönetmelikle okulların kendi öğrencilerine cumartesi günleri takviye kursları açılmasına da imkan sağlandığını aktaran Yelkenci, dershanelerin varlığının 1 Eylül 2015'e kadar devam edeceğini anımsatarak, bu tarihe kadar okulların kendi öğrencilerine cumartesi-pazar takviye kursu açılabileceğini söyledi.
Özel okullara yönetmelikle akreditasyon sisteminin de getirileceğini anımsatan Yelkenci, dönüşümle beraber mevcut özel okulların da desteklenmesine ilişkin yeni süreçler başlattıklarını söyledi.
Türkiye'de MEB'in özel okulların genel okullar içindeki payının arttırılmasını hedeflediğini hatırlatan Yelkenci, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın ve Müsteşar Yusuf Tekin'in bu konuda bir vizyonunun bulunduğunu belirterek, ciddi kararlar aldıklarını ve özel okullara verilecek akreditasyon sisteminin de bu vizyonla oluşturulduğunu söyledi.
Özel okullara akreditasyon sisteminin ilgili paydaşların katılımıyla geliştirildiğini bildiren Yelkenci, "Yönetmelikle ve diğer mevzuat düzenlemeleriyle özel okulun önünü açıyoruz. Bunlardan en önemlisi de akreditasyon sistemini getiriyoruz. Şimdiye kadar farklı teşvikler veriliyordu. Biz diyoruz ki tüm teşviklerden tüm okullar faydalanabilmeli ve madem faydalanabiliyor, buna göre de katma değeri olan bir şeyler üretmeli. İşte özel okul akreditasyon sistemine dahil olursa, bu yeni tarif ettiğimiz teşviklerden faydalanacak" diye konuştu.
Akreditasyonda fiziki imkanlar, yönetim-organizasyon süreçleri, eğitim-öğretim süreçleri ve destek hizmetleri olmak üzere 4 standart alanı belirlediklerini anımsatan Yelkenci, bunların da alt kriterleri bulunduğunu söyledi.
Bu konuda pilot uygulamaya başladıklarını ve gördükleri sorunları çalıştayda tartışacaklarını kaydeden Yelkenci, kriterlerin uygulanmasında en sıkıntılı alanın eğitim-öğretim süreçleri olduğunu, bu konu üzerinde hassasiyetle çalıştıklarını dile getirdi.
Denetimler seviyelerine göre olabilecek
Akreditasyon sistemiyle ilgili eleştirileri de dikkate aldıklarını da aktaran Yelkenci, şunları kaydetti:
"Fakirler daha fakir, zenginler daha zengin olacak. Böyle bir şeye yol açabilir mi?' diye eleştiriler geldi. Biz bunu da öncesinde düşünmüştük. İmkanları daha iyi olan okulların aldığı teşvikler oransal olarak daha düşük kalacak. İmkanları düşük olanların alacağı teşvikler, oransal olarak daha yüksek olacak. Bunun yanında en önemlisi, taşradaki, Anadolu'daki özel okulların belki 20-30 senede ulaşamayacağı tecrübeye bu sistem sayesinde ulaşabilecekler. Burada özel okullardan aldığı puanı arttırmasını, üç-dört yıl sonra bir üst kademeye çıkmalarını isteyeceğiz. Seviyelerine göre denetimler 1, 2, 3 yılda bir olabilecek. Bunların amacı akreditasyon sisteminin kılavuzluğunu devam ettirebilmek."
Özel okul çalışanlarına prim desteği de hedefleniyor
Özel okullara, sigorta primi desteğini ve gelir vergisi desteği vermeyi de düşündüklerini bildiren Yelkenci, işveren payının yanında çalışanın kendi ödediği primin de karşılanmasını önermeyi planladıklarını söyledi.
Yelkenci, özel okulların yönetim ve organizasyonda başarılı olmaları ve öğretmenlerinin de niteliğini sürekli arttırması halinde, eğitim-öğretim desteğinden en yüksek seviyede faydalanabilecekleri bir mantık örgüsü oluşturduklarını ifade etti.
Yelkenci, yüksek katma değer yaratan özel okullara teşviğin daha fazla verileceğini, teşviğin fazla olmasıyla da katma değerin artacağını böylece, sistemin birbirini destekler hale getirileceğini dile getirdi.
Çalışmalarını özel okul dernekleriyle beraber yürüttüklerini ancak eğitimle ilgilenen sivil toplum kuruluşlarıyla da konuyu tartıştıklarını dile getiren Yelkenci, böylece sistemin en iyi noktaya gelmesini beklediklerini ve Türkiye'de özel okulların oranının yükseleceğini, doğal eşiğine, yani olması gereken yere oturacağını kaydetti.
Burslu öğrencinin velisine ekonomik yükümlülük getirilemeyecek
Eğitimcilerin etik kurallara dikkat etmesi gerektiğine vurgu yapan Yelkenci, bazı durumların istismar edildiğini gördüklerini söyledi.
İstismarlardan birinin özel okulların öğrencilere verdikleri başarı burslarına ilişkin olduğunu dile getiren Yelkenci, zaman zaman başarı bursuyla öğrenci alan bazı özel okulların velilere farklı ekonomik yükümlülükler getirerek hukuki bağlayıcı olan sözleşmeler imzattıklarını aktardı.
Yelkenci, "Normalde yönetmeliklerimizde böyle bir şey olmamasına rağmen, 'şayet üst sınıflarda kaydını sildirirsen, o zaman geriye dönük olarak okul ücretimiz neyse onu ödemek zorundasınız' şeklinde velilere bazı sözleşmeler imzalattırılıyor ya da senet imzalatarak borçlu hale getiriliyorlardı. Yönetmeliğe konan maddeyle, veliye herhangi bir sözleşme imzatılamayacağını ve bir yükümlülük getirilemeyeceğini hükme bağladık" dedi.
Yelkenci, öğrenci kazanmak için düşük ücretle kayıt yaptırılıp bir sonraki yıl eğitime yüzde 150, yüzde 200'e varan artışlara da rastladıklarını belirterek, "Öğrencinin o yılki ücretinin üzerine ÜFE+TÜFE bölü 2 artı yüzde 5 zam oranında yapabilecekler. Bu tedbirle mağdur olan velileri rahatlattığımızı düşünüyoruz" şeklinde konuştu.