Eğitim sistemiyle ilgili ‘yeni’ tartışma ateşini PISA yaktı
15 yaş grubundaki öğrencilerin fen bilimleri ve matematik okuryazarlığı ile okuma becerilerini ölçen PISA’da Türkiye kan kaybetti.
Türkiye’de, özellikle sürekli değiştirilmesi nedeniyle hiç bitmeyen bir tartışma haline gelen eğitim sistemi, “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA”nın 2015 yılı sonuçlarının açıklanmasıyla geçen hafta bir kez daha zirve yaptı. Çünkü Türkiye aldığı notlarla 35 ülkeli OECD içinde sondan ikinci, 70 ülke içinde de 50’nci sırada yer aldı. Bu nedenle dünya çapında dikkate alınan bir eğitim kriteri olan PISA’nın detayları, genç bir nüfusa sahip Türkiye açısından büyük önem taşıyor:
* PISA nedir ve kim tarafından yürütülüyor?
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) bir eğitim projesi olan PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı), 2000 yılından buyana üçer yıllık dönemler halinde, dünya çapında 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren bir araştırma. OECD Eğitim Direktörlüğü’ne bağlı PISA Yönetim Kurulu tarafından yürütülen araştırmanın Türkiye ayağı ise Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğunda. Türkiye araştırmaya 2003 yılında katıldı.
* Proje öğrencilerin ne tür özelliklerini ölçüyor?
PISA’nın amacı, gençlerin öğrenme isteklerini, derslerdeki performanslarını ve öğrenme ortamları ile ilgili tercihlerini daha açık bir biçimde ortaya koymaları olarak açıklanıyor. Projeyle zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubundaki öğrencilerin; “Matematik” ve “Fen Bilimleri” okuryazarlığı ile “Okuma Becerileri” ölçülüyor. Ayrıca öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler toplanıyor. Bu kapsamda “okuryazarlık” kavramı ise öğrencinin bilgi ve potansiyelini geliştirip, topluma daha etkili bir şekilde katılmasını ve katkıda bulunmasını sağlamak için yazılı kaynakları bulma, kullanma, kabul etme ve değerlendirmesi olarak tanımlanıyor.
540 bin kişi sınava girdi
* Hangi okullarda uygulanıyor?
PISA Projesi kapsamında geliştirilen başarı test ve anketleri tüm okullar (İlköğretim, Genel Lise, Anadolu Lisesi, Fen Lisesi, Meslek Lisesi, Anadolu Meslek Lisesi, Çok Programlı Liseler, Özel Okullar vb.) uygulanıyor. Test ve anketlerde çoktan seçmeli, karmaşık çoktan seçmeli, açık uçlu, kapalı uçlu gibi değişik soru türleri kullanılıyor. Okul ve öğrencilerin seçim işlemi ise OECD tarafından tesadüfi (seçkisiz) yöntemle belirleniyor.
* Son araştırma kaç ülkede uygulandı?
Geçen hafta sonuçları açıklanan “PISA 2015” uygulaması, 35’i OECD üyesi olmak üzere 72 ülke ve ekonomideki yaklaşık 29 milyon öğrenciyi temsilen 540 bine yakın öğrencinin katılımıyla gerçekleştirildi. Bu kapsamda elektronik ortamda yürütülen araştırmaya Türkiye’den, 61 ildeki 187 okul ve 5 bin 895 öğrenci katıldı.
* Genel veriler neler söylüyor?
MEB’in raporuna göre PISA 2015 sonuçlarına ilişkin hem 70 ülke ortalamasının hem birinci sırada yer alan ülke puanında düşüşlerin olduğu gözlendi. PISA fen bilimlerinde 2012’de 477 olan tüm ülkelerin ortalaması 465’e, matematikte 470’den 461’e, okuma becerileri de 472’den 460’a geriledi. Yine fen alanında en yüksek ülke puanı 580’den 556’ya, okuma becerilerinde 570’den 535’e, matematik alanında 613’den 564’e geriledi. 2012’den 2015’e, Türkiye dahil 35 ülkeli OECD ortalaması ise fen bilimlerinde 501’den 493’e, matematikte 494’ten 490’e ve okuma becerisinde 496’dan 493’e geriledi.
* Türkiye’nin durum nasıl değişti?
Türkiye’nin durumuna genel olarak bakıldığında; 2015 sonuçlarına göre matematik, fen ve okuma becerileri alanlarında 35 OECD üyesi arasında sondan ikinci olduğu ortaya çıktı.
Türkiye 70 ülke arasında ise 50’nci sırada yer aldı. 2012 yılında 448 olan matematik PISA notu 2015’te 420’ye, 463 olan fen bilimleri notu 425’e ve 475 olan okuma becerisi notu 428’e düştü. Türkiye 35 OECD ülkesi içinde, matematikte 2012’de 33’üncü sıradayken 2015’te 34’üncülüğe düştü. Yine fen bilimlerinde 33’üncülükten 34’üncülüğe, okuma becerisinde ise 32’ncilikten 34’üncülüğe geriledi. Ayrıca OECD ortalaması ile Türkiye puanı arasındaki fark matematikte 2012’de 46 puanken 2015’te 70 puana, fen bilimlerinde 38 puandan 68 puana, okuma becerisinde de 21 puandan 64 puana çıktı.
Öte yandan Türkiye’nin PISA’ya ilk katıldığı 2003 yılında; fen bilimleri notu 434, matematik notu 423 ve okuma becerisi notu 441’di.
Erkek öğrencileri zorda
* Kadın-erkek ayrımında sonuçları nasıl?
Öğrencilerin cinsiyetlerine göre Türkiye’nin matematik PISA notu kadınlarda 444’ten 417 puana, erkeklerde 452’den 423 puana düştü. Fen bilimleri notu kadınlarda 469’dan 429’a, erkeklerden 458’den 422’ye gerilerken, okuma becerisi notu kadınlarda 499’dan 442’ye, erkeklerde 453’ten 414 puana indi. 2015 sonuçlarına göre Türkiye OECD içinde erkeklerde; matematikte 34, fen bilimlerinde 34 ve okuma becerisinde 35’inci sırada. Kadınlarda ise aynı sırayla 33, 34 ve 34’üncü sırada.
* Türkiye ile ilgili diğer detaylarda neler var?
PISA sonuçlarına göre örneğin fen bilimleri, matematik ve okuma becerisi konularının en az birinde üst dilimler olan; 5 ve 6’ncı dilime giren öğrencilerin oranı Türkiye’de yüzde 1,6. En düşük iki dilime girenlerin oranı ise yüzde 31,2. Oysa OECD ortalamasında bunlar sırasıyla yüzde 15,3 ve yüzde 13. Yine örneğin fen bilimlerinde en başarılı 5 öğrenci Singapur’da 100 kişi içinden çıkarken, Türkiye’de 100 bin kişiden çıkıyor. Ayrıca bilimsel araştırma yöntemlerine destek ölçülerek bulunan “Epistemolojik İnanç Endeksi”nde Türkiye 70 ülke içinde 64’üncü sırada. Öte yandan 2006 ile 2015 arasında fırsat eşitliği açısından yüzde 6’lık bir iyileşme sağlandı.
* İlk ve son sırada kimler var?
PISA notlarına göre dünyanın en başarılı ülkesi Singapur. Bu ülkenin fen bilimleri notu 556, matematik notu 564 ve okuma becerisi notu 535. Dominik Cumhuriyeti ise 332 puan olan fen bilimleri notu ve 328 olan matematik notu ile 70’inci ve en son sırada. Lübnan ise 347 puanla okuma becerisi açısından en son sıradaki ülke oldu.
‘Merkezi sistemle eğitim olmaz'
Sonuçları değerlendiren eğitim uzmanları dikkat çekici yorumlar yaptılar. Örneğin Matematik Köyü’nün Kurucusu Prof. Dr. Ali Nesin, şu vurguyu yaptı: “Bu kadar kalabalık bir ülkede; sosyal farkların ve ihtiyaçların, koşulların, coğrafyanın, anadilin bu kadar farklı olduğu bir ülkede merkezi bir eğitim sistemi ancak ve ancak felakete neden olabilir. Eğitimde özgürlük, çoğulculuk gerekiyor. Bölgelere ayrılması gerekiyor. Bunlar olmadan herhangi bir atılım yapmak mümkün değildir.” Eğitim Reformu Girişimi Politika Analisti Yeliz Düşkün, “Öğretim yöntemi önemli. Var olan müfredatla da öğretmenlerin akıl yürütmeye dayalı yaratabilecekleri etki var. Ancak öğretmen de desteklenmeli. Çünkü aynı ezberci sistemden geçerek geliyor öğretmen de. Yorum odaklı değil bilgiyi sunma odaklı eğitim alıyor” dedi. Ayrıca 4+4+4 sistemi, TEOG odaklı eğitim de eleştiri konuları arasında.
Milli Eğitim Bakanı: Tek bir kritere bakmayalım
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, tek bir kritere bakılarak, Türkiye’nin eğitim durumunu değerlendirmenin hata olduğunu belirterek, “Türkiye, geçmişe kıyasla eğitime daha çok önem veriyor, eğitime daha fazla kaynak ayırıyor. Eksiklerimizin farkındayız ama geçmişe göre çok iyi durumdayız” dedi. Bu konuda PISA üzerinden örnekler de veren Yılmaz, sosyal bilimlerde olan Türk öğrencilerin fen okuryazarlığı açısından ilk 10 ülke arasında olduğunu belirtti. Yılmaz bu kapsamda, “Fen lisesi öğrencilerimizin yarışma konusunda sıkıntısı yok, hatta dünyanın çok çok daha önünde” vurgusu yaptı. Yılmaz ayrıca, Öğretmen Akademisi’nin hayata geçirileceğini, performans değerlendirme sisteminin getirileceğini de açıkladı.