Yeni krizin fitilini İtalya ateşleyebilir

‘Çizme’de halk, 4 Aralık’ta parlamentonun alt kanadı Cumhuriyet Senatosu’nun yetkilerinin azaltılmasını oylayacak. Referandum öncesi İtalya’da bankalar ‘batık alarmı’ veriyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Aydın ŞAHİNALP

DIŞ HABERLER - Önümüzdeki hafta sonu kritik anayasa referandumuna gidecek İtalya’da bankacılık sistemi yoğun bakım tedavisine ihtiyaç duyuyor. 4 Aralık’ta sandıktan Matteo Renzi’nin anayasal reformuna ‘hayır’ çıkması halinde ülke siyasi açıdan bir belirsizliğe sürüklenecek. Artan siyasi risk ile bankacılık sisteminin çöküşünün olumsuz etkileri göçmen, Brexit ve Trump şoklarını üzerinden atamayan tüm Avrupa’yı derinden sallayabilir.

Küresel finansal krizinden bu yana Avrupa’nın neler öğrendiği, bankaların büyük bir risk pençesinde olduğu İtalya merkezinde test edilecek. İtalya ve Avrupa Birliği (AB) sistemik şoku önlemek için birlikte çalışmak zorunda. Öncelikle AB, banka kurtarma kurallarının katı bir şekilde yorumlanmasında ısrar etmemeli. Ve İtalya’ya bankaların çökmesini önlemek için ihtiyaç duyduğu alanı sağlayarak krizin mali ve siyasi bulaşma riskini sınırlamalı. Bankacılığın kan kaybettiği İtalya’da daha fazla devlet müdahalesinin gerekli olması ihtimali yükseliyor. Ülkenin en büyük bankası UniCredit sermayesini 13 milyar euro artırmanın yollarını ararken en sıkıntılı büyük banka Monte dei Paschi ise bu hafta 5 milyar euro tutarında borç-özsermaye takası ve sermaye artırımını kapatmaya hazırlanıyor.

Kamu borcunun GSYH’ye oranı yüzde 130’u aştı

Bankaların sıkıntıları en son krizden asla tam anlamıyla çıkamayan İtalyan ekonomisinden kaynaklanıyor. İtalya’da kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) 2007 yılına göre reel olarak yüzde 9 düşerek yirmi yıl önceki seviyelere sıkışmış durumda. Yaşlanan nüfusun altında tökezleyen İtalya, kamu borcunun GSYH’ye oranı yüzde 130’u aşarak Avrupa’daki ikinci en yüksek borç yüküne sahip ülke konumunda. İtalya’nın finansal sistemi, geleneksel olarak yerel ekonomileri destekleme rolünü kâr amacı hedefinin önününe koyan kooperatif bankalara dayanıyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyesi ülkeler arasında sermaye başına en fazla banka şubesinin olduğu İtalya’da adeta banka şubesi enflasyonu yaşanıyor. Bu yapı ve büyüme eksikliği, tüm bankalarda karı baskılarken takipteki kredilerin hızla yayılmasına neden oluyor.

İtalyan Merkez Bankası verilerine göre bankacılık sisteminde 360 milyar euro değerinde batık kredi bulunuyor. Takipteki kredilerin 200 milyar euroluk bölümünün en kötü çeşit olması ise dikkat çekiyor. Bankacılık sisteminde 225 milyar euroluk özsermaye olduğu düşünüldüğünde bu rakam çok büyük bir değer. İtalya’da ifl asın eşiğindeki bankacılık sistemini düzeltme ve reforme etme çabaları oldu. Bazı bankalar birleşti. Hükümetin 4.25 milyar euro desteklediği özel yatırım fonu Atlante, kötü borçlarını absorbe etti. Ancak daha büyük bir konsolidasyona gerek duyuyor. Bu şube kapatımı ve maliyet kesintilerini kapsayabilir. Eğer İtalyan hükümeti bankacılık sistemine sermaye enjekte etmek isterse AB kurallarını izlemek zorunda. Bu en azından alacaklıların hissedara dönüştürülmesi anlamına gelebilir ki siyasi açıdan büyük tartışmalara yol açabilir. İtalyan bankaları uzun süredir kendi hisselerini satıyor. Bu asla izin verilmemesi gereken bir uygulama. Bu çoğu emekli olan sıradan İtalyanların banka hisseleri düştükçe sıkıntılarının katlanması anlamına geliyor. Bankaların kurtarılma hamlesinde ise kayıplaerı daha da büyüyecek.

İtalya’da sonucu merakla beklenen Başbakan Matteo Renzi’nin anayasal reformu 4 Aralık'ta referandumu sunulacak.Anayasada yapılacak değişiklikler ile İtalyan Parlamentosu’nun alt kanadı Cumhuriyet Senatosu’nun yetkilerinin azaltılması düşünülüyor. Böylece yasamanın daha hızlı ve etkin olması hedefleniyor. Sandıktan çıkacak sonuç Renzi’nin kaderi açısından da önem taşıyor. Eğer sandıktan ‘hayır’ çıkarsa ülke derin bir siyasi belirsizliğe sürüklenecek. Siyasi riskin banka çöküşleri ile birleşmesi, Kıta Avrupası için ciddi yan etkilere yol açabilir.

Sandık İtalya’nın kaderini belirleyecek

Referandumun sonucu Başbakan Renzi’nin siyasi geleceği açısından önem taşıyor. İtalya Başbakanı Renzi, eğer referandum sonucunda anayasada yapılacak değişikler kabul edilmezse istifa edeceğini açıklamıştı. Ancak Renzi daha sonra siyasi geleceğini referandumun sonucuna bağlamanın bir hata olduğunu dile getirmişti. 2011-2013 tarihleri arasında İtalya’nın başbakanlığını yürüten Mario Monti,Financial Times için “ Referandumu kaybetse bile Renzi’nin yapması gerekenler var” başlıklı bir makale kaleme aldı. 4 Aralık'ta ne olursa olsun Renzi’nin görevde kalmasını ümit ettiğini belirten Monti, “ Eğer Renzi gitmek zorunda kalırsa, erken seçime gitmenin gerekli olmayacağını düşünüyorum.Cumhurbaşkanı Sergio Matarella, iktidardaki parti içinden bir isme yeni bir hükümetin kurma görevini verebilir. Ve bu hükümet 2018 seçimlerine kadar ülkeyi idare edebilir. Finansal piyasalar fazla heyecanlanmamalı” diye yazdı. Anketlere göre referandumda “hayır” ve “evet” oyları başbaşa gidiyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir