Türk tekstilinin net fiyatı Çin'le başa baş noktaya geldi

Dünyanın en büyük elyaf üreticilerinden INVISTA'nın Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölge Müdürü, "Risk, hız, kalite gibi faktörleri değerlendirerek net maliyet hesabı yaparsanız Türkiye bugün Çin"le başa baş noktaya geldi" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

İSTANBUL - Perakende sektöründe sezonların neredeyse haftada bir değişmesi Türk tekstilcisinin net fiyatlarını Çin'le başabaş noktaya getirdi. Dünyanın en büyük entegre polimer ve elyaf üreticilerinden INVISTA'nın Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Hazır Giyim Satış Müdürü ve Ortadoğu-Afrika Bölge Müdürü Paolo Briatore, net maliyet açısından Türkiye"nin tekstilde global alıcılar için Çin'le eşit duruma geldiğini söyledi.

INVISTA, dört ayrı sektörde faaliyet gösteriyor. Bunlardan en önemlisi ise tekstil. Dünya tekstilinin nabzını tutan şirket, global trendleri de yakından izleme imkanına sahip. "Yorumlarımızın tümü gözlemlere, müşterilerimizden aldığımız geri dönüşlere dayanıyor" diyen Briatore, bu perspektif içinde tekstil sektöründeki dönüşümü şöyle ortaya koydu:

Türkiye kalitesiyle öne çıkıyor

"Krizden sonra Asya'dan birçok siparişin Türkiye"ye döndüğünü görüyoruz. Bunun en önemli nedeni Türkiye'nin hizmet kalitesi ve esnekliği. Kalite çok önemli bu noktada. Türkiye üretim kalitesi ile öne çıkmaya başladı. Perakendedeki yeni trendler de Türkiye için önemli bir fırsat yarattı. Bugün artık eskisi gibi 4 sezon üretim ortadan kalkmış durumda. Zara'nın yarattığı trend tüm sektöre yayıldı. İyi kalitede hızla yenilenen koleksiyonlar... Neredeyse haftalık sezonlar dönemi başladı. Her hafta koleksiyonlar değişiyor, bu durum tüm değerler zincirini dönüştürüyor. Daha küçük miktarlarda daha hızlı üretim gerekiyor. Çin'de de aynı trend yaşanıyor ve onlar da artık ithalat yapar hale gelmiş durumdalar."

INVISTA Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Satış Direktörü Nicolas Banyols da söz konusu trendin Türkiye için çok önemli bir fırsat yarattığının altını çizdi. Banyols, "Müşterinin hızlı değişim arayışı hızlı dağıtımı, daha az miktarda daha çabuk üretimi ön plana çıkardı. Maliyet açısından Türkiye için önemli bir fırsat söz konusu. Burada net maliyet hesapları yeniden yapılmaya başlandı" dedi.

Peki bu yeni hesap Türkiye için ne anlam ifade ediyor? Paolo Briatore, tekstilde bir genelleme yapmanın çok zor olduğunun altını çizerek bu soruya şöyle yanıt verdi: "Çin'den ürünü almanın net maliyeti ile Türkiye'den almanın arasında ne fark var? Brüt maliyette yani fiyat bazında Çin hala Türkiye'den ucuz.

Ancak yeni perakende trendleri ışığında finansal fırsatlar, gecikmeler, kredi, riskler, kalite, hız gibi faktörleri de içine kattığınızda net maliyet çok daha farklı bir şekilde ortaya çıkıyor. Burada net maliyet karşılaştırması yaptığınızda Çin ile Türkiye'deki fiyatların paralel hale geldiğini görüyorsunuz. Türkiye'den örneğin 100 parça alabilirsiniz, mal bitince yine sipariş etme ve 1 haftada alma şansınız var. Ancak Çin'den 200 parça sipariş etmelisiniz çünkü mal 1 ayda size geliyor ve o süreçte stoklarınız tükenebilir. Bu sizin maliyetinizi çok ciddi oranda artıran bir durum. Elbette bir genelleme yapmak mümkün değil ancak böyle bir değişim olduğunu gözlemliyoruz."

Pamukta zamlar sermayeyi yedi

Tekstil sektörü geçen yıl tırmanışa geçen pamuk fiyatlarının geleceğinin ne olacağına kilitlenmiş durumda. Ancak INVISTA'nın her iki bölge yöneticisi de pamuk fiyatları ile ilgili hiçbir öngörü açıklamıyor. "Çünkü bununla ilgili konuşmak bizim için borsa ile ilgili yorum yapmakla aynı. Elimizde bir kristal küre yok." Peki ya pamuk fiyatlarının sektörde yarattığı etki? Bu soruya Paolo Briatore şöyle yanıt verdi: "Türkiye'nin pamuk üretiminin arttığını biliyoruz. Çünkü çiftçiler fiyatların arttığını gördüler ve mısır yerine pamuk ektiler.

Önümüzdeki Ekim ayında Türkiye daha çok pamuk üretmiş olacak. Peki bu fiyatları nasıl etkiler? Çin"de ya da dünyanın herhangi bir bölgesinde doğal bir afet yaşanmayacağını nasıl bilebiliriz? Yani bu açıdan birebir olaylarla pamuk fiyatlarının kesin artıp düşeceğini söyleyemeyiz. Ancak fiyatlardaki artış tekstil sektöründe ciddi bir sermaye sıkıntısı yarattı. Önceden yatırım yapan tekstilci şimdi nakit parasının daha büyük kısmını pamuk almak için ayırmak durumunda. Şirketlerin nakit akışlarında sıkıntı yarattı bu durum. Aynı kalitede üretim yapmak isteyen bir tekstilcinin kasasında bugün iki kat para olmak zorunda."

Bu sadece Türkiye'de değil dünyada pek çok ülkede tekstil şirketlerinin yaşadığı bir sorun, sadece Türkiye"de değil dünyada da tekstil şirketleri zor bir süreçten geçiyor. Nicolas Banyols bu durumun en önemli nedeninin pamuk fiyatındaki artışın maliyet zincirine çok çabuk yansıtılmaması olduğunu vurguladı. "Maliyet artıyor ancak perakende fiyatlara hemen zam yapamıyorsunuz. Müşteri aynı ürüne birden bire daha fazla ödemek istemiyor çünkü, hele de yaşanan ekonomik sıkıntılardan sonra..."

Türkiye'de tekstilcilerin bir diğer sıkıntısı ise büyük miktarda alım yapan dev markalara üretim yaparken, bir anda onlara bağımlı hale gelmek ve o şirketlerin üretimlerini kaydırması sonrası sıkıntı yaşamak. Banyols bu sorunun farklılık yaratarak aşılabileceğini belirtti:

"Global büyük alıcılar siparişi çektiğinde Türkiye'nin tekstil sektöründe bir sıkıntı yaratıyorsa, bu o üreticilerin yeterince farklılaşmadığını gösterir. Üreticilerin tek bir müşteriye dayanmamaları gerekiyor. Çok büyük tek bir şirkete üretim yapmak hem çok büyük bir fırsat, hem de büyük bir risk. Üreticilerin farklılık yaratmalarına destek olmak bizim temel stratejimiz. Ürünlerimizi bu strateji üzerinden geliştiriyoruz. Şirketlere durmayın hareket edin diyoruz. Bizim ürünlerimizi bir kaldıraç gibi kullanarak farklılaşarak kendilerine çok önemli fırsatlar yaratabilirler. Türk tekstil şirketleri arasında bunu yapıp global anlamda çok önemli yol alan başarı öyküleri söz konusu.

Türk tekstilcisinin en güçlü ve en zayıf yönleri…

Paolo Briatore, Türk tekstil sektörünü yakından tanıyor. Türk tekstilcisinin en zayıf ve en güçlü yönlerinin ne olduğu sorusuna şöyle yanıt veriyor: "Türk tekstilcisinin en güçlü olduğu nokta know how. Türk tekstilcisi en son teknolojiyi kullanıyor, teknolojisini sürekli yeniliyor. Yeniliğe çok açıklar ve denemeye hazırlar. En zayıf noktası ise kapasitesi varken bunun ödülünü, bir dünya markası yaratmaya anlayamadığım bir şekilde cesaret edememesi. Bir süre önce güzel bir analiz okudum: Türkiye'de kalite, üretim, know how yeterince var. Ancak bir adım daha atıp evet hazırız deme cesaretini gösteremiyor."

Artık karar verme zamanı İtalya mı olacaksınız Asya mı?

Paolo Briatore bir İtalyan. Türk tekstil sektörünü ülkesinin tekstilde yaşadığı gelişimin verdiği tecrübe ışığında analiz ediyor: "Türkiye yüksek kalitede moda yaratan İtalya ile büyük miktarlarda üretim yapan Asya arasında bir köprü. Ne biri, ne diğeri... Ama artık karar verme zamanı. Hangisi olacaksınız? Ortada çok beklerseniz yerinizi alacak bir ülke olacaktır.

Türkiye'nin aynı çizgiyi izleyeceğini düşündüğüm için size İtalya"nın bu yolda yaşadığı macerayı özetlemek isterim. İtalyan tekstil üreticileri çok büyük miktarlarda üretim yapmak yerine kaliteli, moda üretimine yönelmeyi tercih etti. Bugün İtalya, Avrupa ve ABD'nin yanı sıra Hindistan'a da Çin'e de lüks marka ihracatı yapıyor. Burada şunu demek istiyorum: Türkiye bugün İtalya'nın 1960'larda o seçimi yaptığı noktada bence. Yani çok büyük miktarlarda ucuza üretim mi, kaliteli, moda ve marka mı?"

Esneyen her şeye Lycra denmesi memnun etmiyor

Tekstil sektöründe dünya genelinde en çok tanınan markalardan biri LYCRA, INVISTA'nın ticari markası. "Biz Türkiye'de esneyen her şeye likra deriz" diyorum, Nicolas Banyols bu durumun kendilerini hiç de memnun etmediğini anlatıyor. "Bu bizim markamız için zararlı da olabilir. Türkiye'de çok yakında bir kampanyaya başlayarak, müşterilerimize ve tüketicilere LYCRA'nın ne olduğunu anlatacağız. LYCRA bizim teknolojimizle sadece bizim ürettiğimiz ürünümüzdür. Bir mayo alan veya jean alan bir tüketici, üründe Lycra kullanıldığını, bizim logomuzu gördüğünde anlar ve bu bir farklılaşmadır."

Herkes 'şekil' peşinde

INVISTA'nın yaptırdığı tüketici araştırmaları göstermiş ki, dünyanın her bölgesinde kadınların yüzde 95"i giysilerinin kendilerini daha ‘şekilli" göstermesini istiyor. Bu paralelde üretilen şekil veren ürününün satış patlaması yaptığını söyleyen Banyols, kot kumaşlarda şekil koruyan yeni ürünlerinin ve spor giysilerde rahatlık ve esneklik sağlayan ürünlerinin de bu paralelde geliştirildiğini anlattı.

Bu konularda ilginizi çekebilir