Trump ilk 2 ayında 2 büyük vaadini yerine getiremedi
ABD Başkanı Trump, yeni vize düzenlemesi ve yeni sağlık sigortası yasası konularındaki vaatlerini yerine getiremeyerek daha ikinci ayında prestij kaybetti.
Başkanlık görevini 20 Ocak'ta Barack Obama'dan devralan Trump'ın Müslüman bazı ülkeleri hedef alan yeni vize düzenlemeleri yargı engeline takılırken en önemli seçim vaatlerinden sağlık sigortası reformu ise muhalif Cumhuriyetçiler nedeniyle başarısız oldu.
Seçim kampanyası döneminde 'ülkeyi daha güvenli kılmak', 'teröristlerin ülkeye girişine mani olmak' ve 'Müslümanların ABD'ye alınmaması' gibi söylemleri sıkça kullanan Trump, vaade dönüştürdüğü bu söylemleri hayata geçirmek amacıyla nüfusunun çoğunluğu Müslüman 7 ülkenin vatandaşlarına 3 ay ülkeye giriş yasağı getiren başkanlık kararnamesini 27 Ocak'ta Pentagon'da kameralar karşısında imzaladı.
İlk vize düzenlemesi 27 Ocak'ta
Kararnameye göre, İran, Suriye, Irak, Libya, Sudan, Somali ve Yemen vatandaşlarının ABD'ye girişine 3 ay boyunca engelleme getirildi. Suriye'den mülteci kabulü, ikinci bir talimata kadar tamamen durduruldu. Ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığının yürüttüğü 'Mülteci Kabul Programı' 120 gün süreyle askıya alındı.
Obama döneminde atanan ve kararname imzalandığı sırada adalet bakanlığını vekaleten yürüten Sally Yates, 31 Ocak'ta bir açıklama yaparak bakanlık avukatlarından Trump'ın vize yasağı kararını mahkemelerde savunmamalarını istedi. Yates'i hemen görevinden alan Trump yönetimi, aynı günlerde, kararnameden etkilenen 7 ülke vatandaşlarına verilmiş yaklaşık 60 bin Amerikan vizesini de iptal etti.
Ancak 3 Şubat'ta Washington eyaletinin Seattle kentinde görev yapan federal yargıç James Robart, aldığı kararla, vize yasağının ABD genelinde durdurulmasına hükmetti. Hemen San Francisco'daki temyiz mahkemesine giden ABD Adalet Bakanlığı, temyiz mahkemesinden de ret cevabını aldı. İptal edilen vizeler yeniden geçerli hale getirilirken Trump'ın ilk vize düzenlemesi girişimi de tarihe karışmış oldu.
İkinci vize düzenlemesinde Irak muaf tutuldu
Ancak 'sıkı vize prosedürleri' iddiasını sürdüren Trump, ilkine göre hafifleştirilmiş, Irak'ı yasaklı ülkeler listesinden çıkaran ve geriye kalan 6 ülkeden yapılacak sadece yeni vize başvurularını kapsayan yeni kararnamesini 6 Mart'ta imzaladı.
Yeni kararnameyi kamuoyu ile paylaşma görevini, öncekinden farklı olarak, Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile Adalet Bakanı Jeff Sessions yüklendi. İran, Suriye, Somali, Sudan, Yemen ve Libya vatandaşlarına 3 ay boyunca yeni Amerikan vizesi sınırlaması getiren kararname, tüm mülteci alımlarını da 4 aylığına askıya aldı.
İlk kararnameden farklı olarak Irak'ı yasaklı ülkeler listesinden çıkaran Trump yönetimi, mülteciler konusunda da Suriye'yi diğer ülkelerle eşit konumda değerlendirmiş oldu.
Saatler kala askıya alındı
Beyaz Saray'a göre, hukuki bir engele takılması beklenmeyen ve 16 Mart'ta yürürlüğe gireceği söylenen ikinci vize düzenlemesi, uygulanmasına saatler kala Hawaii'de görev yapan federal yargıç Derrick Watson tarafından ülke genelinde askıya alındı. Sonraki gün Maryland eyaletindeki bir mahkemede de aynı kararı aldı.
Gelişmelere, "Sınırını aşan beklenmedik bir yargı kararı" diyerek tepki gösteren Trump, konuyu ABD Yüksek Mahkemesine kadar taşıyacaklarını belirtti. Konuyu temyize götüren Adalet Bakanlığı, Virginia'da görülmesi beklenen temyiz süreci için hazırlıklarına devam ediyor.
Her iki girişimi de durduran yargıçların 'dini inançlar temelinde kimseye ayrımcılık yapılamaz' ilkesinin ihlal edildiğine dikkati çekmesi, vize düzenlemelerindeki temel hukuki sorunu ortaya koyması bakımından önemli bir gösterge oldu.
Sağlık reformu muhalefeti aşamadı
Trump'ı başkanlık koltuğuna oturduğu günden bu yana en çok zorlayan diğer başlık ise kuşkusuz sağlık sigortası reformu oldu.
Selefi Obama'nın kendi adıyla anılan sağlık sigortası sistemini her fırsatta 'felaket' diye eleştiren Trump, seçim kampanyası boyunca Obamacare'i iptal edeceğini taahhüt etmişti.
Trump, bu sözünü tutmak için ABD Temsilciler Meclisi üyesi Paul Ryan'ın hazırladığı 'Amerikan Sağlık Hizmetleri Yasası' (AHCA) tasarısına tam destek verdi.
Buna karşın yeni yönetimin ilk ciddi sınavı olarak görülen sağlık sigortası tasarısı, ilk günden itibaren ülkenin en büyük sağlık organizasyonlarını da içeren geniş bir kesimin muhalefetiyle karşılaştı.
30'a yakın Cumhuriyetçi karşı çıktı
Trump için en büyük hayal kırıklığı ise 30'a yakın Cumhuriyetçi vekilin muhalefet saflarına katılması oldu. Böylece Trump yönetimi, Obamacare'i yedinci yıl dönümünde iptal edemedi.
Beyaz Saray ve Cumhuriyetçi Parti, sağlık sigortasını ABD Temsilciler Meclisi'nden 23 Mart'ta geçirmeyi planlıyordu, ancak oylamayı yeterli 'evet' oyuna ulaşılamayacağı endişesiyle iptal etmek zorunda kaldı.
Trump, yapılan sayısız toplantılardan istediği sonucu alamayınca müzakereleri durdurdu ve Cumhuriyetçileri yasa tasarısını 24 Mart'ta onaylamazlarsa 'Obamacare'i yürürlükte bırakmakla' tehdit etti.
Ültimatom işe yaramadı
Trump'ın başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana oynadığı 'en büyük kumar' şeklinde yorumlanan bu ültimatom, muhalif Cumhuriyetçileri kararlarından döndüremediği için başarısızlıkla sonuçlandı.
Trump, yeterli desteği bulamayan yeni sağlık sigortası tasarısını tam da oylama saati geldiğinde geri çekmek zorunda kaldı.
Seçim kampanyası boyunca kendisini başarılı bir müzakereci olarak tanımlayan Trump'ın sağlık reformuna yönelik görüşmelerdeki başarısızlığı müzakere yeteneğine yönelik soruları da beraberinde getirdi.
Tökezlemelerin maliyeti merak konusu
Amerikan medyasına göre, Trump, piyasaların büyük sabırsızlıkla beklediği vergi reformu yerine sağlık sigortası reformuna öncelik verdiği için büyük pişmanlık duyuyor.
Nitekim Trump, sağlık sigortasının geri çekilmesinin ardından yaptığı ilk açıklamada, bundan sonraki ilk önceliğinin vergi reformu olacağını söyleyerek bu iddiaların doğru olabileceğine işaret etti.
Başkanlığının ilk 2 ayı biterken 'yeni vize düzenlemesi' ve 'sağlık sigortası reformu' alanlarında başarı sağlayamayan Trump'ın bu tökezlemelerinin siyasi maliyeti merak ediliyor.
Her iki konuda da ilk fırsatta benzer adımları yeniden atmak ya da her iki alanda da daha kabul edilebilir çözümler üzerinde uzlaşmak, Trump'ın önündeki iki seçenek gibi gözüküyor.