Tayland'da 'darbe' girişimi
Tayland'da sıkıyönetim ilan eden Ordu Komutanı Chan-ocha, bunun bir "darbe" olmadığını özellikle vurgulasa da kimi uzmanlar aynı görüşte değil
BANGKOK - Tayland'da sabah erken saatlerde sıkıyönetim ilan eden Ordu Komutanı Prayuth Chan-ocha, bunun bir "darbe" olmadığını, "askerlerin tüm taraflar için kanun ve nizamı yeniden tesis etmek için görevlendirildiğini" özellikle vurgulasa da kimi uzmanlar aynı görüşte değil.
Hükümet görevden alınmadığı, anayasa devre dışı bırakılmadığı ve Senato feshedilmediği için Tayland'da ilan edilen sıkıyönetim teknik olarak bir darbe diye adlandırılmıyor. Ancak Bangkok'taki ana kavşakları kontrol altına alan ve televizyon binalarını işgal eden askerlerin görüntüleri, ülkede mutlak monarşinin kaldırıldığı 1932 yılından bu yana yapılan darbeleri çağrıştırıyor.
"Adı darbe olsun olmasın, önemli değil"
Yedi aydır siyasi krizden çıkmaya çalışan Tayland'da sıkıyönetim ilan edilmesinin ardından Güneydoğu Asyalı siyasi uzmanlar, sıkıyönetim ilanının ne anlama geldiğini tartışmaya başladı ve çoğu, uygulamaya konulanının "gizli bir darbe" olduğu görüşünü savundu.
Kyoto Üniversitesi Asya Çalışmaları Enstitüsü'nden siyaset bilimci Pavin Chachavalpongpun, AA muhabiriyle görüşmesinde, "Adı darbe olsun, olmasın, önemli değil. Askerin durumu kontrolü altına aldığı ve siyasete müdahale ettiği bir gerçek. Artık askeri rejim altındayız ve hükümet işleyemez" diye konuştu.
Chachavalpongpun, sıkıyönetimi hayata geçirmekle görevli Barış Koruma Komuta Merkezi'nin çeşitli siyasi gruplara ait 10 uydu kanalının yayınlarını durdurmasıyla ilgili olarak da "Şimdi, ulusal güvenliği etkileyebileceği düşünülen herhangi bir şeyi yazmak yasak" dedi.
Başbakandan görüş alınmadı
Eski Başbakan Yinglak Şinavatra'nın, 7 Mayıs'ta Anayasa Mahkemesi tarafından yetkisini kötüye kullanmaktan suçlu bulunarak başbakanlık görevinden alınmasının ardından hükümetin başına getirilen Niwatthamrong Boonsongpaisan, sıkıyönetim ilanının üzerinden 10 saatten fazla süre geçtikten sonra yaptığı kısa açıklamada, "ordunun anayasaya uygun hareket etmesini" istedi.
Bazı yorumlara göre, hükümetin bu kadar etkisiz görünmesi ve sıkıyönetim ilanından önce Başbakan Niwatthamrong Boonsongpaisan'dan görüş alınmaması da darbe benzeri bir ortamın oluşmasına neden oldu.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Asya Direktörü Brad Adams, "Ordu, sivil hükümeti askere tabi kılan, yürütmeyi, yasamayı ve yargıyı güçsüz hale getiren 100 yıllık sıkıyönetim yasasını raftan indirdi" diyerek yasanın askere büyük bir iktidar sağladığını vurguladı.
İngiltere'den elektronik posta aracılığıyla değerlendirmede bulunan siyaset bilimci Ji Ungphakorn da "Ordu Komutanı Prayuth'un yaptığından, her ne kadar bunun bir darbe olmadığını iddia etse de darbe kokusu geldiğini" söyledi.
Askerin amacının gerçekten huzuru sağlamak olduğuna inanmadığını belirten Ji Ungphakorn, "Gerçekten öyle olsaydı, geçen yılın sonunda, seçilmiş hükümeti devirmek için kamu binalarını işgal ettiklerinde muhalif çetelere karşı tavır alırlardı" diye konuştu.
Aylar süren siyasi kriz
Tayland'daki siyasi kriz, Kasım 2013'te hükümetin bir af yasası çıkarması üzerine başlamıştı.
Askeri darbeyle 2006'da devrilen ve Dubai’de sürgünde yaşayan eski Başbakan Taksin Şinavatra hakkındaki mahkumiyet kararının kalkmasıyla sonuçlanabilecek söz konusu yasa teklifi, muhalefetin tepkisini çekmişti. Hükümet, muhalefet milletvekillerinden Sutep Tagsuban’ın liderliğindeki Halkın Demokratik Reformu Komitesi’nin (HDRK) başlattığı eylemler sonucu teklifi geri çekmek zorunda kalmıştı.
Yasa teklifinin geri çekilmesini yeterli bulmayan Sutep, ülkenin ve Şinavatra ailesinin büyük bir yolsuzluk batağının içinde olduğunu iddia ederek, hükümetin devrilmesi gerektiğini savunmuştu.
HDRK’nın bu amaçla 23 Kasım’da başlattığı eylemlere seçimleri boykot çağrısında bulunan muhalefetteki Demokrat Parti de destek vermişti. Bangkok’ta bir araya gelen hükümet yanlılarının da karşı eylem başlatması üzerine kaos ortamına sürüklenen ülkede, bombalı ve silahlı saldırılar düzenlenmiş, olaylarda hayatını kaybedenler olmuştu.
Olayların kontrolden çıkması üzerine ülkede olağanüstü hal ilan eden eski Başbakan Yinglak, 9 Aralık’ta parlamentoyu feshederek 2 Şubat’ta erken genel seçime gitme kararı almıştı. Ancak erken seçimler, siyasi sistemde reform yapılana kadar ülkenin seçilmeyenlerden oluşan halk konseyi tarafından yönetilmesini isteyen HDRK’nın eylemleri sonucu alt üst olmuştu.
HDRK, seçimlerin ardından Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak, hükümetin seçimlerde yetkilerini kötüye kullandığı gerekçesiyle feshedilmesi talebinde bulunmuştu.
Yinglak Şinavatra, 7 Mayıs'ta Anayasa Mahkemesi tarafından yetkisini kötüye kullanmaktan suçlu bulunarak başbakanlık görevinden alınmıştı. Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu da Şinavatra'nın görevini ihmal ettiğine ve Senato'da yargılanmasına karar vermişti. Yinglak'ın yerine geçici olarak, Başbakan Yardımcısı Niwatthamrong Boonsongpaisan getirilmişti.