'Şanghay Beşlisi hamlesi stratejik bir adım'
Uluslararası ilişkiler uzmanları, Şanghay Beşlisi'ne üyelik isteğinin, Türkiye için geniş bir diplomatik ve ekonomik manevra sahası sunduğunu değerlendiriyor.
Uluslararası ilişkiler uzmanları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) ilişkin açıklamalarının stratejik bir adım olduğunu belirterek, bunun geniş bir diplomatik ve ekonomik manevra sahası sunduğuna işaret etti.
Uluslararası Rabia Platformu Koordinatörü Cihangir İşbilir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin son yıllarda dış politikada önemli stratejiler geliştirdiğini, bölgesinde söz sahibi bir aktör olduğunu her seferinde gösterdiğini vurguladı. İşbilir, "Türkiye'nin ŞİÖ'ye üyelik isteği, Batı blokundan koptuğu anlamına gelmiyor. Stratejik bir akılla, küresel güç odaklarıyla etkili ilişkiler geliştiren Türkiye'nin, ŞİÖ hamlesi stratejik bir adım." dedi.
Stratejik akılla hareket etmeyen ülke ve örgütlerin küresel sistemde söz sahibi olamayacağına dikkati çeken İşbilir, Avrupa Birliği'nin (AB) her geçen gün kuruluş felsefesinden uzaklaştığını, birliğin artık sorunlarına çözüm üretmekte başarılı olmadığını ifade etti.
Türkiye'nin ŞİÖ'ye üye olma isteğini en üst düzeyde dile getirdiğini belirten İşbilir, Türk ve Müslüman nüfusların kültürel ve manevi bağları başta olmak üzere örgüt üyelerinin pazar imkanları dikkate alındığında Türkiye için geniş bir diplomatik ve ekonomik manevra sahası sunduğuna değindi.
"Avrupa samimiyetsiz bir tavır sergiledi"
Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Erdinç Yazıcı, AK Parti'nin son yıllarda özellikle bölgesindeki aktörlerle iyi ilişkiler geliştirmek için çaba sarf ettiğine işaret ederek, "Türkiye, ŞİÖ’ye üye olması dahil, her seçeneği masada tutuyor ve açıkça tartışıyor. Türkiye'de çok normal bir süreç yaşanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
AB'nin, müzakere süreçlerinde Türkiye'nin beklediği sonuçları üretmediğine işaret eden Yazıcı, birliğin Türkiye söz konusu olduğunda kuruluş ilkelerinin dışında bir tutum sergilediğini aktardı. Yazıcı, "Türkiye teröre ve 15 Temmuz darbe girişimine karşı mücadele verirken, Avrupa ikircikli ve samimiyetsiz tavır sergiledi. Bu durum, Türkiye kamuoyunu Avrupa'nın aleyhine yönlendirdi ve siyaset kurumunu batıya karşı duyarlı hale getirdi." dedi.
Yazıcı, Türkiye'nin ekonomik işbirliği ve uluslararası entegrasyon politikalarını AB çerçevesinin yanı sıra çok taraflı işbirlikle sürdürmeye çalıştığına değinerek, "AB, Türkiye için bir fırsat olduğu sürece AB perspektifi ve vizyonunu ayakta tutar." ifadesini kullandı.
Çankaya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Tanel Demirel ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ŞİÖ'ye yönelik açıklamalarını eksen değişikliği ya da jeopolitik kayma şeklinde nitelendirmenin doğru olmayacağını bildirdi.
Türkiye'nin dış politikada kendi değerlerini merkeze alan bir söylem geliştirdiğini, gelişmeler karşısında görüşlerini çekinmeden açıklayan bir anlayış geliştirdiğini hatırlatan Demirel, şöyle devam etti:
"Türkiye, AK Parti döneminde bağımsız, kişilikli, gerektiğinde Batı dünyası ve kurumlarıyla kendi ulusal çıkarlarını korumak için tartışmaktan, meydan okumaktan kaçınmayan bir yönelime girdi. Türkiye'nin Şangay Beşlisi çıkışını bu merkezde okumak lazım. Türkiye'nin ŞİÖ üyeliğine ilişkin açıklamalarını eksen değişikliği ve jeopolitik kayma şeklinde nitelendirmek doğru olmaz."
Demirel, Şangay Beşlisi'ni oluşturan ülkelerin arasındaki ilişkilerin sorunsuz olmadığını da belirterek, örgütün AB'nin alternatifi olarak değerlendirilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.