Sahil şehirlerindeki olaylardan sonra HTŞ’nin Suriye'yi yönetme kabiliyeti var mı?
Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) lideri Ahmed el-Şerî'nin yönetimi altında yaklaşık üç aydır Suriye’yi yöneten grup, bir hafta önce kıyı bölgesinde patlak veren kanlı olaylarla ilk büyük sınavını verdi.
Bu olaylar, gözlemcilere göre "Yeni Suriye Ordusu’nun" ülkedeki durumu fiilen kontrol edemediğinin bir göstergesi. Diğer bazı uzmanlar ise HTŞ’nin cihatçı geçmişinden hala kurtulamadığını, kıyı bölgesinde azınlıklara yönelik süpürme operasyonları yaparak infazlar gerçekleştirdiğini belirtiyor. Oysa Ahmed el-Şerî, daha önce yaptığı açıklamalarda Suriye halkının tüm bileşenlerine eşit muamele sözü vermişti.
İdlib yönetimindeki eleştiriler
2017 yılında HTŞ, silahlı bir gruptan sivil kolu olan Kurtuluş Hükümeti aracılığıyla İdlib’de bölgeyi yöneten bir güce dönüştü. BBC’ye göre HTŞ, ifade özgürlüğünü bastırmak, kadın haklarını kısıtlamak ve yolsuzluklara karışmakla suçlandı.
Bu politikalar, ekonomik kriz, enflasyon ve artan işsizlik gibi sorunlarla birleşince İdlib’de halkın defalarca protesto gösterileri düzenlemesine neden oldu. Protestocular, defalarca yönetim biçimine ve kötüleşen yaşam koşullarına tepki gösterdi.
39 yaşındaki avukat Hala İbrahim, BBC’ye verdiği röportajda HTŞ yönetimi altındaki İdlib’de yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:
“Kıyafetlerim ve yaptığım iş nedeniyle sürekli eleştirilere ve tacizlere maruz kaldım. Hatta bazıları benimle muhatap olmayı veya araba kullandığımı görmeyi bile reddetti.”
Hukukçu olarak işini yürütmekte yaşadığı zorluklara da değinen İbrahim, HTŞ kontrolündeki şeriat mahkemelerine, özellikle evlilik ve boşanma gibi kişisel durumlarla ilgili mahkemelere, ancak bir erkek refakatçi ile giriş yapabileceğini belirtti.
2024 yılı boyunca İdlib’de HTŞ’yi sarsan geniş çaplı protestolar gerçekleşti. Binlerce kişi, liderleri Ebu Muhammed el-Culani’nin (Ahmed el-Şerî) istifasını talep etti. Gösteriler, HTŞ’nin ekonomik reformlar yapmasını, ağır vergi yükünü hafifletmesini ve hapisteki yüzlerce tutukluyu serbest bırakmasını istedi. Protestolar dokuz aydan fazla sürdü.
HTŞ'nin yönelimi ne?
HTŞ’nin Suriye’de yönetimi ele geçirmesi, grubun cihatçı geçmişinden sıyrılıp sıyrılamayacağı ve terör örgütleri listesinde yer almasına rağmen ülkeyi yönetip yönetemeyeceği konusunda birçok soru işareti yarattı.
HTŞ üzerine araştırmalar yapan uzman Jerome Drevon, CNN’e verdiği demeçte, “İdlib’deki yönetim yeni bir yönetim biçimi olarak değerlendirilebilir. Çok küçük bir bölgeyi savaş ortamında kontrol eden bir silahlı gruptan demokratik bir sosyal sistem kurmasını bekleyemezsiniz” dedi.
Drevon, HTŞ’nin İdlib’deki yönetimi için şunları söyledi:
“Bu, teknokratik bir İslami yönetimdi. HTŞ, dini nasıl anlayacağını ve uygulayacağını kontrol etmek istiyordu.”
Geçen hafta kıyı bölgesinde meydana gelen olaylarla ilgili olarak, Arap Araştırma ve Politika Çalışmaları Merkezi tarafından yayımlanan bir raporda, bu olayların “hükümetin vatandaşlarını koruyamadığını gösterdiği” ve “yeni yönetimin mezhep çatışmalarını önleyebilen sorumlu bir hükümet gibi görünme çabalarını boşa çıkardığı” ifade edildi.
Raporda, HTŞ’nin Suriye’de mezhepsel gerilimi ortadan kaldırma konusunda başarısız olduğu ve hatta yeni yönetimin bazı kesimler tarafından mezhepçi politikalarla özdeşleştirildiği belirtiliyor. Ayrıca, devlet kurumlarına yapılan atamaların liyakat yerine sadakate dayalı olduğu ve bu durumun ülkede büyük zararlara yol açtığı vurgulandı.
ABD’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımların kaldırılması için azınlıkların korunmasını şart koştuğu hatırlatılan raporda, kıyı bölgesinde yaşanan olayların, ABD yaptırımlarının kaldırılmasını zorlaştırabileceği belirtildi. ABD yaptırımlarının kaldırılması, Suriye’nin savaş nedeniyle yıkılan ekonomisini yeniden inşa etmesi ve hükümetin halkın geçim sıkıntılarıyla başa çıkabilmesi için hayati önem taşıyor.
İdlib'deki yönetim ve Suriye'nin geneli arasındaki uçurum
Kıyı bölgesinde yaşananlar, HTŞ’nin İdlib’de sınırlı bir yönetim modeli geliştirdiğini ancak ülke çapında etkili bir hükümet kurmanın zorluklarını kavrayamadığını ortaya koydu.
HTŞ lideri Ahmed el-Şerî, Aralık 2024’te yönetimi devraldıktan sonra, farklı sektörlerdeki uzmanları ve yetkin isimleri dışlayarak yerine kendisine yakın, dini görünüme sahip (örneğin sakallı) kişileri atadı. Bu liyakatsiz atamalar, yönetimde ciddi hatalara neden oldu.
En büyük hatalardan biri, yüz binlerce devlet memurunun—özellikle Suriye kıyı bölgesinde yaşayan ve devlet maaşına bağımlı olan Alevilerin—tazminatsız işten çıkarılmasıydı. Zaten savaş ve yaptırımlarla çökmüş olan ekonomide bu karar, kitlesel yoksulluğa ve mezhepsel gerilimlerin artmasına yol açtı.
10 Mart 2025 tarihinde Umman’ın el-Ruya gazetesi yazarı Heysem Mezahim, bu konuyla ilgili şunları yazdı:
“Yüz binlerce memur, çoğunluğu Alevi, hiçbir tazminat verilmeden işten çıkarıldı. Bu durum, ekonomik sıkıntıları daha da derinleştirdi.”
Bu karar, sadece devletin idari yapısını zayıflatmakla kalmadı, aynı zamanda kıyı bölgesinde yaşanan mezhep katliamlarını körükledi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi raporuna göre, 6-12 Mart 2025 tarihleri arasında Lazkiye ve Tartus’ta 1383 Alevi sivil, cihatçı gruplar tarafından öldürüldü. HTŞ lideri el-Şerî, bu katliamları durdurmada başarısız oldu.
11 Mart 2025 tarihinde Uluslararası Af Örgütü yetkilisi Hiba Murayef,
“Yeni yönetim sivilleri koruyamadı, bu suçların derhal soruşturulması gerekiyor” açıklamasını yaptı.
Bu olaylar, Suriye’deki azınlıklar arasında büyük bir korku yarattı. Özellikle Türkiye’de yaşayan ve nüfusun %20’sini oluşturan Aleviler, kıyı bölgesinde yaşanan mezhepçi şiddetten endişe duyduklarını ifade etti.
12 Mart 2025’te Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, HTŞ’nin kontrol edemediği cihatçı grupların bölgeyi kaosa sürükleyebileceği konusunda uyarıda bulundu:
“Cihatçı grupların kontrol altına alınmaması, bölgeyi tam anlamıyla kaosa sürükleyebilir.”
Özellikle Türkiye’nin, HTŞ ve onun müttefikleri üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, Ankara’nın bu gruplara verdiği desteği gözden geçirmesi gerektiği belirtiliyor. Mezhepçi terör gruplarının Suriye ve bölgedeki istikrarı tehdit ettiği vurgulanıyor.