”Sadece askeri yöntemler Afganistan sorununu çözmez”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sadece askeri yöntemlerle Afganistan'daki sorunların üstesinden gelmenin mümkün olmadığını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sadece askeri yöntemlerle Afganistan'daki sorunların üstesinden gelmenin mümkün olmadığını söyledi.

Türkiye-Afganistan-Pakistan Üçlü Zirvesi sonrasında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ve Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari, Çırağan Sarayı'nda ortak basın toplantısı düzenledi.

Basın açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Taliban'la uzlaşı" konusundaki bir soru üzerine, Türkiye'nin, Afganistan'a her konuda yardımcı olduğunu, ISAF'ın Kabil'in güvenliğiyle ilgili ikinci kez komutanlığı devraldığını, Afgan ordusunun eğitimine ilişkin elinden geleni yaptığını kaydetti.

Gül, şöyle konuştu:

"Şu bir gerçek ki sadece askeri yöntemlerle Afganistan'daki sorunların üstesinden gelmek mümkün değildir. Askeri çalışmaların yanında, Afgan halkının kalbini ve gönlünü kazanmak için de çok büyük gayretler sarf edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Kaynakların bu yönde harcanmasıyla, daha iyi neticeler alınacağına inanıyoruz. Bir taraftan güçlü bir şekilde Afgan güvenlik güçleri eğitilirken ve oluşturulurken, diğer taraftan da 'tüm Afgan halkının kucaklanması, sahiplenilmesi çok önemli' diye inanıyoruz. Tabii ki Afganistan'ın, yöneticilerin bileceği bir şey vardır; kimler terörün dışındadır, kimler kazanılacak insanlardır? Şu da bir gerçek ki mücadeleyi kazanmak için teröre karışanları izole etmek ve onları daha küçük parça halinde tutmak yine önemli bir stratejidir. Bu çerçeve içerisinde Türkiye'ye düşen bir görev olursa, herhangi bir şekilde yardımımız söz konusu olursa, tabii ki biz bu katkılarımızı her zaman sağlarız."

Gül, Irak'ın işgalinden sonra, Irak'taki grupların siyasi sürece katılmalarıyla ilgili Türkiye'nin büyük gayretleri olduğunu hatırlatarak, "Yapıcı herhangi bir katkımızın olacağı kararı söz konusu olursa, tabii ki bütün dostlarımızla konuşarak, gücümüzü bu yönde kullanırız" dedi.

"Üçlü zirve, Londra'da yapılacak Afganistan Konferansı'nın hazırlığı mı? İki ülkenin artık Türkiye'nin arabuluculuğuna ihtiyaç duymadığından bahsediliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine, Abdullah Gül, zirvenin ilk kez yapılmadığını, tarihinin çok önce kararlaştırıldığını anımsatarak, zirvenin Londra Konferansı'yla ilgisinin olmadığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Gül, bir önceki zirvede bölgesel bir toplantı yapma niyetinin beyan edildiğine değinerek, yarın bunu gerçekleştireceklerini, toplantının ancak Londra Konferansı'na fayda sağlayabileceğini söyledi.

Türkiye'nin, Afganistan ile Pakistan arasında arabulucu olmadığını vurgulayan Gül, üç ülke olarak dostluk, kardeşlik ve dayanışmayı ilerlettiklerini dile getirdi.

Taliban'ın BM arananlar listesinden çıkartılması

Afganistan Cumhurbaşkanı Karzai de "Taliban ile uzlaşma" konusuna ilişkin bir soru üzerine, uzun yıllardır, Afganistan'a barış getirme konusundaki çabalarının devam ettiğini ifade etti. Karzai, şöyle devam etti:

"Bunu özellikle, kardeşlerimizle uzlaşma ve anlaşma zemininde gerçekleştirmeye çalıştık. Kendi ülkelerini terk etmek zorunda kalmış, yerinden, yurdundan edilmiş vatandaşlarımızla çözmeye çalıştık. El Kaide veya farklı terörist grupların parçası olmayan Taliban üyeleri, eğer ülkelerine gelip Afganistan Anayasası'na riayet ederlerse, Anayasa'nın verdiği özgürlük ve ayrıcalıklardan yararlanacaklardır."

Daha önce bu planlarını dile getirdiklerini, ancak uluslararası toplumun desteğini göremediklerini söyleyen Karzai, şu anda yürüttükleri çabalar konusunda başta ABD ve Avrupa olmak üzere uluslararası toplum, komşuları ve Türkiye tarafından destek gördüklerini ve bundan memnuniyet duyduklarını söyledi.

Karzai, farklı çerçeve içinde bu çabaları sürdürdüklerine işaret ederek, "Yakın zamanda, Londra Konferansı esnasında mali destek de almayı umuyoruz" dedi.

Barışın kendileri için önemli bir hedef olduğuna işaret eden Karzai, barışın tesisi için ellerinden gelen çabayı sürdürmeye devam edeceklerini belirtti.

"Bazı duyumlara göre, Taliban'ın BM'nin arananlar listesinin yeniden gözden geçirilmesi için uzlaşma istediği konusunda" yorumu sorulan Karzai, bu listenin ortadan kaldırılması için taleplerini daha önce de dile getirdiklerini hatırlatarak, "Şimdi, bu konuda isteklilik olduğunu görüyoruz. Taliban'ın bu listeden tamamen çıkarılması mümkün gibi görünüyor" dedi. Karzai, bu taleplerini Londra'da da söyleyeceklerini bildirdi.

Karzai, "Üçlü Zirve, Londra'da yapılacak Afganistan Konferansı'nın hazırlığı mı? İki ülkenin artık Türkiye'nin arabuluculuğuna ihtiyaç duymadığından bahsediliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?" yönündeki soruyu da şöyle yanıtladı:

"Bu süreçte üç ülke arasında paylaşılanların sadece savaşlarla ilgili olmadığını, ilk zirvelerde genellikle Türkiye'nin desteğiyle güven tesisinden geçtik. Şimdi Pakistan ve Afganistan arasındaki ilişkiler çok iyi bir seviyeye ulaşmış durumda. Dolayısıyla, Londra Konferansı bu forumlardan fayda devşirebilir."

Pakistan ve Afganistan olarak önemli konulara odaklanma imkanı bulduklarını kaydeden Karzai, üç taraflı olarak fikir alışverişinde bulunduklarını, her alanda işbirliği konularını ele aldıklarını, yatırım, ulaşım, artırılmış bölgesel işbirliğinden konuştuklarını anlattı.

Hamid Karzai, "kendisinin Taliban ile uzlaşı ve yeniden entegrasyon sürecinde bazı mali kaynaklar beklediğini" hatırlatan bir gazetecinin, projeye beklenen destek miktarını sorması üzerine, Afganistan'ı destekleyen ülkelerin katkılarını beklediklerini, Japonya'nın zaten yeniden uzlaşı noktasında kendileri destleyeceğini ifade ettiğini söyledi.

Karzai, "Bizler, Londra'da hemen bu kaynaklara erişmeyi beklemiyoruz. Tahsis edilebilecek desteğin Afganistan'a, bu plan çerçevesinde stratejik olarak gereken yerlerde kullanabileceğimi ümit ediyoruz" dedi.

Taliban ile uzlaşıya Pakistan yaklaşımı

Pakistan Cumhurbaşkanı Zerdari de soruları yanıtlarken, hükümetleri başa geldiğinden bu yana her zaman üç boyutlu politika gütmeye çalıştığını belirterek, bu boyutları "diyalog", "kalkınma" ve "caydırma" şeklinde sıraladı.

"Taliban'la uzlaşı" konusundaki soru üzerine, Pakistan hükümetinin yaptığı çalışmaların anti-sosyal odakların ve aşırıcı güçlerin bertarafına yönelik olduğu vurgulayan Zerdari, "Biz diyalogdan kaçınmadık. Hiçbir demokratik hükümet sadece savaştan bahsetmez. Uzlaşmaya varılabilecek odaklar varsa, o güne kadar devam ettikleri hayat tarzından kaçınacak olanlar varsa, bizim hükümetimiz onları kucaklamaya hazırdır" dedi.

Zerdari, Swat Vadisi'nde yapılan operasyonların tamamının, Pakistan ordusu tarafından yürütüldüğünü ve Amerikan kuvvetlerinin yer almadığını bildirdi.

Basın toplantısının ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ve Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari önce üçlü, daha sonra da dışişleri bakanlarıyla birlikte aile fotoğrafı verdiler.

Ortak bildiri

Türkiye-Afganistan-Pakistan Üçlü Zirvesi sonunda kabul edilen bildiride, üç cumhurbaşkanının, "30 Nisan 2007 tarihinde Ankara'da başlatılan üçlü zirve sürecinin, her üç ülke halklarının ve bölgenin yararına yönelik ilave ve derinleştirilmiş işbirliğini ele almak bakımından zaman içinde etkin bir platform haline geldiği" hususunda mutabık kaldıkları belirtildi.

Türkiye-Afganistan-Pakistan Üçlü Zirvesi sonunda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ve Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari tarafından ortak bir bildiri kabul edildi.

Bildiride, Cumhurbaşkanı Gül'ün daveti üzerine İstanbul'a gelen iki ülke cumhurbaşkanının, bu ziyaret vesilesiyle Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ayrı ayrı ikili görüşmeler gerçekleştirdiği hatırlatıldı.

Öncesinde dışişleri bakanlıkları müsteşarları arasında yapılan ortak çalışma grubu toplantısıyla harekat başkanları ve en yüksek düzeyli istihbarat yetkililerinin paralel toplantılarının yapıldığı, zirvede Gül ve Zerdari'nin, yeniden cumhurbaşkanı olarak seçilen Hamid Karzai'ye tebriklerini yineledikleri, Karzai'nin 19 Kasım 2009 tarihinde yaptığı yemin konuşmasında işaret ettiği öncelikli konuların önemine vurgu yaptıkları bildiride kaydedildi.

Bildiride, "Üç Cumhurbaşkanı, 30 Nisan 2007 tarihinde Ankara'da başlatılan üçlü zirve sürecinin, her üç ülke halklarının ve bölgenin yararına yönelik ilave ve derinleştirilmiş işbirliğini ele almak bakımından zaman içinde etkin bir platform haline geldiği hususunda mutabık kalmışlardır" denildi.

Geçmişte yapılan üçlü zirveden her birinin güçlendirilmiş işbirliğine anlamlı katkılar yaptığı, genişletilmiş ekonomik işbirliğine imkan sağladığı ve güvenlik ile istihbarat alanında işbirliğinin gelişeceği bir şemsiye oluşturduğu da bildiride anımsatıldı.

Cumhurbaşkanlarının, geçmişteki üç zirvede aldıkları kararların uygulanma durumunu gözden geçirdikleri ve elde edilen ilerlemeleri kaydettikleri dile getirilen bildiride, şu ifadelere yer verildi:

"Üç cumhurbaşkanı, bölgeler-aşırı kalkınmanın üçlü zirve süreci bakımından kilit önceliğe sahip olduğunu teyit etmişlerdir. Cumhurbaşkanları ayrıca proje temelli yaklaşımın önemini vurgulamışlar ve özel sektörün bölgesel kalkınma programlarına katılımını ve ortak teşebbüsler üstlenmesini teşvik etmek hususunda mutabık kalmışlardır. Bu anlayışla üç cumhurbaşkanına, 5 Aralık 2008 tarihinde İstanbul'da yapılan ikinci üçlü zirveyle başlatılan İstanbul Forumu'nun çalışmaları hakkında TOBB Başkanı tarafından bilgi arz edilmiştir. Cumhurbaşkanları, İstanbul Forumu'nun çeşitlendirilmiş ekonomik işbirliğine ve özel sektör dinamizmine yaptığı değerli katkılardan duydukları memnuniyeti ifade etmişlerdir.

Cumhurbaşkanları ayrıca üçlü zirve sürecinin Afganistan, Pakistan ve Türkiye arasında mevcut ve daha da güçlenen köklü ve kardeşçe dostluk ve dayanışma bağlarını tam anlamıyla yansıttığını teyit etmişlerdir. Cumhurbaşkanları Türkiye, Afganistan ve Pakistan meclisleri dışişleri komisyonlarının ikinci ortak toplantısının ilk fırsatta düzenlenmesinin önemine işaret etmişlerdir. Cumhurbaşkanları geçmişte yapılan 3 üçlü zirvenin karşılıklı güçlendirici ilişkiler bakımından sağladığı katma değere işaretle, bir önceki zirvenin Afganistan, Pakistan ve Türkiye arasındaki üçlü işbirliğini genişletme ve güçlendirmeye yönelik hükümleri ışığında genç ve dinamik nüfusları bulunan her üç ülke bakımından eğitimin kilit öneme haiz bir alan olduğunu vurgulamışlardır. Zirve öncesinde üç ülkenin milli eğitim bakanları 19 Ocak 2010 tarihinde Ankara'da bir toplantı yapmış, gelecek kuşaklar arasında dostluğun ve işbirliğinin daha da gelişmesine yönelik öneriler içeren 'ortak bildiri'yi kabul etmişlerdir."

Cumhurbaşkanlarının toplantıda, milli eğitim bakanlıkları toplantısının sonucunu gözden geçirdikleri ve ülkeleri bakımından paha biçilemez varlık olan insan sermayesine atfettikleri önemi vurguladıkları, genç nüfusun niteliksel gelişimini hızlandırmak için her türlü gayreti gösterme kararlılıklarını yineledikleri ve bu bağlamda eğitimin oynadığı özel role işaret ettikleri kaydedildi. Cumhurbaşkanlarının, üç ülkenin milli eğitim bakanlarının önerilerini onayladıkları da ifade edildi.

Terörle mücadele

Cumhurbaşkanlarının, terörizmin her çeşidiyle etkili mücadeleye yönelik kararlılıklarını ve bu amaçla yerel kapasitenin geliştirilmesinin önemini yineleyerek, ülkelerinin harekat başkanları ve istihbarat teşkilatları başkanları arasında yapılan paralel toplantıların sonuçlarını gözden geçirdikleri bildirildi.

Üç ülkenin askeri ve istihbarat kuruluşları arasındaki işbirliğinin, müşterek eğitim ve öğretim faaliyetleriyle, terörizmle mücadele alanında öğrenilen en iyi uygulamamaların ve edinilen derslerin paylaşımına odaklanılmak suretiyle sürdürülmesi ihtiyacını belirten cumhurbaşkanlarının, mevcut sınamalara karşı uygulanması gerekli kapsamlı ve koordineli yaklaşım bakımından vazgeçilmez bir unsur olan bölgesel işbirliğinin lüzumunu vurguladığı, gerçek bölgesel işbirliğinin yalnızca bölgenin içinden neşet edebileceğinin altını çizdikleri kaydedildi.

Bildiri, şöyle tamamlandı:

"Cumhurbaşkanları, güvenlik ile kalkınma arasında karşılıklı güçlendirici bağa ve ülkelerin bütün bölgede barış, istikrar ve güvenlik bakımından önemini anımsatmış, geçmiş üçlü zirvelerde varılan mutabakatların uygulanmasının önemi vurgulanmış ve müteakip zirvede enerji, ticaret ve ulaştırma başta olmak üzere ekonomik altyapı konusunda yakın işbirliğine odaklanmayı kararlaştırmışlardır.

Afganistan İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Hamid Karzai ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Asıf Ali Zerdari, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a, iş bu üçlü zirveye ve üçüncü üçlü zirvede alınan karara uygun olarak Asya'nın Kalbinde Dostluk ve İşbirliği Bölgesel Zirvesi'ne ev sahipliği yapmalarından ötürü samimi teşekkürlerini ifade etmişlerdir."