ÖSYM Başkanı süreci iyi yönetemedi

Siyaset Meydanı'nda gündemi değerlendiren Başbakan, sınav skandalları, Suriye, bedelli askerlik ve Kanal İstanbul ile ilgili görüşleri yorumladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ÖSYM Başkanı Ali Demir'in YGS ve ALES'te süreci iyi yönetemediğini söyledi.

AK Parti İstanbul İl Başkanlığında Show TV'de yayınlanan "Siyaset Meydanı Seçim Özel" programına katılarak, Ali Kırca ve Tuba Atav'ın sorularını yanıtlayan Erdoğan, YGS ve ALES sınavlarında yaşanan sıkıntılar hatırlatılarak, "ÖSYM'de yaşanan sıkıntıları nasıl değerlendiriyorsunuz? ÖSYM Başkanı konusunda bir tasarrufunuz olacak mı?" sorusu üzerine, "Böyle bir sınavda aslolan nedir? Burada kopya var mı, yok mu? Kopya varsa tehlike, ama kopya yoksa şifreydi, sehvendi vesaire... Bunların hepsi işin çok çok detay şeyleri... Bunlar neticeyi ilgilendiren şeyler değil" diye konuştu.

Konuyu ÖSYM Başkanına sorduğunu, başkanın kendisine "Kesinlikle burada kopya yok, böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil" dediğini, daha sonra kendisine bazı teknik şeyler getirdiklerini, bunu aldıklarını ve değerlendirmesini yaptıklarını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu alanda deneyimi, tecrübesi olan hocalarla beraber... Daha önceki imtihanlarla gerek Türkçede gerek sosyalde, gerek matematikte... Bunların hepsine bakarak... Baktık ki özellikle alınan neticelerde eskiye göre şimdi o kadar yüksek bir şey söz konusu değil. (Başarı) Oranlarda daha da düşüş var. Eğer burada kopya olsa bunun yükselmesi lazım. Yükselmemiş, tam aksine düşmüş. Buradaki bu dijital baskı tekniği kopyayı ortadan kaldırıyor. Hareket ettikleri nokta bu."

ALES'te ise sadece İzmir'de yaklaşık 200 adayın mağduriyetinin olduğunu, bunun da kitapçıkların yeterli sayıda olmamasından kaynaklandığını hatırlatan Erdoğan, bu adayların 15 Mayıs'ta sınava gireceğini, onların da mağduriyetinin böylece giderilmiş olacağını bildirdi.

Başkan süreci iyi yönetemedi

Başbakan Erdoğan, bunların legal, illegal bazı örgütlerin 3-5 bin kişi toplamasıyla olduğunu söylediklerini ifade ederek, "Biz de arzu edersek, istersek, gerektiğinde kalkar 5-10 bin kişiyi bunun tam karşıtı olarak buraya çıkartırız, ama biz bu ülkede asla gerilim istemiyoruz, gençler üzerinden istismar istemiyoruz. Onun için böyle bir şeye girmeyiz dedik" diye konuştu.

"Bu söylem biraz tehlikeli değil miydi?" sorusunu da Erdoğan, şöyle yanıtladı:

"Karşımdakiler, siyasi liderler bu tür şeyleri yapıyor ve ana muhalefet partisinin milletvekilleri o gençlerle beraber yürüyor, bunu kimse eleştirmiyor da biz burada tam karşıtı bir demokratik hak noktasında bu mücadeleyi verenlerin ortaya çıkmasından niçin rahatsız olalım ki? Düşünün, milletvekilleri kalkıyor bu gençlerle beraber yürüyor. Bu doğru mu? Bu istismar değil mi? Ortada çünkü netleşen bir şey yok. Olay yargıya da gitmiş. Niçin bunlarla beraber böyle yürüyüşe katılır bu milletvekilleri? Bunları birbirinden çok iyi ayıklamamız lazım.

(ÖSYM Başkanı) Süreci isterdik ki böyle yönetmesin. Süreci başkan iyi yönetememiştir. Kopya veya öğrencilere bir zulüm şeyi değildi. Buna ilmi siyaset diyelim. İlmi siyaset başka bir şey."

"Suriye'nin parçalanmasını istemiyoruz"

Erdoğan, Suriye'deki olaylara ilişkin yöneltilen soru üzerine, Suriye olayına Libya olayı gibi bakmadığını, Libya olayını daha dış olay gibi gördüğünü söyledi.

Suriye'nin Türkiye ile tarihi birlikteleri çok ileri düzeyde olan, akrabalık ilişkileri yoğun bir ülke olduğunu belirten Erdoğan, "Kuzey Afrika'daki gelişmelerden sonra bunun bir domino etkisi olarak buralara da sirayet eder mi endişesini hep taşıdık. Bunun için de son Şam seyahatinde kendileriyle (Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad) görüşme imkanımız oldu. Bu endişelerimizi orada da kendilerine dile getirdik" diye konuştu.

Suriye Devlet Başkanı Esad ile sürekli telefon irtibatı halinde olduğunu, kendisine özel temsilcisini gönderdiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Yapmayacağım, hayır demiyor, 'Yapacağım' diyor, ama bir yerden veya birileri tarafından bir engeller mi var, bir tereddüt içinde mi, bir kararsızlık mı yaşıyor, bunu doğrusu çözmekte sıkıntı yaşıyorum. Çünkü sonunda bu bizi vuracak. Yayladağı çıktı ortaya. Şimdi Yayladağı'ndan girişte insanlara kapılarımızı kapatamayız. Kapılarımızı açtık. Tedbirlerimizi aldık. Tedbirlerimizi daha da geliştiriyoruz, genişletiyoruz. Çünkü bunun devamı gelecek gibi görünüyor şu anda. Kendileriyle de irtibatlarımızı yine devam ettiriyoruz. Çünkü biz Suriye'nin parçalanmasını, bölünmesini asla istemiyoruz. Suriye, özellikle de bu bölünmeye fırsat verecek herhangi bir çıkışa müsaade etmemeli."

Öne çıkan ifadeler

Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarında öne çıkan ifadeler şöyle:

• "(Askerlik vaadi) ben sayın Kılıçdaroğlu'nun silahlı kuvvetler ile bu işi görüşmeden bu tür bir açıklamayı yapmasının sorumluluğa ters düştüğü inancındayım. Bunu halk arasında belki amiyane olacak ama 'Bekara karı boşamak kolaydır' tabiri içinde değerlendirebiliriz."

• "Bedelli askerlik noktasında da yaklaşımım, böyle bir birikimi eritmektir."

• "(Seçim barajı) istikrar adına bizim bu baraja ihtiyacımız var."

• "(Türkiye milletvekilliği) geçmişte söyledim, bugün de savunuyorum. Bu olabilir ki bu diğerlerine göre çok daha uygulanabilir."

• "Ben Başkanlık sisteminin daha isabetli olacağı kanaatindeyim."

• "Apo'yu peygamber olarak ilan eden bir anlayışla bu işi nasıl çözeceksiniz? Bunun neresi Kürt sorunu? Böyle sorun mu olur?"

•  "Bu ülkede madem ki Kürt kökenli vatandaşlarımızın böyle bir talebi, böyle bir sorunu var, burada bu ülkenin istihbarat teşkilatı kalkar onunla da görüşür, başkasıyla da görüşür. Bu ne ilktir, ne sondur."

• "Amerika'nın bankalarında PKK'nın liderlerinin bayağı yüklü paraları var. Bunu benim Kürt kökenli vatandaşlarımın bilmesi lazım. Nereden elde ediliyor? Uyuşturucu kaçakçılığından..."

• "Diyarbakır'ın en büyük camisinde bir taraf orada cuma namazı kılarken, 'bu devletin imamıdır, onun arkasında namaz kılınmaz.' 100 metre ötede, siz kalkıyorsunuz orada bir cemaat daha oluşturuyorsunuz. Bu nedir? Ayırımcılıktır. Bunu ne adına yapıyorsun? kürt sorunu adına..."

• "(Kanal İstanbul) Biz bunu yaparız. Sonra da uluslararası hukuk neyi gerektiriyorsa zaten o hukuk içerisinde her şey çalışmasına devam eder. Şirket, adam, kuruluş neyse Kanal İstanbul'u tercih eder, öbür tarafı tercih eder."

• "Bizim de tabii ki çevre tehdidi noktasında herkesin dikkatini çekme hakkımız var. Yarın oradaki bir felakette bunun bize kim karşılığını verecek? bunu da bizim konuşmak hakkımız."

• "Bu projenin bedeli de ciddi bir rakam. 12 milyar dolar civarında. Bunu Yap-İşlet-Devret sistemiyle yaptırmak mümkün. Bu noktada talipler çok"

• "Benim partimde şu anda başörtülü kardeşlerim siyaset yapıyor, çok ciddi sayıda siyaset yapıyor. Siyasetin de tek yeri parlamento değildir, ama evelallah bu kapı onlara da açılacak, huzurlu bir şekilde orada da bu mücadeleyi verme imkanı bulacaklar."

• "Devlet sadaka dağıtmaz. devlet, sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirir"

• "Galatasaray Kulübüne veya Galatasaray'ın genel yapıdaki taraftarına küs olmam söz konusu olamaz."

Bu konularda ilginizi çekebilir