Önü alınamayan genç işsizlik Euro Bölgesi'ni kuşatıyor
Borç kriziyle boğuşan Euro Bölgesi'nin güneyinde yer alan İspanya, Yunanistan, İtalya ve Portekiz'de işsizlik, özellikle de genç işsizlik oranı tehlikeli boyutlara ulaştı.
Okan UMRUK
İSTANBUL - Euro Bölgesi'nde devasa boyutlara ulaşan kamu borç düzeyi ile ekonomide yüzde sıfıra yaklaşan düşük büyüme verileri toplumsal dokuyu giderek tehdit ederek ortak para birimini kullanan ülkelerde işsizlik oranlarını yüksek seviyelere çıkarıyor. 17 üyeli Euro Bölgesi'nde en sonuncusu 2 Mayıs'ta açıklanan 2012 Mart ayına ait işsiz oranı yüzde 10.9 ile para biriminin resmen oluşturulduğu 1 Ocak 1999'dan bu yana en yüksek orana yükseldi. Bu tabloda ilk sırada yüzde yüzde 24.1 işsizlik oranıyla İspanya, ikinci sırada yüzde 21.7 ile Yunanistan, üçüncü sırada ise yüzde 15.3'lük oranla Portekiz geliyor. Bölge'nin genelinde işsizlerin sayısı 17 milyon 365 bine ulaşmış durumda. Krizle boğuşan Euro Bölgesi'nden ekonomiye dair olumlu veriler gelmiyor. Euro Bölgesi ve AB, bu yılın ilk çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre sıfır büyüme gerçekleştirdi.
Avrupa Birliği'nin istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre, geçen yılın aynı dönemine kıyasla Euro Bölgesi'nin büyüme oranı yine sıfır olurken 27 üyeli Avrupa Birliği yüzde 0.1 gibi cüzi bir büyüme gerçekleştirdi. Önde gelen AB üyelerinin geçen yılın aynı dönemine göre ilk çeyrekte büyüme oranları Almanya'da yüzde 1.2 ve Fransa'da yüzde 0.3 olurken İngiltere'de sıfır büyüme kaydedildi. Bu dönemde İspanya yüzde 0.4, İtalya yüzde 1.3, Portekiz yüzde 2.2 ve Yunanistan yüzde 6.2 küçüldü. Krizi en ağır biçimde yaşayan Yunanistan ekonomisi 2011 yılının son çeyreğinde de yüzde 7.4 oranında küçülmüştü. Avrupa Komisyonu'nun tahminlerine göre Yunan ekonomisi 2012 yılının sonunda ortalama yüzde 4.7 oranında küçülecek. Euro Bölgesi'nden çıkması konusunda tartışmaların arttığı Yunan ekonomisi son beş yıldır resesyonda.
Euro Bölgesi tasarruf ile büyüme arasında
Euro Bölgesi'ndeki borç krizine karşı katı tasarruf odaklı harcamaları ve ücretleri kesmeye dönük yaklaşımlar ile kamu olanaklarının devreye sokulmasıyla büyüme odaklı reçetelerin çarpıştığı bir ortamda genç işsizlik oranları da korkutucu boyutlara ulaştı. Avrupa Birliği'nin istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre Euro Bölgesi'nde istihdam göstergelerinde genç olarak tanımlanan 15-24 yaş arası kişilerde işsizlik oranı Mart 2012 itibariyle yüzde yüzde 22.1'e ulaşmış durumda. Euro Bölgesi'nde genç işsizlikte Mart 2011'de ölçülen oran yüzde 20.6'dı. Mart 2012 itibariyle Euro Bölgesi genelinde iş arayan gençlerin sayısı ise 3 milyon 345 bine ulaşmış durumda. Bu tabloda ilk iki sırayı ise Yunanistan ve İspanya alıyor. Mart 2012 verilerine göre İspanya'da genç işsizlik oranı yüzde 51.1 seviyesinde. Yunanistan'da yine Eurostat'ın Ocak 2012 verilerine göre genç işsizlik oranı yüzde 51.2 seviyesinde seyrediyor. Euro Bölgesi'nde genç işsizlik oranının yüzde 30'un üzerinde olduğu ülkeler ise en yüksekten en düşüğe Portekiz, İtalya, Litvanya, Slovakya, İrlanda olarak sıralanıyor. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse Eurostat verilerine göre Euro Bölgesi'nin Mart 2012 tarihi itibariyle yüzde 4 oranıyla en düşük işsizlik oranına sahip ülkesi Avusturya'da genç işsizlik oranı yüzde 8.6 seviyesinde seyrediyor. Avrupa'nın en güçlü ekonomisi Almanya'da mart 2012 itibariyle genel işsizlik oranı yüzde 5.6 iken genç işsizlik oranı ise yüzde 7.9 seviyesinde.
Yükselen işsizlik, siyaseti giderek kutuplaştırıyor
Genel olarak işsizlik, özelde de genç işsizlik oranında önü alınamayan yükseliş, borç krizini en ağır yaşayan güney Avrupa ülkelerinde hem sokakların hareketlenmesine hem de seçim sandıklarında tepkisel oyların artışına yol açtı. İspanya'da geçtiğimiz hafta sonu büyük çoğunluğu gençlerden oluşan en 100 bin kişi, ülkenin Madrid ve Barselona gibi en büyük kentlerinde sokağa çıkarak merkez sağ hükümetin krize karşı önerdiği katı tasarruf paketini protesto etti. Yunanistan'da ise gençlerin büyük çoğunluğunu meydana getiren hoşnutsuz seçmen 6 Mayıs'ta yapılan hayati önemdeki seçimlerde AB ve IMF politikalarına destek veren merkez sol PASOK ile merkez sağ Yeni Demokrasi Partisi'ni zayıflatarak ülkede tasarruf paketi yanlısı bir hükümetin kurulmasını önleyerek yeni seçim seçeneğini çok güçlü bir ihtimale dönüştürdü. Radikal sol SYRIZA partisinin yeni seçimde yüzde 25 oyla birinci gelmesi bekleniyor. Ancak işsizliği alevlendiren derin kriz neo-nazi görüşleri savunan radikal sağı da ülkede güçlendirerek marjinal bir konumdan 300 sandalyeli meclise 20 vekil sokabilecek hale getirdi.
Geniş nüfusuyla İspanya kitlesel işsizliği aşamıyor
47 milyonluk nüfusuyla Euro Bölgesi'nin en kalabalık dördüncü ülkesi olan İspanya'da nüfusun yarısı 40 yaşın altında. Ülke nüfusunun genç olmaması sorunları ağırlaştırırken, merkez sağ Mariano Rajoy hükümeti krize karşı tasarruf odaklı bir paket hazırladı. Paketin işsizlikle ilgili bölümünü "tarihi bir reform" olarak tanımlayan Başbakan Rajoy, ülkedeki 30 yaş altı gençlere yeni iş imkanları sunmayı hedeflese de, çeşitli çevreler reform paketinin işten çıkarmaların kolaylaştırılarak işverenlere daha ucuza mal olacak şekilde düzenlenmesinden rahatsızlık duyuyor. İspanya'da mevcut yasaya göre sabit sözleşmeli bir işçinin işten çıkarılması halinde tazminat olarak yıl başına 45 iş günü ve maksimum 42 aylık maaş verilirken, reform paketinde bu, yılda 33 iş günü ve maksimum 24 ay maaşa indiriliyor. The Economist dergisinde yer alan analize göre düşünce kuruluşu Cuatrecasas Uluslararası Enstitüsü'nde görevli Salvador del Rey'e merkez sağ hükümetinin reform planının İspanya'daki şirketler için iş kanunlarının katı olduğuna dair algıyı ortadan kaldırmayı hedeflediğini belirtiyor. Dergiye göre İspanya'da 300 bini son çeyrekte olmak üzere son 4 yılda 2.9 milyon kişi işini kaybetti. Ülkede ortalama iş bulma üsresi 15 ayı buluyor. Bazı çevreler 2012'de 400 bin kişinin daha işini kaybedebileceğini ileri sürüyor. Bu senaryo gerçekleştiği takdirde ülkedeki işsizlik oranının yüzde 25'e çıkabileceği iddia ediliyor. Merkez sağın reform paketine göre çalışanların işlerini değiştirmelerinin de kolaylaştırılması hedefleniyor. Bununla beraber çalışma yasalarının esnekleştirilmesi sendikaların tepkisini çekiyor.
Monti, katı iş piyasasını esnekleştirme amacında
Mesela İtalya'da teknokrat Mario Monti hükümeti, genç işsizliği düşürmek amacıyla eczacılık ve avukatlık gibi dışarıdan girmenin çok zor olduğu sektörleri esnekleştirecek bir yasa tasarısını meclisten geçirmeye uğraşıyor. Bu şekilde loncalara benzetilen bu sektörlerde rekabetçiliğin artırılarak gençlerin dahil olmasının mümkün olabileceği belirtiliyor. Öte yandan Time dergisine göre hükümetlerin daha fazla sayıda gencin kendi işini kurmalarına olanak tanımak için genç girişimcileri desteklemesi gerekiyor. Gençlerin iş kurmasının şaşırtıcı şekilde güç olduğu ifade ediliyor. Örneğin İtalya'nın Milano kentinde "Don't Cry Baby" adlı yeni kurulmuş moda şirketinin CEO'su Paolo Barletta kredi bulamadığı için tasarruflarının tamamını işini kurmak için harcamak zorunda kaldığını söylüyor. Barletta, "Eğer genç biri şirket kurmak istiyorsa herhangi bir yardım almıyor" diyor. Merkezi Londra'da bulunan ve yeni faaliyete geçen şirketleri izleyen araştırma şirketi Global Entrepreneurship Monitor, Avrupalıların yüzde 4'ünden azının 20'li yaşlarda kendi işini kurduğunu belirtiyor. ABD'de aynı yaşta olanlar için bu oranın yüzde 6 olduğunu ekliyor.
Kriz İspanya'yı göç veren bir ülke haline getirdi
Öte yandan İspanya'da ilk kez yabancı sayısında düşme gözlenirken, bunun başlıca sebebi olarak ülkenin yaşadığı ekonomik kriz olarak gösterildi. İspanya Ulusal İstatistik Enstitüsü'nün (INE) açıkladığı rakamlara göre, 2011 yılı sonu itibariyle ülkede yaşayan yabancı sayısının 5 milyon 711 bin 40'a gerilediği bildirildi. 1998 yılından bu yana ülkedeki yabancı sayısı her yıl artış gösterse de ilk defa geçtiğimiz yıl düşüş yaşanması dikkati çekti. 2010 yılı sonuna göre, İspanya'da 5 milyon 751 bin 487 yabancı yaşıyor gözüküyordu. Başta Ekvador ve Kolombiya olmak üzere özellikle Latin Amerika ülkeleri vatandaşlarının ekonomik krizden dolayı İspanya'yı terk edip, ülkelerine geri döndükleri belirtilirken, bunun yanında Romanyalı ve Faslılar'da az da olsa artış görüldüğü kaydedildi.
Üç dil bilen iktisat mezunu iş bulamıyor
Genç işsizlik oranının özellikle Euro Bölgesi'nin güney ülkelerinde muazzam boyutlara ulaşması özgeçmişinde parlak nitelikleri olan gençlerin de iş piyasasında açıkta kalmalarına yol açıyor. Örneğin Time dergisinin işsizlikle ilgili bir haber analizinde dergiye konuşan İspanyol Alex Rodriguez Toscano, üç dili çok iyi konuşabilmesine ve İspanya'nın prestijli üniversitelerinden Madrid 3'üncü Carlos Üniversitesi'nden iktisat derecesine sahip olmasına karşın gönderdiği 88 özgeçmişin hiçbirinden cevap alamamaktan yakınıyor. 25 yaşındaki Toscano'ya göre bugünün küresel kriz yaşayan dünyasında istenen niteliklere sahip olmakla çok az şey ifade ediyor. Ailesi ile birlikte yaşayan Toscano, "Yüksek lisans ve doktora derecesine sahip pek çok kişiden öylesine çok başvuru var ki, beni neden alsınlar işe?" diyerek umutsuzluğunu dile getiriyor. Toscano, özel ders vererek ve restoranlarda çalışarak para kazanmaya çalışıyor. En tedirgin olan durum ise Toscano'nun geleceğe dair ümidinin kalmamış olması. Toscano durumu tek kelimeyle "ümitsiz" olarak niteliyor. Time dergisine göre genç işsizliğe yol açan faktörler bölgeler ile iş yasaları arasında değişiyor. Örneğin Batı Avrupa'nın büyük bölümünde örneğin emeği aşırı koruyan yasalar gençlerin iyi pozisyonlara yerleşmesinde önleyici rol oynayabiliyor. Dergiye göre tam zamanlı çalışanları işten çıkarmak zor ve yüksek tazminatlardan ötürü çok pahalı olduğu için işverenler yeni eleman almakta isteksiz davranıyorlar. Yaşı ilerlemiş kıdemli çalışanlar ise genellikle emekliliklerine kadar iş güvencesi altında çalışıyorlar.
Gençleri kısa süreli sözleşmeler bekliyor
İspanya, İtalya gibi ülkelerde şirketler genellikle katı iş mevzuatı içinde esneklik sağlayabilmek için yeni mezun gençleri kısa süreli sözleşmelerle işe alıyorlar. Bazıları birkaç gün süren bu sözleşmeler genellikle çok düşük ücretli pozisyonlar için oluyor. Böyle işe alınanlar çok kısa süreli çalıştıkları için işverenler eğitim programı uygulamak için kaynak ayırmayı tercih etmiyor. Dergiye göre gençler engelleri aşmak için geleneksel yöntem olan eğitime başvuruyorlar. Fakat bu yolun da geçmişte olduğu kadar avantaj sağlanmadığına dikkat çekiliyor. Örneğin Euro Bölgesi dışında olan ama AB üyesi olan İngiltere'de Ulusal İstatistik Ofisi düşük kalifiye gerektiren işlerde çalışan üniversiteden yeni mezun olanların oranın 2011'de yüzde 36'ya yükseldiğini duyurdu. Bu oran 10 yıl önce yüzde 27 seviyesindeydi. İş olanaklarının çok dar olduğu bir ortamda gençler kalifiye olmayan işler için bile rekabet etmek zorunda kalıyorlar. Yunanistan'da Atina Ziraat Üniversitesi'nden mezun olan 26 yaşındaki Hara Kogkou 18 aydır iş bulamıyor. Kogkou, "Yeni iş olanağı görmüyoruz. Bu yüzden elimizde doktora diplomalarıyla basit işler için rekabet ediyoruz" diyor. Standartlarını düşürse de henüz iş bulamamış olan Kogkou, süpermarkette kasiyerlik ya da garsonluk da dahil olmak üzere 500 iş başvurusu göndermiş, ama hiçbirinden yanıt alamamış.
Erken yaşta iş bulamayan daha sonra da zorlanıyor
Erken yaşta iş bulamayanlar genellikle hayatlarının sonraki döneminde iş bulmakta zorlanıyor. Merkezi Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da bulunan Emek Hareketi Ekonomik Konseyi adlı düşünce kuruluşu 1994'te en az 10 ay işsiz kalan genç Danimarkalı çalışanların 15 yıl sonra işsiz kalmalarının iki kat muhtemel olduğunu, yüzde 14 daha az kazandıklarını saptamış. Kuruluşta çalışan ekonomist Mie Dalskov Pihl, "İş gücünde başarılı olmada en önemli faktör çalışma hayatına nasıl başladığınızdır" yorumunu yapıyor. Öte yandan uzun süre işsiz kalmanın gençlerde çeşitli psikolojik sorunlara da yol açabileceği belirtiliyor. Bazı uç durumlarda uzun süre işsiz kalmak toplumdan çekilmek, içine kapanmak hatta kendine zarar verme gibi tepkilere yol açıyor.
Almanya ve İsviçre örnek gösteriliyor
Time dergisinin dikkat çektiği bir başka sorun da üniversitede verilen eğitimle şirketlerin işe alacakları personelde beklediği nitelikler arasında varolan açığın giderek büyümesi. Genç işsizliği azaltmak için verilen iki örnek oranın düşük olduğu Almanya ile İsviçre'deki uygulamalar. Bu ülkelerde çıraklık stajları bir çözüm olarak gösteriliyor. Liselerde okuyan öğrenciler zamanlarının bir bölümünü derslerde diğer bölümünü ise çıraklık yaparak geçiriyor. Bu şekilde mezun olduklarında şirketlerin istedikleri becerilere aşina oluyorlar. Hatta pek çoğu zamanında çıraklık yaptıkları şirketlerde çalışıyor. Bununla beraber işsizliğe karşı en önemli çare basitçe yeni istihdam yaratmaktan geçiyor.
ILO: Tasarruf önlemleri istihdama zarar veriyor
Birleşmiş Milletler bünyesindeki Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 2012 raporuna göre ''Avrupa'da istihdam durumunun kötüleştiğine ve diğer birçok ülkede uzun süre iyileşmeyeceğine'' işaret edilerek, geçen yıl istihdam piyasalarının küresel ekonominin yavaşlamasından etkilendiği belirtilmişti. ILO, ''öncelikle Avrupa'da olmak üzere gelişmiş ekonomilerdeki tasarruf önlemlerinin istihdama zarar verdiğini'' vurgulamıştı. 30 Nisan'da açıklanan raporda, özellikle Güney Avrupa'daki ülkeler dahil tasarruf önlemleri alan ve düzenlemelerin ortadan kaldırıldığı ülkelerde ekonomik ve istihdam büyümesinin kötüleşmeye devam ettiği, önlemlerin ayrıca mali pozisyonları iyileştirmede başarısız olduğu ifade edilmişti. Tasarruf önlemlerinin gerçekte, zayıf ekonomik büyüme, kırılganlığın artması, kredi daha da daralmasına sebebiyet veren banka bilançolarının kötüleşmesi, düşük yatırım ve nihayetinde daha fazla kişinin işini kaybetmesiyle sonuçlandığına dikkat çekilen raporda, ''İronik olarak, bu hükümet bütçelerini ters etkiledi, bu sebeple daha fazla tasarruf önlemli talebi artıyor. Gerçekte aktif olarak tasarruf politikaları izleyen ülkelerde mali açıklarda düşük seviyede iyileşme oldu'' denildi. ILO, izlenen politikada değişiklik olmadığı sürece Avrupa'da istihdam piyasasının 2016 yılı sonuna kadar bastırılmış kalmaya devam edeceği ve ekonomik büyümenin daha fazla yavaşlayabileceği uyarısında bulunmuştu. Birçok Euro Bölgesi ülkesinde mali tasarrufun istihdam krizini derinleştirdiği ve hatta Avrupa'da diğer bir resesyona yol açabileceğine dikkat çekilmişti. ILO'nun raporuna göre dünya genelinde işsizlik 2012'de 202 milyonu bulacak.
OECD de genç işsizlik tehlikesine dikkat çekti
Öte yandan genç işsizlikte artış son olarak Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) de gündemine girdi. OECD'nin geçen salı sitesinde yayımladığı açıklamada 34 üye ülkenin bulunduğu kuruluşta genç işsizlerin oranının Mart 2012'de yüzde 17.1'e yükseldiğini belirtti. OECD'nin açıkladığı tabloda 2008 krizi öncesi ile sonrası arasındaki duruma dikkat çekti. Buna göre OECD ülkelerinde kriz öncesi bir tarih olan Aralık 2007'de genç işsizlik oranı yüzde 12.8 iken kriz sonrası Mart 2012 tarihinde bu oran yüzde 17.1'e çıktı. Araştırmaya göre Euro Bölgesi'nde Aralık 2007'de genç işsizlik oranı yüzde 15.2 iken Mart 2012'de bu oran yüzde 22.1'e yükselmiş durumda. Euro Bölgesi'de borç krizini en ağır yaşayan Yunanistan'da Aralık 2007'de genç işsizlik oranı yüzde 21.6 iken Mart 2012'de bu oran yüzde 51.2'de. İspanya'da ise Aralık 2007'de yüzde 19.7 olan genç işsizlik Mart 2012'de yüzde 51.1'e fırlamış durumda. OECD, genç işsizliğe karşı mücadelede kısa vadede hükümetlere iş gücü piyasasında en fazla riske sahip genç kesimlere yönelik önlem paketi hazırlaması konusunda alık veriyor. Kuruluşa göre öncelikle risk grubundaki göçmenlerin çocukları, çok az nitelikle ya da hiçbir niteliğe sahip olmadan okulu terk edenlere odaklanacak önerilerde hükümetlerin,
*farklı gençlik grupları için erken müdahale programları ve etkin meslek arama yardımlarına yönelmesi
*düşük kalifiye gençler için çıraklık ve diğer ikili mesleki staj programları güçlendirmesi,
*şirketlerin gençleri işe alması için sosyal güvenlik katkılarının azaltılması ya da maaş sübvansiyonlarının yürürlüğe konması. Bu önemlerin küçük orta büyüklükteki şirketler kadar az kalifiye ve çıraklıklarını tamamlamış gençleri hedeflemesi gerekiyor.
*kalıcı istihdama dair iş koruma düzenlemeleri ve basit işleri daha düzenli kariyerlere yönelik atlama tahtası haline getirmeyi engelleyemeyen geçici sözleşmeler arasındaki açığı azaltması,
*asgari ücretlerin işverenleri tecrübesiz ve düşük kalifiye gençleri işe almaktan vazgeçirecek seviyelerde olmamasını sağlaması gerekiyor.
İspanya'da 'Öfkeliler' hareketi güçleniyor
İspanya'da ekonomik, sosyal ve siyasi sistemi protesto eden, "Öfkeliler" adı verilen halk hareketinin başlamasının birinci yıl dönümü kapsamında geçen hafta sonu 50 ülkede gösteriler düzenlenirken, en büyük kalabalık İspanyol şehirlerinde görüldü. Gösteriler kapsamında İspanya'daki 80'den fazla kentte yürüyüş düzenlendi, binlerce kişi meydanlarda toplandı. Geçen yılki eylemlerde "Öfkeliler"in günlerce kamp kurduğu Sol Meydanı'nı dolduran her kesimden binlerce kişi, seslerini bir kez daha duyurmaya çalıştı. Farklı gruplar halinde Madrid'in dört bir ucundan yürüyüşe geçerek Sol Meydanı'nda buluşan kalabalık, "Buna demokrasi diyorlar, değil", "Birleşen halklar asla mağlup olmayacak", "Evimiz yok, bundan dolayı meydanlara dönüyoruz", "Halk uyan, bayram bitti", "Bunlar (siyasiler) bizi temsil etmiyor" yönünde slogan attı. Açılan pankartlarda ise hükümetin uyguladığı iş reformu ile sağlık ve eğitimdeki kemer sıkma politikalarının eleştirildiği görüldü. AA muhabirine konuşan göstericilerden Manuel, "Buradayız, çünkü hükümet ve siyasi partilerin aldığı kararlar, üst sınıfı, bankaları, piyasaları memnun ederken, bizim gibi sade vatandaşı olumsuz etkiliyor. Bunun artık değişmesi, farklı yönde kararların alınması gerektiğini dile getirmek için buradayız"dedi. Gösteride yer alan lise öğrencisi genç kızlar da "Siyasiler artık İspanyol halkını temsil etmiyor, sorunlarımızla ilgilenmiyor. Daha yapıcı yasalar, daha fazla sorumlulukla bizi bu krizden çıkarmalarını istiyoruz" ifadesini kullandı. İspanya'da siyasetçilerin gençlere yeterince önem vermediğini savunan genç kızlar, "Düşünme kapasitemiz olmadığını, geleceğimizi kuramayacağımızı sanıyorlar. Bu, bizi çok etkiliyor... Her şeye rağmen, buradaki kalabalığı görünce ve gençliğimizi de hesaba katınca gelecekte az da olsa iyi şeyler elde edeceğimizi düşünüyoruz" diye konuştu.
Haberin devamını 19 Mayıs tarihli Dünya Gazetesinde bulabilirsiniz....