OECD'den acil eylem çağrısı
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, global ekonomiyle ilgili olarak bugüne kadarki en karamsar raporlarından birini yayınladı. Euro Bölgesi'nin resesyona sürüklendiğini ve ABD'yi kötü günlerin beklediğini belirten OECD, ekonominin canlandırılması için
PARİS - Yunanistan'ın borç batağına saplanmasıyla başlayıp Avrupa'ya yayılan kriz, dünya ekonomisini vurmaya başladı. Merkezi Paris'te bulunan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD tarafından yayınlanan raporda, Euro Bölgesi borç krizinin bütün dünyayı tehdit ettiği bildirildi. OECD'nın son raporunda, Avrupa'nın hafif bir resesyon içinde olduğu vurgulandı ve bütün siyasetçilerin, Euro bölgesi borç krizinin dünyayı etkilemesine karşı hazırlıklı olmaları uyarısı yapıldı. Raporda, Yunanistan'la başlayan ve İtalya'ya uzanan Euro bölgesi borç krizinin, ‘'geniş bir hızla yayılabileceği ve büyük zararlarla sonuçlanabileceği'' bildirildi. OECD raporda, Euro Bölgesi'ndeki krizin yayılmasının önüne geçilmesi ve zayıflayan ekonomik faaliyetlerin canlandırılması için acilen kararlı politikaların hayata geçirilmesi çağrısı yaptı.
KARAMSAR TABLO
OECD, dün yayınladığı raporda, dünya ekonomisinin geleceğine ilişkin karamsar bir tablo çizdi. Küresel ekonomik büyümenin 2012 yılında da yavaşlamaya devam edeceği hatırlatılan raporda, 2012 için yüzde 3.4 oranda ekonomik büyüme öngörüldü. Raporda dünya ekonomisinde bu yıl yüzde 3.8 olarak beklenen büyümenin 2012'de yüzde 3.4'e gerilemesinin beklendiği belirtildi.
Bu tahminler, OECD'nin mayısta açıkladığı ve dünya ekonomisinin 2011'de yüzde 4.2, 2012'de yüzde 4.6 büyüme kaydedeceği beklentilerinden ciddi düşüş gösteriyor.
Raporda, Almanya, Fransa ve İtalya gibi üç önemli AB ülkesinin gelecek yıl "hafif bir resesyona'' gireceği tahmini yapılırken, Euro Bölgesi için sadece yüzde 0.2 oranında ekonomik büyüme tahmini yapıldı. OECD mayıs ayında Euro Bölgesi içinde yüzde 2 oranında ekonomik büyüme tahmini yapmıştı. Raporda, ABD için de 2012 yılındaki ekonomik büyüme oranı tahmini yüzde 3,1'den, yüzde 2'ye revize edildi.
OECD, küresel ekonomik toparlanmanın hız kestiğine, Euro Bölgesi'nin hafif bir resesyon içinde olduğuna ve ABD'nin de benzer bir durumda kalma riski bulunduğuna dikkat çekti. Raporda, Euro Bölgesi'nin borç krizine çözüm bulamaması ve ABD'li politikacıların harcamaların azaltılması konusunda anlaşamamaları halinde daha olumsuz sonuçların da söz konusu olabileceği ve ABD'nin resesyonla karşı karşıya kalabileceği ifade edildi.
OECD, dünya ekonomisinin motoru olarak görülen Çin ekonomisinin de hız keseceği uyarısı yaptı. Bu yıl yüzde 9.3 büyümesi beklenen ekonominin gelecek ivme kaybederek yüzde 8.5 büyüyeceği tahmininde bulunan OECD, "Çin ve diğer gelişmekte olan ekonomilerde yaşanacak yavaşlama ve buna paralel olarak emtia fiyatlarında beklenen küçük çaplı düşüşler, bu ülkelerde enflasyonist baskıları azaltacaktır. Bu da para politikalarının gevşetilmesine zemin hazırlayacaktır" denildi.
FAİZLER GEVŞEMELİ
Raporda, ekonomik büyüme üzerindeki aşağı yönlü risklere dikkat çekilerek, faiz hadlerini sıkılaştırmaya başlayan ülkelere, faiz oranları gevşetmesi tavsiyesinde bulunuldu. Raporda ayrıca, pek çok ülkedeki
para otoritelerine konvansiyonel olmayan ve henüz denenmemiş opsiyonlar dahil olmak üzere ‘acil durum planı‘ hazırlamaları çağrı da yapıldı.
Raporda şöyle denildi: "Borç krizinin kredileri kuruttuğu ve güveni sarstığı Euro Bölgesi'nde Avrupa Merkez Bankası (ECB), geçen ay yüzde 1.25 seviyesine indirdiği faizleri daha da gevşetmeli. ABD'de ise Fed, faizlerin mevcut yüzde 0.25 seviyesini 2013 sonuna kadar korumalı. Japonya Merkez Bankası da sıfır faiz politikasını devam ettirmenin yanında, varlık alım programını, enflasyon oranı yüzde 1 hedefine çıkıncaya kadar sürdürmeli. Benzer şekilde İngiltere, enflasyon gerilediği takdirde niceliksel gevşeme programını genişletmek için hazırlıklı olmalı." Raporda, ECB'nin krizin giderilmesinde daha aktif rol alması ve Euro kurtarma fonunun güçlendirilmesi istendi.
ECB TAHVİL ALMALI
OECD baş ekonomisti Pier Carlo Padoan, Avrupa Merkez Bankası‘nın (ECB) faiz oranlarının önüne geçmek ve Avrupa'daki borç krizini yatıştırmak için tahvil faizleri eski seviyesine gelene kadar Euro Bölgesi tahvil alımlarına bağlı kalması gerektiğini söyledi. Padoan Reuters ile söyleşisinde, "Pek çok anlaşmazlığın olduğunu biliyoruz, ancak ECB'nin piyasalara ‘faiz oranlarının önüne geçeceğiz ve bunu güvenilir bir biçimde yapacağız, çünkü bunun için gerekli kaynağımız var' şeklinde çok güçlü bir mesaj vermesi gerekiyor" dedi.