OECD bileşik öncü göstergeleri ılımlı arttı

OECD Kalkınma Merkezi Asya İş Dünyası Döngüsel Göstergeleri ASEAN ekonomilerinde güçlü toparlanma ortaya koydu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

PARİS - OECD’nin Ekim ayına ait Bileşik Öncü Göstergeleri, üye ülkeler genelinde ekonomik genişleme yönünde atılan adımların istikrar kazandığını ortaya koyarak, ekonomik aktivitede dönüş noktası beklentisini karşıladı.

OECD’den yapılan açıklamada, “OECD Bileşik Öncü Göstergeleri (CLI), OECD genelinde genişleme adımlarındaki istikrarı ortaya koyarak, ekonomik aktivitede bir dönüş noktası beklentisini karşıladı. Bir önceki aya (Eylül) ait değerlendirmeyle aynı şekilde, büyüme beklentileri, büyük ekonomiler arasında değişkenlik gösterdi. Fakat ekonomik döngülerde aynı noktaya yönelimin geçici işaretleri, birçok ülkede görülüyor” denildi.

ASEAN'da güçlü toparlanma

OECD’ye göre Fransa'da daha az ölçüde olmak üzere, ABD ve Çin için Ekim 2010 Bileşik Öncü Göstergeleri geçen ay ile karşılaştırıldığında iyileşme sinyalleri verdi. Almanya ve Japonya’ya ait rakamlar istikrarlı genişleme adımlarının "ılımlı" olduğunu gösterdi.

BÖG, Rusya için genişlemeye işaret etmeyi sürdürdü. Brezilya “yavaşlama” kategorisinde kalmaya devam ederken, aşağı yönlü sinyaller Kanada, İtalya ve Hindistan için Ekim ayında da geçerliliğini korudu.

OECD Kalkınma Merkezi Asya İş Dünyası Döngüsel Göstergeleri (ABCI) ise 2010’un ilk yarısında tedrici ivme kaybı saptanan ASEAN ekonomilerinde güçlü toparlanma ortaya koydu.

Kırılganlık sürüyor

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Euro Bölgesi'nde finansal koşulların düzeldiğini, ekonomide aşamalı toparlanmanın yolunda olduğunu ancak, kırılganlığın sürdüğünü bildirdi.

OECD'nin Euro Bölgesi Aralık 2010 raporunda, Euro Bölgesi'nin diğer OECD üyesi ülkelerin yanı sıra finansal kriz ve ciddi resesyon deneyimi yaşadığı, bunu Euro Bölgesi'ndeki bazı ülkelerin borç krizinin takip ettiği belirtildi. "Euro Bölgesi'nde finansal koşullar düzeldi, aşamalı toparlanmanın yolunda, ancak kırılganlık devam ediyor" denilen raporda, gerekli mali konsolidasyon ve özel talebin yeniden dengelenmesi ihtiyacının toparlanmayı engelleme olasılığı bulunduğuna işaret edildi.

Yukarı yönlü fiyat baskıları fiyat istikrarını tehdit ettiğinde para politikası teşviklerinin aşamalı olarak çekilmesi gerektiğine dikkat çekilen raporda, "Finansal sistem için destek önlemleri koşullar elverdiğinde geri çekilmeli. Mali konsolidasyon 2011 yılından önce başlamalı. Ekonominin daha güçlü olması, ekonomik, finansal ve mali istikrarsızlıktan kaynaklı risklerin azaltılması için krizden ders çıkarılmalı" ifadeleri kullanıldı.

Bazı Euro Bölgesi ekonomilerinin iyileşme sırasında büyük ve daimi harici dengesizlikler biriktirdiği, Euro Bölgesi'nin makroekonomik idaresinde önemli zayıflıklar ortaya çıktığı vurgulanan raporda, Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya'nın rekor seviyelerde cari açığa, buna karşın Finlandiya, Almanya ve Hollanda'nın önemli dış ticaret fazlalarına sahip olduğu ifade edildi. Bu açıklar ve fazlaların, ekonomik kurallarla haklı gösterilebilecek bir durumdan daha büyük göründüğüne işaret edilen raporda, büyük borç birikimlerinin ülkeleri şoklara karşı savunmasız bıraktığı, finansal krizlerden çıkışlarını karmaşıklaştırdığı ve Euro Bölgesi'nin istikrarını güçleştirdiği kaydedildi.

Bazı ülkelerde reel faiz oranlarındaki hareketlerin borçlanma ve tasarruf tarzlarında ayrışmaya katkıda bulunduğu, bunun ise kredi patlamasını teşvik ettiği ve dış ödemeler dengesi açık veren bazı ülkelerde rekabet edebilirliği zayıflattığı belirtilen raporda, finansal düzenlemelerdeki zayıflık ve aşırı iyimser büyüme beklentilerinin dış ödemeler dengesi açık ve fazla veren ülkeleri aşırı risk almada cesaretlendirdiğine dikkat çekildi.

Finansal kriz etkili olduğunda, dış ödemeler dengesi açık veren bazı ülkelerin, özel talepte keskin daralma, bozulan finansal sistem ve zayıf kamu finansmanı sorunlarıyla karşı karşıya kaldığı, Euro Bölgesi'nde gelecekte dengeli kalkınmayı sağlamak için yeni bir ekonomik ve finansal idarenin gerektiği ifade edilen raporda, bu dengesizliklerin birikmesine yol açan şokların tekerrür etmeyebileceği, ancak benzer baskıların gelecekte Euro Bölgesi'nde ortaya çıkmasının mümkün olduğu, makroekonomik, finansal ve mali yönetimin, yapısal reformların yanı sıra bütünleşmiş bir yönde güçlendirilmesi gerektiği kaydedildi.

Kamu finansmanı ve mali disiplin yeniden inşa edilmeli

Finansal krizden sonra kamu finansmanın zayıf bir şekil aldığı bildirilen raporda, otomatik istikrar sağlayıcılar ve isteğe bağlı mali teşvik operasyonları sonucu hükümetlerin borçlarında büyük artış meydana geldiği, finansal sisteme sağlanan desteğin bazı ülkelerin borçlarını artırdığı, bunun da mevcut borç seviyelerini yukarı çektiği ve Yunanistan'ın dış yardım aldığı ifade edildi.

Bütçe baskılarının aşırı özel ve kamu borçlanmasının olduğu ülkeler için özellikle ciddi bir durum oluşturduğu, borçların gayri safi yurtiçi hasılaya oranını azaltmak ve istikrarı sağlamak için İstikrar ve Büyüme Sözleşmesi'ndeki (SGP) taahhütleri karşılamak amacıyla önemli bir konsolidasyon çabasının gerekeceği bildirilen raporda, kamu finansmanının istikrara kavuşması için yıllar sürecek ayrıntılı ve güvenilir planlar gerektiği, bütçe açıkları sürdürülebilir seviyelere indirilse bile birçok ülkede tarihi rekor seviyelerde kalacağı, borçları daha ihtiyatlı seviyelere çekmek için mali konsolidasyon ve reformlara ihtiyaç olacağına işaret edildi.

Euro Bölgesi'nde birçok ülkenin ekonomideki iyi zamanları konsolidasyon için kullanmada başarısız olduğu, piyasa disiplini ve mali çerçevenin güçlendirilmesi gerektiği belirtilen raporda, güçlü koşullara bağlı olarak daimi kriz idaresi yapısının uygulamaya konulması ve SGP'nin güçlendirilerek Avrupa Birliği seviyesinde güçlü yönetiminin izlenmesi gerektiği vurgulandı.

Raporda, "SGP tarafından belirlenen minimum mali standartlar daha iyi uygulanmalı. Ulusal seviyede mali çerçeveler güçlendirilmeli. Orta vadeli kurallara ihtiyaç var" denildi.

Bankacılık sistemi güçlendirilmeli

Küresel kredilerin yükseldiği dönemde Euro Bölgesi'nde finansal sistemin aşırı riskler aldığı, bunun bazı ülkelerde kredilerde sürdürülemez artışlara, yüksek varlık fiyatlarına ve konut sektöründe patlamaya yol açtığı kaydedilen raporda, bu sürecin Euro Bölgesi'nde büyük dengesizliklerin teşvikine yardımcı olduğu, risklerin eksik tahmin edildiği, sermaye tamponlarının bazı durumlarda yetersiz kaldığı ve likidite yönetiminin yeterince izlenmediği bildirildi.

Güçlü mikro tedbir kurallarının, AB yetkilileri tarafından planladığı gibi ve küresel yaklaşımın bir parçası olarak Basel III sermaye anlaşmasına uygun olarak uygulanması, makro tedbir düzenlenmesinin hızlandırılması gerektiği ifade edilen raporda, yerel finansal ve ekonomik dengesizliklerin üstesinden gelmek için  etkin makro tedbir denetimin ulusal seviyenin yanı sıra Avrupa Sistemik Risk Kurulu aracılığıyla geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekildi.

Raporda, finansal istikrarı düzeltmek için güçlü düzenlemelere ihtiyaç olduğu da belirtildi.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir