İskoçya'dan sermaye kaçışı başladı
Multrees Varlık Yönetim Şirketi Üst Yöneticisi Fisher, her yerde politik ve ekonomik belirsizlik olduğunu açıkladı
LONDRA - İskoçya'da bağımsızlık referandumdan kaynaklı belirsizlik nedeniyle, endişeli yatırımcı İskoçya'dan sermaye çıkarmaya başladı.
Geçen hafta sonuna kadar İskoçya'nın Birleşik Krallık'tan ayrılmayacağını düşünen piyasa oyuncuları, geçen haftadan bu yana İskoçya'da bağımsızlık taraftarlarının desteğini artırmasıyla endişeye kapıldı. Merkezi İskoçya'nın başkenti Edinburgh'da bulunan fon yönetim şirketleri, endişeli yatırımcıların fonlarını İskoçya dışına çıkarmak istediğini belirtirken, yatırımcıların endişelerini gidermeye çalışıyor. Şu ana kadar İskoçya'dan ne kadarlık bir varlık çıkışı olduğu ise tam olarak bilinmiyor.
Multrees Varlık Yönetim Şirketi Üst Yöneticisi (CEO) Chris Fisher, varlık yöneticilerinin İskoçya'dan sermaye çıkarmaya başladığı bilgisini doğrulayarak, İskoçya'daki yatırımcı algısını, "Avro krizi" ve "Kıbrıs Rum kesimi krizine" benzetti.
Fisher, "Bizim işimizde her yerde politik ve ekonomik belirsizlik var. Bu, Avro krizi veya Kıbrıs'taki bankacılık krizi gibi durumlar olabiliyor. Müşterilerimizden endişeli olduklarını duyuyoruz ve onlara cevap veriyoruz" dedi
Finans piyasaları ve yatırımcılar, açıklanan her yeni anketi yakından takip ederek, finans piyasalarında İskoçya'nın olası bağımsızlığı halinde oluşacak belirsizlik ortamına karşı hazırlıklı olmaya çalışıyor.
Turcan Cornell'in CEO'su Alex Montgomery ise yakında zamanda portföylerindeki yatırımcıların İskoçya'yı sıklıkla sorduğunu belirterek, "2014'ün ilk aylarından bu yana müşterilerimizden İskoçya'nın bağımsız olması durumunda oluşabilecek duruma, para birimine, nakit ve yatırımlara ilişkin dikkate değer oranda artan sorular alıyoruz" dedi.
Turcan Cornell Varlık Yönetim Şirketi, İskoçya'nın bağımsız olması halinde en temel belirsizliğin, finans kuruluşlarının bağlı bulunduğu regülatörlerinin değişmesi olduğunu ifade ediyor.
Şirketin internet sitesinde yapılan açıklamada, "Bağımsız bir İskoçya'nın kendine ait bir regülatörünün olması ve tazminat programının olması lazım. Şirketimiz sınırın her iki tarafında da faaliyette olduğu için tüm değişiklikleri çok yakından izleyerek müşterilerimiz bilgilendirilecektir" ifadeleri kullanılıyor.
RBS bağımsızlık olursa Londra'ya taşınıyor
İngiltere'nin İskoçya merkezli en büyük bankalarından Royal Bank of Scotland (RBS), İskoçya'nın bağımsız olması halinde yönetim merkezini Londra'ya taşıyacağını duyurdu. İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin haberine göre ülke genelinde 270 şubesi 11 binin üzerinde çalışanı olan RBS, bağımsızlık durumunda acil durum planını çoktan hazırladı ve referandumun sonucuna göre hareket etmeyi planlıyor.
Lyods Bankacılık Grubu'ndan yapılan açıklamada ise "Grubumuz müşterilerimizden, meslektaşlarımızdan ve diğer hissedarlarımızdan İskoçya referandumuna ilişkin planımızın ne olduğuna dair artan sayıda talep alıyor. Potansiyel değişimin büyüklüğü henüz net değil. İngiltere'de yasal bir yapı kurulmasını da içeren olumsuz durum planlarımız var" şeklinde ifadeler kullanıldı.
İngiltere'nin, yüzde 25 paya sahip olduğu Lyods Bankacılık Grubu, aynı zamanda Bank of Scotland, konut sektörü kredilerinin büyük kısmını elinde tutan Halifax'ı da içerisinde bulunduruyor.
İskoçya merkezli bankalar, İngiltere'de bankacılık sektöründe toplam çalışanların yüzde 13'üne istihdam imkanı sağlıyor. İskoçya merkezli RBS, Lyods Bankacılık Grubu ve Clydesdale Bank'ın İngiliz sterlini basarak tedavüle sürme hakkı bulunuyor. Tarihsel olarak 1695'ten beri süre gelen bu uygulamanın, İskoçya'nın bağımsız olması halinde devam etmesi mümkün görünmüyor.
İskoçya'nın bağımsız olması halinde oluşacak ekonomik belirsizliklerin başında bankacılık sistemi geliyor. Lyods Bankacılık Grubu ve RBS'nin ülkenin tamamında faaliyet göstermesi mümkün olmayacak. Bu kuruluşların İngiltere'nin geri kalanında faaliyet gösterebilmesi için İngiltere'nin bankacılık sisteminden yeniden lisans alması gerekebilecek.
Bu arada Kuzey petrollerinin en büyük yatırımcıları arasında yer alan BP ise gelecek hafta yapılacak referandumda bağımsızlığa hayır oyu verilmesi çağrısında bulundu. BP Üst Yöneticisi Bod Dudley, Kuzey Denizi petrollerinin varlığının en iyi şekilde kullanılmasının ancak İskoçya'nın Birleşik Krallık'la birlikte kalması halinde mümkün olabileceğini söyledi.
560 milyar sterlinlik varlık yönetiliyor
Birleşik Krallık'ın en büyük emeklilik ve sigorta fonu yöneticisi Edinburgh merkezli Standart Life, İskoçya'nın bağımsızlık referandumunda evet oyunun çıkması halinde yönetim merkezini İngiltere'ye taşıyacağını duyurdu.
Yaklaşık piyasa değeri 10 milyar sterlini bulan Standart Life'ın, İngiltere genelinde toplam 5 bin 500 çalışının 5 bini İskoçya merkezinde çalışıyor. Şirketin müşteri portföyünün yaklaşık yüzde 90'ını İskoçya dışında yaşayanlar oluşturuyor. Standart Life müşterilerinin haklarını korumak amacıyla yönetim merkezini taşıyabileceği uyarısında bulunurken, müşterilerinin bütün işlemlerinin sterlin üzerinden yapılacağını, müşterilerinin haklarının İngiltere regülasyonuna göre korunacağını belirtiyor.
Merkezi Londra'da bulunan Yatırım Yönetim Derneği (IMA) verilerine göre İskoçya'dan geçen yıl yönetilen toplam fonun büyüklüğü yaklaşık 560 milyar sterlin seviyesinde. İskoçya merkezli faaliyet gösteren yaklaşık 500 fon yönetim şirketi bulunduğu tahmin ediliyor.
İngiltere, sigortacılık sektöründe toplamda 320 bin kişiyi istihdam ederken Avrupa'nın en büyüğü konumunda bulunuyor. İngiltere, dünyada ise 3. sırada yer alıyor. İskoçya Finans Kurumu (SFE) verilerine göre İskoçya'daki finans sektörü her yıl 7-9 milyar sterlini ekonomiye kazandırırken, bünyesinde 100 binin üzerinde çalışanı istihdam ediyor.
İskoçya'nın bağımsız olması halinde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının da İskoçya merkezli faaliyet gösteren emeklilik, sigortacılık şirketlerine ilişkin aşağı yönlü değerlendirmelerde bulunabileceği tahmin ediliyor.
Geçen ay İskoçya'nın bağımsız olması senaryosunu değerlendiren kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's (S&P) bağımsızlık kararının İskoçya'da faaliyet gösteren sigortacılık şirketlerinin reytinglerinde aşağı yönlü eylemlere neden olabileceği uyarısında bulunmuştu.