Hedefimiz, otomotiv piyasasından daha hızlı büyümek
BMW AG Detroit'te gerçekleşen Auto Show'da 2011 satışlarının yüzde 14 oranında artış kaydederek 1.67 milyona ulaştığını açıkladı. BMW CEO'su Norbert Reithofer, şirketin piyasadan daha hızlı büyümeyi hedeflediğini ifade ediyor.
Didem ERYAR ÜNLÜ
İSTANBUL - BMW AG Detroit'te gerçekleşen Auto Show'da 2011 satışlarının yüzde 14.2 oranında artış kaydederek 1.67 milyona ulaştığını açıkladı. BMW CEO'su Norbert Reithofer, şirketin piyasadan daha hızlı büyümeyi hedeflediğini ifade ediyor.
BMW CEO'su Reithofer, Alman Frankfurter Allgemeine onntagszeitung'da geçtiğimiz aylarda yer alan söyleşisinde, "Şu ana kadar finans piyasalarının olumsuz bir etkisi görmedik. Gelen sipariş oranları iyi olmaya devam ediyor. 2011 için rekor satış bekliyoruz. 2020 yılına kadar otomobil satışlarını 2 milyonun üzerine çıkarmayı planlıyoruz" ifadelerini kullanmıştı. Reithofer, geçtiğimiz günlerde Wall Street Journal'a yaptığı yorumlarda da, bu beklentilerinin gerçekleştiğini dile getirdi.
Reithofer'in yorumları şöyle oldu: "2011 yılı fırsatlar yılıydı ve biz de bu fırsatları yakalamayı başadık. Her üç markamız da - BMW, Mini ve Rolls-Royce- yıllık satış rekorlarına ulaştı. Sadece BMW markasının satışları geçtiğimiz yıl 1.38 milyon adete ulaştı. Bu, 2010 yılına oranla yüzde 12.8'lik bir artış anlamına geliyor."
Analistlere göre BMW'nin bu başarısının en önemli nedeni şirketin 2007 yılından bu yana yaşamakta olduğu dönüşüm. Şirket bu kapsamda bir yandan çalışan sayısını önemli ölçüde azaltırken, diğer yandan masraflarını net bir şekilde kıstı.
Kapsamlı bir değişim başlattı
Reithofer, 2006 yılında BMW'nin CEO'luk koltuğuna oturduğunda, Alman otomobil üreticisi en büyük rakibi Daimler'in Mercedes Benz markasını geride bırakarak, dünyanın en fazla satan lüks otomobil üreticisi konumuna henüz ulaşmıştı. Ve dünya henüz finans krizi ile karşılaşmamıştı. Fakat Reithofer'den önce CEO'luk koltuğunda oturan Helmut Panke oldukça büyük bir baskı altındaydı. Bunun nedeni ise, doların euro karşısında değer kaybetmesinin sonucunda, BMW'nin ABD pazarındaki güçlü varlığı kendi kendine zarar verir konuma gelmişti.
Otomobil ve yan parça üretiminin büyük bir bölümünü Avrupa'da gerçekleştiren şirketin kar marjı önemli ölçüde etkilenmişti.
Reithofer ise göreve gelir gelmez, BMW'de kapsamlı bir değişim süreci başlattı. 8 bin 100 kişi işten çıkartıldı ve masraflarda 6 milyar euroluk kısıntı gerçekleştirildi. Bu önlemlerin sonucunda, BMW küresel finans krizi sürecinde kar etmeye devam eden birkaç küresel markadan biri olmayı başardı. Bugün ise şirket, gerek kar marjı gerekse daha dengeli bir coğrafi dağılım açısından her zamankinden daha iyi bir konumda. Reithofer, bu kapsamda, "ABD'deki gelişimimizden son derece memnunuz. Çin de çok iyi gelişti. 2012 yılına çok iyi bir sipariş seviyesi ve çok genç bir model dizisi ile başlıyoruz. BMW, piyasadan daha hızlı büyümeyi hedefliyor" yorumlarında bulunuyor.
Premium otomobiller ve gelişen piyasalar
Önümüzdeki yıl genel olarak otomobil piyasasında yüzde 4; premium otomobil segmentinde ise yüzde 8 büyüme beklediklerini kaydeden BMW CFO'su Friedrich Eichiner, BMW'nin özellikle yeni nesil 3 Serisi, 5 Serisi ve 1 Serisi satışlarından büyük beklenti içinde olduğunu ifade ediyor.
Uzmanlar da, Çin ve Rusya gibi büyüyen pazarlara ve premium otomobil satışlarına odaklanan BMW'nin 2012 yılında da önemli başarılara imza atacağını dile getiriyorlar. BMW'nin rakiplerine oranla avantajlı olduğu konulardan birisi de, piyasa dalgalanmalarına daha sağlam bir şekilde cevap verebilmesi.
Sektör, 2008 yılında, 2. Dünya Savaşı‘ndan bu yana yaşadığı en kötü dönemi geçirirken, otomobil üreticileri tam kapasite çalışmaya devam etmekten vazgeçmediler ve bunun sonucunda büyük zararlar verdiler. Enerji verimli yakıtlara çok erken dönemlerde yatırım yapan BMW ise, bu sayede rekabetçi bir avantaj sağlamayı başardı.
ABD pazarı kriz öncesi seviyesine ulaşacak BMW CEO'su gelişen pazarların birinde fabrika kurma planının söz konusu olduğunu ifade ederken, ülke ismi vermekten çekiniyor. Şirket şu anda Çin'de ikinci fabrikasını kuruyor ve Rusya ile Hindistan'daki kapasitesini de artırmayı planlıyor.
BMW'nin belli bir noktada ABD veya Çin'de makine üretimine başlamayı düşünmesi gerektiğinin ifade eden Reithofer, bu konuda henüz bir karara varılmadığını ve ne zaman varılacağının belli olmadığını söylüyor. BMW şu anda Almanya, Avusturya ve İngiltere'de motor üretimi gerçekleştiriyor. Kuzey Amerika'da ise geçen yıl 300 bin otomobil ürettiği Spartanburg fabrikasını genişletmeye devam eden BMW, orta vadede bu fabrikanın üretimini 350 bin otomobile çıkartmayı hedefliyor. ABD piyasasındaki büyüme beklentileri oldukça yüksek olan Reithofer, şu yorumlarda bulunuyor: "ABD'deki demografik trend Avrupa'ya kıyasla çok daha umut verici. ABD pazarının gelecekte kriz öncesi seviyeye geri döneceğini düşünüyorum" diyor.
Toyota'ya hayranlık duyuyor
BMW'nin ABD'deki en büyük rakibi Mercedes- Benz. Eski piyasa lideri Toyota Motor'un Lexus markası ise, Japonya'da yaşanan depremin ardından dağıtım kanalının zarar görmesiyle, yerini kaybetmiş durumda. Toyota'ya hayranlık duymaya devam ettiğini kaydeden Reithofer, Lexus'un kısa sürede eski konumuna geleceğini ve yeniden ABD'deki en büyük rakiplerinden biri olacağını düşünüyor. Reithofer'in Toyota'ya duyduğu hayranlık sadece sözlerle sınırlı kalmıyor. BMW geçtiğimiz ay Toyota ile elektrikli ve hidrid otomobillerde kullanılacak lityum pili araştırmaları için bir mutabakat belgesi imzalandı. Ayrıca, anlaşma kapsamında BMW Toyota Avrupa'ya dizel motor tedarik edecek.
Reithofer yaptığı açıklamada "Toyota yüksek hacimli segmentteki önde gelen çevre dostu teknoloji tedarikçisi, BMW Grubu da en yenilikçi ve sürdürülebilir lüks otomobil üreticisi" derken, Toyota'ya dizel motorlar tedarik etmenin BMW'nin motor ve güç aktarım organı sistemlerinin satışlarını arttırmaya yönelik planlarında yeni bir adım olduğunu ifade ediyor.
Toyota ve BMW arasında gerçekleştirilen bu anlaşma, otomobil endüstrisinde yaşanan geniş çaplı bir trendi de yansıtıyor. Otomobil üreticileri masrafları paylaşmak amacıyla, Ar-Ge yatırımlarında iş birliklerine gitmeyi tercih ediyorlar. Fakat Reithover kararlı olduğu konu çok net: O da BMW'nin bağımsızlığını her zaman korumak.